Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 145733
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
He's gonna buy us dinner. | Bize yemek ısmarlayacak. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Today's my mom's memorial. | Bugün annemin sene i devriyesi. Bugün annemin ölüm yıldönümü. Bugün annemin ölüm yıldönümü. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
You don't have a mom? | Annen yok mu ? Annen yok mu senin? Annen öldü mü? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
If you're done, then go. Get out! | Eger işin bitti ise git. Dışarı çık. Eğer işiniz bittiyse, bas git. İn arabadanı! İşini hallettiysen bas git. Sen de in şu arabadan! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Get out now! | Dışarı çık. Hemen in o arabadan! İn hemen! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
What's wrong, Yeo jin? | Ne oldu? Yeo jin. Sorun ne, Yeo jin? Sorun ne, Yeo jin? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Get out now! | Dışarı çık dedim. İn hemen o arabadan! İn hemen! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
What's with you? | Senin neyin var? Neyin var senin? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Am I filthy to you? | Sana karşı kaba mı davrandım ? Sana bir kabalık mı yaptım? Sence şerefsizin teki miyim? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I said if you're done, then go. | Eger işin bitti ise git dedim sana. Sana, işin bittiyse bas git, dedim! Sana işini bitirdiysen bas git dedim. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
You think I'm filthy. Don't you? | Benim kaba oldugumu mu düşünüyorsun? Sence ben kaba biri miyim? Öyle mi düşünüyorsun? Sence şerefsizin tekiyim, değil mi? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I'm filthy, huh? | Ben kabayım ha! Kaba herifin tekiyim, ha? Şerefsizim, değil mi? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
What are you looking at? You want me, too? | Niye bakıyorsun? Beni'de mi istiyorsun? Ne diye duruyorsun hâlâ? Beni de mi istiyorsun? Daha ne bakıyorsun öyle? Beni de mi götüreceksin? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Crazy bastard. | Aptal serseri. Hasta piçkurusu! Şerefsiz herif. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Yeo jin, what's with you? | Yeo jin Sana ne oldu? Yeo jin, neyin var senin? Yeo jin, sorunun ne? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
He's a good guy. He's a musician. | O iyi biri. O bir müzisyen O iyi birisi. Bir müzisyen. İyi biriydi. Adam müzisyen. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
What's with you? | Neyin var senin? Senin derdin ne? Aklından zorun mu var senin? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
What's wrong with him buying us dinner? | O'nun neyine de bize yemek ısmarlıyor. Bize yemek ısmarlamasında ne sakınca var ki? Bizi yemeğe götürmesinde ne var ki? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
How could you eat with him after what he's done to you? | Sana tüm yaptıklarından sonra, nasıl olur da hala onunla yemek yersin. Sana yaptıklarından sonra, nasıl oturur onunla yemek yersin!? Sana böyle bir şey yaptıktan sonra o adamla nasıl yemek yiyebilirsin? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
What has he done to me? | Bana ne yaptı ki? Ne yapmış ki bana? Ne yapmış ki bana? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
They're all filthy bastards! | Onların hepsi kaba serseriler. Bunların hepsi abaza piçkurusu! Bu heriflerin hepsi şerefsiz! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Don't say like that. | Öyle deme. Böyle konuşma. Öyle deme. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I'm the one who was with him. | Onunla olan bendim. Onunla birlikte olan, benim. Onunla birlikte olan bendim. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
He's such a good guy. | O çok iyi birisi. O kadar iyi biriydi ki! O iyi biri. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
He even sang for me. | Bana şarkı bile söyledi. Beni için şarkı bile söyledi. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
There was more than just sex. | İlişkimizde seksten fazla şeylerde vardı. Seks dışında şeyler de vardı. Seksten başka şeyler de yaptık. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Damn you. | Allah belanı versin. Allah belanı versin! Allah kahretsin seni! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I'm sorry. I'm sorry. | Üzgünüm, üzgünüm. Afedersin. Üzgünüm. Özür dilerim. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I must've done something wrong again. | Yine yanlış bir şey yaptım herhalde? Yine bir yanlış yapmış olmalıyım. Yanlış bir şeyler yaptım sanırım. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
He just makes me comfortable. That's all. | O bana kendimi iyi hissetiriyor. Hepsi bu. O, sadece beni biraz daha rahat ettirmek istiyordu. Hepsi bu. Rahat etmem için yaptı. Hepsi bu. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I won't hurt your feelings again. | Seni incitmeyecegim. Bir daha duygularını asla incitmeyeceğim. Bir daha seni üzmeyeceğim. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I won't ask about their occupations either. | Ne iş yaptıklarını da sormayacağım. Onlara, yaptıkları işleri de sormayacağım. İşlerini de sormayacağım. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I'll just... | Ben sadece... Sadece... Sadece... | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I'll just have sex. | Sadece seks yapacağım Sadece seks olacak. Sadece seks yapacağım. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
It pisses me off that any guy can touch this beautiful thing. | Böyle bir güzelliğe herkesin dokunabilmesi beni çıldırtıyor. Böyle bir güzelliğe sıradan insanların dokunabilmesi, beni iğrendiriyor. Böyle bir güzelliğe herhangi bir adamın dokunabilmesi beni sinir ediyor. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
He's not 'any guy'. | O herhangi biri değil. O sıradan biri değildi. O herhangi bir adam değildi. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Do you like that guy? | Onu seviyor musun ? Ondan hoşlandın mı? O heriften hoşlandın mı? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Be honest. | Dürüst ol. Doğru söyle. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I could tell from your eyes. | Gözlerinden okuyabiliyorum. Bunu gözlerinden okuyabiliyorum. Gözlerinden belli oluyor. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
How could you get those feelings in less than an hour? | Bir saatten az bir zamanda nasıl oluyor da böyle şeyler hissediyorsun? Bir saatten bile kısa bir sürede bu duygulara nasıl kapılabiliyorsun? Bir saat bile zaman geçirmediğin bir adama karşı nasıl böyle hissedebiliyorsun? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Time isn't important. | Zaman önemli değil. Zamanın önemi yok. Geçirdiğim zamanın ne önemi var! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I'll stop liking him, okay? | O'nu sevmeyi bırakacağım, tamam mı? Onu unutacağım, tamam mı? Onu aklımdan çıkaracağım, tamam mı? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Which look do you want? | Nasıl görünmek istersin? Nasıl görünmek istiyorsun? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
How about Indian costume? | Hintli kıyafetine ne dersin? Hintli kostümüne ne dersin? Hint'li gibi görünsek nasıl olur? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
If you're ready to take your picture. | Eğer resmini çekmeye hazırsan. Eğer hazırsanız, fotoğrafınızı çekebilirsiniz. Fotoğrafınızı çektirmeye hazırsanız... | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Press the okay button. Okay. | OK tuşuna bas tamam mı ? "Tamam" düğmesine basın. Tamam. ...onay butonuna basınız. Pekâlâ. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Vasumitra. | Vasumitra. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
What are you staring at? | Neye bakıyorsun? Gözlerini dikmiş niye bakıyorsun öyle? Ne bakıyorsun yan yan? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
What's there to look at, you squirt? | Gözlerin yerinden çıkacak gibi bakacak ne var? Baktığın kartlara. Yere attığın! Neye bakıyormuşum ki, bücürük? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
You know you did. | Ne yaptığını biliyorsun. Bunu sen yaptın, biliyorsun. Sen benden daha iyi bilirsin. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
And you're looking now! | Ve hala bakıyorsun. Ve şimdi de bakıyorsun! Bak hâlâ bakıyor! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
You have your clothes on now, | Zaten giyiniksin. Kıyafetlerin üzerinde iken... Üzerinde elbise varken, görebileceğim pek bir şey yok zati. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
There's nothing I can see. | Görecek bir şey de yok ki. ...pek birşey göremiyorum! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Hey, where do you think I'm staring now. | Sence nereye bakıyorum? Sana baktığımı da nereden çıkardın? Peki ya, şimdi nereye bakıyorum sence? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Get out of here. | Çık buradan. Defol git buradan! Defol lan! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Go! | Git Git hadi! Yürü! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Weird kid. | Tuhaf çocuk. Tuhaf çocuk! Cins bebe. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Hold on. | Bekle. Bekle! Dur. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Come down, girl | Aşağı gel, kızım. Buraya gel, kızım. Gel buraya, kızım. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
It's dangerous over there. Come down, lady! | Orası tehlikeli. Aşagı gel. Orası çok tehlikeli. Buraya gelin bayan! Orada öyle durman çok tehlikeli. Buraya gel hadi kızım! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Jae young, don't! | Jae young, sakın ha... Jae young, yapma! Jae young, yapma! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Don't be scared of us. | Bizden korkma. Bizden korkmana gerek yok. Korkma bizden. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
No, Jae young! | Hayır, Jae young! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Come inside. | İçeri gel. İçeri gir! Gel buraya. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Jae young, don't! | Jae young, yapma. Jae young, yapma! Jae young, yapma! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Jae young, don't! | Jae young, sakın yapma. Jae young, yapma! Jae young, yapma! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
You're gonna get hurt! Hurry down! | Yaralanacaksın. Acele et. Kendini yaralayacaksın! Hemen aşağı in! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Come down! | Aşağı gel. Buraya gel! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
We won't hurt you so come down! | Seni incitmeyeceğiz. Hadi aşağı in. İnersen söz, seni incitmeyeceğiz! Bir yerin incinsin istemeyiz, hadi gel buraya! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Jae young, don't! | Jae young, lütfen. Jae young, yapma! Jae young, yapma! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Jae young, no! | Jae young, sakın! Jae young, hayır! Jae young, sakın! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Carry me. | Taşı beni Yardım et bana. Götür beni. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Carry me. | Taşı beni. Yardım et. Götür beni. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Where are her parents? | O'nun ailesi nerede? Ailesi nerede bu kızın? Ailesi nerede? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I don't have their number. | Numaraları bende yok. Telefon numaralarını bilmiyorum. Numaralarını bilmiyorum. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
She'll regain consciousness in two hours. | İki saat içinde kendine gelir. İki saate bilinci yerine gelir. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Find out their number then, okay? | O halde numaralarını araştır tamam mı? Numarasını bul o zamana kadar, tamam mı? O zaman ailesinin numarasını öğren, tamam mı? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Jae young. Jae young. | Jae young. Jae young. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
What's your home phone number? | Ev telefon numaran ne? Ev telefonunuz ne? Ev telefonunun numarası ne? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Give me my diary. | Bana, günlüğümü verin. Bana ajandamı ver. Günlüğümü versene bana. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Tell me your number so I can call your parents. | Bana telefon numaranı söyle ki aileni arayayım. Numaranızı söyle ki, ailene haber verebileyim. Numarayı söyle ki ailene haber verebileyim. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Hurry, you're going to die. | Çabuk ol, öleceksin. Hadi ama, öleceksin. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Diary... | Günlük... Ajandam... Günlük. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Bring him to me. Are you crazy? | O'nu bana getirin. Çıldırdınız mı ? Onu bana getir. Delirdin mi sen? Onu bana getir. Delirdin mi sen? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I miss him. | O'nu özledim. Onu özlüyorum. Özledim onu. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Bring him to me, okay? I'm begging you. | Size yalvarıyorum, lütfen onu bana getirin. Onu bana getir, olur mu? Sana yalvarıyorum! Buraya getir, tamam mı? Yalvarırım. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Jae young! Jae young! | Jae young! Jae young! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Did you find out her parents' number? | Ailesinin numarasını bulabildin mi? Ailesinin telefonunu bulabildin mi? Ailesinin numarasını öğrendin mi? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
She didn't tell me. | Bana söylemedi. Söylemedi. Söylemedi. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Looks like she's not gonna make it tonight. | Bu geceyi çıkaramayacak gibi gözüküyor. Bu geceyi çıkaramayacak gibi görünüyor. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Nurse! Get the oxygen mask. Yes. | Hemşire! Oksijen maskesini getir. Tamam. Hemşire! Oksijen maskesini getir. Emredersiniz. Hemşire! Oksijen maskesi tak. Tamam. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Hello, this is Jae young. | Merhaba, Ben Jae young'um. Alo, ben Jae young. Selam, ben Jae young. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Remember me? | Hatırladınız mı? Beni hatırladın mı? Hatırladın mı beni? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Can you come to the hospital now? | Hemen hastaneye gelebilir misiniz? Hemen hastaneye gelmen mümkün mü? Hastaneye kadar gelebilir misin hemen? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
It's urgent. | Acil durum. Acil bir durum. Acil bir durum. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Wait. Wait, don't hang up. | Bekle, bekle. Dur, dur! Sakın kapama! Dur. Sakın kapama. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
My friend's in the hospital. | Arkadaşım hastanede. Arkadaşım şu an hastanede. Arkadaşım hastanede. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
You remember Jae young, right? You met her not long ago. | Jae young'ı hatırlıyorsun degil mi? Uzun zaman önce tanışmıştınız. Jae young'u hatırladın mı? Kısa bir süre önce birlikte olmuştun. Jae young'ı hatırlıyorsun, değil mi? Çok da uzun zaman olmadı zaten. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I know. | Hatırlıyorum. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
She wants to see you one last time before she dies. | Ölmeden önce seni son bir kez görmek istiyor. Ölmeden önce, seni son kez görmek istiyor. Ölmeden önce son bir kez seni görmek istiyor. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |