Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 21031
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| KIM Hong ryuk and Veber gave me gold bars. | KlM Hong ryuk ve Veber bana altın verdiler. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Then you, Russian speaker, | Sonra sen Rusça konuşarak... | Ga bi-1 | 2012 | |
| came to me with gabi. | ...bana kahveyle geldin. | Ga bi-1 | 2012 | |
| People never pay money without getting something worth it. | Kimse bir şey istemeden elinde bir şeyle gelmez. | Ga bi-1 | 2012 | |
| What are you trying to take from me? | Benden almak istediğin ne? | Ga bi-1 | 2012 | |
| Do you still have anything to lose? | Hala kaybedecek bir şeyiniz mi var? | Ga bi-1 | 2012 | |
| Use me, Your Highness. | Kullanın beni Majesteleri. | Ga bi-1 | 2012 | |
| I'll be your eyes and ears. | Gözleriniz ve kulaklarınız olayım. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Tanya should stay and serve gabi. | Tanya kalmalı ve kahve ikram etmeli. | Ga bi-1 | 2012 | |
| MIN Yeong hwan said that the Russian legation took money, | MlN Yeong hwan Rus elçiliğinin para aldığını söyledi. | Ga bi-1 | 2012 | |
| but we haven't received new arms and guards yet. | Ama hala yeni silahlar ve adamlar alamadık. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Tell Minister Veber to show me the ledger. | Bakan Veber'in bana defteri göstermesini söyle. | Ga bi-1 | 2012 | |
| The King asked you to strengthen vigilance around the legation. | Kral, sefaretin çevresindeki kuvvetlerin arttırlmasını istiyor. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Yes, Your Highness. | Emredersiniz Majesteleri. | Ga bi-1 | 2012 | |
| He says he'll do so. | Yapacağını söyledi. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Did he interpret correctly? | Doğru tercüme etti mi? | Ga bi-1 | 2012 | |
| He didn't interpret your words correctly. | Sözlerinizi doğru tercüme etmedi. | Ga bi-1 | 2012 | |
| The interpretation was wrong. | Tercüme yanlıştı. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Russians don't like to use direct expressions. | Ruslar direkt ifadelerden hoşlanmazlar. | Ga bi-1 | 2012 | |
| I tried to understand your intention and convey words. | Niyetinize göre sözler seçmem gerekti. | Ga bi-1 | 2012 | |
| She's nobody who just wandered in Russia. | Rusya'da gezmiş bir kadından başka bir şey değil kendisi. | Ga bi-1 | 2012 | |
| How'd she know diplomacy, Your Highness? | Diplomasiyi nereden bilecek ki Majesteleri? | Ga bi-1 | 2012 | |
| And you sent me a nobody? | Yani sen bana bir hiç mi göndermiş oluyorsun? | Ga bi-1 | 2012 | |
| I've already known that interpretation was incorrect. | Tercümenin doğru olmadığını ben de biliyordum. | Ga bi-1 | 2012 | |
| I just used you. | Sadece seni kullandım. | Ga bi-1 | 2012 | |
| This might put you in danger. | Bu durum seni tehlikeye sokabilir. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Everyone who helps me has to risk death. | Bana yardım edecek herkesin ölüm riski taşıması gerekir. | Ga bi-1 | 2012 | |
| You'll be my eyes and ears, so I'll protect you. | Sen gözlerim ve kulaklarım olacaksın. Ben de seni koruyacağım. | Ga bi-1 | 2012 | |
| You have to protect yourself. | Kendini koruman gerekiyor. | Ga bi-1 | 2012 | |
| I'll think you did this to win the King's heart. | Bence bunu Kral'ın kalbini kazanmak için yaptın. | Ga bi-1 | 2012 | |
| If this happens again, I can't guarantee your life. | Ama bir daha olursa yaşayacağına garanti veremem. | Ga bi-1 | 2012 | |
| I was worried he might take you with him. | Seni de beraberinde götüreceği ihtimali çok üzdü beni. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Do you know how powerful he is? | Ne kadar güçlü olduğunu biliyor musun? | Ga bi-1 | 2012 | |
| Russia and Japan listen to what he says. | Rusya ve Japonya ne derse onu yapıyor. | Ga bi-1 | 2012 | |
| You don't want to look him in the eyes like this. | Gözlerinin içine bakmak istemezsin. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Why are you being respectful all of a sudden? | Neden bir anda için bu kadar saygıyla doldu? | Ga bi-1 | 2012 | |
| Well, that's... You're older than I... | Yani şey... Sen benden büyüksün... | Ga bi-1 | 2012 | |
| Anyway, I'll ask the highest court lady to protect you. | Her şekilde en büyük hizmetkardan seni korumasını isteyeceğim. | Ga bi-1 | 2012 | |
| She doesn't like me. | Beni sevmiyor. | Ga bi-1 | 2012 | |
| No, she said you're smart. | Hayır. Senin zeki olduğunu söyledi. | Ga bi-1 | 2012 | |
| She said you could be a court lady for His Highness. | Bir gün Majestelerinin Baş Hizmetkarı olabileceğini söyledi. | Ga bi-1 | 2012 | |
| She told me not to tell... | Ama bunu söylemememi öğütledi. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Tanya interpreted for the King against KIM Hong ryuk and Veber. | Tanya, KlM Hong ryuk ve Veber'e karşı Kral'a tercümanlık yaptı. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Isn't it what you wanted? | İstediğin bu değil miydi? | Ga bi-1 | 2012 | |
| Aren't you curious about her relations with the King? | Kral'la ilişkisi olduğundan şüphelenmiyor musun? | Ga bi-1 | 2012 | |
| I planted someone inside. | İçeriye birisini sızdırdım. | Ga bi-1 | 2012 | |
| So, are you gonna report to me every night or something? | Bana her gece böyle rapor mu vereceksin yani? | Ga bi-1 | 2012 | |
| Did Miura send you? Or you came on your own? | Seni Miura mı gönderdi? Yoksa kendin mi geldin? | Ga bi-1 | 2012 | |
| You complicated my plans. | Planlarımı karmaşıklaştırdın. | Ga bi-1 | 2012 | |
| I want to confirm you're really on our side. | Gerçekten bizim tarafımızda olduğundan emin olmak istiyorum. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Tell me the story between you and Tanya. | Sen ve Tanya'nın hikayenizi bilmek istiyorum. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Tell him she's Japan's spy. | Ona Japon ajanı olduğunu söyle. | Ga bi-1 | 2012 | |
| She's a spy from Japan. | O bir Japon ajanı. | Ga bi-1 | 2012 | |
| You want to buy Russian arms? | Rus silahları mı almak istiyorsun? | Ga bi-1 | 2012 | |
| Got money? | Paran var mı? | Ga bi-1 | 2012 | |
| This thing looks fantastic. | Bu şey inanılmaz güzel görünüyor. | Ga bi-1 | 2012 | |
| I'll make the deal. | Anlaşma yapalım. | Ga bi-1 | 2012 | |
| I'll set a trap for the King with Russian arms. | Rus silahlarıyla Kral'a tuzak kuracaktım. | Ga bi-1 | 2012 | |
| I'll wipe out Secret Society and civilian army. | Gizli Servis ve Halk Ordusu'nu ortadan kaldıracaktım. | Ga bi-1 | 2012 | |
| We should stop Chosun's troops. | Chosun'un birliklerini durdurmalıydım. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Withdraw now. | Şimdi git. | Ga bi-1 | 2012 | |
| He'll not ask for you, so don't come near here. | Seni istemiyor yani artık burada olman gereksiz. | Ga bi-1 | 2012 | |
| I have a favor to ask. | Senden bir iyilik istemeliyim. | Ga bi-1 | 2012 | |
| You want to dress like a court lady? | Bir hizmetkar gibi giyinmek ister misin? | Ga bi-1 | 2012 | |
| Do you know what that dress means? | Bu kıyafetin anlamını biliyor musun? | Ga bi-1 | 2012 | |
| You'll live as the King's woman all your life. | Bütün hayatını Kral'ın eşi gibi geçirmek demek. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Where's the passage to the legation? | Sefarete giden yol nerede? | Ga bi-1 | 2012 | |
| Tell me or you'll be dead. | Söyle yoksa seni öldürürüm. | Ga bi-1 | 2012 | |
| What are you doing? | Burada ne arıyorsun? | Ga bi-1 | 2012 | |
| I came to look at dried gabi beans. | Kurumuş kahve çekirdeklerine bakmaya geldim. | Ga bi-1 | 2012 | |
| I saw someone, so I went after him. | Birini gördüm ve peşinden gittim. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Someone was spying here? | Beni mi gözetliyordun? | Ga bi-1 | 2012 | |
| I think I saw someone. | Birini gördüğümü sandım. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Don't chase anyone again. | Bir daha beni gözetleme. | Ga bi-1 | 2012 | |
| I told you to protect yourself. | Kendini korumanı söylemiştim. | Ga bi-1 | 2012 | |
| She's my eyes and ears here. | O benim gözlerim ve kulaklarım. | Ga bi-1 | 2012 | |
| She's the daughter of KIM Wu hyeon. | O KlM Wu hyeon'un kızı. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Japan won control over Taiwan in Sino Japanese war. | Japonya, Çin Japon Savaşı sonucunda Tayvan'ı kontrolüne aldı. | Ga bi-1 | 2012 | |
| And sent large troops to rule Taiwan who's fighting back hard. | Cesaretle karşı koyan Tayvan'a hükmetmek için daha büyük birlikler yolladı. | Ga bi-1 | 2012 | |
| When Japan is in war with Taiwan, Chosun should make its army. | Hazır Japonya Tayvan'la savaştayken Chosun kendi ordularını hazırlamalı. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Your Highness, but we're short of money. | Ancak Majesteleri, yeterli paramız yok. | Ga bi-1 | 2012 | |
| I'll fix the problem, so recruit 10,000 soldiers. | Ben bu sorunu çözeceğim. Siz 10,000 asker bulun. | Ga bi-1 | 2012 | |
| We need at least 30,000 soldiers to be a neutral nation. | Tarafsız kalabilmek için en az 30,000 askere ihtiyacımız var. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Go meet civil army leaders and old army generals. | Sivil ordu liderleri ve eski ordu generalleriyle görüşün. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Win their heart. Chosun needs them now. | Kalplerini kazanın. Chosun'un onlara ihtiyacı var. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Tanya, | Tanya. | Ga bi-1 | 2012 | |
| We appreciate the successful deal with the Chosun government. | Chosun Hükümeti'yle yaptığımız başarılı anlaşmadan dolayı saygılarımızı sunarız. | Ga bi-1 | 2012 | |
| We shipped 700 boxes of bullets. | 700 kutu kurşun gönderdik. | Ga bi-1 | 2012 | |
| You'll receive them in 15 days. | 15 gün içerisinde elinizde olacaklar. | Ga bi-1 | 2012 | |
| We're expecting rifle contracts. | Sizinle tüfekler için de anlaşma yapmak istiyoruz. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Please respond soon. | En kısa zamanda cevap bekliyoruz. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Please, protect Dan. | Lütfen Dan'ı koruyun. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Tanya's father died for the King. | Tanya'ın babası Kral için öldü. | Ga bi-1 | 2012 | |
| The pen means he's one of Secret Society. | Bu kalem onun Gizli Servis'ten olduğunu doğruluyor. | Ga bi-1 | 2012 | |
| Now I know why Japan chose Tanya. | Şimdi Japonya'nın neden Tanya'yı seçtiğini anlıyorum. | Ga bi-1 | 2012 | |
| The King cannot suspect Tanya. | Kral, Tanya'dan şüphelenmez. | Ga bi-1 | 2012 | |
| You made Tanya so perfect so Japan wants to have her. | Tanya'yı o kadar mükemmel yetiştirdin ki Japonya ona sahip olmak istiyor. | Ga bi-1 | 2012 | |
| You must have trained her so she can survive. | O kadar iyi yetiştirmişsin ki hayatta kalmayı başarıyor. | Ga bi-1 | 2012 | |
| But that changed her fate. | Ama bu durum onun kaderini değiştirdi. | Ga bi-1 | 2012 | |
| I chose you, and I take all the responsibility. | Seni seçmekle bütün sorumluluğu üzerime aldım. | Ga bi-1 | 2012 |