Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 14392
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Yeah, spending all your life watching and waiting. | Evet, hayatını seyretmekle ve beklemekle geçiriyorsun. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
I'm so happy, Michael. Are you? | Çok mutluyum Michael. Sahi mi? | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Why? Because we have each other. | Neden? Çünkü birbirimize sahibiz. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Because right now thousands of men and women need each other. | Çünkü şu an binlerce kadın, ve erkeğin eşine ihtiyacı var. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Indeed. We are one giant army | Çok doğru. Biz aydınlığa çıkmayı bekleyen... | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
that's just waiting for the light to return. | ...koca bir orduyuz. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
That day will soon come. Yes, that day will soon be here. | O gün yakında gelecek. Evet, o gün yakında gelecek. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
And then we'll greet our comrades in the occupied countries. | Ardından işgal altındaki ülkelerdeki yoldaşlarımızla karşılaşacağız. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
And we won't at all feel strangers. After all we're connected. | Birbirimize yabancı hissetmeyeceğiz. Sonuçta birbirimize bağlıyız. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
We've fought on the same side during all these years. | Yıllar boyunca aynı safta savaştık. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Do you think I'm a silly girl? | Budala bir kız olduğumu mu düşünüyorsun? | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
I think you're a very wise girl. | Senin çok akıllı bir kız olduğunu düşünüyorum. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Even when I say something stupid? | Aptalca bir şey söylediğimde de mi? | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
You never say anything I don't care to hear. | Duymak istemeyeceğim hiçbir şey söylemezsin. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
I simply wouldn't know what to do without you. | Sensiz ne yapardım, hiç bilmiyorum. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Do you remember the first time we met? | İlk tanışmamızı hatırlıyor musun? | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Yes. It was at professor Sukov's lecture. | Evet. Profesör Sukov'un dersinde. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
You stood there laughing and clapping your hands. | Ayakta dikilmiş, gülüyor ve alkışlıyordun. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Yes, and the fountain pen... Right, the one you tore from my hand | Evet, sonra dolmakalem... Elimden çekip aldığın. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Yes, but you did get it back. | Evet, ama geri almıştın. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
You looked so funny as you came chasing after me. | Peşimden koşarken çok komik görünüyordun. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
I stood there gasping for breath. | Nefes almak için durmuştum. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
I was so overcome with joy | İçim neşeyle dolmuştu... | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
and then you said: 'Oh, is it you with the fountain pen?' | ...ve sen "Sen dolmakalemi olan kişi değil misin?" diye sordun. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Well, yes, I didn't know your name then. | Ne yapayım, ismini bilmiyordum o zaman. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
You looked so funny when you took the fountain pen | Cebinden dolmakalemi çıkarıp "Al, sende kalabilir." derken çok komiktin. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Yes... and then you laughed | Evet. Sonra sen güldün... | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
making me feel as if the old, tired earth became light and magnificent. | ...ve bana ayaklarım yerden kesiliyormuş gibi hissettirdin. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Michael, do you think others are capable of loving each other | Michael, sence diğer insanlar da birbirlerini... | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
as much as we do? No, of course not. | ...bizim kadar sevebiliyorlar mı? Hayır, tabii ki. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Michael? Yes? | Michael? Evet? | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
What do you most cherish about me? | Benim en çok neyimi seviyorsun? | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
They've taken Dreyer. Oh, no. | Dreyer'ı tutuklamışlar. Olamaz. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
They went in pairs. | İki kişi gitmişlerdi. Gitsek mi buradan? | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Yes, heaven knows how long he'll manage to keep silent. | Evet, ne kadar süre sessiz kalmayı başaracağını Tanrı bilir. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Hello, is it the receptionist? Yes, yes. | Alo, resepsiyon mu? Evet. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Do you need the bikes right now? Should I leave the suitcase? | Bisikletleri şimdi mi istiyorsunuz? Bavulu alayım mı? | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Put it in the bag. What if I need to use it? | Bavula koy. Kullanmam gerekirse? | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
You shouldn't use it on the road. | Yolda kullanmamalısın. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
I still prefer to carry my gun on me. | Silahımı üzerimde taşımayı yeğlerim. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
But there are razzias almost every night now. | Fakat neredeyse her gece baskın var. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Give it to me. Do as you see fit. | Bana ver. Nasıl istersen. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Isn't it enough that they caught Dreyer? | Dreyer'ı yakaladıkları yetmiyor mu? | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Dreyer wasn't arrested in the street. He was picked up in his home. | Dreyer sokakta yakalanmadı. Evinden alındı. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Do you mean to say that he too was... snitched on? Yes. | Yani onun da mı ihbar edildiğini söylüyorsun? Evet. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Here you go. Thanks. | Al bakalım. Teşekkürler. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
So the suitcase is to be left here? Yes, I'll arrange for it to be picked up. | Bavul burada mı kalacak? Evet, alması için birini göndereceğim. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Are the bikes ready? Yes. | Bisikletler hazır mı? Evet. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
And if there's any mail? It'll be picked up. | Mektup gelecek olursa? Onları da alacaklar. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Thanks. Thanks. | Teşekkürler. Sağ olun. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Goodbye. Goodbye. | Hoşça kal. Güle güle. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Surely, there's nothing wrong with travelling by road? | Bu yoldan geçmekte bir sakınca yoktur herhalde? | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
What are you saying? Nothing. | Ne diyorsun? Hiç. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Search him! | Ara üstünü! | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
ID papers! | Kimlik! | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Thank you. You may wait here. | Teşekkür ederim. Burada bekle. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
That's it. Everything is fine. | Tamamdır. Bir sıkıntı yok. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Good, you may go on. | İyi, devam edebilirsiniz. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
It's locked. Do you have the key? | Kilitli. Anahtarın var mı? | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
No, we'll just have to break in. Uncle has let me borrow the house. | Hayır, bir yerden girmemiz gerekiyor. Amcam evi kullanmama izin verdi. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
It can't be that hard. | Çok zor değildir. Bakayım, bir pencereden girebiliyor muyum. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
The key's on top of the clock. Over there... | Anahtar saatin üstünde. Şurada. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Oh, Michael... | Michael. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
I'm so worried for you. | Senin için çok endişelendim. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
What? You who are so brave. I'm not brave. | Ne? Çok cesursun. Cesur değilim. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
When one's afraid of losing someone, one isn't brave anymore. | İnsan birini kaybetmekten korkunca cesaretli olmaktan çıkıyor. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Come here, you need to rest. No, I can't sleep. | Gel buraya, dinlenmen lazım. Hayır, gözümü uyku tutmaz. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Today I see everything clearly. The trees, the fields, the meadows... | Bugün her şeyi apaçık görüyorum. Ağaçları, tarlaları, çayırları. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
because I have you. | Çünkü yanımda sen varsın. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
But... if something were to happen to you... | Fakat sana bir şey olursa... | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
if you were to die... | ...ölecek olursan... | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
everything will lose its meaning. | ...her şey anlamını yitirir. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Then I'll cease being a human... | O zaman insanlığımı unuturum... | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
then the meadows will cease being green. | ...çayırlar yeşermeyi unutur. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
They'll turn red... | Kızıla dönerler. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
coloured red by your blood. | Kanınla kızıla boyanırlar. Ruth | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
I do understand that someone needs to be sacrificed, | Birinin fedakârlık yapması gerektiğini anlıyorum. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
but why does it have to be you? | Ama niye bu sen olmak zorunda? | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
I realize that the life of one man means nothing | Toplumun hayatına kıyasla bir insan hayatının... | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
compared to the many but... why does it have to be you? | ...önemsiz olduğunun farkındayım. Neden bu kişi sen olmak zorundasın? | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Should we just give it all up then? | O halde öylece teslim mi olalım? | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Should we just retreat and let the world manage as best it can? | Kendi işimize bakıp dünyanın ne hali varsa görsün mü diyelim? | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Do you think there's nothing worth fighting and dying for? | Hiçbir şeyin uğrunda mücadele etmeye ve ölmeye değmediğini mi düşünüyorsun? | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
No. But you mustn't die and leave me alone. | Hayır. Fakat ölüp beni yalnız bırakamazsın. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
You mustn't die. | Ölemezsin. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
So I just wanted to let you know. | Bilmeni istedim sadece. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
The caretaker keeps open house for the Germans. | Hademe evi Almanlar için açık tutuyor. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
The eldest daughter cleans the stairs at the German HQ | En büyük kız Alman Karargâhı’nda merdivenleri temizliyor. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
and both she and the wife | Karısı ve kızı işgal güçlerinin gece gündüz onlarla gönül eğlendirmesine izin veriyor. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
So you think those people betrayed Dreyer? | Yani o insanlar mı Dreyer'a ihanet etti diyorsun? | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
It's not what I think. It's what the entire household thinks. | Benim ne dediğim önemli değil. Bütün ev halkı böyle düşünüyor. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
The family is disliked but the landlord can't evict them. | Aile dışlanmış ama ev sahibi onları evinden çıkartamıyor. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Well, I've heard about it but we still lack evidence. | Benim de kulağıma bir şeyler geldi, ama fazla delilimiz yok. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
It's a damn shame that a great guy like Dreyer | Dreyer gibi harika birini o insanların ispiyonlanması utanç verici bir durum. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Yes, if it is those people. | Evet, o insanlar yapmışsa. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Oh, it's you. Do you have any visitors? | Sen mi geldin? Misafirin var mı? | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
It's just Prikken. | Sadece Prikken. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Hello, Michael. Hello. | Merhaba Michael. Merhaba. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
Any news? There's to be a state of emergency. | Bir haber var mı? Acil bir durum olacak yok. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |
That's nothing new. | Yeni bir şey yok. Dreyer'dan bahsediyorduk biz de. | De Rde Enge-1 | 1945 | ![]() |