Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 150955
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| And that's a promise. | Sözüm söz. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Yes, sir. Thank you, sir. | Emredersiniz. Teşekkür ederim komutanım. Emredersiniz. Tesekkür ederim komutanïm. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| HO CHI MINH CITY | HO Şİ MİN ŞEHRİ HO SI MIN SEHRI | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Who is it? It's me. Open the fucking door. | Kim o? Benim. Aç şu lanet kapıyı. Kim o? Benim. Aç su lanet kapïyï. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| About fucking time... | Nihayet gelebildin. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| You got it? Tell me you got it... | Sende mi? Sende olduğunu söyle! Sende mi? Sende oldugunu söyle! | Sniper 3-2 | 2004 | |
| He's a big buyer. Lots of money. | Müşteri. Çok parası var. Müsteri. Çok parasï var. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| He's okay, trust me. | Sorun yok, güven bana. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| You look like a cop to me. Fuck you. | Bence polise benziyorsun. Siktir. Bence polise benziyorsun. Siktir. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| He's no cop. He'll fuck me. | Polis değil. Beni düzecek. Polis degil. Beni düzecek. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| You'll fuck me too... | Sen de düzeceksin. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| C'mon, baby... | Hadi canım... Hadi canïm... | Sniper 3-2 | 2004 | |
| How much? Twenty. | Ne kadar? Yirmi. Ne kadar? Yirmi. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| She said 15. | Kız 15 demişti. Kïz 15 demisti. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| She's full of shit. | Saçmalıyor. Saçmalïyor. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Just pay him, for fuck's sake. He's got good stuff. | Ver parayı Tanrı aşkına. Malı çok iyi. Ver parayï Tanrï askïna. Malï çok iyi. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Only the Cobra's... | Sadece Kobra... | Sniper 3-2 | 2004 | |
| How much. Let's see it. | Kaç paraymış görelim bakalım. Kaç paraymïs görelim bakalïm. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Just relax! Put the gun down! | Sakin ol! İndir silahını! Sakin ol! Indir silahïnï! | Sniper 3-2 | 2004 | |
| They said they'd put me in jail! | Beni hapse atacaklarını söylediler! Beni hapse atacaklarïnï söylediler! | Sniper 3-2 | 2004 | |
| I can't go to jail! | Hapse giremem! | Sniper 3-2 | 2004 | |
| You fuckin' bitch! | Seni kaltak! | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Just put the gun down! | İndir silahını! Indir silahïnï! | Sniper 3-2 | 2004 | |
| He's got cops everywhere! | Her yerde polisler var! | Sniper 3-2 | 2004 | |
| I got him. Get your sniper. | Onu yakaladım. Nişancı gelebilir. Onu yakaladïm. Nisancï gelebilir. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Congratulations, Neil. Hey, buddy. | Tebrikler Neil. Selam dostum. Tebrikler Neil. Selam dostum. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Hey, nice going, Neil, buddy. Good job. | Hey, her şey yolunda Neil. Aferin. Hey, her sey yolunda Neil. Aferin. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Mum, it's time. | Anne, vakit geldi. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| No, he said he'd be here. | Hayır, burada olacağını söylemişti. Hayïr, burada olacagïnï söylemisti. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| It's okay. I talked to him yesterday... | Sorun değil. Onunla dün konuştum. Sorun degil. Onunla dün konustum. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Come on, the TV people want a shot of us cutting the cake. | Hadi, televizyoncular pasta keserken çekim yapacaklar. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| We can't wait any longer. Okay. | Daha fazla bekleyemeyiz. Peki. Daha fazla bekleyemeyiz. Peki. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Sorry, Mum. | Kusura bakma anne. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| This looks more like a campaign photo opportunity than a wedding. | Düğünden çok asker fotoğrafı çekmeye uygun bir ortam var burada. Dügünden çok asker fotografï çekmeye uygun bir ortam var burada. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| We decided to forgo the speeches today... | Bugün konuşmaları es geçeceğiz... Bugün konusmalarï es geçecegiz... | Sniper 3-2 | 2004 | |
| because of an unavoidable absence. | çünkü maalesef aramızda olmayan biri var. çünkü maalesef aramïzda olmayan biri var. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| If that's Beckett you're talking about, he probably got lost on the way to the bar. | Eğer Beckett'ten söz ediyorsan, herhalde bara giderken yolunu kaybetmiştir. Eger Beckett'ten söz ediyorsan, herhalde bara giderken yolunu kaybetmistir. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Well, he's right. | Doğru söylüyor. Dogru söylüyor. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| No way I could do this without a couple of tall ones. | Birkaç duble atmadan bunu yapmama imkan yoktu. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| You knew I'd make it. | Geleceğimi biliyordun. Gelecegimi biliyordun. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Do me the honours? Okay. | Bu şerefi bana verir misin? Tabii. Bu serefi bana verir misin? Tabii. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Actually, these kind of affairs scare the hell out of me. | Aslında bu tip şeyler ödümü koparır. Aslïnda bu tip seyler ödümü koparïr. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Many years ago, your old man made me promise him something. | Yıllarca önce, babana bir söz verdim. Yïllarca önce, babana bir söz verdim. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| That, were he not able to attend your wedding day... | Eğer nikahına gelemezse... Eger nikahïna gelemezse... | Sniper 3-2 | 2004 | |
| I would read this letter to you. | sana bu mektubu okumamı istedi. sana bu mektubu okumamï istedi. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| "If that grunt Beckett is reading this, then I didn't make it. | ''Eğer bizim asker Beckett bunu okuyorsa, ben sağ çıkmadım demektir. "Eger bizim asker Beckett bunu okuyorsa, ben sag çïkmadïm demektir. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| "I'm hoping this part of the letter is being read at your wedding. | ''Mektubun bu kısmının nikahında okunacağını umuyorum. "Mektubun bu kïsmïnïn nikahïnda okunacagïnï umuyorum. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| "I just wanted to let you know that I love you... | ''Sadece seni sevdiğimi bilmeni istedim. "Sadece seni sevdigimi bilmeni istedim. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| "and that I wish you and your bride nothing but happiness. | ''Sana ve eşine mutluluklar dilerim. "Sana ve esine mutluluklar dilerim. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| "Love her and cherish her always. | ''Onu daima sev ve bağrına bas. "Onu daima sev ve bagrïna bas. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| "And may you both live as long as you want... | ''İkiniz için de uzun bir ömür ve yaşadığınız sürece... "Ikiniz için de uzun bir ömür ve yasadïgïnïz sürece... | Sniper 3-2 | 2004 | |
| "and never want as long as you live. " | ''hiçbir şeye muhtaç olmamanızı dilerim.'' "hiçbir seye muhtaç olmamanïzï dilerim. " | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Neil, I've been holding onto this for a long time. | Neil, uzun zamandır bunu muhafaza ettim. Neil, uzun zamandïr bunu muhafaza ettim. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Now I think it's yours. | Artık senindir. Artïk senindir. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Congratulations. Thanks, Tom. | Tebrikler. Teşekkür ederim Tom. Tebrikler. Tesekkür ederim Tom. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Every time I look at Neil, I see the man Paul never got to be. | Ne zaman Neil'e baksam Paul'ün asla olamadığı kişiyi görüyorum. Ne zaman Neil'e baksam Paul'ün asla olamadïgï kisiyi görüyorum. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Well, I'm sure his father would be very proud of him. | Eminim ki babası onunla çok gururlanırdı. Eminim ki babasï onunla çok gururlanïrdï. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| You know, this is a circus. | Biliyorsun, bütün bunlar gösteriş. Biliyorsun, bütün bunlar gösteris. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| She's got her eyes set on the White House, and won't stop till she gets him there. | Kızın aklı Beyaz Saray'da, çocuğu oraya sokana kadar rahat etmeyecek. Kïzïn aklï Beyaz Saray'da, çocugu oraya sokana kadar rahat etmeyecek. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| He's the son of a war hero... | O bir savaş kahramanının oğlu. O bir savas kahramanïnïn oglu. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| graduates first in his class at Annapolis, Harvard School of Government. | Annapolis'teki Harvard Yönetim Okulu'nu birincilikle bitirdi. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Climbing up the political ladder with honest living and hard work. | Namuslu bir hayat sürüp çok çalışarak siyaset alanında ilerliyor. Namuslu bir hayat sürüp çok çalïsarak siyaset alanïnda ilerliyor. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Hell, he's got my vote. Mine, too. | Oyum onundur. Benimki de. Oyum onundur. Benimki de. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| You're hand's shaking. When did that start? | Ellerin titriyor. Ne zaman başladı bu? Ellerin titriyor. Ne zaman basladï bu? | Sniper 3-2 | 2004 | |
| A few months ago. It's nothing. | Birkaç ay önce. Önemli değil. Birkaç ay önce. Önemli degil. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Might be, might not. You should stop by the office and let me look at it. | Önemli olabilir de, olmayabilir de. Bana uğra da bir bakayım. Önemli olabilir de, olmayabilir de. Bana ugra da bir bakayïm. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Tom, come on. Okay. | Hadi Tom. Pekala. Hadi Tom. Pekala. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| We're Marine Scout Snipers. | Biz nişancıyız. Biz nisanciyiz. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| The only time we abort a mission is when we stop breathing, sir. | Nefes aldığımız sürece görevimizi yerine getiririz komutanım. Nefes aldigimiz sürece görevimizi yerine getiririz komutanim. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| It's a very big mistake. | Bu çok büyük bir hata. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Besides the obvious, his conduct record since returning from Europe... | Ayrıca, Avrupa'dan döndüğünden beri... Ayrïca, Avrupa'dan döndügünden beri... | Sniper 3-2 | 2004 | |
| has been questionable. | sicili pek temiz değil. sicili pek temiz degil. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Psychs are a bit disturbing. And he's just... | Psikolojik test sonuçları iyi değil. Ayrıca... Psikolojik test sonuçlarï iyi degil. Ayrïca... | Sniper 3-2 | 2004 | |
| old. He's the same age I am. | yaşlandı da. Benimle aynı yaşta. yaslandï da. Benimle aynï yasta. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| We may get one shot and one shot only. I want Beckett taking it. | Sadece tek bir atış yapma fırsatımız olabilir. Bunu Beckett'in yapmasını istiyorum. Sadece tek bir atïs yapma fïrsatïmïz olabilir. Bunu Beckett'in yapmasïnï istiyorum. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| You suffered nerve damage when you lost the finger. | Parmağını kaybettiğinde sinirlerin zarar görmüş. Parmagïnï kaybettiginde sinirlerin zarar görmüs. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| The condition has been steadily deteriorating ever since. | O zamandan beri durum gittikçe kötüleşmiş. O zamandan beri durum gittikçe kötülesmis. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| when functioning normally, flexes and extends the finger. | normal çalıştığında parmağı oynatmaya yarar. normal çalïstïgïnda parmagï oynatmaya yarar. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| But here on the damaged hand... | Ama hasarlı elinde... Ama hasarlï elinde... | Sniper 3-2 | 2004 | |
| you could have an involuntary reflex at any time. | her an istem dışı bir refleks görülebilir. her an istem dïsï bir refleks görülebilir. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| And it's more likely to occur in a high stress situation. | Gerilimli bir anda bunun meydana gelmesi daha da olasıdır. Gerilimli bir anda bunun meydana gelmesi daha da olasïdïr. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| What I see here, Thomas, also looks like the early stages of palsy. | Burada gördüğüm şey Thomas, felcin ilk aşamasına benziyor. Burada gördügüm sey Thomas, felcin ilk asamasïna benziyor. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| You can't be a Marine forever, you know. | Sonsuza dek denizci olarak kalamazsın, bunu biliyorsun. Sonsuza dek denizci olarak kalamazsïn, bunu biliyorsun. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| I was just hoping to make it to 65. | Sadece 65'ime kadar devam etmeyi umuyordum. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| You know, you should think about getting on with your life. | Hayatına yeni bir yön vermeyi düşünmelisin. Hayatïna yeni bir yön vermeyi düsünmelisin. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| And do what? | Peki ne yapacağım? Peki ne yapacagïm? | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Well, you should meet someone special, you know, settle down. | Özel birini bulmalısın, evlenip yuva kurmalısın. Özel birini bulmalïsïn, evlenip yuva kurmalïsïn. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Why didn't you? I did. | Sen neden öyle yapmadın? Yaptım. Sen neden öyle yapmadïn? Yaptïm. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| But I guess the few years I had with Paul were enough. | Ama sanırım Paul'le geçirdiğim birkaç yıl bana yetti. Ama sanïrïm Paul'le geçirdigim birkaç yïI bana yetti. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| And besides, you never asked me. | Ayrıca, bana hiç teklif etmedin. Ayrïca, bana hiç teklif etmedin. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| We had some good times, the three of us. Down at Camp Lejeune, remember? | Üçümüz birlikte çok güzel şeyler yaşadık. Camp Lejeune'ü hatırlıyor musun? Üçümüz birlikte çok güzel seyler yasadïk. Camp Lejeune'ü hatïrlïyor musun? | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Syd... Don't. | Syd... Sus. Syd... Sus. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| He didn't come back. A lot of young men didn't come back. | O geri gelmedi. Birçok genç erkek geri gelmedi. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Why don't you get out of that horrible motel and come and stay with me? | Neden o korkunç moteli bırakıp benim evimde kalmıyorsun? Neden o korkunç moteli bïrakïp benim evimde kalmïyorsun? | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Tell you the truth, I've been living out of a sea bag all my life. | Sana doğruyu söyleyeyim, hayatım boyunca bir asker çantasıyla yaşadım. Sana dogruyu söyleyeyim, hayatïm boyunca bir asker çantasïyla yasadïm. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| I've only got a few more weeks of the training sessions... | Birkaç hafta daha eğitimdeyim... Birkaç hafta daha egitimdeyim... | Sniper 3-2 | 2004 | |
| then the Corps will just ship me out to some duty station. | sonra deniz kuvvetleri beni göreve gönderecek. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Then you should ask me to dinner sometime. I haven't had a date in 30 years. | O halde bir gün beni yemeğe götür. 30 yıldır kimseyle çıkmadım. O halde bir gün beni yemege götür. 30 yïldïr kimseyle çïkmadïm. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| I'd really appreciate it if you didn't tell anyone about this. | Kimseye bundan söz etmezsen sevinirim. | Sniper 3-2 | 2004 | |
| Okay. Thanks. | Pekala. Sağol. Pekala. Sagol. | Sniper 3-2 | 2004 |