Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 20383
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Now let's go. | Gidelim. | Free Fall-1 | 2014 | |
| We need to get into the elevator room | Asansör odasına girip | Free Fall-1 | 2014 | |
| and turn off this alarm. | alarmı kapatalım. | Free Fall-1 | 2014 | |
| What about the cops? | Peki ya polisler? | Free Fall-1 | 2014 | |
| It's internal only. | Bu sadece içeride çalıyor. | Free Fall-1 | 2014 | |
| They couldn't hear it unless there were parked right outside. | Buranın sağ tarafına gelmezlerse duymazlar. | Free Fall-1 | 2014 | |
| We're wasting time. | Zaman kaybediyoruz. | Free Fall-1 | 2014 | |
| I need to find one of those elevator keys. | O asansör anahtarlarından birini bulmam lazım. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Please let someone hear this. | Tanrım lütfen bunu birisi duysun. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Do you even know where you're going? | Nereye gittiğini biliyor musun? | Free Fall-1 | 2014 | |
| No. What is... | Hayır...Bu da | Free Fall-1 | 2014 | |
| Emergency call. | Acil arama. | Free Fall-1 | 2014 | |
| My name is Jane Porter. | Adım Jane Porter. | Free Fall-1 | 2014 | |
| I'm stuck in the elevator at Gault Tower. | Gault Kulesinde asansörde kaldım. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Can anybody hear me? Can anybody hear me? | Beni duyan var mı? Beni duyan var mı? | Free Fall-1 | 2014 | |
| You're supposed to be fixing the situation, not making it worse. | Güya durumu düzeltecektin, daha da kötüye götürüyorsun. | Free Fall-1 | 2014 | |
| I am fixing the situation. | Durumu düzeltiyorum. | Free Fall-1 | 2014 | |
| I'm cleaning up your mess. | Senin bokunu temizliyorum. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Watch it, Frank. You may be the muscle, | Bak, Frank. Çözümü üretecek sen olabilirsin, | Free Fall-1 | 2014 | |
| but I still run things around here. | ama hala burayı ben yönetiyorum. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Don't forget your place. | Makamını unutma. | Free Fall-1 | 2014 | |
| You're absolutely right. | Haklısın. | Free Fall-1 | 2014 | |
| How do we get her out? | Onu nasıl dışarı çıkartacağız? | Free Fall-1 | 2014 | |
| Cut the elevator cables. | Asansör kablolarını keseceğiz. | Free Fall-1 | 2014 | |
| It won't work. Elevators all have emergency brakes. | İşe yaramaz. Asansörlerde acil fren sistemi vardır. | Free Fall-1 | 2014 | |
| All right, well, how about we burn her out? | Pekala, ya onu yakmaya ne dersin? | Free Fall-1 | 2014 | |
| The sprinkler system will kick on. There's no guarantee she'd die. | Bu yağmur sistemini tetikler. Öleceğine dair garanti veremem. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Then turn off the sprinklers. | O zaman yağmurlama sistemini devre dışı bırakalım. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Look, the fire department will be here in five minutes, okay? | Bak itfaiye 5 dakikada burada olur, tamam mı? | Free Fall-1 | 2014 | |
| That's no good. | İyi fikir değil. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Okay, well, let's hear some of your ideas, 'cause I'm fresh out. | Bende fikir bitti. Seninkileri dinleyelim. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Tell me everything you know about our Jane here. | Jane hakkında tüm bildiklerini anlat bakalım. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Husband? Boyfriend? | Kocası var mı? Erkek Arkadaşı var mı? | Free Fall-1 | 2014 | |
| Significant other? | Ya da bir başkası? | Free Fall-1 | 2014 | |
| A boyfriend, I think. | Erkek arkadaşı var, sanırım. | Free Fall-1 | 2014 | |
| I try not to concern myself with their private lives. | Özel hayatlarıyla pek ilgilenmem. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Boyfriend. | Erkek arkadaşı. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Do we have his information? | Onun hakkındaki bilgilere ulaşabilir miyiz? | Free Fall-1 | 2014 | |
| It's in her profile. Everything's on the computer. | Dosyasında olabilir. Her şey bilgisayarda kayıtlı. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Smart girl. | Zeki kız. | Free Fall-1 | 2014 | |
| It's not over. She's got a lot of fight in her yet. | Bitmedi. Kendi içinde çatışmaları var. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Open your eyes, Frank. It is over. | Aç gözlerini, Frank. Her şey bitti. | Free Fall-1 | 2014 | |
| This girl's gonna be the end of the company and Gault. | Bu kız şirketin ve Gault'un sonu olacak. | Free Fall-1 | 2014 | |
| It's time to split. We're not going anywhere. | Harekete geçmenin zamanı. Hiç bir yere gitmiyoruz. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Very athletic. Impressive. | Çok atletik. Etkileyici. | Free Fall-1 | 2014 | |
| That poor guy. He didn't even see you coming. | O zavallı adam. Geldiğini görmedi mi?. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Come on, he did it to himself. No. | Haydi, kendi kendine yaptı bunları. Hayır. | Free Fall-1 | 2014 | |
| This is Ray. I'm not available right now. | Ben Ray. Şu an müsait değilim. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Leave me a message and I'll get back to you as soon as possible. | Bana mesaj bırakın. Size döneceğim. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Ray! Ray! | Ray! Ray! | Free Fall-1 | 2014 | |
| Hey, be patient. | Sabırlı ol. | Free Fall-1 | 2014 | |
| She'll be here. | Buraya gelecek. | Free Fall-1 | 2014 | |
| You know Jane. Her two hours always turn into five. | Jane'i tanırsın. İki saat dediyse o 5 saati bulur. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Take it easy, cowboy. | Sakin ol, kovboy. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Hey, you know she loves you. | Seni sevdiğini biliyorsun. | Free Fall-1 | 2014 | |
| No, she loves her job. I'm a close second, though. | Hayır işini seviyor. Ben ikinci plandayım. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Cut her a break. | İzin ver ona. | Free Fall-1 | 2014 | |
| It's just hard. | Bu çok zor. | Free Fall-1 | 2014 | |
| She doesn't let anybody in. | Kimsenin karışmasını istemiyor. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Let's give her one more hour. | Ona bir saat daha ver. | Free Fall-1 | 2014 | |
| If she doesn't show, we'll go and get her. | Eğer gelmezse, gider biz alırız. | Free Fall-1 | 2014 | |
| One more round, all right? On me. Perfect. | Bir şans daha, tamam mı?. Süper. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Excuse me. Can we get another round, please? | Pardon bir şans daha alabilir miyiz lütfen? | Free Fall-1 | 2014 | |
| No. No, no, no, no. | Hayır, hayır. | Free Fall-1 | 2014 | |
| You can't open it. | Onu açamazsın. | Free Fall-1 | 2014 | |
| You can't open it, you jerk! | Açıyor olamazsın, götlek! | Free Fall-1 | 2014 | |
| You little bitch. | Seni küçük fahişe. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Okay, we need to start using our brains here, okay? | Şimdi kafamızı kullanmanın zamanı, tamam mı? | Free Fall-1 | 2014 | |
| This thing has spiraled out of control. | Bu iş çığırından çıktı. | Free Fall-1 | 2014 | |
| You got to start listening to me. | Beni dinlemeye başlamalısın. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Listening to you? Yeah. | Seni mi dinleyeceğim? Evet. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Look, I have access | Bu şirketin açıkta tuttuğu bir çok hesaba | Free Fall-1 | 2014 | |
| to several accounts that this company holds offshore. | ulaşma yetkim var. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Large accounts. Let's cut our losses | Büyük hesaplar. Bırakalım bir başkası | Free Fall-1 | 2014 | |
| and let someone else handle this crap. | bu boku temizlesin. | Free Fall-1 | 2014 | |
| You. Oh, great. | Sensin. Harika. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Your lack of loyalty disgusts me. | Vefasızlığın beni sinirlendiriyor. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Now wait. Hold it, damn it. | Bekle. Tut şunu, kahretsin. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Call Gault. And tell him what? | Gault' u ara. Arayıp ne diyeceğim? | Free Fall-1 | 2014 | |
| Okay, no, look, Frank. | Tamam, hayır, bak, Frank. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Frank, I'll pay you all my options. | Frank, yetkim dahilinde sana ödeme yapacağım. | Free Fall-1 | 2014 | |
| The offshore account. | Vergiden muaf hesap. | Free Fall-1 | 2014 | |
| You offering me a bribe? | Bana rüşvet mi veriyorsun? | Free Fall-1 | 2014 | |
| I could pay you more than Gault ever will ever. | Sana Gault'un ödeyeceğinden daha fazlasını veririm. | Free Fall-1 | 2014 | |
| You know it and I know it. | Sen de ben de biliyoruz. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Look, hey, you can kill me... | Bak ister beni öldür... | Free Fall-1 | 2014 | |
| or you can be $5 million richer. | ya da 5 milyon dolarlık bir zengin ol. | Free Fall-1 | 2014 | |
| A wire transfer? | Havale mi? | Free Fall-1 | 2014 | |
| Yes. Instant. | Evet. Anında. | Free Fall-1 | 2014 | |
| I work in cash. | Peşin çalışırım. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Frank, please. | Frank, lütfen. | Free Fall-1 | 2014 | |
| You had one job... to protect the company. | Bir işin vardı... şirketi korumak. | Free Fall-1 | 2014 | |
| I did. | Korudum. | Free Fall-1 | 2014 | |
| No, you didn't. | Hayır yapmadın. | Free Fall-1 | 2014 | |
| How's that feel? | Nasıl oluyormuş? | Free Fall-1 | 2014 | |
| No more. | Tamam vurma. | Free Fall-1 | 2014 | |
| Frank, I'm sorry. | Frank, Üzgünüm. | Free Fall-1 | 2014 | |
| No. No. No. No, no. | Hayır,hayır. | Free Fall-1 | 2014 | |
| No, Walt, listen, | Dur, dinle, | Free Fall-1 | 2014 | |
| this is turning into a witch hunt. | bu iş büyücü avına dönmeye başladı. | Free Fall-1 | 2014 |