Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 164835
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
I have a toy under here. I'm gonna uncover it, but don't look. | Buranın altında bir oyuncağım var. Onun üzerini açıcam ama bakmayacaksın. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
I want you to keep looking straight ahead. Don't turn around, don't peek. | Senden direk karşıya bakmanı istiyorum. Dönme ve gizlice bakma | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
I'm gonna uncover it and turn it on, but don't look. | Paketinden çıkarıcam ve çalıştıracağım, ama sen bakma. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
I have to get something I left in the hall, so I'll be back in a minute. | Salonda bıraktığım birşeyi alıp gelicem, bir dakika içinde buradayım. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
But don't look at the toy while I'm gone. Keep looking straight ahead. | Ama ben gidince oyuncağa bakma. Karşıya bakmaya devam et. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
When I come back we can play with it, but don't look at it, OK? | ben geri gelince onunla oynayabiliriz, ama bakma,tamam mı? | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
Don't peek. | Sakın gizlice bakma. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
So, what do you think he's gonna do? | Onun ne yapacağı hakkında ne düşünüyorsun? | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
I think he'll lie. I think he'll look. He'll look and lie. OK. | Sanırım yalan söyleyecek. Sanırım bakacak. Bakıp yalan söyleyecek.Tamam. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
Let's look and see. | Bakıp görelim. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
His eyes are starting to... He's gonna peek. | Gözleri dönmeye başladı...Gizlice bakacak. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
OK. You know, I have to tell you | Tamam.Biliyorsun,sana anlatmak zorundayım | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
that three year old children, about 70 percent of them peek. | üç yaşındaki çocukların, yaklaşık %70'i gizlice bakar. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
And when they peek, almost all of them lie. | Ve gizlice baktıklarında, hemen hemen hepsi yalan söyler. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
Jerry, did you peek? No? Good for you. | Jerry,gizlice baktın mı?Hayır?Senin için iyi. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
You wanna turn around and play? All right, go ahead and play. | Şimdi dönüp oynayacak mısın? Tamam,git ve oyna. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
Well, you were right. They peek and then they lie about peeking. | Haklıymışsın. Gizlice bakarlar ve bakmadım derler. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
And they lie because they don't want to get into trouble. | Ve yalan söylerler Çünkü başları sıkıntıya girsin istemezler. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
And if you think about it, it makes sense. | Ve bunu düşünürsen,bunun bir anlamı vardır. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
Not only didn't they do something right, but they may get punished for it. | Sadece doğru birşeyi yapmadılar, ama bunun için cezalandırılabilirler. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
And so it turns out that the smartest kids are not the ones who tell the truth, | Ve ortaya çıkan şu ki,en sevimli çocuk doğruyu söyleyen çocuk değil, | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
but, in fact, the ones who lie about it. | aslında, yalan söyleyendir. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
And it's true. At this age, the higher your IQ, the more likely you are to lie. | Ve bu doğru. Bu yaşta,IQ yükseldikçe, yalan söyleme ihtimali artar. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
To lie deliberately, these children have to be aware | Kasıtlı yalan söylemek için, bu çocuklar | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
that the experimenter doesn't know whether or not they've peeked. | gözlemcinin gerçekten gizlice bakıp bakmadığını bilmediğinden haberdar olmalıdır. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
Did you peek at it behind you? No. | Arkandaki şeye gizlice baktın mı? Hayır. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
This awareness that other people can have different beliefs and thoughts from your own | Diğer insanların farklı inanış ve düşünceleri olmasının farkında olma | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
is not just useful for the occasional fib. It's a crucial stage. | yaygın palavralar için kullanışlı değildir. Bu can alıcı bir aşamadır. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
All children need to pass it before they are ready for the adult world. | Yetişkin dünyasına hazır olmadan önce bütün çocukların bundan geçmesine ihtiyaç vardır. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
Scientists call it ''theory of mind''. But it's not as difficult as it sounds. | Bilim adamları buna "zihin teorisi" diyor. Ama adı kadar zor değil. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
It's our human skill of working out what another person might be thinking. | Başka bir insanın ne düşündüğünü bilebilmek bir insan yeteneğidir. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
To do it, we need to realise | Bunu yapabilmek için, bizlerin farklı istekleri ve niyetleri, | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
that each of us has different wishes and intentions, likes and dislikes. | beğendikleri ve beğenmedikleri olduğunu idrak etmeye ihtiyacımız vardır. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
My thoughts and desires are not necessarily the same as yours. | Benim düşünce ve arzularım seninki ile aynı değildir. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
We do it all the time without even being aware of it. | Farkında olmadan bile herzaman bunu yaparız. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
Yet theory of mind is the very cornerstone of all our relationships with other people. | Diğer insanlarla olan bütün ilişkilerimizde zihin teorisi bir köşetaşıdır. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
But at three years old these children are too young to have learnt it. | Ama üç yaşındaki çocuklar için bunu öğrenmek çok erkendir. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
Jack and Jill went up a hill... | Jack ve Jill tepeye çıktılar... | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
The triplets are just four, and HAVE developed theory of mind. | Üçüzler sadece 4 yaşında ve zihin teorisini geliştirdiler. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
Take hide and seek. If you think about it, it's quite a sophisticated game. | Sakla ve bul al.Eğer düşünürsen, oldukça karmaşık bir oyun. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
The boys know their dad won't be able to see them if they hide themselves properly. | Çocuklar, kendilerini iyi saklarlarsa babalarının kendilerini göremeyeceklerini bilirler. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
Roar, roar! | kükre, kükre | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
Sweet, look at the hiding guys. | Tatlı,saklanan çocuklara bak. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
They realise his view of the world can be different from their own. | Onun dünya görüşünün kendilerininkinden farklı olduğunun farkındadırlar. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
I see a hip hop. There is the James boy. | Bir hip hop görüyorum.James'in oğlu var. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
Theory of mind is even more essential in making sense of stories. | Zihin teorisi hikayelerin duyarlılığını oluşturma da daha önemlidir. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
To follow what's going on in Snow White, | Pamuk Prenses'te ne olduğunu takip etmek için, | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
the triplets need to grasp that different people will see the world differently. | üçüzlerin, farklı insanların dünyayı farklı gördüklerini idrak etmeye ihtiyaçları vardır. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
Most children younger than three will assume Snow White has the same knowledge they do: | Üçüzlerden daha genç çoğu çocuk Pamuk Prenses'in kendileri ile aynı bilgiye sahip olduklarını varsayacak: | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
that the apple is poisoned and Snow White shouldn't eat it. | elmanın zehirli olduğu ve Pamuk Prenses'in onu yememesi gerektiği. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
This makes a nonsense of the story. The triplets, though, know better. | Bu hikayeyi duyarsıs kılmaktadır. Üçüzler bunu daha iyi bilirler. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
What was the old woman giving her? An apple. | Yaşlı kadın ona ne veriyor? Bir elma. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
But what was it really? A poisoned apple. | Ama gerçekte neydi? Zehirli bir elma. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
But what did Snow White think it was? A present. | Pamuk Prenses onun ne olduğunu düşündü? Bir hediye. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
A present. Who was that? | Bir hediye. Kimdi o? | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
A mean queen. | Cimri bir kraliçe. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
And what was she trying to do? Hurt Snow White. | Ve ne yapmaya çalışıyordu? Pamuk Prenses'in canını yakmaya. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
Was it a nice thing to do? | Bu yapılacak hoş bir şey miydi? | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
It was a BAD thing to do. | Kötü birşeydi. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
Understanding what motivates others, in fairy tales or real life, seems obvious to us. | Peri masallarında yada gerçek hayatta başkalarını motive eden şeyi anlamak bize kolay görünür. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
But it's a key turning point in every child's development. | Ama çocuk gelişiminde bir anahtar dönüm noktasıdır. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
By scanning people's brain activity, | İnsanların beyin aktivitesini tarayarak, | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
it's been possible to identify the part of the brain where theory of mind develops. | zihin teorisinin geliştiği beyin kısmını aydınlatmak mümkündür. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
Tell stories that require it, | Bunu gerektiren hikayeler anlatın, | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
and this important section right at the front of the brain literally lights up. | ve bu önemli kısım beynin ön tarafı gerçekten aydınlanır. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
In the triplets, the brain connections of this area are now almost complete. | Üçüzlerde, bu bölgedeki beyin bağlantıları hemen hemen tamamdır. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
Theory of mind is the final piece of the jigsaw. | böylece bilincimizi oluşturan birçok eleman uyum içinde çalışır. Zihin teorisi testerenin son parçasıdır. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
It marks the transition from babyhood to childhood. | Bebeklikten çocukluğa geçişi işaret eder. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
0nce a child has made it, the world will never seem the same again. | Çocuk bunu yaptığında, dünya artık aynı görünmeyecektir. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
La cucaracha, la cucaracha | La cucaracha, la cucaracha | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
La, la, la, la, la, la... | La, la, la, la, la, la... | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
(W0MAN) We'll miss them when they go off to school, | (KADIN) Onları özleyeceğiz okullarına gittiklerinde, | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
because pretty much all of our time and energy goes into managing them. | zamanımız ve enerjimizin büyük bir kısmı onları idare etmeye gitmektedir. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
This is our favourite song again. Can you guys sing along to the song? | o araç vücudumuzdur. Bu bizim tekrar favori şarkımız. Bu şarkıya eşlik edebilir misiniz? | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
We have mixed feelings. It would be great to have some time, | Duyguları karıştırdık. Bazen çok iyi oluyordu, | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
but then it'll be scary to send them out into the world, just to be so independent. | ama daha sonra onları bağımsız olarak dışarı göndermek korku verici oldu. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
La, la, la, la, la, la, la | La, la, la, la, la, la, la | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
0le | 0le | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
OK, hold on. And you're next, big guy. | Tamam.Sıradaki sensin,büyük oğlan. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
Have a good day, OK? Bye. | İyi günler,Tamam? Bay. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
I wanna see you climb those big steps. | Bu büyük merdivenleri tırmandığını görmek istiyorum. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
Yeah. Hold on to the railing, and have a good day at school. | Yeah. parmaklıklardan tut, ve okulda iyi bir gün geçirmen dileğiyle. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
0ver just four years | Dört yıldır | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
the triplets have met all the challenges this new and exciting world has thrown at them: | üçüzler bütün zorluklarla karşılaştılar bu yeni ve heyecan verici dünya onlara | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
to walk, to talk, to understand the thoughts of others. | yürümeyi, konuşmayı, başkalarının düşüncelerini anlamayı öğretti. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
They are ready for the next stage of their lives. | Hayatın diğer aşamaları için hazırlar artık. Çeviren 315 M.ÖNDE . ALTO SUNDU. | The Human Body-2 | 1998 | ![]() |
Between the turmoil of puberty and the decline of old age, | Ergenliğin karmaşası ile yaşlılığın verdiği gerileme arasında | The Human Body-3 | 1998 | ![]() |
the human body reaches its peak. | insan vücudu zirveye çıkar. Hayatlarımızı, son kader anını düşünmeksizin yaşarız. | The Human Body-3 | 1998 | ![]() |
In biological terms, as adults, we are the finished article. | biyolojik terimle yetişkin olarak biz biten maddeleriz. | The Human Body-3 | 1998 | ![]() |
Now is the time when we begin to live our life, rather than prepare for life. | Şimdi hayata hazırlanma yerine, hayatı yaşamaya başladığımız zamandır. | The Human Body-3 | 1998 | ![]() |
There's something unique about the adult body | Yetişkin vücudu ile ilgili olarak eşsiz birşey vardır | The Human Body-3 | 1998 | ![]() |
which has made us the most powerful animal species on Earth. | ve bu bizi dünyanın en güçlü hayvan türü yapmaktadır. | The Human Body-3 | 1998 | ![]() |
It has enabled us to rule the natural world. | Doğal dünyayı yönetme imkanını bize vermiştir. | The Human Body-3 | 1998 | ![]() |
It has given us the flexibility to escape the confines of our planet, | Bize gezegenimizin sınırlarından kurtulma esnekliğini vermiştir, | The Human Body-3 | 1998 | ![]() |
to venture out into space. | uzaya atarak. | The Human Body-3 | 1998 | ![]() |
We've even managed to explore inside our own bodies. | Kendi vücudumuzun içini keşfetmeyi bile başardık. | The Human Body-3 | 1998 | ![]() |
Every day, doctors make repairs to our internal world. | Hergün doktorlar iç dünyamızda tamiratlar yapmaktadırlar. | The Human Body-3 | 1998 | ![]() |
So, all the triumphs of human endeavour stem from one thing. | dolayısıyla,bütün insan emeğinin zaferi tek bir şeye dayanmaktadır. | The Human Body-3 | 1998 | ![]() |
It's the most mysterious part of the human body, | İnsan vücudunun en gizemli kısmı, | The Human Body-3 | 1998 | ![]() |
and yet it dominates the way we live our adult lives. It is the brain. | ve yaşadığımız yetişkin hayatına egemen olan organımız,beynimizdir. | The Human Body-3 | 1998 | ![]() |