• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 165032

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
Okay, this is Mexico City, Paris, Hong Kong, Tokio. Tamam, bunlar, Meksika, Paris, Hong Kong, Tokyo. Pekâlâ, bunlar Mexico City, Paris, Hong Kong ve Tokyo kayıtları. Pekâlâ, bunlar Mexico City, Paris, Hong Kong ve Tokyo kayıtları. The Informant!-1 2009 info-icon
There was a meeting of the Corn Refiners Association in Florida last week. Geçen hafta da Florida'da mısır üreticilerinin bir toplantısı vardı. Geçen hafta Florida'da Mısır Rafinerileri Birliği'nin toplantısı yapıldı. Geçen hafta Florida'da Mısır Rafinerileri Birliği'nin toplantısı yapıldı. The Informant!-1 2009 info-icon
Mick and Terry went to that one. Mick ve Terry de ona gitti. Mick ve Terry de o toplantıya katıldı. Mick ve Terry de o toplantıya katıldı. The Informant!-1 2009 info-icon
They were doing the regular meeting during the day, and at night... Gündüz normal görüşmeleri yapıyorlar ve gece de... Gün boyunca normal toplantılarını yaparken geceleri rakip firmalarımızla... Gün boyunca normal toplantılarını yaparken geceleri rakip firmalarımızla... The Informant!-1 2009 info-icon
...they'd get together with our competitors and work out how to fix the prices. ...rakiplerimizle toplanıp fiyatların ayarlanmasını konuşuyorlar. ...bir araya gelip fiyatları nasıl belirleyecekleri üzerinde tartışıyorlar. ...bir araya gelip fiyatları nasıl belirleyecekleri üzerinde tartışıyorlar. The Informant!-1 2009 info-icon
Watch. In about six months, the price of a liter of soda pop... İzleyin. 6 ay içinde, soda'nın 1 litresi... Göreceksiniz. 6 ay içinde, gazozun litre fiyatında yaklaşık... Göreceksiniz. 6 ay içinde, gazozun litre fiyatında yaklaşık... The Informant!-1 2009 info-icon
...is gonna be about 5 cents more. ...5 sent kadar artacak. ...5 sentlik bir artış olacak. ...5 sentlik bir artış olacak. The Informant!-1 2009 info-icon
Well, when's the next meeting? Bir dahaki toplantı ne zaman? Sonraki toplantı ne zaman? Sonraki toplantı ne zaman? The Informant!-1 2009 info-icon
January. Somewhere in Asia. Ocak'ta. Asya'da bir yerde. Ocak ayında, Asya'da. Ocak ayında, Asya'da. The Informant!-1 2009 info-icon
Mark, I gotta ask you. Why are you doing this? Mark sana sormam gerekiyor. Bunu neden yapıyorsun? Mark, sormadan edemeyeceğim. Bunu neden yapıyorsun? Mark, sormadan edemeyeceğim. Bunu neden yapıyorsun? The Informant!-1 2009 info-icon
We know you lied about the phone line, and you're afraid of that. Telefon hattı hakkında yalan söylediğini ve bundan korktuğunu biliyoruz. Telefon hattı konusunda yalan söylediğini ve bundan korktuğunu biliyoruz. Telefon hattı konusunda yalan söylediğini ve bundan korktuğunu biliyoruz. The Informant!-1 2009 info-icon
But now you're telling us all this other stuff out of the blue. Got to ask you why. Ama şimdi, bize diğer tüm pis işleri anlatıyorsun. Sormak zorundayım, neden? Ama şimdi de damdan düşer gibi anlatmaya başladın bize. Sebebini sorabilir miyim? Ama şimdi de damdan düşer gibi anlatmaya başladın bize. Sebebini sorabilir miyim? The Informant!-1 2009 info-icon
Well, because things are going on I don't approve of. Dönen bu tezgahlar ile gurur duymuyorum çünkü. Çünkü yapılan şeyleri tasvip etmiyorum. Çünkü yapılan şeyleri tasvip etmiyorum. The Informant!-1 2009 info-icon
Now, I'm a biochemist. I'm a technical guy. Ben bir biyokimyacıyım. Teknik bir elemanım. Ben bir biyokimyagerim. Teknik işlerden anlarım. Ben bir biyokimyagerim. Teknik işlerden anlarım. The Informant!-1 2009 info-icon
And they pull me into the business side... Beni işin döndüğü kısım çektiler... Beni işin teknik olmayan kısmına getirdiklerindeyse... Beni işin teknik olmayan kısmına getirdiklerindeyse... The Informant!-1 2009 info-icon
...and suddenly I find out all these things are going on that are illegal. ...ve bir anda yasal olmayan bir sürü iş döndüğünü gördüm. ...yürütülen işlerin yasal olmadığını öğrendim. ...yürütülen işlerin yasal olmadığını öğrendim. The Informant!-1 2009 info-icon
If I want to grow with ADM, I gotta learn the business side. ADM'de yükselmek istiyorsam, işin dönüşünü de öğrenmeliydim. Yola ADM ile devam edeceksem işin bu tarafını da öğrenmem gerekiyordu. Yola ADM ile devam edeceksem işin bu tarafını da öğrenmem gerekiyordu. The Informant!-1 2009 info-icon
And so suddenly, I'm lying. They're making me lie to people. Ve birden, yalan söylüyor oldum. İnsanlara yalan söyletiyorlar. Ama bu çok ani olunca ben de yalan söyledim. Beni yalan söylemeye onlar zorluyor. Ama bu çok ani olunca ben de yalan söyledim. Beni yalan söylemeye onlar zorluyor. The Informant!-1 2009 info-icon
I lie to you. Size yalan söyledim. The Informant!-1 2009 info-icon
I mean, I feel real bad about that. Yani, bundan çok rahatsız oluyorum. Sonuç olarak, bundan çok rahatsızım. Sonuç olarak, bundan çok rahatsızım. The Informant!-1 2009 info-icon
You look at yourself as wearing a white hat and they're wearing black hats? Kendinize bir bakın, siz beyaz şapka takarken onlar siyah takıyorlar. Kendine sütten çıkmış ak kaşık gözüyle bakarken,... Kendine sütten çıkmış ak kaşık gözüyle bakarken,... The Informant!-1 2009 info-icon
Absolutely. Something like that. Kesinlikle, bunun gibi bir şey. Kesinlikle. Onun gibi bir şey. Kesinlikle. Onun gibi bir şey. The Informant!-1 2009 info-icon
When I was a kid, my folks died in an automobile accident. Ben çocukken ailem bir araba kazasında öldü. Ailemi küçükken trafik kazasında kaybettim. Ailemi küçükken trafik kazasında kaybettim. The Informant!-1 2009 info-icon
I was maybe 6 years old and a wealthy man from Ohio adopted me. 6 yaşında falandım ve Ohio'dan zengin bir adam beni evlat edindi. Henüz 6 yaşındaydım ve Ohio'lu varlıklı birisi beni evlat edindi. Henüz 6 yaşındaydım ve Ohio'lu varlıklı birisi beni evlat edindi. The Informant!-1 2009 info-icon
Guy owned amusement parks. He did very well for himself. Lunaparkları olan bir adam. Kendini geliştirmişti. Eğlence parkları işletiyordu. Yeterince iyi kazanıyordu. Eğlence parkları işletiyordu. Yeterince iyi kazanıyordu. The Informant!-1 2009 info-icon
I caught a big break there, real big break. I went to a good school and all. Orada kalsam köşeyi dönerdim, hakikaten dönerdim. İyi bir okula gittim. Büyük bir fırsat yakalamıştım, çok büyük... Büyük bir fırsat yakalamıştım, çok büyük... The Informant!-1 2009 info-icon
Now I adopted two kids of my own. I'm trying to do the right thing here. Şimdi ben de iki tane evlat edindim. Burada doğru olanı yapmaya çalışıyorum. Şimdi iki tane evlatlık çocuğum var. Şimdi iki tane evlatlık çocuğum var. The Informant!-1 2009 info-icon
Well, Mark... Pekala, Mark... Pekâlâ, Mark... Pekâlâ, Mark... The Informant!-1 2009 info-icon
...do you think you'd be wiling to go a few steps further in helping us? ...bu işte bize daha fazla yardım edebilecek misin? ...bize yardımcı olmak için birkaç adım atmaya tamamen gönüllü müsün? ...bize yardımcı olmak için birkaç adım atmaya tamamen gönüllü müsün? The Informant!-1 2009 info-icon
What does that mean? Bu ne demek oluyor? Bu da ne demek? Bu da ne demek? The Informant!-1 2009 info-icon
Would you... Mikrofon... Üstüne dinleme cihazı... Üstüne dinleme cihazı... The Informant!-1 2009 info-icon
...be willing to wear a wire? ...takar mısın? ...yerleştirilmesine razı mısın? ...yerleştirilmesine razı mısın? The Informant!-1 2009 info-icon
We don't have any other sources at this time. We... Şu anda başka kaynağımız yok. Senin... Bu sefer başka hiçbir kaynağımız yok. Bu sefer başka hiçbir kaynağımız yok. The Informant!-1 2009 info-icon
We need your help. Senin yardımına ihtiyacımız var. Yardımına ihtiyacımız var. Yardımına ihtiyacımız var. The Informant!-1 2009 info-icon
We'll be there with you all the way. It won't be easy. Her zaman senin yanında olacağız. Bu kolay olmayacak. Her zaman yanında olacağız. Bu kolay olmayacak. Her zaman yanında olacağız. Bu kolay olmayacak. The Informant!-1 2009 info-icon
I'll use my beeper to signal you when it's time to set up a meeting. Buluşma ayarlamak için sana sinyal göndereceğim. Toplantı ayarlama vakti geldiğinde çağrı cihazımdan sana sinyal göndereceğim. Toplantı ayarlama vakti geldiğinde çağrı cihazımdan sana sinyal göndereceğim. The Informant!-1 2009 info-icon
When you hear this... Bunu duyduğunda... Bu sesi duyduğunda,... Bu sesi duyduğunda,... The Informant!-1 2009 info-icon
You know. Right? ...beni... Anladın mı, tamam mı? Anladın mı, tamam mı? The Informant!-1 2009 info-icon
...you call me. ...arayacaksın, tamam mı? ...beni arayacaksın. ...beni arayacaksın. The Informant!-1 2009 info-icon
He's watched closely at work... İşte yakından takip ediliyor... Çalışırken çok yakından takip ediliyor... Çalışırken çok yakından takip ediliyor... The Informant!-1 2009 info-icon
...and there's reason to believe that ADM has bugged his home. ...ve evine dinleme cihazı koyulduğuna yönelik şüphelerimiz var. ...ve ADM'nin evini dinlemek isteme sebebi de gayet inandırıcı. ...ve ADM'nin evini dinlemek isteme sebebi de gayet inandırıcı. The Informant!-1 2009 info-icon
He's under a great deal of pressure. I mean, you gotta feel for the guy. Büyük bir baskı altında. Bu adamı anlamanız gerekiyor. Büyük bir baskı altında. Yani, bu çocuğun durumunu anlamalısın. Büyük bir baskı altında. Yani, bu çocuğun durumunu anlamalısın. The Informant!-1 2009 info-icon
He tells us the truth one day... Dün bize doğruyu söyledi... Bir gün bize doğruyu söylüyor... Bir gün bize doğruyu söylüyor... The Informant!-1 2009 info-icon
...and wakes up the next with two lives instead of one. ...ve bugün bir yerine iki hayatı var. ...ve ertesi gün uyandığında artık iki kişi oluyor. ...ve ertesi gün uyandığında artık iki kişi oluyor. The Informant!-1 2009 info-icon
Well, the good news is he decided to wake up and tell the truth. İyi haber şu ki, uyanıp bize doğruyu söylemek istedi. İyi haber ise uyanıp bize doğruyu söylemeye karar vermesi. İyi haber ise uyanıp bize doğruyu söylemeye karar vermesi. The Informant!-1 2009 info-icon
There are these butterflies in Central America. Orta Amerika'da kelebekler vardır. Orta Amerika'da bir çeşit kelebek türü yaşar. Orta Amerika'da bir çeşit kelebek türü yaşar. The Informant!-1 2009 info-icon
They're blue and orange and yellow and have poison in their wings. Renkleri mavi, turuncu ve sarıdır ve kanatlarında zehir taşırlar. Mavi, turuncu ve sarı renkli olup kanatlarında zehir vardır. Mavi, turuncu ve sarı renkli olup kanatlarında zehir vardır. The Informant!-1 2009 info-icon
Just enough poison to stop a bird heart. Bir kuşun kalbini durdurmaya yetecek kadar zehir. Bir kuşun kalbini durduracak seviyede. Bir kuşun kalbini durduracak seviyede. The Informant!-1 2009 info-icon
But the birds know this somehow, so they don't eat them. Ama kuşlar bunu bir şekilde bilirler ve onları yemezler. Ama kuşlar her nasıl oluyorsa bunu bilir ve onları yemezler. Ama kuşlar her nasıl oluyorsa bunu bilir ve onları yemezler. The Informant!-1 2009 info-icon
But there are other ones, butterflies... Turuncu, mavi ve sarı olan başka... Ama başka kelebekler de vardır, yine turuncu, mavi ve sarı renkte... Ama başka kelebekler de vardır, yine turuncu, mavi ve sarı renkte... The Informant!-1 2009 info-icon
...they're orange, blue and yellow too, but no poison wings. ...bir kelebek türü daha vardır ama zehirsizdir. ...ama onların kanatlarında zehir yoktur. ...ama onların kanatlarında zehir yoktur. The Informant!-1 2009 info-icon
They're just flying around, looking dangerous, getting by on their looks. Etrafta uçuşup, tehlikeli gözükürler ve görüntüleri sayesinde yaşarlar. Görünüşlerinden elde ettikleri tehlikeli görünümle etrafta rahatça uçuşurlar. Görünüşlerinden elde ettikleri tehlikeli görünümle etrafta rahatça uçuşurlar. The Informant!-1 2009 info-icon
Hey, Mark. Mark. Selam, Mark. Selam, Mark. The Informant!-1 2009 info-icon
Hi, Brian. Ready to make the call? Merhaba, Brian. Aramayı yapmaya hazır mısın? Merhaba, Brian. Görüşme yapmaya hazır mısın? Merhaba, Brian. Görüşme yapmaya hazır mısın? The Informant!-1 2009 info-icon
Hey, wait up, dipshit. We're gonna do it here? Bekle lanet olası. Burada mı yapacağız? Beni beklesene, geri zekâlı. Burada mı yapacağız? Beni beklesene, geri zekâlı. Burada mı yapacağız? The Informant!-1 2009 info-icon
We can't get a room. There's problems with that. Bir oda tutamıyoruz. Problem yaşıyoruz. Oda ayarlayamadık. Bir sorunla karşılaştık. Oda ayarlayamadık. Bir sorunla karşılaştık. The Informant!-1 2009 info-icon
I don't know, it just kind of seems, you know, awkward. Bilmiyorum bu çok şey görünüyor. Garip. Bilemiyorum, sanki bu biraz tuhaf oldu. Bilemiyorum, sanki bu biraz tuhaf oldu. The Informant!-1 2009 info-icon
It's the best I can do right now. Şu anda yapabileceğimin en iyisi bu. Şu anda elimden gelenin en iyisi bu. Şu anda elimden gelenin en iyisi bu. The Informant!-1 2009 info-icon
Hold the microphone against the receiver and I'll hold the recorder. ...mikrofonu alıcıya doğru tut, kayıt cihazını ben tutarım. Mikrofonu alıcıya tutman yeterli, ben de kayıt cihazını tutacağım. Mikrofonu alıcıya tutman yeterli, ben de kayıt cihazını tutacağım. The Informant!-1 2009 info-icon
009... 009... The Informant!-1 2009 info-icon
...454... ...454... The Informant!-1 2009 info-icon
...58822. ...58822. The Informant!-1 2009 info-icon
No, no, put it on the receiver. Mr. Yamamoto, please. Hayır, hayır, alıcıya tut. Bay Yamamoto, lütfen. Hayır, hayır, alıcıya yaklaştır. Bay Yamamoto, lütfen. Hayır, hayır, alıcıya yaklaştır. Bay Yamamoto, lütfen. The Informant!-1 2009 info-icon
The receiver. Alıcıya. The Informant!-1 2009 info-icon
I have it on the receiver. On the receiver, where you hear. Alıcı da zaten. Alıcıya, duyduğun yere. Zaten alıcıya tutuyorum. Duyduğun kısma. Zaten alıcıya tutuyorum. Duyduğun kısma. The Informant!-1 2009 info-icon
I'm on hold. Beklemeye aldılar. The Informant!-1 2009 info-icon
Hello, Mr. Yamamoto. It is Mark Whitacre. Merhaba, Bay Yamamoto. Ben Mark Whitacre. The Informant!-1 2009 info-icon
Hi, sir. How are you? Merhaba, efendim. Nasılsınız? The Informant!-1 2009 info-icon
No, I'm doing a lot of traveling this week, a lot of traveling. Hayır, bu hafta sürekli seyahat edeceğim. Çok fazla. Hayır, bu hafta pek çok seyahatim olacak, çok fazla. Hayır, bu hafta pek çok seyahatim olacak, çok fazla. The Informant!-1 2009 info-icon
How are sales? Satışlar nasıl? Satışlar nasıl gidiyor? Satışlar nasıl gidiyor? The Informant!-1 2009 info-icon
Certainly we need to, in terms of our... Kesinlikle, büyük müşterilerimiz... Kesinlikle büyük tüketici... Kesinlikle büyük tüketici... The Informant!-1 2009 info-icon
In terms of our big customers... ...için güzel bir fiyat... Büyük tüketici bağlamında... Büyük tüketici bağlamında... The Informant!-1 2009 info-icon
...we definitely need to be thinking about a good price, yes? ...düşünmemiz gerekiyor değil mi? ...kesinlikle iyi bir fiyat düşünüyoruz, değil mi? ...kesinlikle iyi bir fiyat düşünüyoruz, değil mi? The Informant!-1 2009 info-icon
It's better to maintain a price of $2.50 in other countries... Diğer ülkelerde 2.50 doları korumak... Diğer ülkelerde 2.50 dolar iken... Diğer ülkelerde 2.50 dolar iken... The Informant!-1 2009 info-icon
...and $1.05 for the United States, and just like that, there it is: price fixing. ...ve Amerika'da 1.05'e satmak en iyisi. İşte bu kadar, fiyat belirlemek. ...Amerika da 1.05 dolar olması daha iyi. İşte al sana fiyat belirleme. ...Amerika da 1.05 dolar olması daha iyi. İşte al sana fiyat belirleme. The Informant!-1 2009 info-icon
Well, this is great, Mark. This verifies everything you've been saying. Bu çok güzel, Mark. Bu, söylediğin her şeyi doğruluyor. Bu gerçekten harika, Mark. Tüm bunlar söylediklerini kanıtlıyor. Bu gerçekten harika, Mark. Tüm bunlar söylediklerini kanıtlıyor. The Informant!-1 2009 info-icon
Thank you. Thank you so much. Yeah. Absolutely. Teşekkürler. Çok teşekkürler. Evet, rica ederim. Teşekkürler. Çok sağ ol. Ne demek. Rica ederim. Teşekkürler. Çok sağ ol. Ne demek. Rica ederim. The Informant!-1 2009 info-icon
I like an indoor pool. Year round usage. Kapalı havuzları severim. Bütün yıl kullanabilirsiniz. Kapalı havuzları çok seviyorum. Yıl boyunca kullanabiliyorsun. Kapalı havuzları çok seviyorum. Yıl boyunca kullanabiliyorsun. The Informant!-1 2009 info-icon
I like the steam off it in the winter. Very mysterious, that steam. Kışın üzerindeki buhar hoşuma gidiyor. Oldukça gizemli. Kışın buhar iyidir. Ne güzel şey şu buhar. Kışın buhar iyidir. Ne güzel şey şu buhar. The Informant!-1 2009 info-icon
Well, Marty... Marty... The Informant!-1 2009 info-icon
...when you started work at ADM, how much money did you want? ...ADM için çalışmaya ne zaman başladın, ne kadar istedin? ...ADM'de işe başlarken ne kadar maaş istemiştin? ...ADM'de işe başlarken ne kadar maaş istemiştin? The Informant!-1 2009 info-icon
I wanted 50 grand. 50.000 dolar istedim. 50 bin dolar. 50 bin dolar. The Informant!-1 2009 info-icon
But I went and told Terry, "We can't get this guy for less than 75." Ben de Terry'e gidip ''Bu adamı 75.000'den aza alamayız'' diyordum. Ama ben Terry'e demiştim ki: "Bu adamla 75 binden aşağı anlaşamayız." Ama ben Terry'e demiştim ki: "Bu adamla 75 binden aşağı anlaşamayız." The Informant!-1 2009 info-icon
Yeah. I got it for you. You were the first I hired. Evet. Ben senin için hallettim. İlk işe aldığım adam sensin. Evet. Bunu ben ayarladım. İşe aldığım ilk kişisin. Evet. Bunu ben ayarladım. İşe aldığım ilk kişisin. The Informant!-1 2009 info-icon
You've always been really generous with me. And I appreciate it. Biliyorum Mark. Bana karşı hep cömerttin. Minnettarım. Bana karşı her zaman çok cömert davrandın. Bunun için sana minnettarım. Bana karşı her zaman çok cömert davrandın. Bunun için sana minnettarım. The Informant!-1 2009 info-icon
Here's what I want you to do. Yapmanı istediğim şey şu. Senden istediğim şey şu. Senden istediğim şey şu. The Informant!-1 2009 info-icon
I want you to write down a name. Bir isim yazmanı istiyorum. Bir isim not etmeni istiyorum. Bir isim not etmeni istiyorum. The Informant!-1 2009 info-icon
Okay. What's the name? Tamam, neymiş? Peki. Neymiş bu isim? Peki. Neymiş bu isim? The Informant!-1 2009 info-icon
Nordkron Chemie. Nordkron Chemie. The Informant!-1 2009 info-icon
What is that, like, a Nigerian name or something? Ne bu? Nijerya ismi falan mı? Bu ne böyle, Nijeryalı ismi falan mı? Bu ne böyle, Nijeryalı ismi falan mı? The Informant!-1 2009 info-icon
I like my hands. I think they're probably my favorite part of my body. Ellerimi severim. Vücudumda en çok sevdiğim yerlerdir. Ellerimi severim. Sanırım, vücudumun en beğendiğim kısmı ellerim. Ellerimi severim. Sanırım, vücudumun en beğendiğim kısmı ellerim. The Informant!-1 2009 info-icon
I think that can be used to my advantage in social situations. Sanırım sosyal durumlarda bu benim avantajım. Sanırım bu sosyal ilişkilerde benim için bir avantaj olabilir. Sanırım bu sosyal ilişkilerde benim için bir avantaj olabilir. The Informant!-1 2009 info-icon
If I can get people focused on my hands, I can get a good result in a meeting. İnsanların ellerime odaklanmasını sağlayabilirsem... İnsanların ellerime yoğunlaşmalarını sağlayabilirsem... İnsanların ellerime yoğunlaşmalarını sağlayabilirsem... The Informant!-1 2009 info-icon
Eye contact is real important too. Göz teması da çok önemli tabi. Tabii göz teması kurmak da önemli. Tabii göz teması kurmak da önemli. The Informant!-1 2009 info-icon
Hey, I'm gonna check messages. Ben mesajlarımı kontrol edeceğim. Ben bir mesajlarımı kontrol edeyim. Ben bir mesajlarımı kontrol edeyim. The Informant!-1 2009 info-icon
My phone died. I was on with the plant. Pardon, telefonum çekmiyor. Sanırım bina yüzünden. Kusura bakmayın çocuklar, telefonumun şarjı bitti. Fabrikayla görüşüyordum. Kusura bakmayın çocuklar, telefonumun şarjı bitti. Fabrikayla görüşüyordum. The Informant!-1 2009 info-icon
Is there a payphone, a public but kind of...? Ödemeli bir telefon var mı? Ankesörlü falan? Buralarda ankesörlü telefon falan var mı? Buralarda ankesörlü telefon falan var mı? The Informant!-1 2009 info-icon
Across the lobby. Right. Lobinin sonunda. Tamam. Lobinin hemen karşısında. Peki, sağ olun. Lobinin hemen karşısında. Peki, sağ olun. The Informant!-1 2009 info-icon
Mark, this is important bioproduct stuff. I know. Mark, biyoürünler çok önemli. Biliyorum. Hadi, Mark, bu biyoürün işleri çok önemli. Biliyorum. Hadi, Mark, bu biyoürün işleri çok önemli. Biliyorum. The Informant!-1 2009 info-icon
Hi, Dave. How's Holly doing? Merhaba Dave, Holly nasıl? Merhaba, Dave. Holly nasıl? Merhaba, Dave. Holly nasıl? The Informant!-1 2009 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 165027
  • 165028
  • 165029
  • 165030
  • 165031
  • 165032
  • 165033
  • 165034
  • 165035
  • 165036
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim