Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 158304
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Maybe you want to come to the show on Friday night. | Belki cuma günü açılışa gelmek istersin? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| You know, I think you'd like it. Lots of strange, disturbing pieces. | Yani...Hoşuna gidebilir. Bir sürü garip parça var. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Whoever was in that hotel room called this number 20 times. | O otelde kalan kişi 20 kez bu numarayı aramış. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| "Rebecca Asher." | "Rebecca Asher" | Taking Lives-1 | 2004 | |
| She claimed to have seen her dead son at the Quebec ferry terminal three weeks ago. | 3 gün önce iskelede, ölen oğlunu gördüğünü iddia etmiş. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| And what do we know about her? In her late 60s, no husband, lives alone. | Kadın hakkında ne biliyoruz. 60'lı yaşlarının sonunda, kocası yok. Yalnız yaşıyor. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| I'm gonna handle this one on my own, I think. Okay? | Sanırım bunu kendim halledeceğim. Tamam mı? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| I know you've seen this picture on the news... | Bu resmi haberlerde gördüğünüzü biliyorum ama yakından bakar mısınız lütfen? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Could that be your son? | Bu sizin oğlunuz olabilir mi? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| I recognized him on the ferry. | Onu iskelede tanıdım. Sakalı ve yüzünü örten şapkası vardı. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| But his eyes... | Ama gözleri. Yanılmama imkan yok. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| And he was pulling on his ear. | Ve kulağını çekiştiriyordu. Çocukluğundan kalma bir huy. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| I could never get him to break it. | Bir türlü vazgeçiremedim. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Were you ever actually asked to identify a body years ago? | Yıllar önce sizden bir ceset teşhis etmeniz istendi mi? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| They showed me some remains... | Bana, kamyon çarpmış birinden geriye kalanları gösterdiler. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| I can't say that I was in any way prepared for it. | Buna hazırlıklı olduğumu söyleyemem. Elbette hayır. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| May I? Please. | Müsaadenizle. Lütfen. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Martin. | Martin. Hayır. O Reese. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| That's Martin's older brother. | Martin'in abisi. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| By older, I mean three minutes. | Abisi derken sadece 3 dakika büyük. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Twins? Identical. | İkiz mi? Tek yumurta ikizi. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Has Reese been receiving any strange phone calls, or...? | Reese garip telefonlar alıyor mu? Ya da...? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Of course you couldn't know. | Tabii siz nereden bileceksiniz. Reese öldü. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| I'm sorry. | Üzgünüm. 14 yaşındaydılar. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| They took a raft out on the Saint Michel. | St. Michel'da raftinge gittiler. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| There had been a very big snow melt off that year... | O sene çok kar erimişti... | Taking Lives-1 | 2004 | |
| ...and Martin fell overboard. | ...Martin bottan düştü. Reese onu kurtarmak için suya atladı. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Only Martin reached the shore. | Yalnızca Martin kıyıya çıktı. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| That must have been devastating for you. It was. | Bu sizi yıkmış olmalı. Öyle oldu. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Well, it was for Martin too. | Martin'de yıkıldı. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| He was just charismatic... | Reese karizmatik ve sosyal biriydi. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| After he died, Martin just took a strange turn. | Reese'in ölümünden sonra Martin'de değişiklikler oldu. Saldırganlaştı. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| And when he was 16, he stole most of my jewelry and ran away. | 16 yaşına geldiğinde mücevherlerimi çalıp evden kaçtı. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| The police from St. Jovite called me just a few days later... | Birkaç gün sonra St. Jovite polisi beni aradı... | Taking Lives-1 | 2004 | |
| ...telling me about the accident. | ...ve kazayı bildirdi. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| That's a great one. | Bu harika bir resim Oh evet. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Summer vacation, Fort Rupert. | Fort Rupert, yaz tatili. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Oh, that was our first symphony. | İlk senfonimiz. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| The Magic Flute. Of course. | Sihirli Flüt. Tabii ya. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| He's cute. | Çok şirinmiş. Öyleydi | Taking Lives-1 | 2004 | |
| He was cute. | Çok şirindi. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Now, that's Martin. | O Martin. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| He always had to wear those big glasses. | Her zaman o koca gözlükleri takması gerekiyordu. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Half the time, I couldn't tell them apart unless he had those on. | Gözlükleri takmadığı zaman onları birbirinden ayıramazdım. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Here, I'll just take... | Onu ben alayım. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Oh, I forgot my purse. I'll just be... I'll get it. | Çantamı unutmuşum, gidip... Ben getiririm. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Thanks. I appreciate your time. You've been very helpful. | Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Çok yardımcı oldunuz. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| You will call me when you find him, won't you? | Onu bulduğunuzda beni ararsınız değil mi? Elbette. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| How long does it take here to dig up a body? | Burada mezar açma onayı kaç günde alınır? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| According to his mother, Martin Asher had only broken one bone in his life: | Annesinin dediğine göre, Martin sadece bir defa bir yerini kırmış. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| The left radius, falling off a chair or something. | Sol önkol kemiği. Sandalyeden düşmüş galiba | Taking Lives-1 | 2004 | |
| This kid broke a lot of bones. | Bu çocuğun çok fazla kemiği kırılmış. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Mostly in his face, hands and torso. | Çoğu yüzünde, ellerinde ve göğsünde. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| But as you can see, the left radius is intact. | Ama gördüğünüz gibi sol önkol kemiği sağlam. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| This isn't the body of Martin Asher. | Bu ceset Martin Asher'ın değil. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Okay. We better get Mrs. Asher someplace safe. | Bayan Asher'ı güvenli bir yere götürsek iyi olacak. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Here, Mrs. Asher, 601. | İşte bayan Asher. 601 numara. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| No, no. I'm afraid that room is unacceptable. | Hayır. Korkarım bu odayı kabul edemem. Asansöre çok yakın. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| How'd she talk you into putting her here? Mrs. Asher has a way with words. | Seni bu otel için nasıl ikna etti. Bayan Asher'ın ikna kabiliyeti yüksek. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| She's hiding something. | Birşey saklıyor. Evinde kitaplık ile gizlediği bir kapı var. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Her house is under the department's protection... | Evi koruma altında. Ama öylece gidip arama yapamayız. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Well, what about a headstrong FBI agent who's just not familiar with the rules? | Peki ya kuralları bilmeyen, inatçı bir FBI ajanı ne yapabilir? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Now, that's a different story. | O zaman iş değişir. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Scott. Illeana. | Scott. Illeana. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| The crime scene investigators think he came in through a second story window. | Kanıt ekibi, ikinci kat penceresinden girdiğini düşünüyor. Bayan Asher kimsede anahtar olmadığını söylüyor. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| And so far, the fingerprints haven't turned up anything. | Şu ana kadar parmak izlerinden de birşey çıkmadı. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| How are you feeling? You okay? I'm fine. | Sen nasılsın? İyi misin? İyiyim. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Are you sure? I'm fine. | Emin misin? İyiyim. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Illeana, Leclair knows you were at the house. | Illeana, Leclair eve girdiğini biliyor. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Could...? Would you come to the office about an hour early tomorrow? | Yarın ofise bir saat erken gelebilir misin? Tabii | Taking Lives-1 | 2004 | |
| I'll see you there. Bye. | Orada görüşürüz. Hoşçakal. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Taking lives. | Hayatları Almak | Taking Lives-1 | 2004 | |
| That's what Martin Asher's been doing for almost 20 years. | Martin Asher, bunu 20 yıldır yapıyor. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| His first victim, John Doe. | İlk kurban...Kimliği belirsiz. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| He was clumsier then. He covered with a car accident... | O zaman bu kadar usta değildi. Olaya araba kazası süsü verdi. Kendini öldü gösterip çocuğun kimliğini aldı. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| There's a gap between John Doe and Henri Bisonnette... | Bu kurban ile Henry Bisonnette arasında bir boşluk var. Ama bu sırada Asher durmadı. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Yes, ViCLAS gave us 19 unsolved murders throughout eastern Canada. | Analiz merkezi bize doğu Kanada'da 19 tane çözülmemiş cinayet dosyası verdi. En az 11 tanesi bu profile uyuyor. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| All who either lived solitary lives or simply would not be missed right away. | Kurbanlar ya yalnız yaşıyordu, ya da yokluğunu kimsenin farketmeyeceği kişilerdi. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Henri Bisonnette. Asher kills him, takes his life, his apartment... | Henri Bisonette. Asher onu öldürüyor, hayatını çalıyor dairesine taşınıyor, hatta vergilerini bile ödüyor. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Nothing extravagant. He's just living Bisonnette's life. | Abartılacak birşey yok. Bisonette'in hayatını yaşıyormuş | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Then he drops him for Clark William Edwards, and as Edwards he stalks Morin. | Sonra Clark William Edwards için onu bırakmış. Edward olarak ta Morin'in peşine düşmüş. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| All of these men have something in common, something that he desires. | Bütün bu adamların ortak bir yanı var, onun özlemini çektiği birşey. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Simply, a life different from his own. | Basit, kendininkinden farklı bir hayat. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| I met his mother. | Annesiyle tanıştım. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Asher had a twin brother who she clearly favored. | Asher'ın annesi, ikiz kardeşini daha çok seviyormuş. Kardeşi bir kazada boğulmuş. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| It wouldn't take much to get her to admit... | Kadının, Martin'i sorumlu tuttuğunu anlamak zor değil. Ondan nefret ediyor. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| So this guy can't stand to be who he actually is for even a moment. | Bu yüzden adam kendisi olmaya dayanamıyor ve kimlik değiştirmeye başlıyor. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| He's like a hermit crab. | Tıpkı bit gibi. Kabuğu ona dar gelmeye başlayınca yenisini aramaya başlıyor. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Someone just broke into James Costa's gallery. | Birisi James Costa'nın galerisine zorla girmiş. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| All that's missing is my organizer and a business checkbook? Nothing else? | Sadece ajandam ve iş için kullandığım çek defterim kayıp. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| The alarm system was cut. | Alarm kesilmiş. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Yeah, right. So this doesn't feel like a normal break in? | Evet doğru. O zaman bu normal bir hırsızlık değil. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| What happened tonight, Mr. Costa? | Bu gece ne oldu bay Costa? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Right, listen, I do all my calls to Europe at night. | Anlatayım. Avrupa ile telefon görüşmelerimi tamamladım. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| All my shipping stuff at night. | Sevkiyatlarımı da gece hazırlarım. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| I want a cup of coffee, I go to the diner across the street. | Karşıdaki lokantadan kahve almaya çıkmıştım. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| I come back in, the door's busted open, and my desk is all messed up. | Döndüğümde kapım kırılmıştı ve masam dağınıktı. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| You think it's him, right? | Onun yaptığını düşünüyorsunuz değil mi? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| We're going to assign more officers to your apartment until we're sure it's nothing. | Bu iş çözülene kadar buraya bir kaç polis koyacağız. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| That answers my question. Clark William Edwards. | Bu, sorumu cevaplıyor. Clark William Edwards. | Taking Lives-1 | 2004 |