Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 163375
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| WaIIy Hudson, contracts. Here to heIp with the exam. | Wally Hudson, sozlesmeci. Sinava yardim icin geldim. Wally Hudson, sözleşmeci. Sınava yardım için geldim. Wally Hudson, sözleşmeci. Sınava yardım için geldim. | The Firm-1 | 1993 | |
| Thanks, WaIIy. No associate`s ever faiIed it. | Sagol, Wally. Hicbir uye sinavda cakmadi. Sağol, Wally. Hiçbir üye sınavda çakmadı. Sağol, Wally. Hiçbir üye sınavda çakmadı. | The Firm-1 | 1993 | |
| First day`s a four hour muItipIe choice on ethics. | Ilk gun 4 saatlik coktan secmeli ahlakbilim testi var. İlk gün 4 saatlik çoktan seçmeli ahlakbilim testi var. İlk gün 4 saatlik çoktan seçmeli ahlakbilim testi var. | The Firm-1 | 1993 | |
| Look at the first six chapters. I`II see you Wednesday, 8:4%. | Ilk alti bolume bak. Carsamba 8:45'te gorusuruz. İlk altı bölüme bak. Çarşamba 8:45'te görüşürüz. İlk altı bölüme bak. Çarşamba 8:45'te görüşürüz. | The Firm-1 | 1993 | |
| No associate has ever faiIed. No kidding! | Hicbir uye sinavda cakmamis. Yapma ya! Hiçbir üye sınavda çakmamış. Yapma ya! Hiçbir üye sınavda çakmamış. Yapma ya! | The Firm-1 | 1993 | |
| Ken Curry, domestic reIations. | Ken Curry, Medeni Hukuk. | The Firm-1 | 1993 | |
| Mike HiII, wiIIs and estates. | Mike Hill, Miras ve Emlak. | The Firm-1 | 1993 | |
| Fuck! PIease. | Siktir! Lutfen. Siktir! Lütfen. Siktir! Lütfen. | The Firm-1 | 1993 | |
| Sorry. Can I heIp you? | Yardimci olabilir miyim? Yardımcı olabilir miyim? Yardımcı olabilir miyim? | The Firm-1 | 1993 | |
| ActuaIIy, I think I`m here to heIp you. | slinda ben size yardima geldim. Aslında ben size yardıma geldim. Aslında ben size yardıma geldim. | The Firm-1 | 1993 | |
| I`m Avery ToIar, your designated mentor. Let`s go to Iunch. | Ben very Tolar, danismaninizim. Yemege gidelim. Ben Avery Tolar, danışmanınızım. Yemeğe gidelim. Ben Avery Tolar, danışmanınızım. Yemeğe gidelim. | The Firm-1 | 1993 | |
| Lunch? But it`s not even... | Yemek mi? Iyi ama daha... Yemek mi? İyi ama daha... Yemek mi? İyi ama daha... | The Firm-1 | 1993 | |
| Not even noon. It`II be a working Iunch. | oglen olmadi. Calisirken yiyecegiz. öğlen olmadı. Çalışırken yiyeceğiz. öğlen olmadı. Çalışırken yiyeceğiz. | The Firm-1 | 1993 | |
| Come to my office whiIe I drop this off. | Ben bunu birakirken buroma gel. Ben bunu bırakırken büroma gel. Ben bunu bırakırken büroma gel. | The Firm-1 | 1993 | |
| BiIIing incIudes how Iong you spend thinking about a cIient. | Fatura, muvekkille ilgilenmene hatta kafani mesgul etme surene bagli. Fatura, müvekkille ilgilenmene hatta kafanı meşgul etme sürene bağlı. Fatura, müvekkille ilgilenmene hatta kafanı meşgul etme sürene bağlı. | The Firm-1 | 1993 | |
| I don`t care if you`re in traffic, or shaving, | Trafikte olman, tras olman ya da parkta oturman, Trafikte olman, traş olman ya da parkta oturman, Trafikte olman, traş olman ya da parkta oturman, | The Firm-1 | 1993 | |
| or sitting in a park. My particuIar fieId... | umrumda degil. Benim uzmanlik alanim... umrumda değil. Benim uzmanlık alanım... umrumda değil. Benim uzmanlık alanım... | The Firm-1 | 1993 | |
| Is forming Iimited partnerships through offshore corporations. | yabanci kurumlar araciligiyla sinirli ortaliklar kurmak. yabancı kurumlar aracılığıyla sınırlı ortalıklar kurmak. yabancı kurumlar aracılığıyla sınırlı ortalıklar kurmak. | The Firm-1 | 1993 | |
| I want you to review the Iast one I did | Son isimi gozden gecirmeni istiyorum Son işimi gözden geçirmeni istiyorum Son işimi gözden geçirmeni istiyorum | The Firm-1 | 1993 | |
| for a cIient named Sonny Capps. | Sonny Capps adli muvekkil icin. Sonny Capps adlı müvekkil için. Sonny Capps adlı müvekkil için. | The Firm-1 | 1993 | |
| Made 14 miIIion Iast year. | Gecen yil 14 Milyon kazandi. Geçen yıl 14 Milyon kazandı. Geçen yıl 14 Milyon kazandı. | The Firm-1 | 1993 | |
| Paid 4% in taxes and resents every buck. | %4 vergi odedi ve verdigi her kurus icin ofkeli. %4 vergi ödedi ve verdiği her kuruş için öfkeli. %4 vergi ödedi ve verdiği her kuruş için öfkeli. | The Firm-1 | 1993 | |
| But he paid us 400,000, so keep him happy. | Bize 400.000 odedi, onu mutlu etmek sana dusuyor. Bize 400.000 ödedi, onu mutlu etmek sana düşüyor. Bize 400.000 ödedi, onu mutlu etmek sana düşüyor. | The Firm-1 | 1993 | |
| Look at the deaI. Try coming up with something. | nlasmaya bak. Bir yolunu bulmaya calis. Anlaşmaya bak. Bir yolunu bulmaya çalış. Anlaşmaya bak. Bir yolunu bulmaya çalış. | The Firm-1 | 1993 | |
| I`II caII him in the morning. | onu sabahleyin ararim. Onu sabahleyin ararım. Onu sabahleyin ararım. | The Firm-1 | 1993 | |
| Mr ToIar, shouId I save these? PIease. | Bay Tolar, bunlari saklayayim mi? Lutfen. Bay Tolar, bunları saklayayım mı? Lütfen. Bay Tolar, bunları saklayayım mı? Lütfen. | The Firm-1 | 1993 | |
| What do you mean ``anything``? What do you think? | ''Herhangi bir sey''le neyi kastediyorsunuz? Sence neyi? ''Herhangi bir şey''le neyi kastediyorsunuz? Sence neyi? ''Herhangi bir şey''le neyi kastediyorsunuz? Sence neyi? | The Firm-1 | 1993 | |
| You`re the risk taker. | Riski alan sensin. | The Firm-1 | 1993 | |
| You think I`m taIking about breaking the Iaw? | Yasalari cignemekten mi soz ediyorum saniyorsun? Yasaları çiğnemekten mi söz ediyorum sanıyorsun? Yasaları çiğnemekten mi söz ediyorum sanıyorsun? | The Firm-1 | 1993 | |
| How far do you want it bent? As far as you can. | Esneklik payini hesaplamaya calisiyorum. Mumkun oldugunca. Esneklik payını hesaplamaya çalışıyorum. Mümkün olduğunca. Esneklik payını hesaplamaya çalışıyorum. Mümkün olduğunca. | The Firm-1 | 1993 | |
| So don`t risk an IRS audit? | Maliye sorusturmasi olmasin mi? Maliye soruşturması olmasın mı? Maliye soruşturması olmasın mı? | The Firm-1 | 1993 | |
| I don`t care. They just better not win. | Umrumda degil. Kazanmasalar iyi olur. Umrumda değil. Kazanmasalar iyi olur. Umrumda değil. Kazanmasalar iyi olur. | The Firm-1 | 1993 | |
| Yes, Mr ToIar? Something before Iunch? | Evet, Bay Tolar? Yemekten once bir sey alir misin? Evet, Bay Tolar? Yemekten önce bir şey alır mısın? Evet, Bay Tolar? Yemekten önce bir şey alır mısın? | The Firm-1 | 1993 | |
| I shouId warn you, the firm frowns on drinking | Seni uyarmaliyim, sirket mesai saatlerinde icki icmeyi Seni uyarmalıyım, şirket mesai saatlerinde içki içmeyi Seni uyarmalıyım, şirket mesai saatlerinde içki içmeyi | The Firm-1 | 1993 | |
| during office hours. Iced tea, pIease. | hos karsilamaz. Buzlu cay lutfen. hoş karşılamaz. Buzlu çay lütfen. hoş karşılamaz. Buzlu çay lütfen. | The Firm-1 | 1993 | |
| Bombay martini on the rocks, EIIis, three oIives. | Bombay martinisi, buzlu, Ellis, 3 zeytinli. Bombay martinisi, buzlu, Ellis, zeytinli. Bombay martinisi, buzlu, Ellis, zeytinli. | The Firm-1 | 1993 | |
| On the way. | Geliyor. | The Firm-1 | 1993 | |
| Senator. | Senator. Senatör. Senatör. Geçen yıl 14 Milyon kazandı. | The Firm-1 | 1993 | |
| I`m aIIowed a few minor rebeIIions. | rada bir kacamak yapmama izin var. Arada bir kaçamak yapmama izin var. Arada bir kaçamak yapmama izin var. | The Firm-1 | 1993 | |
| Put that in the bedroom. I made some tea. | Yatak odasina koy. Cay yaptim. Yatak odasına koy. Çay yaptım. Yatak odasına koy. Çay yaptım. | The Firm-1 | 1993 | |
| I`ve never had so many peopIe doing things for me. | Hic bu kadar insan benim icin bir seyler yapmaya kalkmamisti. Hiç bu kadar insan benim için bir şeyler yapmaya kalkmamıştı. Hiç bu kadar insan benim için bir şeyler yapmaya kalkmamıştı. | The Firm-1 | 1993 | |
| This is Southern hospitaIity. | Bu guneyli misafirperverligi. Bu güneyli misafirperverliği. Bu güneyli misafirperverliği. | The Firm-1 | 1993 | |
| WouId you Iike speed diaIIing? | Hizli arama ister misin? Hızlı arama ister misin? Hızlı arama ister misin? | The Firm-1 | 1993 | |
| My husband`s office number... | Kocamin buro numarasi... Kocamın büro numarası... Kocamın büro numarası... | The Firm-1 | 1993 | |
| Let`s see, that`s... We have it, Mrs McDeere. | Bakalim, bu... Bizde var, Bayan McDeere. Bakalım, bu... Bizde var, Bayan McDeere. Bakalım, bu... Bizde var, Bayan McDeere. | The Firm-1 | 1993 | |
| We do aII the instaIIations for the firm. | Sirketin tum montajlarini biz yapariz. Şirketin tüm montajlarını biz yaparız. Şirketin tüm montajlarını biz yaparız. | The Firm-1 | 1993 | |
| What Ied you to Iaw schooI? I can`t remember. | Neden hukuk sectin? Hatirlamiyorum. Neden hukuk seçtin? Hatırlamıyorum. Neden hukuk seçtin? Hatırlamıyorum. | The Firm-1 | 1993 | |
| Sure you can, counseIIor. | Hatirlarsiniz, sayin avukat. Hatırlarsınız, sayın avukat. Hatırlarsınız, sayın avukat. | The Firm-1 | 1993 | |
| I was a deIivery boy for a pizza parIour. | Bir pizzacida evlere servis yapiyordum. Bir pizzacıda evlere servis yapıyordum. Bir pizzacıda evlere servis yapıyordum. | The Firm-1 | 1993 | |
| One day the owner got a notice from the IRS. | Gunun birinde patrona maliyeden bir yazi geldi. Günün birinde patrona maliyeden bir yazı geldi. Günün birinde patrona maliyeden bir yazı geldi. | The Firm-1 | 1993 | |
| He didn`t know much EngIish, even Iess about withhoIding tax. | Pek Ingilizce bilmezdi, hele vergi kacirmayi hic. Pek İngilizce bilmezdi, hele vergi kaçırmayı hiç. Pek İngilizce bilmezdi, hele vergi kaçırmayı hiç. | The Firm-1 | 1993 | |
| He went bankrupt, Iost his store. | Iflas etti, dukkanini kaybetti. İflas etti, dükkanını kaybetti. İflas etti, dükkanını kaybetti. | The Firm-1 | 1993 | |
| That was when I thought of being a Iawyer. | Iste o zaman avukat olmayi dusundum. İşte o zaman avukat olmayı düşündüm. İşte o zaman avukat olmayı düşündüm. | The Firm-1 | 1993 | |
| In other words, you`re an ideaIist. | Baska bir deyisle, idealistsin. Başka bir deyişle, idealistsin. Başka bir deyişle, idealistsin. | The Firm-1 | 1993 | |
| No tax Iawyer`s an ideaIist. | Vergi avukatlari idealist olmaz. Vergi avukatları idealist olmaz. Vergi avukatları idealist olmaz. | The Firm-1 | 1993 | |
| I Iost my job. It scared me. | Isimi kaybettim. Korkmustum. İşimi kaybettim. Korkmuştum. İşimi kaybettim. Korkmuştum. | The Firm-1 | 1993 | |
| Being out of work? | Issiz kalmaktan mi? İşsiz kalmaktan mı? İşsiz kalmaktan mı? | The Firm-1 | 1993 | |
| No. What the government can do to anybody. | Hayir. Hukumetin insanlara yapabileceklerinden. Hayır. Hükümetin insanlara yapabileceklerinden. Hayır. Hükümetin insanlara yapabileceklerinden. | The Firm-1 | 1993 | |
| What about you? What Ied you to Iaw schooI? | Peki ya sen? Sen niye hukuka girdin? | The Firm-1 | 1993 | |
| It`s so far back, I don`t think I can remember. | Cok uzun zaman oldu, hatirlayacagimi sanmiyorum. Çok uzun zaman oldu, hatırlayacağımı sanmıyorum. Çok uzun zaman oldu, hatırlayacağımı sanmıyorum. | The Firm-1 | 1993 | |
| I used to caddie for young Iawyers | Haftasonlari genc avukatlarin ve eslerinin Haftasonları genç avukatların ve eşlerinin Haftasonları genç avukatların ve eşlerinin | The Firm-1 | 1993 | |
| off from work on weekdays... and their wives. | golf sahasinda cantalarini tasirdim. golf sahasında çantalarını taşırdım. golf sahasında çantalarını taşırdım. | The Firm-1 | 1993 | |
| I`d Iook at those Iong tan Iegs and knew I had to be a Iawyer. | o uzun, bronz bacaklara bakardim. o zaman avukatliga karar verdim. O uzun, bronz bacaklara bakardım. O zaman avukatlığa karar verdim. O uzun, bronz bacaklara bakardım. O zaman avukatlığa karar verdim. | The Firm-1 | 1993 | |
| The wives had Iong tan Iegs, too. | Karilarinin uzun, bronz bacaklari vardi. Karılarının uzun, bronz bacakları vardı. Karılarının uzun, bronz bacakları vardı. | The Firm-1 | 1993 | |
| EIIis, another martini, pIease. | Ellis, bir martini daha, lutfen. Ellis, bir martini daha, lütfen. Ellis, bir martini daha, lütfen. | The Firm-1 | 1993 | |
| So we`re not a coupIe of ideaIists? | Demek ikimiz de idealist degiliz? Demek ikimiz de idealist değiliz? Demek ikimiz de idealist değiliz? | The Firm-1 | 1993 | |
| Heaven forbid. | Tanri korusun. Tanrı korusun. Tanrı korusun. | The Firm-1 | 1993 | |
| I`II Iet Mrs Quinn know you`re here. | Geldiginizi Bayan Quinn'e haber vereyim. Geldiğinizi Bayan Quinn'e haber vereyim. Geldiğinizi Bayan Quinn'e haber vereyim. | The Firm-1 | 1993 | |
| Are you sure it`s today? That`s what he toId me. | Bugun oldugundan emin misin? Bana oyle demisti. Bugün olduğundan emin misin? Bana öyle demişti. Bugün olduğundan emin misin? Bana öyle demişti. | The Firm-1 | 1993 | |
| There`s been... | Haber aldik... Haber aldık... Haber aldık... | The Firm-1 | 1993 | |
| Marty Kozinski and Joe Hodges were kiIIed. | Marty Kozinski ve Joe Hodges olmus. Marty Kozinski ve Joe Hodges ölmüş. Marty Kozinski ve Joe Hodges ölmüş. | The Firm-1 | 1993 | |
| We just got word about 20 minutes ago. | Yaklasik 20 dakika once haber aldik. Yaklaşık 20 dakika önce haber aldık. Yaklaşık 20 dakika önce haber aldık. | The Firm-1 | 1993 | |
| Did you meet them at the barbecue? | onlarla barbeku'de tanismis miydiniz? Onlarla barbekü'de tanışmış mıydınız? Onlarla barbekü'de tanışmış mıydınız? | The Firm-1 | 1993 | |
| What happened, Kay? We`re not sure. | Ne olmus, Kay? Emin degiliz. Ne olmuş, Kay? Emin değiliz. Ne olmuş, Kay? Emin değiliz. | The Firm-1 | 1993 | |
| They were diving off a boat on Grand Cayman, | Buyuk Cayman adasi aciginda tekneden dalmislar, Büyük Cayman adası açığında tekneden dalmışlar, Büyük Cayman adası açığında tekneden dalmışlar, | The Firm-1 | 1993 | |
| and then there was some kind of expIosion on the boat. | sonra teknede bir tur patlama olmus. sonra teknede bir tür patlama olmuş. sonra teknede bir tür patlama olmuş. | The Firm-1 | 1993 | |
| Marty was... | Marty cok... Marty çok... Marty çok... | The Firm-1 | 1993 | |
| His twin girIs are a month oIder than our son. | ikiz kizlari oglumdan bir ay daha buyuk. ikiz kızları oğlumdan bir ay daha büyük. ikiz kızları oğlumdan bir ay daha büyük. | The Firm-1 | 1993 | |
| I`m very sorry, Lamar. | Cok uzgunum Lamar. Çok üzgünüm Lamar. Çok üzgünüm Lamar. | The Firm-1 | 1993 | |
| OIiver wanted me to teII you... | oliver sana soylememi istedi... Oliver sana söylememi istedi... Oliver sana söylememi istedi... | The Firm-1 | 1993 | |
| You shouIdn`t be burdened with a student Ioan. | okul borclarin altinda ezilmemelisin. Okul borçların altında ezilmemelisin. Okul borçların altında ezilmemelisin. | The Firm-1 | 1993 | |
| If you bring the papers by tomorrow, | Evraklari yarina kadar getirebilirsen, Evrakları yarına kadar getirebilirsen, Evrakları yarına kadar getirebilirsen, | The Firm-1 | 1993 | |
| the firm wiII repay it for you. | sirket borcunu odeyecek. şirket borcunu ödeyecek. şirket borcunu ödeyecek. | The Firm-1 | 1993 | |
| Kay was scared. | Kay korkmustu. Kay korkmuştu. Kay korkmuştu. | The Firm-1 | 1993 | |
| What? She was upset. | Ne? Cok uzgundu. Ne? Çok üzgündü. Ne? Çok üzgündü. | The Firm-1 | 1993 | |
| There`s a difference between being upset and being scared. | Uzgun olmakla, korkmak arasinda fark var. üzgün olmakla, korkmak arasında fark var. üzgün olmakla, korkmak arasında fark var. | The Firm-1 | 1993 | |
| She was scared. Of what? | Korkuyordu. Neden? | The Firm-1 | 1993 | |
| Do you know her that weII? Maybe not. | onu bu kadar taniyor musun? Belki hayir. Onu bu kadar tanıyor musun? Belki hayır. Onu bu kadar tanıyor musun? Belki hayır. | The Firm-1 | 1993 | |
| But I have spent a Iot of time with her IateIy. | Fakat son zamanlarda onunla cok vakit gecirdim. Fakat son zamanlarda onunla çok vakit geçirdim. Fakat son zamanlarda onunla çok vakit geçirdim. | The Firm-1 | 1993 | |
| They have their own horses. | Kendi atlari var. Kendi atları var. Kendi atları var. | The Firm-1 | 1993 | |
| Two of them. Quarter horses. | Iki tanesi ceyrek soy at. İki tanesi çeyrek soy at. İki tanesi çeyrek soy at. | The Firm-1 | 1993 | |
| Does that make haIf a horse? | Bu yarim at mi eder? Bu yarım at mı eder? Bu yarım at mı eder? | The Firm-1 | 1993 | |
| Sorry. | Uzgunum. üzgünüm. üzgünüm. | The Firm-1 | 1993 | |
| ..and wipe away tears from our eyes. | ..usulca gozlerinizdeki yaslari silin. ..usulca gözlerinizdeki yaşları silin. ..usulca gözlerinizdeki yaşları silin. | The Firm-1 | 1993 | |
| In the name of the Father and of the Son | Baba, ogul ve Baba, Oğul ve Baba, Oğul ve | The Firm-1 | 1993 | |
| and of the HoIy Spirit, amen. | Kutsal Ruh adina, amen. Kutsal Ruh adına, amen. Kutsal Ruh adına, amen. | The Firm-1 | 1993 | |
| Lord, our God, you are aIways faithfuI | Yuce tanrim, sen her zaman vefakarsin Yüce tanrım, sen her zaman vefakarsın Yüce tanrım, sen her zaman vefakarsın | The Firm-1 | 1993 | |
| and quick to show mercy. | merhametini esirgemezsin. | The Firm-1 | 1993 | |
| Our brother Marty was suddenIy and vioIentIy taken from us. | Kardesimiz Marty ani bir sekilde aramizdan ayrildi. Kardeşimiz Marty ani bir şekilde aramızdan ayrıldı. Kardeşimiz Marty ani bir şekilde aramızdan ayrıldı. | The Firm-1 | 1993 | |
| Come swiftIy to his aid. | onun yardimina kos. Onun yardımına koş. Onun yardımına koş. | The Firm-1 | 1993 |