Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 151014
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| In Bucharest there was a story about a Madame Popescu | Bükreş'te, Madam Popescu'nun yatağından 66 yıl kalkamadığı üzerinde bir rivayet vardı. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| 66 years. | 66 yıldan bahsediyorum. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Even the wedding was in the bedroom. | Düğünü bile yatak odasında olmuş. Ama bir gün, artık bir büyükanne olduğunda, yatağından kalkıp... | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| and started trying on new dresses. | ...şehir merkezine gitmiş ve yeni kıyafetler denemiş. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| And everyone was surprised. | Herkes çok şaşırmıştı. Bunu annelerinden duyan çocuklar Madam'a sorarlar: | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| "Madame Popescu, why aren't you in bed?" | "Madam Popescu, neden yatakta değilsiniz?" Sence ne cevap verir? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| "Enough. I'm tired of it. " | "Yeter artık. Burama kadar geldi." | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| What? | Ne? Tamam, Avinoam. Benim ceketimi giyebilir. Hiçbir yere gitmiyorum. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Now you've decided you like it here? No. | Buna şimdi mi karar verdin? Hayır. O hâlde sorun ne? Bir sorun yok. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Shlomi, where does she live? | Shlomi, bu nerede yaşıyordu? Shlomi. Micha Caddesi, numara altı. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| You see, this may end well or badly, | Gördün mü, bu durum iyi veya kötü bitebilir. Ama senin toplumu, bu şekilde sokağa çıkarak... | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| hanging around with those types. | ...kirletmene izin veremem. Şimdi bizimle eve geliyorsun. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| We'll compensate anyone needed... | Ne zarar varsa, karşılarız. Senin başın derde girmez. Hiçbir yere gitmiyorum! | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Shlomi, get some water. | Shlomi, su getir. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| There's a limit to being nice. | Artık sınırımı zorluyorsun. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Hold her, Shlomi. | Tut onu. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| You'll go home clean. We'll make sure of that. | Eve temiz gideceksin. Bundan emin olacağız. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| It's closed. | Kapalı. Dışarı çık ve kapıyı da arkandan kapat. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Didn't you hear what I said? | Ne dediğimi duymadın mı? Defol! | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Hey, I told you to go. Don't you understand Hebrew? | Sana gitmeni söyledim. Kafan basmıyor mu, Yahudi? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| No, I don't understand. | Yok, basmıyor. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| So now you're a whore for Arabs? | Şimdi de Araplar için mi fahişelik yapıyorsun? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Want another baby? Bitch! | Başka bir bebek ister misin? Pezevenk! | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Just you wait. It's not over yet. | Hazırlıklı ol. Seninle işimiz bitmedi. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| They know where I live. | Artık nerede yaşadığımı biliyorlar. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| WATER DISCIPLINE ABOLISHED IN IDF | "İSRAİL SAVUNMA KUVVETLERİ'NDE 'SU DİSİPLİNİ' ORTADAN KALDIRILDI" | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| YAKIR KATZ'S SUPERIORS CLEARED | "YAKIR KATZ'IN AMİRLERİ AKLANDI" | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| COMMITTEE FORMED TO INVESTIGATE PRIVATE YAKIR KATZ' DEATH | "HEYET, ER YAKIR KATZ'IN ÖLÜMÜNÜ SORUŞTURMAK İÇİN TOPLANDI" | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| All parents stay alive. | Tüm ailesi hayatta kaldı. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| What, you're leaving? | Ne oldu, gidiyor musun? Evet, Katz'ın yanına gidiyorum. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Stay with me until I fall asleep. | Uyuyana kadar yanımda kal. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Why do they...? | Sana neden yaptı | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| They don't like girls walking around like I do. | Etrafta benim gibi kızların dolaşmasından pek haz almazlar. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Walking around? | Dolaşmasından? Benim gibi giyinen, küpe takan ve saçları bu şekilde olan... | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| And they go to all the girls who do that? | Senin gibi olan kızlara böyle mi davranıyorlar? Hepsine değil. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Maybe they'll come back. | Belki geri geleceklerdir. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| On Sunday I'll talk to my cousins. | Pazar günü kuzenlerimle konuşacağım. Onlar bununla ilgilenirler. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Are they strong? | Güçlüler mi? Çok güçlüler. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| They're the only ones I still talk to. | Hâlâ içlerinden tek birisiyle konuşuyorum. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| So you'll sleep here until Sunday? | Pazara kadar burada mı kalacaksın? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Until Sunday I'm with you. | Pazara kadar seninle olacağım. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Tell me a story to make me sleep. | Uyumam için hikâye anlat. Hiç hikâye de bilmem ki. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Anything, about your home, | Her şey olabilir, evin... | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| your family, about Tulkarem. | ...ailen, Tulkarem... Ne olursa. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Those aren't bedtime stories. | Bunlar uyku masalı değiller ama. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Just any story. | Öylesine bir hikâye. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Any story? | Öylesine bir hikâye mi? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Okay. | Oldu o zaman. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Today I had dinner with Katz and Zipora | Bugün Katz ve Zipora'yla birlikte akşam yemeği yedim. Zipora bana... | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| and Zipora made special Romanian food... | ...özel Romanya yemekleri yaptı: Mamaliga, kebaplar... | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| And Katz told us about the singers in Romania. | Katz da bize Romanya'daki şarkıcılardan bahsetti. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Zipora is a bit sad. | ...Zipora biraz hüzünlüydü. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| She... maybe she doesn't want to go on. | Belki de devam etmek istemiyordu. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| This afternoon she didn't want to go on. | Bu öğlen, devam etmek istemiyordu. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Sometimes I don't want to either. | Bazı zamanlar ben de istemiyorum. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Good morning, sleepyhead. | Günaydın, uykulu çocuk. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Where are you going so early? | Bu kadar erken nereye gidiyorsun? Yemek salonuna. Sonra da seni sahadan alacağım. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Why? Because I'm Arab? | Neden? Arap olduğum için mi? İşte... Gel. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Ahmed. Ahmed. | Ahmed. Ahmed! Endişelenme, Shaul bu. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Ahmed, come here. | Ahmed, gel buraya. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| He's just a parking warden. | Kendisi otopark müdürü de. Otopark müdürü falan değilim. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I'm a municipal inspector, and you're in my jurisdiction. | Sadece devlet müfettişiyim. Ve sen de benim yetki alanımdasın. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Your jurisdiction? Yes, my jurisdiction, Ahmed. | Yetki alanın mı? Evet, aynen öyle Ahmed. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| His name isn't Ahmed. Don't interfere. | İsmi Ahmed değil. Karışma bana. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Ahmed, go to the wall over there and put your hands on it. | Ahmed, şu duvarın oraya git ve ellerini duvara koy. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Shaul, what are you doing? I'm going to search him. | Shaul, ne yapıyorsun? Üstünü arayacağım. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Come on. Rehavia, calm your son down. | Yapma. Rehavia, biraz sakin ol. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Katz, don't interfere. Arabs come here on Shabbat, | Katz, işime karışma. Şabat günü elini kolunu sallaya sallaya annesinin eviymiş gibi geliyor. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Listen, he's with me, so don't cause trouble. | Dinle. O benimle. Yani bir sorun çıkartmaz. Senin yanında ne yapıyor? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Ahmed, what are you doing with him? | Ahmed, onun yanında ne yapıyorsun? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Nothing. | Hiçbir şey. Tavanı tamir ediyorsun, değil mi? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| So he's fixing my leak. I knew it. | O zaman benim tavanımı tamir ediyor. Bunu biliyordum. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Good for you. Now take him and get out of here. | Aman ne güzel. Onu al ve uzaklaşın buradan. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Shaul, enough. Why? | Shaul, yeter. Neden? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I have nothing against this Arab, | Araplar aleyhinde elimde hiçbir şey yok. Ama bildiğim kadarıyla, burayı sadece Araplar bombalar. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| If Indians were committing bombings, I'd search them. | Eğer Hintliler de burayı bombalamış olsalardı, emin ol onları da arardım. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Listen, if you don't get lost within one minute | Dinle. Eğer bir dakika içinde buradan gitmezsen, polisi arayacağım ve onlara polis memuru gibi... | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| and I'll tell God you're impersonating a human being. | ...davrandığını hattâ Tanrı'ya sanki bir "insan"mış gibi davrandığını söyleyeceğim. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Now shut the hell up and get out of here. | Şimdi kapat şu çeneni ve buradan defol. Götür onu, Rehavia. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Okay, Shaul, come on home. Come home, let's go. | Tamam. Shaul, gel eve gidelim. Haydi, gidelim. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Enough. Enough. Come on! | Yeter, yeter. Haydi! Yeter artık! | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Asshole. | Pezonun önde gideni. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Don't listen to him. Let's go. | Ona bakma sen. Haydi, gidelim. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Where? | Nereye? Sinagoga. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| The synagogue? | Sinagog mu? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| To meet my family. | Ailemle tanışman için. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Wait a minute, okay? | Bir dakika bekle, olur mu? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Is Father inside? Yes. | Babam içeride mi? Evet. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Do you want me to get him? | Çağırmamı ister misin? Hayır. Neden? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| It won't change anything. | Bir şeyi değiştirmeye gelmedim. Keren, o senin baban. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| How are you managing? | İdare edebiliyor musun? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Do you have any money? | Paraya ihtiyacın var mı? Hiç paran yok mu? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| No, it's Shabbat. | İstemiyorum, bugün Şabat. Al. Şu an Şabat'ı düşünecek hâlde değiliz. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Sweetie, come home, I beg you. | Lütfen evine geri dön. Yalvarıyorum. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Right, I have to go in. | Tamam mı? İçeri girmeliyim. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I feel like I'm exploding. | Kendimi kötü hissediyorum. Her şey çok karmakarışık. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| You're not religious anymore? | Artık inançlı değil misin? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Not for a year. | Bir yıldır. Neden? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I did something that God doesn't forgive. | Tanrı'nın beni affetmeyeceği bir şey yaptım. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Something bad? | Kötü bir şey mi? İyi bir şey. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 |