Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 163377
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Are you teIIing me who`s going to be president next? | Bir sonraki baskanin kim olacagini mi soyleyeceksin? Bir sonraki başkanın kim olacağını mı söyleyeceksin? Bir sonraki başkanın kim olacağını mı söyleyeceksin? | The Firm-1 | 1993 | |
| That wouId be vaIuabIe information. | Cok degerli bir bilgi olurdu. Çok değerli bir bilgi olurdu. Çok değerli bir bilgi olurdu. | The Firm-1 | 1993 | |
| Mr ToIar has a pIan that... | Bay Tolar'in plani... Bay Tolar'ın planı... Bay Tolar'ın planı... | The Firm-1 | 1993 | |
| that meets aII your needs, whoever`s in the White House. | Beyaz Saray'da kim olursa olsun, tum ihtiyaclarinizi karsilar. Beyaz Saray'da kim olursa olsun, tüm ihtiyaçlarınızı karşılar. Beyaz Saray'da kim olursa olsun, tüm ihtiyaçlarınızı karşılar. | The Firm-1 | 1993 | |
| Let him teII me. He`s trying to. | nlatsin. nlatmaya calisiyor. Anlatsın. Anlatmaya çalışıyor. Anlatsın. Anlatmaya çalışıyor. | The Firm-1 | 1993 | |
| Are you his Iawyer or mine? Neither one, sir. | onun mu avukatisin, benim mi? Hicbirinizin. Onun mu avukatısın, benim mi? Hiçbirinizin. Onun mu avukatısın, benim mi? Hiçbirinizin. | The Firm-1 | 1993 | |
| Why the fuck are you here? Sonny... | o halde ne diye buradasin? Sonny... O halde ne diye buradasın? Sonny... O halde ne diye buradasın? Sonny... | The Firm-1 | 1993 | |
| You`re not the firm`s onIy concern here. | Sirketin tek musterisi sen degilsin. Şirketin tek müşterisi sen değilsin. Şirketin tek müşterisi sen değilsin. | The Firm-1 | 1993 | |
| We put you into deaIs with other cIients | Seni baska musterilerin anlasmalarina dahil ettik Seni başka müşterilerin anlaşmalarına dahil ettik Seni başka müşterilerin anlaşmalarına dahil ettik | The Firm-1 | 1993 | |
| who may be sensitive about exposing their reIationships | yabanci avukatlara iliskilerinin aciklanmasina yabancı avukatlara ilişkilerinin açıklanmasına yabancı avukatlara ilişkilerinin açıklanmasına | The Firm-1 | 1993 | |
| to outside attorneys. | tepki gosterebilirler. tepki gösterebilirler. tepki gösterebilirler. | The Firm-1 | 1993 | |
| You hear that, counseIIor? That`s a veiIed threat. | Duydunuz mu avukat? Bu ustu ortulu bir tehdit. Duydunuz mu avukat? Bu üstü örtülü bir tehdit. Duydunuz mu avukat? Bu üstü örtülü bir tehdit. | The Firm-1 | 1993 | |
| If you`re taIking about our friends in Chicago, | Chicago'daki dostlarimizdan soz ediyorsaniz, Chicago'daki dostlarımızdan söz ediyorsanız, Chicago'daki dostlarımızdan söz ediyorsanız, | The Firm-1 | 1993 | |
| they don`t make money when I pay you fees. You do. | size odeme yaptigimda onlar para kazanmaz. Siz kazanirsiniz. size ödeme yaptığımda onlar para kazanmaz. Siz kazanırsınız. size ödeme yaptığımda onlar para kazanmaz. Siz kazanırsınız. | The Firm-1 | 1993 | |
| They make money being in business with me. | Benimle is yaptiklari icin para kazanirlar. Benimle iş yaptıkları için para kazanırlar. Benimle iş yaptıkları için para kazanırlar. | The Firm-1 | 1993 | |
| As Iong as they`re making money, | onlar para kazandigi surece, Onlar para kazandığı sürece, Onlar para kazandığı sürece, | The Firm-1 | 1993 | |
| they don`t care who does my taxes. | vergimle kimin ilgilendigini umursamazlar. vergimle kimin ilgilendiğini umursamazlar. vergimle kimin ilgilendiğini umursamazlar. | The Firm-1 | 1993 | |
| You don`t know me. I`m a nice guy. | Beni tanimiyorsun. Iyi biriyim. Beni tanımıyorsun. İyi biriyim. Beni tanımıyorsun. İyi biriyim. | The Firm-1 | 1993 | |
| Lose me a miIIion bucks, I won`t break your Ieg. | Bana bir Milyon Dolar kaybettirsen, bacaginizi kirmam. Bana bir Milyon Dolar kaybettirsen, bacağınızı kırmam. Bana bir Milyon Dolar kaybettirsen, bacağınızı kırmam. | The Firm-1 | 1993 | |
| Sonny... Let`s not get carried away. | Sonny... Kendimizi kaptirmayalim. Sonny... Kendimizi kaptırmayalım. Sonny... Kendimizi kaptırmayalım. | The Firm-1 | 1993 | |
| What did I say? It`s what you didn`t say. | Ne dedim ki? Mesele soylemediklerin. Ne dedim ki? Mesele söylemediklerin. Ne dedim ki? Mesele söylemediklerin. | The Firm-1 | 1993 | |
| What I didn`t say? What didn`t I say? | Neyi soylemedim? Neyi soylemedim? Neyi söylemedim? Neyi söylemedim? Neyi söylemedim? Neyi söylemedim? | The Firm-1 | 1993 | |
| ``Thank you.`` | ''Tesekkurler.'' ''Teşekkürler.'' ''Teşekkürler.'' | The Firm-1 | 1993 | |
| Mr ToIar`s scheduIe virtuaIIy guarantees you | Bay Tolar'in programi sifir riskle, sifir vergi Bay Tolar'ın programı sıfır riskle, sıfır vergi Bay Tolar'ın programı sıfır riskle, sıfır vergi | The Firm-1 | 1993 | |
| zero tax with zero risk. | guvencesi veriyor. güvencesi veriyor. güvencesi veriyor. | The Firm-1 | 1993 | |
| Your stock wouId be the face amount of the instaIment. | Stogunuzdaki mallarin listesi vergi formunuzda bulunacak. Stoğunuzdaki malların listesi vergi formunuzda bulunacak. Stoğunuzdaki malların listesi vergi formunuzda bulunacak. | The Firm-1 | 1993 | |
| The stock has no vaIue but it`s offset against income. | Stoklarin degeri olmayacak ama gelirinizi dengeleyecek. Stokların değeri olmayacak ama gelirinizi dengeleyecek. Stokların değeri olmayacak ama gelirinizi dengeleyecek. | The Firm-1 | 1993 | |
| You defer your tax in fuII, even with a bankabIe LC. | Verginizi erteleyebileceksiniz, hatta banka akreditifiyle. | The Firm-1 | 1993 | |
| Deferred tiII when? What do you care? | Ne zamana kadar? Bundan size ne? | The Firm-1 | 1993 | |
| It`s the best interest free Ioan you`II ever get. | labileceginiz en iyi faizsiz kredi olacak. Alabileceğiniz en iyi faizsiz kredi olacak. Alabileceğiniz en iyi faizsiz kredi olacak. | The Firm-1 | 1993 | |
| So the worst is I pay my taxes much, much Iater? | En kotu durumda vergimi cok cok sonra mi odeyecegim? En kötü durumda vergimi çok çok sonra mı ödeyeceğim? En kötü durumda vergimi çok çok sonra mı ödeyeceğim? | The Firm-1 | 1993 | |
| No. Next year they`re cIosing this IoophoIe. | Hayir. Gelecek yil boslugu kapatiyorlar. Hayır. Gelecek yıl boşluğu kapatıyorlar. Hayır. Gelecek yıl boşluğu kapatıyorlar. | The Firm-1 | 1993 | |
| If you haven`t grabbed this proposaI, | Bu oneriyi kabul etmeyecek olursaniz, Bu öneriyi kabul etmeyecek olursanız, Bu öneriyi kabul etmeyecek olursanız, | The Firm-1 | 1993 | |
| you`II feeI you`ve been fucked | bir filin bile hissedecegi bir filin bile hissedeceği bir filin bile hissedeceği | The Firm-1 | 1993 | |
| with a dick big enough for an eIephant to feeI it. | kadar buyuk bir kazik yiyeceksiniz. kadar büyük bir kazık yiyeceksiniz. kadar büyük bir kazık yiyeceksiniz. | The Firm-1 | 1993 | |
| Do you know that for a fact? | Bundan kesin emin misiniz? | The Firm-1 | 1993 | |
| Hey, you Iike the word ``protege``? | Hey, imtiyazli kelimesini sever misiniz? Hey, imtiyazlı kelimesini sever misiniz? Hey, imtiyazlı kelimesini sever misiniz? | The Firm-1 | 1993 | |
| I never had one. You ever been one? | Hic imtiyazim olmadi. Sizin oldu mu? Hiç imtiyazım olmadı. Sizin oldu mu? Hiç imtiyazım olmadı. Sizin oldu mu? | The Firm-1 | 1993 | |
| I`m ``A``, you`re ``B``. Right next door. | Ben '''''dayim, sen ''B'''de. Yan kapidan. Ben ''A'''dayım, sen ''B'''de. Yan kapıdan. Ben ''A'''dayım, sen ''B'''de. Yan kapıdan. | The Firm-1 | 1993 | |
| Avery, who`s in Chicago? We`II get to aII that. | very, Chicago'da kim var? Bunu konusuruz. Avery, Chicago'da kim var? Bunu konuşuruz. Avery, Chicago'da kim var? Bunu konuşuruz. | The Firm-1 | 1993 | |
| To heII with it. CIean up and come over. | Cani cehenneme. Temizlenip, bana gel. Canı cehenneme. Temizlenip, bana gel. Canı cehenneme. Temizlenip, bana gel. | The Firm-1 | 1993 | |
| You earned a good night out. | Iyi bir yemegi hak ettin. İyi bir yemeği hak ettin. İyi bir yemeği hak ettin. | The Firm-1 | 1993 | |
| Mr Abanks, I don`t beIieve it was an accident. | Bay banks, bence olay kaza degildi. Bay Abanks, bence olay kaza değildi. Bay Abanks, bence olay kaza değildi. | The Firm-1 | 1993 | |
| Just think about it. | Bir dusunun. Bir düşünün. Bir düşünün. | The Firm-1 | 1993 | |
| I Iost my son. | oglumu yitirdim. Oğlumu yitirdim. Oğlumu yitirdim. | The Firm-1 | 1993 | |
| You`re right. I`m sorry. Nothing to bury, even. | Haklisiniz. Ozur dilerim. Gomecek bir seyi kalmadi geride. Haklısınız. Özür dilerim. Gömecek bir şeyi kalmadı geride. Haklısınız. Özür dilerim. Gömecek bir şeyi kalmadı geride. | The Firm-1 | 1993 | |
| Just a stone. | Sadece bir tas. Sadece bir taş. Sadece bir taş. | The Firm-1 | 1993 | |
| They never did find him or the other two. | Bulunamadi, diger ikisi de. Bulunamadı, diğer ikisi de. Bulunamadı, diğer ikisi de. | The Firm-1 | 1993 | |
| What other two? | Hangi diger ikisi? Hangi diğer ikisi? Hangi diğer ikisi? | The Firm-1 | 1993 | |
| The other two who spIit the charter. | Gezideki diger iki kisi. Gezideki diğer iki kişi. Gezideki diğer iki kişi. | The Firm-1 | 1993 | |
| Your friends and two other guys. | Dostlariniz ve iki adam daha. Dostlarınız ve iki adam daha. Dostlarınız ve iki adam daha. | The Firm-1 | 1993 | |
| Lawyers? | vukat mi? Avukat mı? Avukat mı? | The Firm-1 | 1993 | |
| They were in swimsuits. They paid cash. | Dalgic kiyafetleri vardi. Pesin odeme yaptilar. Dalgıç kıyafetleri vardı. Peşin ödeme yaptılar. Dalgıç kıyafetleri vardı. Peşin ödeme yaptılar. | The Firm-1 | 1993 | |
| Were they American? CouId have been anything. | merikali miydilar? Her ulkeden olabilirler. Amerikalı mıydılar? Her ülkeden olabilirler. Amerikalı mıydılar? Her ülkeden olabilirler. | The Firm-1 | 1993 | |
| One was...I don`t know, squat, heavy. | Biri... bilemiyorum, kel ve iriydi. | The Firm-1 | 1993 | |
| Other guy had Iong, bIond hair...aImost white, | Oteki adamin uzun, sari saclari vardi... neredeyse beyaz, Öteki adamın uzun, sarı saçları vardı... neredeyse beyaz, Öteki adamın uzun, sarı saçları vardı... neredeyse beyaz, | The Firm-1 | 1993 | |
| with weird bIue eyes. | ve tuhaf mavi gozleri. ve tuhaf mavi gözleri. ve tuhaf mavi gözleri. | The Firm-1 | 1993 | |
| Mitch? Yeah. | Mitch? Evet. | The Firm-1 | 1993 | |
| Grab a Red Stripe. I`m a IittIe sIow. | Bir bira al. Biraz yavasimdir. Bir bira al. Biraz yavaşımdır. Bir bira al. Biraz yavaşımdır. | The Firm-1 | 1993 | |
| Take your time. | cele etme. Acele etme. Acele etme. | The Firm-1 | 1993 | |
| I`m trying to Iook as pretty as you, | Senin kadar yakisikli gorunmeye calisiyorum, Senin kadar yakışıklı görünmeye çalışıyorum, Senin kadar yakışıklı görünmeye çalışıyorum, | The Firm-1 | 1993 | |
| which I`m convinced I can. | olabilecegimden de eminim. olabileceğimden de eminim. olabileceğimden de eminim. | The Firm-1 | 1993 | |
| It just takes me a IittIe Ionger. | Sadece bu benim daha cok vaktimi aliyor. Sadece bu benim daha çok vaktimi alıyor. Sadece bu benim daha çok vaktimi alıyor. | The Firm-1 | 1993 | |
| Anything to munch on? | tistiracak bir sey var mi? Atıştıracak bir şey var mı? Atıştıracak bir şey var mı? | The Firm-1 | 1993 | |
| Yeah. There`s some stuff next to the fridge. | Evet. Buzdolabinin yaninda bir seyler var. Evet. Buzdolabının yanında bir şeyler var. Evet. Buzdolabının yanında bir şeyler var. | The Firm-1 | 1993 | |
| It`s got a Iock on it. Use that key I gave you. | Kilidi var. Verdigim anahtari kullan. Kilidi var. Verdiğim anahtarı kullan. Kilidi var. Verdiğim anahtarı kullan. | The Firm-1 | 1993 | |
| Do you see it? Yeah, sure. | Gordun mu? Evet. Gördün mü? Evet. Gördün mü? Evet. | The Firm-1 | 1993 | |
| Did you find something? | Bir sey buldun mu? Bir şey buldun mu? Bir şey buldun mu? | The Firm-1 | 1993 | |
| Listen, Capps is a tough guy, but he`s aIso a bIowhard. | Dinle, Capps sert adamdir, ayni zamanda buyuk konusur. Dinle, Capps sert adamdır, aynı zamanda büyük konuşur. Dinle, Capps sert adamdır, aynı zamanda büyük konuşur. | The Firm-1 | 1993 | |
| He Ioves to give the impression that he`s connected. | Mafyayla baglantisi oldugu izlenimi vermeye bayilir. Mafyayla bağlantısı olduğu izlenimi vermeye bayılır. Mafyayla bağlantısı olduğu izlenimi vermeye bayılır. Avukat mı? | The Firm-1 | 1993 | |
| He thinks it`s gIamorous. | Bunu etkileyicilik saniyor. Bunu etkileyicilik sanıyor. Bunu etkileyicilik sanıyor. | The Firm-1 | 1993 | |
| He said a coupIe of things. | Bir seyler soyledi. Bir şeyler söyledi. Bir şeyler söyledi. | The Firm-1 | 1993 | |
| You`re about to take the bar exam. | Baro sinavina girmek uzeresin. Baro sınavına girmek üzeresin. Baro sınavına girmek üzeresin. | The Firm-1 | 1993 | |
| Here`s a muItipIe choice... | Iste sana coktan secmeli soru... İşte sana çoktan seçmeli soru... İşte sana çoktan seçmeli soru... | The Firm-1 | 1993 | |
| The difference between tax avoidance and tax evasion is: | Vergiden kacmak ile vergi kacirmak arasindaki fark nedir: Vergiden kaçmak ile vergi kaçırmak arasındaki fark nedir: Vergiden kaçmak ile vergi kaçırmak arasındaki fark nedir: | The Firm-1 | 1993 | |
| ``A``, whatever the IRS says, | '''', maliye ne derse o, ''A'', maliye ne derse o, ''A'', maliye ne derse o, | The Firm-1 | 1993 | |
| ``B``, a smart Iawyer, | ''B'', zeki bir avukat, | The Firm-1 | 1993 | |
| ``C``, 10 years in prison, | ''C'', 10 yil hapis, ''C'', 10 yıl hapis, ''C'', 10 yıl hapis, | The Firm-1 | 1993 | |
| ``D``...aII of the above! | ''D''...hepsi! | The Firm-1 | 1993 | |
| Being a tax Iawyer`s got nothing to do with the Iaw. | Vergi avukati olmanin kanun ile bir ilgisi yok. Vergi avukatı olmanın kanun ile bir ilgisi yok. Vergi avukatı olmanın kanun ile bir ilgisi yok. | The Firm-1 | 1993 | |
| It`s a game. | Bu bir oyun. | The Firm-1 | 1993 | |
| We teach the rich how to pIay it so they can stay rich. | Zenginlere, zengin kalmak icin oyunu nasil oynayacaklarini ogretiyoruz. Zenginlere, zengin kalmak için oyunu nasıl oynayacaklarını öğretiyoruz. Zenginlere, zengin kalmak için oyunu nasıl oynayacaklarını öğretiyoruz. | The Firm-1 | 1993 | |
| The IRS keeps changing the ruIes | Maliye kurallari degistiriyor Maliye kuralları değiştiriyor Maliye kuralları değiştiriyor | The Firm-1 | 1993 | |
| so we can keep getting rich teaching them. | onlara oyunu ogreterek zenginlesmemiz icin. onlara oyunu öğreterek zenginleşmemiz için. onlara oyunu öğreterek zenginleşmemiz için. | The Firm-1 | 1993 | |
| It`s a game... | Bu bir oyun... | The Firm-1 | 1993 | |
| One you just pIayed very, very weII. Where`s your beer? | Ve sen bunun birini cok iyi oynadin. Biran nerede? Ve sen bunun birini çok iyi oynadın. Biran nerede? Ve sen bunun birini çok iyi oynadın. Biran nerede? | The Firm-1 | 1993 | |
| I decided to wait for the rum. | Rom'u beklemeye karar verdim. | The Firm-1 | 1993 | |
| I hear it`s good down here. Everything is. Taste it aII. | Buralarda iyiymis. Her sey oyle. Hepsinden tat. Buralarda iyiymiş. Her şey öyle. Hepsinden tat. Buralarda iyiymiş. Her şey öyle. Hepsinden tat. | The Firm-1 | 1993 | |
| I think that since we`re here on this isIand, | Dusunuyorum da bu adada oldugumuza gore, Düşünüyorum da bu adada olduğumuza göre, Düşünüyorum da bu adada olduğumuza göre, | The Firm-1 | 1993 | |
| there`s things we can do on it...primitive things. | burada yapabilecegimiz seyler var...ilkel seyler. burada yapabileceğimiz şeyler var...ilkel şeyler. burada yapabileceğimiz şeyler var...ilkel şeyler. | The Firm-1 | 1993 | |
| Come on, you deserwe it. | Haydi, bunu hak ettin. | The Firm-1 | 1993 | |
| Look, this isn`t going to happen. | Bak, seni incitmek istemem ama bu olmayacak. | The Firm-1 | 1993 | |
| TeII my friend I went back to the condo. | rkadasima benim odama dondugumu soyle. Arkadaşıma benim odama döndüğümü söyle. Arkadaşıma benim odama döndüğümü söyle. | The Firm-1 | 1993 | |
| You don`t know what you`re missing. | Ne kacirdigini bilmiyorsun. Ne kaçırdığını bilmiyorsun. Ne kaçırdığını bilmiyorsun. | The Firm-1 | 1993 | |
| Thanks, anyway. | Yine de sagol. Yine de sağol. Yine de sağol. | The Firm-1 | 1993 | |
| Are you aII right? It`s OK. Just wait a minute. | Sen iyi misin? Tamam. Bekle biraz. | The Firm-1 | 1993 | |
| Wait a minute. Can I Iook at this? | Bekle biraz. Suna bakabilir miyim? Bekle biraz. Şuna bakabilir miyim? Bekle biraz. Şuna bakabilir miyim? | The Firm-1 | 1993 | |
| You`re not a doctor. No, but I`ve... | Doktor degilsiniz. Degilim ama... Doktor değilsiniz. Değilim ama... Doktor değilsiniz. Değilim ama... | The Firm-1 | 1993 | |
| I`ve sprained a Iot of... I`ve sprained a Iot of ankIes. | pek cok kez... pek cok kez bilek burktum. pek çok kez... pek çok kez bilek burktum. pek çok kez... pek çok kez bilek burktum. | The Firm-1 | 1993 | |
| MostIy mine. | Genelde kendiminkini. | The Firm-1 | 1993 |