Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 151482
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Well, good thing it's on Rip Curl. | Neyse ki Rip Curl'den. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| ALANA: But make sure to keep your eye on it, | Ama altından kayıp çıksın istemiyorsan dikkat edip duracaksın. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| You realize I'm gonna take you next time, right? | Bir dahakine sizi yeneceğimin farkındasınızdır? | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Let's just let the surfing do the talking. | İyi sörf yapan kazansın diyelim. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Every day between now and regionals, | Şimdi ve bölgesel yarışlar arasında geçen her gün,... | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Creepy. | Çok korktuk. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Thanks, but I think you should stick to your training. | Sağ ol ama sen en iyisi alıştırmana yoğunlaş derim. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Seems like you could use a little focus. | Odaklanmaya ihtiyacın olacak gibi. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| I guess we'll find out. | Bunu göreceğiz. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| You guys are usually the first ones in here, let's go. | Buraya önden hep siz gelirsiniz beyler, hadisenize. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| SARAH: Let's finish up Rad Night with a game. | Rad Night'ı bir oyunla bitirelim. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Can anyone tell me what he or she thinks this is? | Hanginiz kızın veya erkeğin bunun ne olduğunu düşündüğünü söyleyebilir? | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Easy, it's a dodge ball. | Çok kolay, yakar top. Hayır. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Or Mars? Mmm mmm. | Mars mı? | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| A blob in a lava lamp? | Gaz lambasında damla? | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Very creative, but no. | Çok yaratıcısın ama hayır. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| It's a fly's eye. | Bu bir sinek gözü. Acayip. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| How about this one? BYRON: A brain. | Peki ya bu? Beyin. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Aren't brains supposed to be pink? | Beyin pembe renkli olmasın? | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| A dead, rotting brain? | Ölmüş, çürümüş beyin mi? | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| That is gross, and that is a walnut. | O dediğin iğrenç, bu ise ceviz. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| So, you see how hard it can be to make sense of things | Çok yakından baktığınızda maddelere bir anlam vermenin... | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| when you're looking at them really close? | ...ne kadar zor olduğunu görüyor musunuz? | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| The same thing's true in life. | Bu, hayatın içinde de aynıdır. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| So, if you guys are dealing with anything, | Başa çıkması zor herhangi bir şeyle... | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| that's just too hard to handle | ...mücadele ediyorsanız,... | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| or doesn't seem to make much sense, | ...ya da anlam verilecek bir şey göremiyorsanız,... | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| get a new perspective. | ...farklı bir açıdan bakmaya çalışın. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| I want to share with you guys something | Hayatımda derin bir etkiye sahip bir şeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| That's Jeremiah 29:11. | Yeremya 29:11 ayet. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| "For I know the plans that I have for you," says the Lord. | Çünkü sizin için düşündüğüm tasarıları biliyorum" diyor RAB. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| That's all the time we have tonight, guys. | Bu geceki süremizin sonuna geldik, arkadaşlar. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| If you are going on the mission trip, | Görev gezisine çıkacaksanız... | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| please don't forget to give me your permission slips. | ...izin belgelerinizi bana vermeyi lütfen unutmayın. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Hey, what's up? What's this? | Hey, n'aber? Ne bu? | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Well, it looks like I'm not going to be able to go to Mexico, | Şey, görünen o ki Meksika'ya gelemeyecek gibiyim,... | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| so I brought some things for the orphanage. | ...ben de yetimhaneler için bir kaç bir şey getirdim. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| I made the bracelets. | Bileklik yaptım. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Noah donated the shoes and the Spam's from Timmy. | Noah ayakkabıları bağışladı, Timmy'den de hazır yiyecekler. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Are you sure you can't come? | Gelemeyeceğinden emin misin? | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Yeah, I've got to stay and train now that I'm sponsored. | Evet, sponsor bulmuşken kalıp antrenman yapayım diyorum. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| I was really looking forward to it. | Bunu dört gözle bekliyordum. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| You're going to miss out. | Mahrum kalacaksın. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Well, have a good trip. | İyi yolculuklar. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Sarah's really bumming me out. | Sarah beni gerçekten üzüyor. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Any particular reason? | Geçerli bir sebebi var mı? | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| So, I told her I'm not coming to Mexico. | Meksika'ya gelmeyeceğim dedim. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| I mean, she knows that I have | Önümde iki önemli yarışmam olduğunu biliyor, değil mi? | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| I mean, she knows how much I've put into this, you know? | Bu yola ne kadar baş koyduğumu biliyor, değil mi? | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| How much you and the whole family has put into this. | Bütün ailemin buna ne kadar baş koyduğunu. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| So what's her angle? | Peki o ne diyor? | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| That going to Mexico to help kids | Meksika'ya gidip çocuklara yardım etmenin çok önemli olduğunu. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| And I know it is. I mean, I really, really wish I could go. | Öyle olduğunu biliyorum. Yani, elimde olsa da gidebilsem. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| It's just, | Bu sadece,... | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| I've got to stay and train for regionals. | Kalıp bölgesel yarışlar için çalışmam lazım. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Did you say you'd go? | Giderim demiş miydin? | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Well, yeah, but that was before I got sponsored. | Evet ama bunu sponsorum yokken söylemiştim. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| I mean, it's like she's counting on me now, | Bu sanki beni de dahil ediyor gibi,... | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| like I'm the only person in the entire world who can do this. | ...bunu benden başka yapacak kimse kalmamış gibi yani. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| I mean, I'm not going. | Kısacası gitmiyorum. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| I mean, I can't, right? | Yani gidemem, değil mi? | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| That's good. A small step in a good direction. | İyidir. İşin ucundan tutmaya başladın. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| The girls are all tucked in. | Bütün kızlar toplanmış. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| How's it look tomorrow? Pretty decent, actually. | Yarın hava nasılmış? Oldukça açıkmış. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Well. | Hayır, hayır, alamazsın. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| What? | Ne var yani? | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| You have your surgery tomorrow. | Yarın ameliyatın var. Doktor 10:00'dan sonra yemeği yasakladı. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| This is like juice. | Meyve suyu niyetine. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Give it to me. (CHUCKLING) No. No, no. | Ver onu bana. Hayır, olmaz. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Give it. No. | Ver. Hayır. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Give it. Give it. No. | Ver. Ver. Hayır. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| ALANA: You need to relax, they'll never know the difference. | Kasma kendini, farkı anlayamayacaklar. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Maybe we shouldn't. | Yapmasak mı acaba. Şafak devriyesi için sabahın köründe uyanacağız. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| I mean, what happens if my mom comes in? | Ya annem odaya girerse? Bethany, buna değecek. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| The moon's full. The waves are perfect. | Dışarısı dolunay. Dalgalar kusursuz. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| I mean, come on, it's almost Halloween. Even Noah's done it. | Yapma ama. Neredeyse Cadılar Bayramı. Noah bile yaptı. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| He has? Yeah. | Yaptı mı? Evet. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| I really wanted to go. | Gitmeyi çok istedim. Peki, gidelim, hadi. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| ALANA: Keoki. | Keoki. Sen olduğunu biliyordum! | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| KEOKI: No way! | İmkansız! | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Yeah, you surf like a skater. | Patenciler gibi sörf yapıyorsun. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Hey! (GIGGLES) | Hey! | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| You're toast, Keoki. | Sen öldün, Keoki. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Okay, truce. Truce. | Tamam, ateşkes. Ateşkes. Anlaştık. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Bethy, it's almost midnight. | Bethy, neredeyse gece yarısı. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| What happens at midnight? | Ne olmuş gece yarısıysa? Göreceksin. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Later skater. | Görüşürüz patenci. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| How lucky are we? | Ne de şanslıyız? | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| BETHANY: Awesome! | Mükemmel! | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| So, as soon as you girls get back from the water, | Denizden gelir gelmez, Edebiyat ödeviniz hazır bekliyor. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| But it's a holiday. | Yaz tatilindeyiz. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| We were thinking that we could have | Bugün dalgalarda bir kaç saat fazladan kalabiliriz diye düşünüyorduk? | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| 'Cause you didn't get enough last night? | Dün gece kaldığınız yetmedi de mi? | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Just say the word and we can enroll you girls in Kapa'a, | Sizi Kapa'a'ya yazdırabiliriz, istemeniz yeterli. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| where you can ride the bus for 45 minutes each way | Otobüsle her yol 45 dakika sürer ve... | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| and do eight hours of straight work during prime surf hours. | ...başlangıç sörf saatleri boyunca sekiz saat doğrudan çalışabilirsiniz. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| 'Cause I'm all right with that. | Böylesi bana uyar. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Actually, I love home school. | Aslında, ben ev okulunu seviyorum. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| Me, too. Adore, totally. | Ben de. Vazgeçilmez, gerçekten. | Soul Surfer-1 | 2011 | |
| I'm really sorry, Mom. It's just... | Çok özür dilerim anne. Ben... | Soul Surfer-1 | 2011 |