• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 165035

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
Then it won't work. O halde işe yaramaz. Öyleyse bu iş yürümez. Öyleyse bu iş yürümez. The Informant!-1 2009 info-icon
Well, you make it work in the other divisions. Tell them. Diğer bölümlerde işe yaramasını sağlarız. Söyle onlara. Diğer bölgelerde yapabilirsiniz. Söylesenize. Diğer bölgelerde yapabilirsiniz. Söylesenize. The Informant!-1 2009 info-icon
Terry doesn't like me very much. He's got blotchy skin. Terry beni çok sevmez. Cildinde lekeler var. Terry benden pek hoşlanmaz. Lekeli bir cildi var. Terry benden pek hoşlanmaz. Lekeli bir cildi var. The Informant!-1 2009 info-icon
What causes that blotchiness? Ciltte leke olmasının sebebi nedir? O lekelere ne sebep olabilir ki? O lekelere ne sebep olabilir ki? The Informant!-1 2009 info-icon
It must mean something medical. Tıpta bir açıklaması vardır. Tıbbi bir açıklaması olmalı. Tıbbi bir açıklaması olmalı. The Informant!-1 2009 info-icon
He'll have a stroke and someone will say, "He was blotchy. It happens." Kalp krizi geçirecek ve biri ''Cildinde lekeler vardı, olur böyle şeyler'' diyecek. Felç geçirdiğinde biri çıkıp, "Lekeleri yüzünden oldu." diyebilir. Felç geçirdiğinde biri çıkıp, "Lekeleri yüzünden oldu." diyebilir. The Informant!-1 2009 info-icon
If prices went up in Europe, it's because we talked in Mexico first. Avrupa'da fiyatların artmasının nedeni, ilk Meksika'da konuşmuş olmamız. Fiyatlar Avrupa'da yükseldiyse, nedeni ilk önce Meksika'yla konuşmamızdır. Fiyatlar Avrupa'da yükseldiyse, nedeni ilk önce Meksika'yla konuşmamızdır. The Informant!-1 2009 info-icon
That's right. You made it happen. Bu doğru, bunun olmasını siz sağladınız. Çok doğru. Hepsi sizin sayenizde. Çok doğru. Hepsi sizin sayenizde. The Informant!-1 2009 info-icon
It was our pleasure. Bizim için zevkti. Bizim için bir zevkti. Bizim için bir zevkti. The Informant!-1 2009 info-icon
Mark, these are just the kind of tapes we need. Mark, bunlar tam da ihtiyacımız olan kasetler. Mark, bunlar tam olarak ihtiyacımız olan kayıtlar. Mark, bunlar tam olarak ihtiyacımız olan kayıtlar. The Informant!-1 2009 info-icon
And we're getting our marching orders from Andreas. See? Goes right to the top. Emirleri Andreas'tan alıyoruz. Görüyor musun? Direk zirveye çıkıyor. Ne yapacağımızı Andreas belirliyor. Gördün mü? En tepeye kadar çıkıyor. Ne yapacağımızı Andreas belirliyor. Gördün mü? En tepeye kadar çıkıyor. The Informant!-1 2009 info-icon
We need to improve the quality of these recordings. Bu kayıtların kalitelerini arttırmamız lazım. Kayıtların kalitesini arttırmamız gerek. Kayıtların kalitesini arttırmamız gerek. The Informant!-1 2009 info-icon
Hey, Rusty. Selam, Rusty. The Informant!-1 2009 info-icon
Take a look at something. Bir şey göstereceğim. Şuna bir göz atsana. Şuna bir göz atsana. The Informant!-1 2009 info-icon
That's a nice briefcase. Güzel bir çanta. The Informant!-1 2009 info-icon
But wait. Bekle. Görene kadar bekle. Görene kadar bekle. The Informant!-1 2009 info-icon
There's more. Fazlası da var. Çantadan fazlası var. Çantadan fazlası var. The Informant!-1 2009 info-icon
That... Bu bir... The Informant!-1 2009 info-icon
...is a Nagra SN. ...Nagra SN. ...Nagra SN kayıt cihazı. ...Nagra SN kayıt cihazı. The Informant!-1 2009 info-icon
Had the Bureau custom make it for me. Büro benim için yaptı. Büro bana özel hazırladı. Büro bana özel hazırladı. The Informant!-1 2009 info-icon
Mark Whitacre, secret agent 0014. Mark Whitacre, gizli ajan 0014. Mark Whitacre, özel ajan 0014. Mark Whitacre, özel ajan 0014. The Informant!-1 2009 info-icon
Why 0014? Neden 0014. Neden 0014? Neden 0014? The Informant!-1 2009 info-icon
Because I'm twice as smart as 007. Çünkü ben 007'den iki kat daha zekiyim. The Informant!-1 2009 info-icon
Ah. Thank you again. Teşekkürler. Teşekkür ederim. Teşekkür ederim. The Informant!-1 2009 info-icon
What happened to that girl who worked for us? Bizim için çalışan şu kıza ne oldu? Bizim için çalışan o kıza ne oldu? Bizim için çalışan o kıza ne oldu? The Informant!-1 2009 info-icon
Didn't she move to California? What was her name? Tina? California'ya taşınmadı mı? Adı neydi? Tina mı? California'ya taşınmamış mıydı? Adı neydi? Tina mı? California'ya taşınmamış mıydı? Adı neydi? Tina mı? The Informant!-1 2009 info-icon
Oh, Tina. Yeah, she's getting married. Tina. Evet, evleniyor. The Informant!-1 2009 info-icon
Ugh. My Tina's getting married? Benim Tina'm evleniyor mu? Biricik Tina'm evleniyor mu? Biricik Tina'm evleniyor mu? The Informant!-1 2009 info-icon
She's getting married two or three weeks from now. 2 3 hafta sonra evlenecek. 3 hafta içinde evlenmiş olacak. 3 hafta içinde evlenmiş olacak. The Informant!-1 2009 info-icon
Well, that won't last long. She's a bit of a dodo head. Çok uzun sürmeyecektir. Biraz kuş beyinli. Fazla uzun sürmez. Biraz yarım akıllı bir kız. Fazla uzun sürmez. Biraz yarım akıllı bir kız. The Informant!-1 2009 info-icon
She'll be back. Geri dönecektir. The Informant!-1 2009 info-icon
I just hope she doesn't get pregnant and fuck up that body. Umarım hamile kalıp da o vücudun amına koymaz. Umarım hamile kalıp o güzelim vücudunun içine etmez. Umarım hamile kalıp o güzelim vücudunun içine etmez. The Informant!-1 2009 info-icon
She had a nice body. It'll ruin her tits. Çok güzel bir vücudu vardı. Memeleri mahvolacak. Taş gibi bir hatundu. Göğüslerini mahvedecek. Taş gibi bir hatundu. Göğüslerini mahvedecek. The Informant!-1 2009 info-icon
When polar bears hunt, they crouch down by a hole in the ice and wait for a seal. Kutup ayıları avlanırken, buzun üzerindeki bir deliğe... Kutup ayıları avlanırken, buzun içinde bir deliğe sinip fokun gelmesini bekler. Kutup ayıları avlanırken, buzun içinde bir deliğe sinip fokun gelmesini bekler. The Informant!-1 2009 info-icon
They keep one paw over their nose so that they blend in... Ortama karışabilsinler diye bir pençeleriyle burunlarını kapatırlar... Tek bir patisiyle burnunu kapatır, ki bu siyah burunlarını... Tek bir patisiyle burnunu kapatır, ki bu siyah burunlarını... The Informant!-1 2009 info-icon
...because they've got black noses. ...çünkü burunları siyahtır. ...kamufle etmelerini sağlar. ...kamufle etmelerini sağlar. The Informant!-1 2009 info-icon
They'd blend in perfectly if not for the nose. Burun haricinde çok iyi kamufle olurlar. Burunları olmasa mükemmel bir şekilde kamufle olabilirlerdi. Burunları olmasa mükemmel bir şekilde kamufle olabilirlerdi. The Informant!-1 2009 info-icon
So the question is, how do they know their noses are black? Sorun şu ki, burunlarının siyah olduğunu nereden biliyorlar? Asıl soru şu, burunlarının siyah olduğunu nereden biliyorlar? Asıl soru şu, burunlarının siyah olduğunu nereden biliyorlar? The Informant!-1 2009 info-icon
From looking at other polar bears? Diğer kutup ayılarına bakarak mı? Diğer kutup ayılarından mı? Diğer kutup ayılarından mı? The Informant!-1 2009 info-icon
Do they see their reflections in the water, and think, "I'd be invisible if not for that." Sudaki yansımalarına bakıp ''Şu olmasaydı görünmez olurdum'' mu diyorlar? Acaba sudaki yansımalarına bakıp, "Şu burnum... Acaba sudaki yansımalarına bakıp, "Şu burnum... The Informant!-1 2009 info-icon
That seems like a lot of thinking for a bear. Ayıların bu kadar düşünebildiklerini sanmıyorum. Bir ayı için çok fazla zekâ isteyen bir şey. Bir ayı için çok fazla zekâ isteyen bir şey. The Informant!-1 2009 info-icon
Remember to pat them down for wires before the meeting. Toplantıdan önce üzerlerinde mikrofon var mı diye bakın. Toplantıdan önce üzerilerinde kayıt cihazı var mı diye aramayı unutma. Toplantıdan önce üzerilerinde kayıt cihazı var mı diye aramayı unutma. The Informant!-1 2009 info-icon
What? New policy. Ne? Yeni politikamız. Ne? Yeni kurallar... Ne? Yeni kurallar... The Informant!-1 2009 info-icon
Whenever we meet with the Japanese. Japonlarla her buluştuğumuzda uygulayacağız. Japonlarla her buluşmamızda geçerli. Japonlarla her buluşmamızda geçerli. The Informant!-1 2009 info-icon
You're kidding, right? I didn't get a memo. Dalga geçiyorsun, değil mi? Bu bana söylenmedi. Dalga geçiyorsun, değil mi? Bana böyle bir iç yazışma gelmedi. Dalga geçiyorsun, değil mi? Bana böyle bir iç yazışma gelmedi. The Informant!-1 2009 info-icon
I didn't get any kind of memo on that. He's kidding. Relax, Mark. Bana bunu söylemediniz. Dalga geçiyor, sakin ol, Mark. Bana böyle bir iç yazışma gelmedi. Dalga geçiyor. Rahatla, Mark. Bana böyle bir iç yazışma gelmedi. Dalga geçiyor. Rahatla, Mark. The Informant!-1 2009 info-icon
They don't have the balls to mess with ADM. ADM ile uğraşacak kadar taşaklı değiller. ADM'yle başa çıkacak kadar cesaretli değiller. ADM'yle başa çıkacak kadar cesaretli değiller. The Informant!-1 2009 info-icon
When it's over, the board of directors at ADM is gonna understand. Her şey bittiğinde, ADM'in yönetim kurulu üyeleri anlayacaktır. Bu iş sona erdiğinde, ADM'nin yönetim kurulu bunu anlayacaktır. Bu iş sona erdiğinde, ADM'nin yönetim kurulu bunu anlayacaktır. The Informant!-1 2009 info-icon
They're gonna see the position I was in. I acted in everyone's best interest. İçinde bulunduğum durumu görecekler. Herkes için en iyisini yaptığımı. İçinde olduğum durumu anlayacaklardır. Herkesin çıkarına göre hareket ettim. İçinde olduğum durumu anlayacaklardır. Herkesin çıkarına göre hareket ettim. The Informant!-1 2009 info-icon
That's the only conclusion they can reach. Varabilecekleri tek yargı bu. Bana kalırsa, çıkarabilecekleri tek sonuç bu. Bana kalırsa, çıkarabilecekleri tek sonuç bu. The Informant!-1 2009 info-icon
I'm the youngest division president they've had. Ellerindeki en genç bölüm başkanı benim. En genç bölge başkanı benim. En genç bölge başkanı benim. The Informant!-1 2009 info-icon
I speak a number of languages fluently. Akıcı olarak bir çok dil konuşabiliyorum. Birçok dili akıcı bir şekilde konuşuyorum. Birçok dili akıcı bir şekilde konuşuyorum. The Informant!-1 2009 info-icon
Would you like some coffee or fruits? Kahve ya da meyve ister misiniz? Kahve veya meyve ister misiniz? Kahve veya meyve ister misiniz? The Informant!-1 2009 info-icon
Mark, no. Mark, hayır. Mark, yapma. Mark, yapma. The Informant!-1 2009 info-icon
No. I told him the camera was in the lamp. Hayır. Ona, kameranın lambada olduğunu söyledim. Hayır. Kameranın lambanın içinde olduğunu söyledim. Hayır. Kameranın lambanın içinde olduğunu söyledim. The Informant!-1 2009 info-icon
We already spend more than one year to get better market situation in lysine. Lisin piyasasında daha iyi bir duruma gelmek için, 1 yıldan fazlasını harcadık. Lizin işinde iyi bir piyasaya sahip olmak için bir yıldan fazla zaman harcadık. Lizin işinde iyi bir piyasaya sahip olmak için bir yıldan fazla zaman harcadık. The Informant!-1 2009 info-icon
We talked a little bit about it in Paris... Paris'teyken bununla alakalı konuşmuştuk... Paris konusunda çok az konuştuk... Paris konusunda çok az konuştuk... The Informant!-1 2009 info-icon
...but we need to come to an understanding on volume. ...ama iş hacmi konusunda bir uzlaşmaya varmalıyız. ...ama üretim miktarı konusunda bir uzlaşmaya varmalıyız. ...ama üretim miktarı konusunda bir uzlaşmaya varmalıyız. The Informant!-1 2009 info-icon
We have public shareholders. Can you...? Hisse senedi sahiplerimiz var. Biraz geniş... Halktan hissedarlarımız var. Görüntüyü... Halktan hissedarlarımız var. Görüntüyü... The Informant!-1 2009 info-icon
You need to widen out a little. Biraz daha geniş alabilir misin? ...biraz daha geniş açıyla alabilir miyiz? ...biraz daha geniş açıyla alabilir miyiz? The Informant!-1 2009 info-icon
We need to show them working together. Birlikte çalıştıklarını göstermeliyiz. Birlikte çalıştıklarını göstermemiz gerek. Birlikte çalıştıklarını göstermemiz gerek. The Informant!-1 2009 info-icon
Now the question is: Şimdi sorun şu ki: Asıl soru şu: Asıl soru şu: The Informant!-1 2009 info-icon
If the market grows, who gets it? Piyasa büyürse, sahibi kim olacak? Piyasa büyüdüğünde, kim ne alacak? Piyasa büyüdüğünde, kim ne alacak? The Informant!-1 2009 info-icon
If Kyowa Hakko, Miwon and Cheil Corporation each get 2000 tons... Kyowa Hakko, Miwon ve Cheil Ortaklığı 2000 ton alırsa... Kyowa Hakko, Miwon ve... Kyowa Hakko, Miwon ve... The Informant!-1 2009 info-icon
...we can divide up the rest. ...gerisini biz paylaşabiliriz. ...gerisini bölüştürebiliriz. ...gerisini bölüştürebiliriz. The Informant!-1 2009 info-icon
If we're gonna have any stability at all. Bu konuda uzlaşmaya varabilirsek tabi. Tabii tamamıyla istikrarlı olabilirsek. Tabii tamamıyla istikrarlı olabilirsek. The Informant!-1 2009 info-icon
We need... We need some specific number. Bize kesin sayılar lazım. Kesin rakamları belirlememiz lazım. Kesin rakamları belirlememiz lazım. The Informant!-1 2009 info-icon
Well, what would you be willing to accept? Isn't that really the question? Siz neyi kabul edebilirsiniz? Soru bu değil mi? Peki, ne kadarını kabul etmeye razısınız? Asıl sorulması gereken bu, değil mi? Peki, ne kadarını kabul etmeye razısınız? Asıl sorulması gereken bu, değil mi? The Informant!-1 2009 info-icon
ADM has already eaten all the growth. Aslan payını zaten, ADM aldı. ADM zaten bütün büyümeyi götürüyor. ADM zaten bütün büyümeyi götürüyor. The Informant!-1 2009 info-icon
We have a lot more capacity that we're not using. Çünkü, kullanmadığımız halde, kapasitemiz çok daha fazla. Şu anda kullandığımızdan daha fazla kapasiteye sahibiz. Şu anda kullandığımızdan daha fazla kapasiteye sahibiz. The Informant!-1 2009 info-icon
We could be growing 20,000 tons. Isn't that right, Mark? 20.000 tona kadar büyüyebilirdik. Değil mi, Mark? 20 bin ton üretebiliriz. Değil mi, Mark? 20 bin ton üretebiliriz. Değil mi, Mark? The Informant!-1 2009 info-icon
I'm going in. We gotta shut this down. Ben içeri giriyorum. Bunu kapatmamız lazım. İçeri giriyorum. Buna son veriyoruz. İçeri giriyorum. Buna son veriyoruz. The Informant!-1 2009 info-icon
No, wait. Hold on. Hayır, bekle. Bekle. Hayır, bekle. Dur biraz. Hayır, bekle. Dur biraz. The Informant!-1 2009 info-icon
I need your input. I think he's got it. Senin görüşün nedir? Tamam, halletti. Girdilerine ihtiyacım var. Bence anladı. Girdilerine ihtiyacım var. Bence anladı. The Informant!-1 2009 info-icon
ADM will be allocated its recent production, plus... ADM şu andaki üretimini arttırabilir, ayrıca... ADM mevcut ürünlerini tahsis edecektir, ayrıca... ADM mevcut ürünlerini tahsis edecektir, ayrıca... The Informant!-1 2009 info-icon
They talk about Paris. Paris hakkında konuşuyorlar. The Informant!-1 2009 info-icon
I can't understand. The meeting. Anlayamıyorum. Paris'teki buluşma. Anlayamadım. Paris'teki toplantı. Anlayamadım. Paris'teki toplantı. The Informant!-1 2009 info-icon
We have a big board of directors. Geniş bir yönetim kurulumuz var. Yüksek yönetim kurulumuz var. Yüksek yönetim kurulumuz var. The Informant!-1 2009 info-icon
They have a big board of directors. And shareholders. Geniş bir yönetim kurulu ve hisse senedi sahipleri. Yüksek yönetim kurulları var. Ve hissedarları. Yüksek yönetim kurulları var. Ve hissedarları. The Informant!-1 2009 info-icon
And they're all suffering together. Hepsi bu durumdan muzdarip. Yükün altına hep birlikte giriyorlar. Yükün altına hep birlikte giriyorlar. The Informant!-1 2009 info-icon
Well, where's the agreement? I mean, this is just a discussion. Anlaşma nerede? Yani, bu sadece tartışma. Peki, anlaşma nerede? Yani, bu sadece tartışmadan ibaret. Anlaşma nerede? Yani, bu sadece tartışma. Peki, anlaşma nerede? Yani, bu sadece tartışmadan ibaret. The Informant!-1 2009 info-icon
If there isn't an agreement, what are they doing there? Bir anlaşma olmadıysa orada ne yapıyorlar? Ortada bir anlaşma olmasa orada ne işleri var peki? Ortada bir anlaşma olmasa orada ne işleri var peki? The Informant!-1 2009 info-icon
You're getting bogged down with the words. Just look at the actions. Sadece kelimelere takılıyorsunuz, hareketleri de takip edin. Sözcüklere çok fazla takılıyorsun. Faaliyetlere baksana. Sözcüklere çok fazla takılıyorsun. Faaliyetlere baksana. The Informant!-1 2009 info-icon
Look what happens right here. Okay? Burada ne olduğuna bakın. Tamam mı? Şurada olana bir bak. Tamam mı? Şurada olana bir bak. Tamam mı? The Informant!-1 2009 info-icon
See what he's doing? Ne yaptığını görüyor musunuz? Ne yaptığını görüyor musun? Ne yaptığını görüyor musun? The Informant!-1 2009 info-icon
Yeah, I've looked and I just see a chart with a bunch of words. Evet baktım ve gördüğüm şey sadece bir tahta ve bir kaç kelime. Evet, bakıyorum ama bir grafikle kelimeler dışında başka bir şey görmüyorum. Evet, bakıyorum ama bir grafikle kelimeler dışında başka bir şey görmüyorum. The Informant!-1 2009 info-icon
I don't even see any numbers on that. I mean, I can't pinpoint an agreement. Numaraları bile görmüyorum. Burada bir anlaşma olduğunu söyleyemem. Üstünde herhangi bir rakam bile yok. Üstünde herhangi bir rakam bile yok. The Informant!-1 2009 info-icon
What more do you want? The guy is standing there... Daha ne istiyorsunuz? Adam orada duruyor... Daha ne istiyorsunuz? Şuradaki herif tüm piyasayı... Daha ne istiyorsunuz? Adam orada duruyor... Daha ne istiyorsunuz? Şuradaki herif tüm piyasayı... The Informant!-1 2009 info-icon
...dividing up the market, plain as day. ...piyasayı paylaşıyorlar, gün gibi ortada. ...paylaştırıyor, her şey apaçık ortada. ...paylaştırıyor, her şey apaçık ortada. The Informant!-1 2009 info-icon
It could just be a proposal. Sadece bir teklif de olabilir. Sadece tekliften ibaret olabilir. Sadece tekliften ibaret olabilir. The Informant!-1 2009 info-icon
All the other companies weren't there. No one used the word "agreement." Diğer tüm şirketler orada değil. Kimse ''Anlaştık'' kelimesini kullanmadı. Ayrıca diğer şirketler orada değil. Hem "anlaşma" sözcüğü de hiç geçmiyor. Ayrıca diğer şirketler orada değil. Hem "anlaşma" sözcüğü de hiç geçmiyor. The Informant!-1 2009 info-icon
I'm telling you. From the perspective of the Justice Department, it is not enough. Sadece söylüyorum. Bu, Adalet Departmanı açısından, yeterli değil. Ben fikrimi söylüyorum. Adalet Bakanlığı açısından baktığımızda bu yeterli değil. Ben fikrimi söylüyorum. Adalet Bakanlığı açısından baktığımızda bu yeterli değil. The Informant!-1 2009 info-icon
We're having another meeting to work out some of the issues in lysine. Lisin'deki problemleri halletmek üzere başka bir toplantı daha yapacağız. Lizin konusundaki bazı sorunları halletmek için tekrar buluşacağız. Lizin konusundaki bazı sorunları halletmek için tekrar buluşacağız. The Informant!-1 2009 info-icon
We have to divide up the volumes and set prices for some of the markets. İş hacimlerini paylaştırıp bazı piyasalar için fiyat belirlemeliyiz. Üretimi paylaştırıp, bazı piyasaların fiyat oranlarını ayarlayacağız. Üretimi paylaştırıp, bazı piyasaların fiyat oranlarını ayarlayacağız. The Informant!-1 2009 info-icon
Europe again? Yine Avrupa mı? Yine mi Avrupa? Yine mi Avrupa? The Informant!-1 2009 info-icon
Europe is out. Avrupa oyun dışı. Avrupa bu işte yok artık. Avrupa bu işte yok artık. The Informant!-1 2009 info-icon
There is a price fixing investigation in the cement manufacturing business there. Çimento üretim işinde bir fiyat belirleme soruşturması başlatılmış. Çimento sektöründeki fiyat ayarlamaları için soruşturma başlatılmış. Çimento sektöründeki fiyat ayarlamaları için soruşturma başlatılmış. The Informant!-1 2009 info-icon
It's got everybody spooked, so we're not going there. Bu herkesi korkuttu, yani oraya gitmiyoruz. Herkes korkmuş durumda, o yüzden Avrupa'ya gitmiyoruz. Herkes korkmuş durumda, o yüzden Avrupa'ya gitmiyoruz. The Informant!-1 2009 info-icon
We can't videotape in Japan. That's not gonna help us. Japonya'da video kaydı yapamayız. Bu bizim işimize yaramaz. Japonya'da görüntü alamayız. Bize yardımı dokunmaz. Japonya'da görüntü alamayız. Bize yardımı dokunmaz. The Informant!-1 2009 info-icon
Hawaii. Hawaii. Peki Hawaii? Peki Hawaii? The Informant!-1 2009 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 165030
  • 165031
  • 165032
  • 165033
  • 165034
  • 165035
  • 165036
  • 165037
  • 165038
  • 165039
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim