Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 151010
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| I'm not just anybody! | Ben herhangi birisi değilim! | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| Bring me some water. | Biraz su getir | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| With a spoonful of sugar. | ve bir kaşık dolusu şeker. | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| Your mother loved you very much. | Anneniz sizi çok sevmişti. | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| Her children were everything to her. | Çocukları onun için herşeydi. | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| Hi, Tsvika, wait a minute, please. | Selam, Tsvika, bir dakika beklermisin lütfen. | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| Crazy world, isn't it? | Deli dünya değil mi? | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| Your mom lets you go to the army, | Senin annen askere gitmene izin verdi, | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| and I'm stuck here. | ve ben buraya yapıştım. | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| It's not for life. | Ömür boyu değil. | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| Of course it's not for life! | Tabi ki ömür boyu değil! | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| I'll miss you. | seni bütün kalbimle | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| With all my heart. | özleyeceğim. | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| Me too. | Ben de. lütfen beni defterine dokunaklı... | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| You'll write every day? | Hergün yazacak mısın? | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| Even though I must look after my father and my brothers, | Babam ve abilerime bakmak zorunda olmama rağmen, | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| please don't describe me in your book... | lütfen beni defterine dokunaklı... | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| as someone pathetic. | birisi gibi yazma. | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| Like you once said, | Senin bir keresinde söylediğin gibi, | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| people are funny. | insanlar komik. | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| People are funny, and you... | İnsanlar komik, ve sen... | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| you're the funniest. Hurry up, girls! | sen en komiğisin. Acele edin kızlar! | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| In that summer, | Bu yaz ikimizde, | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| we both lost a part of our family. | ailemizden birer parça kaybettik. | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| And in that same summer, | Ve bu yaz, sonra ağlamaya başladı. | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| we've become family for each other. | bir birimiz için aile olduk. | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| I let her read my notebook. | defterimi okumasına izin verdim. | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| At first she was moved, | İlk önce hareket etti, | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| She said this story needed to be told | O bu hikayenin herkese anlatılması gerektiğini söyledi. | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| so the world never forgets those people | Böylece bizi seven bu insanları | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| who loved us so much. | kimse unutmayacaktı. | Sof Ha'Olam Smola-1 | 2004 | |
| Tarek. | Tarek. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Tarek, dear, you wanted me to wake you up early. | Tarek, canım. Seni erken uyandırmamı istemiştin. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Tarek, get up. It's late. | Tarek, haydi kalk. Geç oldu. Tamam. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Yes, my dear. | Efendim, canım? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Nothing. | Hiç. Kalk, Tarek. Haydi. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Good morning, Katz. | Günaydın, Katz. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Well, we'll see. Forgot me? | Göreceğiz bakalım. Beni unuttun mu? Nasıl unutabilirim ki? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Thanks, dear. You're welcome. | Teşekkürler, hayatım. Rica ederim. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Tarek, move over. | Tarek, yana kay. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Careful, slowly. Okay. | Dikkatli ol, yavaş. Tamam. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| What? Not now. Later. | Ne? Şimdi olmaz. Daha sonra. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Okay, go with mother. | Tamam, annenin yanına git. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Okay, that's it. Bye. | Tamam, işte böyle. Güle güle. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| It's Salma. She's getting married. | Salma'ydı. Kendisi evleniyor da. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Salma's getting married? | Salma evleniyor mu? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Yes, at Abu Ala's restaurant. | Evet. Abu Ala'nın restoranında. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| When is the wedding? Next week. | Düğün ne zaman? Haftaya. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| The groom is Walid, owner of the roasting place. | Damat da o güzel yerin sahibi Walid. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| It'll be a great wedding. | Güzel bir düğün olacak. Saat tam 8'de düğmeye bas. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| ...for several months, | ...muhtemelen bugün duyurulacak. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Last night's heavy rains | Dün geceki yoğun yağış, birçok yerin su altında kalmasına neden oldu. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| The level of the Sea of Galilee rose by two feet. | Galilee Denizi'nin seviyesi altmış santimetreyi buldu. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Shit. There were traffic jams this morning. | Kahretsin! Bu sabah yoğun bir trafik vardı. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| A TERRORIST PENETRATED FROM THE WEST BANK. | TERÖRİSTLER BATI ŞERİA'DAN İÇERİLERE DOĞRU SIZMAYA BAŞLADI | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| In Tel Aviv the security forces | Tel Aviv'deki güvenlik kuvvetleri, devriyeleri geri çekti. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Rehavia, come. | Rehavia, gel buraya. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Rehavia, go down. It's Katz. | Rehevia, yapma. Bu, Katz. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Who? Katz. | Kim? Katz. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I can't take this anymore. | Buna artık daha fazla dayanamıyorum. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Pull over a minute. Not now. | Biraz kenara çek. Şimdi olmaz. İşemem gerek. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Wait, we'll be in Tel Aviv soon. | Tut biraz, biraz sonra Tel Aviv'de olacağız. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Where will I piss there? | Orada nereye işeyeceğim? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| You'll manage. Hold it in. | Hâlledersin sen. Tut biraz. Sağlıklı değil. Buraya işemeliyim. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Come on, Abed. Pull over. | Haydi, Abed. Kenara çek. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Let him feel comfortable before the operation. | Bırak operasyondan önce biraz rahatlasın. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I know him. Trust him. | Tanırım onu. Güven sen. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I'm not sure about him. He's like his father. | Onun hakkında şüphelerim var. Tıpkı babası gibi. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Shaul, are you listening? | Shaul, dinlemede misin? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Control, H1, over. | Kontrol, H1, tamam. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Shaul, the old man is opening the hydrants again. | Shaul, ihtiyar adam yine yangın musluğunu açtı. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Roger, direct me. | Anlaşıldı, beni yönlendir. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Shaul, are you kidding me? It's 20 meters from you. | Shaul, dalga mı geçiyorsun? Senden yirmi metre uzaklıkta. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Shit. I'll kill him. | Sikeyim. Onu öldüreceğim. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Oh, great water. | Ne güzel su! | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Katz, turn off the hydrants. | Katz, yangın musluğunu kapat. Sokağa ne yaptığına bir bak. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| The street looks fine to me. A few repairs. | Sokağın hâli gayet iyi bence. Birkaç tamirat gerekli, o kadar. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I'm working on it. I'll call the police. | Hâllederim. Polisi arayacağım. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Shaul, leave him alone. | Shaul, bırak onu. Onun icabına ben bakarım. Temizleyeceğiz. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Dad, this is my job. Shaul, you know him, really. | Baba, bu benim işim. Shaul, onu gerçekten tanıyorum. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Dad, don't interfere. I'm telling you, leave him alone. | Baba, sen karışma. Sana söylüyorum, bırak onu. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Don't tell me not to interfere. | Bana karışmamamı söyleme. Tamam, neden bağırıyorsun? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Enough, what's with the water? | Yeter, suyla derdin ne senin? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| There's too much water in the country. | Şehirde haddinden fazla su var. Tamam, haklısın. Gel, domino oynayalım. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Girls, turn off the water. Turn it off, come on. | Kızlar, kapatın şu suyu. Kapatın bakayım, haydi. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Who prepared you for this? Ibrahim. | Bunun için seni kim hazırladı? Ibrahim. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| What did he tell you? He didn't have to tell me anything. | Sana ne söyledi? Bana hiçbir şey söylemedi. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I watched videos and heard stories. | Bir video izledim ve hikâyeyi duydum. Ne hikâyesi? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I saw children murdered. | Bir çocuğun öldürüldüğünü gördüm. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I saw roadblocks, beatings. | Barikat vardı, birini dövüyorlardı. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| What else? | Başka? Sus. Ne yaptıklarını ve bedelini nasıl ödediklerini biliyorum. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| That's why I'm here, not you. | Bu nedenle buradayım, senin için değil. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| No wisecracks. Let's repeat it. | Esprinin sırası değil. Tekrarla. Düğmeye ne zaman basacaksın? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| When I'm in a crowded place. | Kalabalığın olduğu yerde. Ya polis senden şüphelenirse? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I go near them and push. | Yanlarına gider, düğmeye basarım. Ya pazardaki insanları ararlarsa? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| I come near and push. | Yanlarına gider, düğmeye basarım. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| No. | Hayır. İlk içeri girmeye çalışacaksın ve sonra düğmeye basacaksın. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| What if something goes wrong? | Ya işler yolunda gitmezse? Seni arayacağım. Hangi numaradan? | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| 050 5411400. | 050 541 14 00. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 | |
| Last question, no wisecracks. | Son soru ve espri yapmak yok. Bunların hepsi senin geleceğin için. | Sof Shavua B'Tel Aviv-1 | 2008 |