• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 155545

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
just gets bigger and... ...büyüdükçe büyüyor ve... ...gittikçe büyüyor ve... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
bigger... ...büyüyor... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
We need to get you to the infirmary. I already told you, it's impossible. Seni revire götürmeliyiz. Sana söyledim, bu imkansız. Seni revire götürmemiz gerek. Sana zaten söyledim, bu imkansız. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Look, the whole point of the lockdown is to prevent the spread of the disease, Bak, kilit altına almanın amacı hastalığın yayılmasını engellemek,... Bak, kilidin esas amacı hastalığın yayılmasını engellemek,... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
which means no one's going anywhere. But how are the doctors supposed to ...yani hiçbir yere gidemiyoruz. Ama doktorlar ulaşamadıklarını... ...bunun anlamı kimse bir yere gitmiyor. Ama eğer doktorlar hastalara... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
treat anyone if they can't reach them? ...nasıl tedavi edebilir ki? ...ulaşamazsa onları nasıl tedavi edecekler? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
I'm sorry, Katie. Üzgünüm, Katie. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Look, I've... no doubt infected you by now. Bak, kuşkusuz sana da bulaştırdım. Bak,ben... hiç kuşku yok ki şimdiye kadar sanada bulaştırmışımdır. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
But I feel fine. Ama kendimi iyi hissediyorum. Ama ben iyi hissediyorum. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
I'd have at least a few symptoms. Every disease is different. Mutlaka bir iki belirti olurdu. Her hastalık farklıdır. En azından birkaç belirti göstermem gerekirdi. Her hastalık farklıdır. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
We have no idea what the incubation period for this strain is. Bu hastalığın kuluçka döneminin ne kadar olduğunu bilemeyiz. Yani, bunun kuluçka döneminin ne kadar olduğu konusunda bir fikrimiz yok. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
It could be hours, it could be days. I mean, who knows when I caught it? Saatler de olabilir, günler de. Demek istediğim, kim bilir ben ne zaman kaptım? Saatler, belki de günler olabilir. Yani, kim bilir ben ne zaman kaptım? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
No, it's just a matter of time before you succumb too. Hayır, sende de baş göstermesi sadece an meselesi. Hayır, seninde hastalanman an meselesi. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
what were we talking about? ...ne konuşuyorduk? ...biz ne hakkında konuşuyorduk? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
You were going to cheer me up. Beni neşelendirecektin. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Oh. Right. Doğru. Oh, evet. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
I don't like sitting around either. Ben de oturup kalmayı sevmem. Ben de öylece oturmayı sevmiyorum. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Especially when there's people out there who... Özellikle dışarıda bana ihtiyacı olan insanlar varken. Özellikle de orada bana ihtiyacı... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
need me. ...olan insanlar varken. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
You're not letting them down. Onları terketmiş değilsin. Sen onları bırakmıyorsun. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
There's a disease outbreak. Bir salgın hastalık var. Bir hastalık salgını var. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
And I'm a doctor, Ve ben bu odada mahsur kalmış... Ve ben bu odada kısılmış,... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
stuck in this room... That's right. ...bir doktorum. Bu doğru. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Stuck. Mahsur kalmış. Sıkışmış. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
It's not your fault you can't get to them. Onlara ulaşamaman senin suçun değil. Onlara ulaşamamak senin suçun değil. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
So don't put the blame on yourself. O yüzden suçu kendine yükleme. Yani kendini suçlama. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
You remind me of someone I used to know. Bana bir zamanlar tanıdığım birini hatırlatıyorsun. Bana tanıdığım birini hatırlattın. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
She put way too much pressure on herself. Kendine çok fazla yükleniyordu. Üzerinde çok fazla baskı yaratmıştı. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Someone from... Bu kişi... Sateda'dan... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Sateda? ...Sateda'dan mı? ...birisi mi? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
She... she was someone I cared about. O...değer verdiğim biriydi. O...O değer verdiğim biriydi. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
She was killed during the siege. Kuşatma sırasında öldürüldü. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
I wanted her to leave, Ayrılmasını istedim,... Onun ayrılmasını istedim,... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
but she chose to stay behind and help the others. ...ama o geride kalıp diğer insanlara yardım etmeyi seçti. ...ama o geride kalıp diğerlerine yardım etmeyi seçti. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Should've forced her to go. Onu gitmeye zorlamalıydım. Onu zorlamalıydım. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
It's not your fault. Senin suçun değil. Bu senin hatan değil. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
She chose to stay. Geride kalmak onun seçimiymiş. Kalmayı o seçmiş. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Don't put that blame on yourself. Bunun için kendini suçlama. Kendini suçlama. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Nothing's working. Hiçbir şey çalışmıyor. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Okay, on to plan "B". Tamam, "B" planına geçiyoruz. Tamam, B Planına geçelim. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Which is? O nedir? Nedir o? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Which is blast our way outta here Yolumuzu patlatarak açıp... Buradan yolumuzu patlatarak açmak... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
and get to the control room. ...kontrol odasına ulaşmak. ...ve kontrol odasına gitmek. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Start searching for any explosives Rodney might've left. Rodney'nin bırakmış olabileceği herhangi bir patlayıcı aramaya başla. Rodney'in bırakmış olabileceği patlayıcıları aramaya başla. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Well, I doubt that he would... Onun burada bırakacağını hiç... Pekala, şüphesiz ki o... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Don't tell me that you're... The baby just kicked. Bana sakın şu anda... Az önce bebek tekmeledi. Sakın bana senin... Bebek tekmeledi. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
There it is again. Here. Bak yine tekmeliyor. Burada. İşte tekrar.Burada. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Little guy wants to get out of here as much as we do. Ufaklık da bizim kadar buradan çıkmak istiyor. O da bizim kadar burdan çıkmak istiyor demek ki. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Teyla? You okay? Teyla? Sen iyi misin? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Just hang in there. I'm going to get everybody out of here. Dayan biraz. Herkesi buradan çıkaracağım. Sadece burada bekle. Herkesi kurtaracağım. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
You stand back. What are you... Geri çekil. Sen ne... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
The control room is only 4 floors above us. Kontrol odası sadece 4 kat üstümüzde. Kontrol odası sadece dört kat üstümüzde. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
All I have to do is climb up, and I'm in. Tek yapmam gereken tırmanmak ve oradayım. Tek yapmam gereken, oraya tırmanmak ve oradayım. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Climb the tower? Kuleye mi tırmanmak? Kuleye tırmanmak mı? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Is that even possible? Bu mümkün mü ki? Bu mümkün mü? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Sure! Batman did it all the time. Tabii ki! Batman her zaman yapardı. Elbette! Batman her zaman yapıyordu. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Don't worry. I'll be fine. Endişelenme. Ben iyi olacağım. Endişelenme.Ben iyi olacağım. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
I'll turn off that beacon. O sinyali kapatacağım. O vericiyi kapatacağım. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
I'm sorry, I honestly thought that if we bypassed the secondary crystal... Üzgünüm, gerçekten de ikincil kristali atlatırsak... Üzgünüm, ben gerçekten eğer biz ikincil kristali ayarlarsak bizim... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Radek, I know, we've been through this. I'm not angry with you. Radek, biliyorum, bunu konuştuk. Sana kızgın değilim. Radek, biliyorum, bunları zaten konuştuk. Sana kızgın değilim. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
We could really use one of your pigeons around now. Senin güvercinler şimdi gerçekten de işe yarardı. Şu anda gerçekten senin güvercinlerinden birini kullanabilirdik. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Well, they're not for eating. No, no, I meant, you know, Onlar yemek için değil. Hayır, hayır, demek istediğim,... Pekala, onlar yemek için değil. Hayır,hayır yani ben, bilirsin,... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
to get help. ...yardım çağırmak için. ..yardım çağırmak için. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Like homing pigeons. Posta güvercinleri gibi. Posta güvercini gibi. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
You attach a little SOS note to their feet, and "boop!" Ayaklarına küçük bir SOS notu bağlarsın ve... Ayaklarına ufak bir SOS notu takarsın ve "boop!" Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Yeah, but there's no window in here. I know, I was just... Evet, ama burada hiç pencere yok. Biliyorum, ben sadece... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Okay, I got ventilation restored to most of the tower. Tamam, kulenin büyük bölümündeki havalandırmayı onardım. Tamam, kulenin pek çok bölümünde havalandırmayı tekrar açtım. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Still working on getting air up here, but so far nothing's responding. Hala buradaki havayı düzeltmeye çalışıyorum, ama şimdiye kadar hiçbir şey yanıt vermiyor. Hala havayı buraya getirmek için çalışıyorum, ama şimdiye kadar pek tepki yok. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Colonel! How did you get out there? Long story. Yarbay! Oraya nasıl çıktınız? Uzun hikaye. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
We've got to turn off the beacon that's broadcasting our location Etraftaki her gemiye yerimizi yayınlayan yardım sinyalini... Yakındaki tüm gemilere yerimizi bildiren o vericiyi... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
to every ship in the neighborhood. We already tried that. ...kapatmamız gerekiyor. Onu çoktan denedik. ...kapatmamız gerek. Onu zaten denedik. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
It's password protected. What happened? Şifre korumalı. Ne oldu? Parola korumalı. Ne oldu? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Colonel, where the hell did you come from? Yarbay, siz de nereden çıktınız? Yarbay, buraya nerden geldiniz? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Beacon's deactivated. Sinyal devre dışı bırakıldı. Verici kapatıldı. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
The computers just shut down. All of them. Bilgisayarlar kapandı. Hepsi. Bilgisayar kapandı.Hepsi birden. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Is that the... Self destruct. Bu şey... Kendini imha. Bu... Otomatik yoketme. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
That's the self destruct sequence! Why would anybody arm it? Bu kendini imha gerisayımı! Birisi bunu neden çalıştırsın ki? Bu otomatik yokedilme dizisi! Kim, neden açsın ki? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
More importantly, how much time do we have? Daha da önemlisi, ne kadar zamanımız var? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
I don't know, whoever arms it designates the duration, Bilmiyorum, süresini kim çalıştırırsa o belirliyor,... Bilmiyorum, kim açarsa süreyi de o ayarlıyor,... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
you know, depending on how quick he wants to... ...bilirsin işte, şehri ne kadar çabuk patlatmak... ...ne kadar çabuk şehri patlatmayı... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
blow up the City. ...istediğine bağlı olarak. ...istediğine bağlı. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
The hell with this. Canı cehenneme. Bunun canı cehenneme. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Ronon... Ronon... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Ronon! We've already tried. It's not going to open. Ronon! Bunu zaten denedik. Açılmayacak. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
We'll just have to blast a hole in it. Sadece bir delik açmamız gerekiyor. Onda sadece bir delik açmamız gerek. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
With what? You don't have your gun. You got any C 4 in here? Neyle? Silahın yanında değil. Burada hiç C 4 var mı? Neyle? Silahın yanında değil. Burada hiç C4'ün var mı? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
In the infirmary? Revirde mi? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Anything we could use to act as an explosive? Patlayıcı olarak kullanabileceğimiz herhangi bir şey? Patlayıcı olarak kullanabileceğimiz birşey? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
I don't know... Bilmiyorum,... Bilmiyorum... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
the oxygen tanks, maybe? ...belki oksijen tüpleri? ...belki de oksijen tankları? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Shoot 'em like Sheriff Brody did... in the movie Jaws. Şerif Brody'nin Jaws filminde yaptığı gibi onları vuralım. Jaws filminde Şerif Brody'nin yaptığı gibi onları vur. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Yeah, I know, I've seen it. How do you... Evet, biliyorum, izlemiştim. Sen nasıl... Evet, biliyorum, izledim. Sen nasıl... Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Sheppard showed it to me. It's a good movie. Sheppard bana izletti. Güzel bir film. Sheppard gösterdi.Güzel bir film. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Flammable. Yanıcı. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
All right. All we need is a gun to shoot it with. Tamam. Tek ihtiyacımız olan ona ateş etmek için bir silah. Pekala.Tek ihtiyacımız olan onu vuracağımız bir silah. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
You got one in here? Burada hiç var mı? Burada bir tane var mı? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Again, infirmary, not armory. Yine söylüyorum, burası revir, cephanelik değil. Tekrardan, burası revir, cephanelik değil. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
I don't get it. Why would you arm the self destruct? Anlamıyorum. Neden kendini imhayı devreye soktunuz? Anlamıyorum.Neden otomatik yoketmeyi açtınız ki? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
I didn't. Ben yapmadım. Ben açmadım. Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
Finally. You shut it down? Nihayet. Kapattın mı? Sonunda.Sen mi kapattın? Stargate: Atlantis Quarantine-1 2008 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 155540
  • 155541
  • 155542
  • 155543
  • 155544
  • 155545
  • 155546
  • 155547
  • 155548
  • 155549
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim