Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 173264
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
the entity still needs to be housed in some degree of physical mass. | ...varlığın hala bir dereceye kadar fiziksel bir konağa ihtiyacı var. ...varlığın nispeten hala fiziksel bir kitleye yerleşmesi gerekir. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
So if your body produces a reaction like that, it means what we're doing is working. | Bu yüzden vücudun bir tepki verirse yaptığımız şey işe yarıyor demektir. O yüzden bedenin böyle bir reaksiyon gösterirse yaptığımız şey işe yarıyor demektir. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
I understand. All right. | Anladım. Pekâlâ. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Okay, so we're gonna place this block in your mouth, | Tamam, bu şeyi tıkamak için ağzına yerleştireceğiz. Tamam, bu parçayı ağzına yerleştireceğiz... | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
so you don't bite on your tongue. Let's just get on with this. | Dilini ısırmanı önleme mahiyetinde. Hadi tepesine binelim şu şeyin. Böylece dilini ısırmayacaksın. Devam edelim. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
The circle is now made whole and sacred. | Çember şimdi oluştu ve kutsandı. Bütün ve kutsal çember artık oluştu. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"In the name of Adonai, God of Israel. | "İsrail Tanrısı Adonai'nin adıyla. İsrail Tanrısı Adonai adına. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"May Michael be by my right, Gabriel at my left, | "Sağımda Michael solumda Gabriel... Michael sağımda, Gabriel solumda olabilir... | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"Uriel before me, Raphael behind me. | "...önümde Uriel ve arkamda Raphael. Uriel önümde, Raphael arkamda. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"Beneath my feet the ground of God. " | "Ayaklarımın altında kutsal topraklar." Tanrı'nın toprağındaki ayağımın altında. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"I say to you of the Lord who is my refuge and my stronghold, | "Size sığınağımın ve kalemin Tanrı olduğunu... Sığınağım ve kalem olan Tanrı'nın sözlerini söylüyorum sana... | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"my God in whom I trust, | "...inandığım kişinin Yaradan olduğunu söylerim... ...güvendiğim Tanrım... | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"that he will save you from the fowler's snare | "...o sizi tuzaklardan ve... ...seni tuzaktan... | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"and destructive pestilence. " | "...ölümcül salgın hastalıklardan kurtarır." ...ve zararlı vebadan koruyacaktır. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"He will cover you with his feathers and you will find refuge under his wings. | "Sizi kuş tüyüyle sarıp sarmalar ve kanatları altında barındırır. Seni tüyleriyle koruyacak ve kanatlarının altında sığınak bulacaksın. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"His truth will be your shield and armour. " | "Onun hakikati sizin siper ve zırhınız olur." Onun hakikati senin zırhın ve silahın olacaktır. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Keep going. | Devam edin. Devam. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Don't stop reading. | Okumayı bırakmayın. Okumayı kesmeyin. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"You will not fear the terror of the night nor the arrow that flies by day. " | "Ne gecenin şerrinden ne de gündüzün yakıcı oklarından korkacaksınız." Ne gecenin dehşetinden korkacaksın ne de gündüz süzülen oklardan. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
The doorway is open. | Geçiş kapısı açıldı. Geçit açıldı. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Get me out of here! Come on! | Çıkar beni buradan! Hadi! | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Get me out of here! Get me out! Come on! | Çıkar beni buradan! Çıkar! Hadi! Çıkar beni buradan! Çıkar beni! Hadi! | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
No, no, no, wait. The page. | Hayır, hayır, hayır, bekle. Sayfa. Yo, yo, yo, bekle. Kağıt. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
What? Forget it! Let's go! We have to finish it. | Ne? Unut gitsin! Gidelim! Buna bir son vermeliyiz! Ne? Boş ver! Gidelim! Bitirmeliyiz. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Oh, God. Oh, God. I think he's gone. | Tanrım. Tanrım. Sanırım gitti. Tanrım. Tanrım. Gitti galiba. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Baby, we gotta go. Get up, baby. Come on. God. | Bebeğim, gitmeliyiz. Kalk, bebeğim. Hadi. Tanrım. Hayatım, gitmeliyiz. Kalk hayatım. Hadi. Tanrım. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Baby. Baby, you're hurting me. Mark, stop it. | Bebeğim. Bebeğim, canımı acıtıyorsun. Mark, kes şunu. Hayatım. Hayatım, canımı yakıyorsun. Mark, yapma. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"... ten thousand at your right, | "...sağında on bin kişi... Sağında on bin... | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"but it will not come near you. | "...fakat sana yaklaşamayacak. ama yanına kimse gelmeyecek. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"No evil will befall you, no plague will come near thy dwelling. | "Başına kötülük gelmeyecek hanene felaket yaklaşmayacak. Sana bir şey olmayacak, hiçbir veba senin meskenine uğramayacak. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"For he will command his angels in your behalf, | "Çünkü Tanrı gideceğin her yerde seni korusunlar diye.... Meleklerine senin için emir verecek... | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"to guide you in all your ways "To guide you in all your ways | "...meleklerine buyruk verecek. "Seni elleri üzerinde taşıyacaklar... sana yol göstersinler diye. sana yol göstersinler diye. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"that you will lift the stone. "That you will lift the stone. | "...ayağın bir taşa çarpmasın diye. "Seni elleri üzerinde taşıyacaklar. sen de taşı kaldıracaksın. sen de taşı kaldıracaksın. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"You will tread upon the lion and the cobra "You will tread upon the lion and the cobra | "Aslanın, kobranın üzerine basıp geçeceksin... "Aslanın, kobranın üzerine basıp geçeceksin... Aslan ve kobra yılanına doğru gideceksin. Aslan ve kobra yılanına doğru gideceksin. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"and you will trample the great lion "and you will trample the great lion | "...ve genç aslanı... "...ve genç aslanı... Ve büyük aslan seni yiyecek. Ve büyük aslan seni yiyecek. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"and the serpent. "And the serpent. | "...ve yılanı çiğneyeceksin. "...ve yılanı çiğneyeceksin. Yılan da. Yılan da. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"'Because he loves me,' says the Lord "'Because he loves me,' says the Lord | "Çünkü beni sevdiğini söylüyor, Rab... "Çünkü beni sevdiğini söylüyor, Rab... Çünkü Tanrı, o beni seviyor diyor. Çünkü Tanrı, o beni seviyor diyor. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"And I will be with him in trouble "And I will be with him in trouble | "...sıkıntısında yanında olacağım. "...sıkıntısında yanında olacağım. Ben de sıkıntıda onun yanında olacağım. Ben de sıkıntıda onun yanında olacağım. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"and I will deliver him and honour him. "And I will deliver him and honour him. | "...ve onu kurtarıp yücelteceğim. "...ve onu kurtarıp yücelteceğim. Ve onu kurtaracağım ve onurlandıracağım. Ve onu kurtaracağım ve onurlandıracağım. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
"I satisfy him... " "I satisfy him... " | "Onu memnun ederim..." "Onu memnun ederim..." Onu memnun edeceğim... Onu memnun edeceğim... | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Did you stop him? I think so. | Onu durdurdun mu? Sanırım. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Am I gonna keep falling forever? | Sonsuza kadar düşmeye devam edecek miyim? Sonsuza kadar düşecek miyim? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Why didn't this start happening before? | Neden daha önce başlamadı? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
A little hormonal maybe, but you're not crazy. | Belki biraz hormonsal dengesizliğin var, ama deli değilsin. Biraz hormonal olabilir ama deli değilsin. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
And it looks like double congratulations are in order. | Görünüşe bakılırsa iki kez tebrik etmek gerekecek. Görünüşe göre çifte tebrikler geliyor. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
You're carrying twins. | İkizlere gebesin. İkiz bebeğin olacak. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Jumby wants to be born now. | Jumby, doğmak istiyor. Jumby artık doğmak istiyor. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
(SCOFFS) Shut up. For real. | Kapa çeneni. Gerçek anlamı. Sus be. Cidden diyorum. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
"that is not yet ready to be born." | ...içsel bir gelişim aşamasındasın anlamına gelir. sizde gelişen bir şeyi simgeleyebilir. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
"In mythology, the dog was often seen as a messenger of the dead." | Mitolojide köpek genelde ölümün habercisi olarak nitelendirilir. "Mitolojide köpek ölüm habercisi olarak çoğu kez görülmüştür." | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
(CHUCKLES) Nope, the baby was down when I got here, | Hayır, buraya geldiğimde bebek çoktan uyumuştu. Hayır, geldiğimde bebek uyumuştu... | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
MATTY OVER BABY MONITOR: Look in the mirror. | Aynaya bak. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
ROMY: Good luck. All right. | İyi şanslar. Tamam. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
MATTY: (WHISPERING) Keep looking. | Bakmaya devam et. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
MATTY: Keep looking. | Bakmaya devam et. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
GAIL: Are you sure you're all right? | İyi olduğundan emin misin? İyi olduğuna emin misin? | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
MARK: According to whom? | Kime göre? | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
(DISTORTING) Does the universe just keep going on forever? | Evrenimiz sonsuza kadar yaşamaya devam mı edecek? Kâinat sonsuza kadar var olacak mı? | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
MATTY: Jumby wants to be born now. | Jumby hemen doğmak istiyor. Jumby artık doğmak istiyor. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
ROMY: So he texts me, like, the day after we went out. And he put, "I miss you." | Çıktığımız günün ertesi "Seni özledim" diye mesaj attı. Çıktığımızın ertesi günü bana mesaj çekti. "Seni özledim" yazmış. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
CALDWELL: It's called heterochromia. | Buna "heterochromia" deniyor. Buna heterokromia deniyor. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
CASEY: Ooh! | Ooh! | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
MARK: You know, it really screws with your head, | Bay Shields'in söyledikleri... Bay Shields'ın söyledikleri... | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
(SOBBING) No, please, don't take her! | Hayır, lütfen, onu götürmeyin! Hayır, lütfen, götürmeyin onu! | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
WOMAN: I'm sorry, ma'am, I'm sorry! | Üzgünüm, Hanımefendi. Üzgünüm! Üzgünüm, bayan, üzgünüm! | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
ROMY: (SIGHS) I can't believe I let you talk me into coming down here. | Beni buraya getirmene izin verdiğime inanamıyorum. Buraya gelerek benimle konuşmana iznin vermeme inanamıyorum. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
(SCOFFS) No, no. This is way too bizarro for me to miss out on. | Hayır, hayır. Bu fırsatı kaçırmak benim için çok tuhaf olur. Hayır, hayır. Bu şansı kaçıramam. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
SOFI: No, I'm... I'm afraid not. | Hayır, korkarım tanımazdım. Hayır...korkarım tanımıyorum. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
CASEY: She never tried to contact you? | Sizinle hiç temas kurmaya çalışmadı mı? Sizinle hiç irtibata geçmeye çalışmadı mı? | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
(SHOUTS) Get out! | Gidin! Defol! | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
ROMY: What the hell was that? | Bu da neydi? Neydi o? | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
CASEY: I do. | İstiyorum. Eminim. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
ROMY: Aw! | Aw! | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
LISA: Please, I set you up with Craig Finch and you totally blew him off. | Lütfen, Craig Finch'le randevu ayarladım, onu sepetledin. Lütfen ama, sana Craig Finch'i ayarlamıştım sen de adamın canını sıkmıştın. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
ROMY: Well, that's because he's too dramatic. | Şey, çünkü çok heyecanlıydı. Öyle olurdu çünkü adam çok etkileyici. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
ROMY: Case. | Case. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
ROMY ON COMPUTER: Hey, girlie. You okay? | Merhaba, kızım. İyi misin? Selam, fıstık. İyi misin? | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
Good night. Good night, hooker. | İyi geceler. İyi geceler, sürtük. İyi geceler. İyi geceler, kaltak. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
Hello? SOFI: I need to speak with you. | Alo? Seninle konuşmalıyım. Alo? Seninle konuşmam lazım. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
It's after midnight. This can't wait. | Saat gece yarısı oldu. Bekleyemez. Vakit gece yarısını geçiyor. Bekleyemem. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
You're her mother. Yes. | Onun annesisiniz. Evet. Annesi sensin. Evet. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
CASEY: Why did you lie to me earlier? | Daha önce bana neden yalan söyledin? Neden önce yalan söyledin? | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
CASEY: Why now? | Neden şimdi? | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
RICK: I guess most of you know me. Each day is a struggle, you know? | Sanırım çoğunuz beni tanıyordur. Her gün bir mücadeledir, değil mi? Sanırım çoğunuz beni tanıyorsunuz. Her günün bir mücadele olduğunu biliyorsunuz, değil mi? | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
(SIGHS) | Sen kitabı okuyabilirsin. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
SOFI: Take this. | Bunu al. Al bunu. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
SOFI: It's already dead. | O zaten ölü. Zaten ölü. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
CASEY: Because Sofi told me to. | Çünkü, Sofi kırmamı söyledi. Çünkü kırmamı Sofi söyledi. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
SOFI: Dear Casey, | Sevgili Casey... | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
ROMY: Maybe it's not even really after you. | Belki de gerçekten seni takip bile etmiyordur. Belki de senin peşinde değildir. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
I don't know, maybe you should leave town. No, no, it wouldn't help. | Bilmiyorum, belki de şehirden gitmelisin. Hayır, hayır, bunun bir yararı olmaz. Bilmiyorum, belki de kasabayı terk etmelisin. Hayır, hayır faydası olmaz. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
MARK: Casey? Mark! | Casey? Mark! | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
CASEY: Romy! What? What? | Romy! Ne? Ne? Romy! Ne oldu? Ne oldu? | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
CASEY: Romy! | Romy! | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
CASEY: It's my fault. It killed her because of me. | Benim hatam. Benim yüzümden öldü. Benim yüzümden. Onu benim yüzümden öldürdü. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
CASEY: Why did you change your mind? | Neden fikrini değiştirdin? Neden fikrinizi değiştirdiniz? | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
RICK: Nice to meet you. As for the other volunteers, | Tanıştığımıza memnun oldum. Diğer gönüllülere gelince... Tanıştığımıza memnun oldum. Diğer gönüllülere gelirsek... | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
ALL: "In the name of Adonai, God of Israel. | "İsrail Tanrısı Adonai'nin adıyla. İsrail Tanrısı Adonai adına. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
"Beneath my feet the ground of God." | "Ayaklarımın altında kutsal topraklar." Tanrı'nın toprağındaki ayağımın altında. | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |
ALL: "I say to you of the Lord who is my refuge and my stronghold, | "Size sığınağımın ve kalemin Tanrı olduğunu... Sığınağım ve kalem olan Tanrı'nın sözlerini söylüyorum sana... | The Unborn-2 | 2009 | ![]() |