Search
English Turkish Sentence Translations Page 181702
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I swear. I've been watching Pay per view for the last 19 hours. | Yamin ederim, son 19 saattir paralı kanal izliyorum. Yemin ederim. Son 19 saattir izle ve öde izliyorum. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
So, what was your big plan, Romeo? | Ee, büyük planın neydi, Romeo? Büyük planın neydi Romeo? | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
She was gonna meet you here, the two of you were gonna run off together? | Seninle burada buluşacaktı ve ikiniz beraber kaçacaktınız ? Seninle burada buluşacaktı ve ikiniz beraber kaçacak mıydınız? | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
We talked about it. A few weeks ago. | Bu konu da konuşmuştuk, birkaç hafta önce. Bunun hakkında konuştuk. Birkaç hafta önce. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
It's great to finally be alone with you. You have such incredible skin. | Sonunda seninle yalnız kalmak çok güzel. Çok harika bir tenin var. En sonunda seninle yalnız kalmak güzel. İnanılmaz bir cildin var. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
No, I got girly skin. | Hayır, benim kız tenim var. Cildim, kız cildi gibidir. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Maybe I'll grow one of those little beard things right here. | Belki şuradan biraz sakal uzatırım . Belki şurada biraz sakal bırakabilirim. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
No beards. I am so sick of beards and Russians. | Sakal yok. Sakallardan ve Ruslardan sıkıldım. Sakal yok. Sakallardan ve Ruslardan bıktım. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
What's up? You pissed at your dad again? | Ne oldu? Yine babana mı kızdın? | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
They're such liars, both of them. They've been lying to me my entire life. | İkisi de çok yalancı. Bütün hayatım boyunca bana yalan söylediler. İkisi de yalancılar. Hayatım boyunca bana yalan söylüyorlardı. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Hey, you okay? | Hey, sen iyi misin? İyi misin? | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
You're so beautiful. Wow. | Çok güzelsin. Wow. Çok güzelsin. Vay canına. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
I can't help myself. | Kendime yardım edemem. Kendime engel olamıyorum. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Anyway, scuba divers don't have beards. They just get all gunky. | Herneyse, dalgıçların sakalı yok. Skuba dalgıçlarının sakalı olmaz. Hepsi köse. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
You think we'll really make it to Mexico? We have to. | Gerçekten Meksika'da yapabileceğimizi düşünüyor musun? Zorundayız. Gerçekten Meksika'ya gidebilecek miyiz? Gitmek zorundayız. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
We just wanted to be together. Why can't anybody understand that? | Sadece beraber olmak istedik. Neden kimse bunu anlamıyor ? Sadece beraber olmak istedik. Neden kimse bunu anlayamıyor? | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
She told you that her parents lied. Do you know what about? | Ailesinin yalan söylediğini sana anlattı. Ne hakkında olduğunu biliyor musun? Sana ailesinin yalan söylediğini söyledi. Ne hakkında olduğunu biliyor musun? | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Could have been a thousand things. Paramedics are here. | Binlerce şey olabilir. Sağlık görevlileri burada. Binlerce şey hakkında olabilir. Sağlık ekibi burada. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
You're lucky we found you. | Seni bulduğumuz için şanslısın. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
We should let him go to the hospital and then go back and press him later. | Şimdi hastaneye gitmesine izin verelim, sonra biraz daha baskı uygularız. Hastaneye gitmesine izin verelim. Sonra gidip onu zorlarız. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Listen. You cannot go to Zachary's. | Dinle.Zachary'e gidemezsin. Dinle. Zachary'e gidemezsin. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
And if I hear that you gave Marie any attitude, any attitude at all... | Ve Marie'ye herhangi bir davranışta bulunursan, herhangi... Eğer Marie'e zorluk, herhangi bir zorluk çıkardığını duyarsam... | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
you can forget about paintball this weekend. | hafta sonu paintballunu unutabilirsin. ...bu hafta sonu paintballı unutabilirsin. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Because I am angry, that's why. | Çünkü sinirliyim, işte bu yüzden. Çünkü kızgınım, bu yüzden. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Care to talk about it? It's Reggie. | Konuşmak ister misin? Reggie'ydi. Konuşmak ister misin? Reggie. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
It's like every year, it gets harder... | Her yıl gittikçe zorlaşıyor gibi... Sanki her sene daha zorlaşıyor. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
what with the acting out, the talking back. | davranışları, konuşma çabalarım. Hareketler, cevap vermeler. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Last week, he called me a bitch. | Geçen hafta bana sürtük dedi. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
What did you do? I almost hit him. | Sen ne yaptın? Neredeyse vuruyordum. Sen ne yaptın? Neredeyse ona vuracaktım. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
I don't know what to do. Not that it's any consolation... | Ne yapacağımı bilemiyorum. Teselli olur musun bilmem ama... Ne yapacağımı bilmiyorum. Teselli edeceğinden değil ama... | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
imagine how much harder it would be if he was making $1 million a year. | ..birde senede 1 milyon dolar yaptığını düşünsene. ...yıldı bir milyon dolar kazansaydı ne kadar zor olacağını bir düşün. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Harder on him or harder on me? Good question. | Onun için mi zor olurdu yoksa benim için mi? İyi bir soru. Benim için mi onun için mi? Güzel soru. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Martin. Yeah. | Martin. Evet. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Got a hit on the Mr. Sterling email account. | Bay Sterling'in e mail hesabında birşey bulduk. Bay Sterling'in e posta hesabında bir şey bulduk. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
All right, thank you. | Tamam, teşekkürler. Pekâlâ, sağ ol. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Viv, you might want to check this out. | Viv, bunu dinlemelisin. Viv, buna bakmak isteyebilirsin. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Open the document, please. | Dosyayı açar mısın, lütfen. Dokümanı aç lütfen. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
What's that? | O ne? Bu ne? | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
We got the violin. | Kemanı bulduk. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Good evening, gentlemen. Indeed it is. | İyi geceler, beyfendi. Size de. İyi akşamlar beyler. Gerçekten öyle. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
And that's a lovely briefcase. Thank you. | Ve bu çok güzel bir çanta. Teşekkürler. Ve o da harika bir çanta. Teşekkürler. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
My client is greatly looking forward to getting his hands on the instrument. | Müşterim ellerini bu enstrümana sürmek için bekliyor. Müşterim enstrümanı elinde tutmak için sabırsızlanıyor. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
May I see it? | Görebilir miyim ? Görebilir miyim? | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Can you put it in a case for me, please? | Onu benim için çantaya koyar mısınız, lütfen? Benim için çantaya koyabilir misiniz? | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Vic, it's been a pleasure doing business with you. | Vic, seninle iş yapmak bir zevkti. Sizinle iş yapmak bir zevkti Vic. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Mr. Tresell, FBI. You're under arrest. | Bay Tresell, FBI. Tutuklusunuz. Bay Tresell. FBI. Tutuklusunuz. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
I think, actually, his face was rounder. | Aslında, bence yüzü biraz daha yuvarlaktı. Aslında yüzü daha yuvarlaktı. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
But his cheekbones were a little more sunken than that. | Ama elmacık kemikleri bundan daha çöküktü. Elmacık kemikleri daha içe göçüktü. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
He said the guy had a Russian accent, a beard, and a leather jacket. | Adamın Rus aksanı, bıyığı ve deri ceketi varmış. Adamın Rus aksanlı, sakallı ve deri ceketli olduğunu söyledi. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
That describes about half the male population of Brighton Beach. | Bu tarif Brighton Beach'deki erkek nüfusun yarısını kapsıyor. Bu Brighton Beach'deki erkek nüfusunun yarısını tarif ediyor. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
He got a closer look than the teacher did, so hopefully we'll get a better sketch. | Öğretmenden daha yakın gördü, umarım daha iyi bir skeç olmuştur. Hocanın gördüğünden daha yakın gördü. Bir ihtimal daha iyi bir eskiz alabiliriz. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
But no girl? No. He said he never saw her. | Ama kız yoktu ? Hayır. Onu hiç görmediğini söyledi. Ama kızı görmemiş? Hayır. Onu hiç görmediğini söylüyor. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Let's hang on to him for as long as we can. | Ona asılabildiğimiz kadar asılalım. Onu tutabildiğimiz kadar uzun tutalım. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
If I have to look at one more bearded, fortyish, scary Iooking Russian guy... | Eğer bir kere daha bıyıklı, çirkin Rus erkeğine bakarsam... Eğer bir tane daha sakallı, kırklarında, korkunç görünüşlü Rus erkek görürsem... | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
I'm going to blow my brains out. Yeah, I know. | Beynimi havaya uçuracağım. Evet, biliyorum. ...beynimi patlatacağım. Evet biliyorum. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
How did you learn to speak Russian, anyhow? | Bu arada, Rusça konuşmayı nasıl öğrendin? Rusça konuşmayı nereden öğrendin sen? | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
I was a busboy at the Russian Tea Room. | Rus Çay Evi'nde komilik yaptım. Russian Tea Room restoranında getir götür yapıyordum. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Learn something new about you every day. | Seninle ilgili hergün yeni birşeyler öğreniyorum. Hakkında her gün yeni bir şeyler öğreniyorum. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
I know. It's a lot of fun, isn't it? Check this out. | Biliyorum, çok eğlenceli değil mi ? Şunu bir dinle. Biliyorum. Çok eğlenceli değil mi? Şuna bir bak. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Our tech found this buried in the hard drive of Natasha's computer. | Teknisyenimiz bunu Natasha'nın bilgisayarında buldu. Teknisyenlerden biri bunu Natasha'nın bilgisayarının sabit diskinde gömülü olarak bulmuş. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
It's from that guy that keeps stalking her, Ivan Brozne. | Onu takip eden adamdan geliyor, Ivan Brozne. Bu onu izleyen adamdan. Ivan Brozne. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
That's Yelena. | Bu Yelena. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
And that has to be Natasha, right? | Ve bu Natasha olmalı, değil mi? Bu da Natasha olmalı değil mi? | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
There's Dmitry in the background. There's a message in Russian. | Dmitry arkada. Rusça bir mesaj var. Arkada Dmitry. Rusça bir mesaj var. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
It says, "Look closely." | "Yakından bak" diyor.. "Dikkatli bak." yazıyor. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Now, imagine him with a beard. | Şimdi, onu bıyıklı düşünün. Onu sakallı düşün. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
This is the man who's been stalking her. | Bu onu takip eden adam. Onu takip eden adam bu. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
He's been going by the name of Ivan Brozne. | Ivan Brozne ismini kullanıyormuş. Ivan Brozne adını kullanıyor. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
I thought he was dead. | Onun öldüğünü zannediyordum. Öldüğünü sanmıştım. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Who is he? His name is Alexander Denisovich. | Kim o? Adı Alexander Denisovich. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
He's Natasha's real father. | Natasha'nın gerçek babası. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
He is a violent man. | Şiddet içeren bir adam. O saldırgan bir adam. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
He's an alcoholic, and he beat me. | Alkolik ve beni döverdi. Bir alkolik ve beni dövüyordu. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
And that's why I left him. To save myself and my daughter. | Ve bu yüzden onu terkettim. Kızımın ve kendimin hayatını kurtarmak için. Bu yüzden onu terk ettim. Kendimi ve kızımı kurtarmak için. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Tasha was only two. I have been her father ever since. | Tasha sadece 2 yaşındaydı. O zamanden beri ona babalık yapıyorum. Tasha iki yaşındaydı. O zamandan beri onun babası benim. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Yeah. And no man can love my girl the way he had. | Evet. Ve kimse kızımı ondan iyi sevemez. Evet ve kimse kızımı onun sevdiği kadar sevemez. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
What does she know about her biological father? | Biyolojik babası hakkında ne biliyor? | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
We told her he was dead because that's what we thought. | Ona öldüğünü söyledik, çünkü bizde öyle zannediyorduk. Onun öldüğünü söyledik çünkü öyle sanıyorduk. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
My friends told me he was killed in a bar fight in St. Petersburg. | Arkadaşlarım St. Petersburg'daki bir bar kavgasında öldürüldüğünü söyledi. Arkadaşlarım St. Petersburg'da bir bar kavgasında öldürüldüğünü söyledi. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
And now he's Rasputin. | Ve şimdi bir Rasputin. Şimdi de Rasputin olmuş. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
She knew weeks ago. He came to her and showed her that photograph. | Haftalar önce biliyordu. Geldi ve ona bu fotoğrafı gösterdi. Haftalardır biliyormuş. Ona gitmiş ve o fotoğrafı göstermiş. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
She didn't tell us. | Bize söylemedi. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Maybe she thought you'd been lying to her. | Belki ona yalan söyleyebileceğinizi düşündü. Belki de ona yalan söylediğinizi düşünmüştür. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Look. We think that the only reason he came to America is to get Natasha. | Bakın. Bizce Amerika'ya gelmesinin tek sebebi Natasha. Bakın. Amerika'ya gelmesinin tek nedeninin Natasha'yı almak olduğunu düşünüyoruz. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Do you have any idea where he might go to now? | Onun şimdi nereye gidebileceğine dair bir fikriniz var mı? Nereye gideceğini biliyor musunuz? | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
No. Or anybody who might be helping him? | Hayır. Yada ona yardım edebilecek birileri? Hayır. Ya da ona yardım edebilecek birisi? | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Yevgeny. | Yevgeny. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
The man you spoke with before. | Önceden konuştuğunuz adam. Daha önce konuştuğunuz adam. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
My old business partner in Russia. He knows Alexander. | Rusya'daki eski iş ortağım. Alexander'ı bilir. Rusya'daki eski iş ortağım. Alexander'ı tanıyor. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
We all did business together. | Hep beraber iş yaptık. Beraber iş yapardık. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
I don't have time to screw around anymore. | Daha fazla saçmalık için zamanım yok. Boşa harcayacak vaktim yok. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
You either tell me everything you know about Alexander... | Ya bana Alexander'ın nerede olduğunu söylersin... Ya bana Alexander hakkında bildiğin her şeyi söylersin ya da... | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
or I'll charge you as an accessory to kidnapping... | yada seni çocuk kaçırmaya yataklıktan içeri atarım... ...seni adam kaçırmaya suç ortaklığından suçlarım ve... | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
and you're gonna get a taste of what American prison's like. | ve Amerikan hapishanesinin tadına bakarsın. ...Amerikan hapishanelerinin tadına bakarsın. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
He only wants to see his daughter, okay? | O sadece kızını görmek istedi, tamam mı ? O sadece kızını görmek istiyor tamam mı? | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
He wanted to see her. Asked me for the pass. | Onu görmek istedi. Bana pasaport sordu. Onu görmek istiyordu. Geçiş kartı için bana geldi. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
I did it for him for old time's sake. | Eski zamanların hatrına yaptım. Eski günlerin hatrına yaptım. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
And $300. Is that the friends and family rate? | Ve $300. Bu arkadaş ve aile indirimi mi? Ve 300 papel. Bu arkadaş ve aile tarifesi mi? | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
I'd like an address, please. | Adres istiyorum lütfen. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |
Atlantic Avenue, 25th Street. | Atlantic Caddesi, 25. Sok. Atlantic Caddesi, 25. Sokak. | Without a Trace Prodigy-1 | 2003 | ![]() |