Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 173260
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
But you may wanna see a genetic counsellor, just to be on the safe side. | Fakat yine de içinizin rahat etmesi için... Ama emin olmak için bir genetik danışmanla görüşebilirsin. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Excuse me. | Affedersiniz. Müsaadenizle. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Case, what's up? | Case, sorun ne? Case, ne var ne yok? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
I just got back from the eye doctor, and I got my test results back. | Göz doktorundan geliyorum test sonuçlarını aldım. Doktordan geliyorum, tahlil sonuçlarını aldım. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
And? | Ve? Eee? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Am I a twin, Dad? | Bir ikizim var mı, baba? Benim ikizim mi var, Baba? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Oh, my God. You had... | Aman Tanrım. Senin... | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
You would have had a brother. | Bir kardeşin vardı. Senin bir erkek kardeşin olacaktı. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Sweetheart, he died while you were still in utero. | Hayatım, sen anne rahmindeyken o ölmüştü. Tatlım, o öldüğünde sen daha ana rahmindeydin. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Case, it's a long time ago... Dad, I need to know. | Case, bu uzun zaman önceydi... Baba, bilmek istiyorum. Case, uzun zaman önceydi... Baba, öğrenmek istiyorum. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
It was a freak thing. | Bu çok tuhaf bir şeydi. Normal bir şey değildi. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
One of the umbilical cords got twisted around his throat. | Göbek bağlarından biri ikizinin boğazına dolanmış. Birinizin göbek bağı onun boğazına dolanmış. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
My cord? | Benim kordonum mu? Benim göbek bağım mı? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
So, my brother died? | Bu yüzden mi kardeşim öldü? Yani, kardeşim öldü mü? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Is that why Mom killed herself? | Annemin yüzünden ölmedi mi? Annem bu yüzden mi intihar etti? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Your mother was clinically depressed. Period. | Annen depresyona girdi. Dönemsel. Annen klinik olarak depresyona girmişti. Menopoza girmişti. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
The hard truth is that some people come into this world | Bazı insanların hayata diğerlerinden... Bazı insanların bu dünyaya diğer insanlara göre... | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
less equipped for life than others. | ...daha donanımsız gelmeleri acı bir gerçek. ...eksik donanımlı gelmesi acı bir gerçektir. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Like my brother? | Kardeşim gibi mi? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
He was never your brother, Case. | Asla kardeşin olmadı, Case. O hiç kardeşin olmadı ki, Case. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
It was way too early in the pregnancy for that. | Bunun olması için daha hamileliğin çok erken bir safhasındaydı. Hamilelikte çok erken aşamadaydı. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Did he have a name? Neither of you did yet. | Bir adı var mıydı? Size daha isim koymamıştık. Adını koymuş muydunuz? Daha senin adını bile koymamıştık. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
We had nicknames for you, though. | Yine de takma adlarınız vardı. Gerçi sana bir göbek adı bulmuştuk. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
What was his nickname? | Takma adı neydi? Onun göbek adı neydi? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Jumby. | Jumby. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
I can't believe I let you talk me into coming down here. | Beni buraya getirmene izin verdiğime inanamıyorum. Buraya gelerek benimle konuşmana iznin vermeme inanamıyorum. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Look, my mom obviously thought this woman was important. | Bak, belli ki annem bu kadının çok önemli olduğunu düşünüyormuş. Bak, belli ki annem bu kadının önemli olduğunu düşünüyormuş. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
I mean, why would she have kept that article? And this creepy photo? | Yani, neden makaleleri ve tuhaf resimleri saklasın ki? Yani, neden o köşe yazısını ve o tüyler ürpertici resmi saklasın? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
The kid from your dreams. Yes. | Rüyalarındaki çocuk. Evet. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
You know, Case, if this was me, I would just take one of my mom's Xanax, | Bilirsin, Case, ben olsam annenin Xanax'larından bir tane alır... Case, bu benim başıma gelseydi, annemin yatıştırıcısından bir tane alır... | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
and I would just call it a day. | ...ve onu bir gün ziyaret ederdim. ...ve istirahat ederdim. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Okay, so just wait in the car. | Tamam, arabada bekle. Tamam, o halde arabada bekle. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
No, no. This is way too bizarro for me to miss out on. | Hayır, hayır. Bu fırsatı kaçırmak benim için çok tuhaf olur. Hayır, hayır. Bu şansı kaçıramam. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
We're here to see Sofi Kozma. We called earlier. | Sofi Kozma'yı görmek için geldik. Daha önce aramıştık. Sofi Kozma'yı görmeye geldik. Daha önce aramıştım. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, if you could please sign in. | Evet, lütfen burayı imzalarsanız. Evet, lütfen imzalayın. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
She is on the third floor, room 307. | Üçüncü kat, 307 no.lu oda da. Üçüncü kat, 307 numaralı odada. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
God, it smells like diarrhoea in there. | Tanrım, içerisi ishal gibi kokuyor. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Look at the munchkin lady. | Şirin ufaklığa bir bak. Küçük hanımefendiye bakın. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
That guy's wearing a diaper. | Adam bebek bezi takmış. Adamın altınızı bezlemişler. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
God, I never want to get old. | Tanrım, asla yaşlanmak istemiyorum. Tanrım, kesinlikle yaşlanmak istemiyorum. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
No one does. Mr Walker suffered a stroke. | Kimse istemez. Bay Walker inme geçirdi. Kimse istemez. Bay Walker felç geçirdi. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Now he's paralysed from the waist down. | Belden aşağısı tutmuyor. Şu an belden aşağısı felçli. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
But he doesn't suffer much any more. His mind is elsewhere. | Fakat artık fazla acı çekmiyor. Aklı başında değil. Ama artık fazla acı çekmiyor. Aklı başka yerde. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
It's very homey here. | Burası ev havasında. Burası çok rahat. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
It's tolerable. I've certainly endured worse. | İdare eder. Kesinlikle daha berbatlarıyla da karşılaşmıştım. İdare eder. Daha kötüsünü de gördüm. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
What was over there? | Orada ne vardı? Şuradaki nedir? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
There used to be a mirror there. I had it removed. | Ayna takılıydı. Kaldırdım. Orada önceden bir ayna vardı. Oradan kaldırttım. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Are you a twin, Casey? | İkizin var mı, Casey? Senin ikizin var mı, Casey? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
I was. I had a brother who died in the womb. | Vardı. Anne rahminde ölmüş bir kardeşim vardı. Vardı. Ana rahminde ölen bir erkek kardeşim vardı. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
How did you know that? | Bunu nereden biliyorsunuz? Nerden bildiniz? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
I used to have a twin brother as well. | Benim de ikiz bir kardeşim vardı. Benim de bir ikiz erkek kardeşim vardı. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
I can sense it sometimes in others. Certain kind of manner. | Bazen başkalarının da olup olmadığını hissedebiliyorum. Sezgi gibi bir şey. Bazen başkalarında bunu hissedebiliyorum. Bir şekilde. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
I just recently found out about my brother. And that's sort of what led me here today. | Kardeşimin varlığını daha yeni öğrendim. Bugün buraya gelmeme sebep o. Kardeşimden daha yeni haberim oldu. Beni bugün buraya getiren de bu. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
My mother's name was Janet Beldon. | Annemin adı Janet Beldon'du. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
She passed away a few years ago, but I found this in her things. | Bir kaç yıl önce öldü. Bunu eşyalarının içinde buldum. Kendisi birkaç yıl önce öldü, fakat eşyalarının arasında bunu buldum. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Did you know my mother? | Annemi tanır mıydın? Annemi tanır mıydınız? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
SOFl: No, I'm... I'm afraid not. | Hayır, korkarım tanımazdım. Hayır...korkarım tanımıyorum. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
She never tried to contact you? | Sizinle hiç temas kurmaya çalışmadı mı? Sizinle hiç irtibata geçmeye çalışmadı mı? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Well, this is her. | Bu o. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Are you sure you've never seen her? I'm sorry, dear. | Hiç görmediğinizden emin misiniz? Üzgünüm, hayatım. Onu hiç görmediğinize emin misiniz? Üzgünüm, hayatım. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
What about the boy in the reflection here. Did you know him? | Peki ya çocuğun yansıması? Onu tanır mıydınız? Peki ya şurada görülen çocuğu tanır mıydınız? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Get out! | Gidin! Çıkın dışarı! | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Get out! I'm sorry, what did I say... | Gidin! Üzgünüm, ne diyeceğimi... Defol! Özür dilerim, ne dedim ki... | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Get out! | Gidin! Defol! | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
What the hell was that? | Bu da neydi? Neydi o? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
One second she's fine, and then she does a bitch flip. | Bir saniye önce iyiydi, sonra birden arsız bir sürtük gibi oldu. Önce iyiydi sonra kaltaklaştı. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
How did she know I was a twin? | İkizim olduğunu nereden biliyordu? İkizim olduğunu nerden bildi? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
She's crazy. She probably has Old Timer's! | Delinin teki. Muhtemelen demirbaş falandır! Kadın manyak. Büyük ihtimal moruk bir sevgilisi vardır. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
No. No, she knew something. | Hayır. Hayır, bir şeyler biliyor. Hayır. Hayır, bildiği bir şey var. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Come on, get real. | Hadi, mantıklı ol. Hadi be, gerçekçi ol. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
What if she does? She doesn't! | Peki ya biliyorsa? Bilmiyor! Ya biliyorsa? Bilmiyor! | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Okay, so, you had some weird dreams. | Tamam, bazı tuhaf rüyalar gördün. Tamam, pekâlâ, garip rüyalar gördün. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
And then this thing happens with your eye, | Sonra gözündeki bu şey oldu... Sonra da gözün böyle oldu... | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
and then you found out you would have had a brother. | ...ve ardından da bir erkek kardeşin olduğunu öğrendin. ...sonra da bir kardeşin olduğunu öğrendin. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Believe me, that alone is enough to send me into therapy. | İnan bana, bu bile tek başına terapiye gitmeme sebeptir. İnan bana, bu bile tedavi almam için yeterli. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
But that's all we're talking about here. Just some weird coincidences. Yes. | Fakat konuşmamız burada bitsin. Bunlar sadece garip rastlantılar. Evet. Ama burada tek konuştuğumuz şey bazı garip tesadüfler. Evet. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
No, what about the Newtons' baby dying? What about the Newtons' baby? | Hayır, peki ya Newtons'ların bebeğinin ölmesi? Peki ya Newtons'ların bebeği? Hayır, Newton'ların ölen bebeklerine ne demeli? Newton'ların bebeklerine ne demeli mi? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
And what Matty said? | Ve Matty'in söyledikleri? Ayrıca Matty ne demişti? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
He said "Jumby," Romy. The nickname that my parents used for my brother. | "Jumby" dedi, Romy. Bu ailemin kardeşim için kullandıkları takma isimdi. Jumby demişti, Romby. Annemler kardeşime bu göbek adını vermişler. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
You're the superstitious one here. | Bu da senin batıl inançlarından biri. Burada batıl inancı olan kişi sensin. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
You tell me there's not something really going on. Because you know there is. | Bana bir şeyler olmadığını söyleme. Çünkü olduğunu biliyorsun. Bir şey olduğu yok diyen sensin. Çünkü olduğunu biliyorsun. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
I'm not crazy, Romy. | Deli değilim, Romy. Ben deli değilim, Romy. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
But ever since Matty freaked out that night, I... | Fakat Matty'in kafayı sıyırdığı o geceden bu yana... Ama Matty'nin tuhaflaştığı o geceden beri... | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
I've been seeing things. | Bir şeyler görüyorum. ...bazı şeyler görüyorum. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
What kinds of things? | Ne tür şeyler? Nasıl şeyler? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
You know I do. | İnandığımı biliyorsun. İnandığımı bilirsin. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Do you think it's possible to be haunted by someone who was never even born? | Doğmamış biri tarafından bedenin ele geçirilmesi mümkün müdür? Hiç doğmamış birinin sana görünmesinin imkânı var mı sence? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
You owe me. | Bana borçlusun. Alacağım olsun. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
These things are not easy to find these days. | Bugünlerde bu şeyleri bulmak hiçte kolay olmuyor. Bu günlerde bu şeyleri bulmak kolay değil. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Are you sure you want to see what's on this? | Bunu seyretmeyi gerçekten istiyor musun? Filmde ne olduğunu görmek istediğine emin misin? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
I do. | İstiyorum. Eminim. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Did it mean anything to you? | O senin için bir anlam taşıyor mu? Senin için bir şey ifade etti mi? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
It was the hospital where my mom died. | Annemin öldüğü hastane. Annemin öldüğü hastaneydi. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Beyond that door, that's where she hung herself. | O kapının arkası kendini astığı yer. Annem o kapının arkasında kendini asmıştı. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
I feel like she left all that stuff for a reason. | Tüm o eşyaları bir nedenden ötürü bıraktığını düşünüyorum. O eşyaları bırakmasının bir nedeni olduğunu hissediyorum. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
You know, like she was, I don't know, trying to tell me something. | Sanki, bir şey söylemeye çalışıyor, bilmiyorum. Bilmiyorum işte, sanki bana bir şeyler anlatmaya çalışıyor gibiydi. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Oh, my God, you think I'm crazy, don't you? | Aman Tanrım, deli olduğumu düşünüyorsun, değil mi? | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
No. No, I don't think you're crazy. | Hayır. Hayır, deli olduğunu düşünmüyorum. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
A little hormonal maybe, but you're not crazy. | Belki biraz hormonsal dengesizliğin var, ama deli değilsin. Biraz hormonal olabilirsin, ama deli değilsin. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |
Let's try to have some fun. Okay. | Biraz eğlenmeye çalışalım. Tamam. Hadi biraz eğlenmeye çalışalım. Tamam. | The Unborn-1 | 2009 | ![]() |