Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 158305
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| You're meeting with someone named Clark William Edwards tomorrow night? | Yarın gece Clark William Edwards adında biriyle mi buluşacaksın? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Is that right? Yeah. He's a potential buyer. | Doğru mu? Evet. Potansiyel bir alıcı. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| His rep called me up yesterday. | Dün temsilcisi aradı. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Could be a really big client. | Çok büyük bir müşteri olabilir. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| We'll have undercover officers watching all the time. | Peşinde sivil polisler olacak. En iyi gözlem ekibi. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| We're still talking about the same guy who smashes in people's faces... | İnsanların yüzünü parçalayıp ellerini kesen bir adamdan bahsediyoruz değil mi? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| He won't come within 50 yards of you, okay? | Sana 50 metreden fazla yaklaşamaz. Montreal şehrine büyük bir hizmet olur. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| It is a dangerous thing to do, but it is probably our best shot at catching this guy. | Bu iş biraz tehlikeli ama onu yakalamak için elimizdeki en iyi şans. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| All right. All right. | Tamam. Tamam. Ama sadece Montreal'e hizmet için. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Is he gonna drive me home? | Beni eve o mu götürecek? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Could Agent Scott drive me home? | Ajan Scott götürse olmaz mı? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| I should have stayed in Winnipeg, you know? | Winnipeg'de kalmalıydım. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| I had a nice gallery, three paintings on the wall, nobody ever came in. | Güzel bir galerim vardı. Duvarda 3 tablo asılıydı. Hiç kimse gelmezdi. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| If you stayed there, we wouldn't have had a witness who could draw the killer. | Eğer orada kalsaydın katilin resmini çizebilecek bir tanığımız olmazdı. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| And that's made a big difference. | Bu çok önemli | Taking Lives-1 | 2004 | |
| That's a generous way of looking at it. Left here? | Çok cömert bir bakış açısı Buradan sola mı? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| No, just keep going straight, past Chevalier. | Hayır. Düz devam et. Chevalier'i geç. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Can I...? | Sana... | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Yes. | Evet. Nasıl yapıyorsun? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| How do you live your life surrounded by all this... | Etrafındaki bunca çirkinlikle nasıl yaşıyorsun? Yani katillerle, kurbanlarla, resimlerle. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| ...ugliness? You know, I mean, murderers... | Yani cinayetler, kurbanlar ve... | Taking Lives-1 | 2004 | |
| What I'm going through, just a little bit, is what you live every day, right? | Benim gördüğüm bunun ufacık bir kısmı. Sen bunu hergün yaşıyorsun değil mi? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| This is my job. There are different jobs. | Benim işim bu. Başka işler de var. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| There are better jobs. Not for me. No there isn't. 219? | Daha iyi işler. Bana göre iş yok. 219 mu? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| 219? Yeah, yeah, right up here. | 219 mu? Evet. Şurası. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| You say that like it's a punishment. It's not a punishment. | Sanki ceza çeker gibisin. Ceza değil. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| It's more like a compulsion. | Daha çok mecburiyet. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Okay, we're here. | Tamam geldik. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| What compels you? | Neyin mecburiıyeti? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| What compels you? | Seni mecbur eden ne? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Fine. When I was 12 years old... | Tamam. 12 yaşındaydım. Aşağı kattan sesler geldi. Babam sandım. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| So... So I went down. | Aşağı indim. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| And somebody had broken into our house. | Birisi evimize girmiş. Beni görünce üzerime doğru geldi. Ben de bir bıçak aldım. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| He was 16 years old. He was probably trying to steal the TV. | 16 yaşındaydı. Herhalde TV'yi çalmak istiyordu. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| But I killed him. | Ama ben onu öldürdüm. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| That's what compels me. | İşte beni mecbur eden bu. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Walk you to the door, Mr. Costa? Yeah, great. I'll... | Kapıya kadar eşlik edeyim mi bay Costa? Evet harika. Ben... | Taking Lives-1 | 2004 | |
| What does Mr. Agent Scott think about all this? | Bu konuda ajan bay Scott ne düşünüyor? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| I'm not married. | Evli değilim. Öylesine takıyorum. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| So listen, tomorrow... | Dinle yarın... | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Try to get some sleep. | Biraz uyumaya çalış. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Then I'll look forward to seeing you tomorrow, okay? | O zaman yarn görüşürüz tamam mı? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Is there some kind of signal I should give if I need help? | Yardım istersem nasıl bir işaret vereyim? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| You know, like... No need. All eyes will be on you. | Yani şey olursa... Gerek yok herkesin gözü senin üzerinde. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| We've got five men on the inside and a dozen outside. | İçeride beş, dışarıda bir düzine adamımız var. Canını sıkma. Eğer gelirse onu enseleriz. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Well, that's a comfort. | Bu iyi işte. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| What? Would you like another? | Ne? Bir tane daha ister misin? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Refill? Oh, yeah. Yeah. | Doldurayım mı? Oh evet. Evet. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Scotch, right? Yeah. | Scotch değil mi? Evet. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| He's late. | Geç kaldı. Evet öyle. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| I just got a note. It says, "Meet me in the men's room." | Erkekler tuvaletinde buluşalım yazan bir not aldım. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Meet me outside. | Dışarıda buluşalım. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| We thought it best to cut it off. I was sitting in there for two hours. | Kesmeye karar verdik. İki saattir bekliyorum. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| He must've made us. "Made us"? What does that mean? | Bizi faka bastırdı. Faka mı bastırdı? Bu ne demek? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| He saw you? He knows what's happening? Knows I'm cooperating with police? | Sizi gördü mü? Neler olduğunu biliyor mu? Benim polisle işbirliği yaptığımı biliyor mu? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Take it easy, okay? Take it easy? Have you ever been fishing? | Sakin ol tamam mı? Sakin mi olayım? Sen hiç balık tuttun mu? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| The bait always dies. | Yem daima ölür. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| This ought to provide you with some juicy profiling material. | Bu size profil çalışmanızda bayağı bir ipucu verir. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Single art dealer... | Bekar antikacı, sürekli kaos ortamında yaşıyor. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Purchases firearm, even though he doesn't know how to use one... | Kullanmayı bilmediği halde, silah satın alıyor. Bu ona sahte bir güvenlik duygusu veriyor. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| You... You can come in, you know. No, it's all right. Thank you. | İçeri girebilirsin. Hayır. Önemli değil. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| You two, back door. | Siz ikiniz arka kapıya. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| You'll be safe. You have two guys in back... | Güvendesin. Arka tarafta ve koridorda ikişer kişi var. Harika. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Just going to check the street one more time. | Sokağı birkez daha kontrol edeyim. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| If you need anything, you know how to get me, Duval or Paquette? | Birşey lazım olursa bana, Duval'a ya da Paquette'e nasıl ulaşacağını biliyor musun? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Yeah. Back there at the bar... It's okay. | Evet barda olacaksınız. Sorun degil. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| No, I really wish I didn't freak out like that. | Hayır. Gerçekten öyle parlamak istemezdim. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| I wasn't helping anybody. | Kimseye yardımı olmadı. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| You've been great. | Harikaydın. Beni olduğumdan daha iyi gösteriyorsun. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| You are nice. No. That's... | Sen iyi birisin. Hayır...Bu... | Taking Lives-1 | 2004 | |
| That's the kiss of death. | Bu ölüm öpücüğü. Ne demek bu? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Us nice guys never get the girl. | İyi adamlar, kızları elde edemezler. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| I should go. | Gitmem gerek. Bizi nasıl bulacağını biliyorsun. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| So I'm leaving. | Ben gidiyorum. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| What do you mean? | Ne demek bu? Buradaki işim bitti. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| You have a profile and a witness. You don't need me anymore. | Profil çıkardınız, tanığınız var. Artık bana ihtiyacınız kalmadı. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Illeana... | Illeana, Asher'ın kafasına girebilecek birine ihtiyacımız var. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| You have that, and you have a suspect. That might not be enough. | Sende bu yetenek var. Üstelik bir şüpheli de var. Bunlar yeterli olmayabilir. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| What's really going on here? | Burada gerçekten neler oluyor? Hiçbir şey | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Please. What is it? | Lütfen. Ne var? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| I might be having a reaction to the witness. | Tanığa karşı bazı reaksiyonlarım olabilir. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| A reaction? | Reaksiyon mu? İyi yönde. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| One that could cloud my judgment. | Kanaatimi etkileyebilir. Anlıyorum. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Illeana... | Illeana, Quantico'dayken birbirimizi ne kadar süredir tanıyorduk? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Six months. How many times... | 6 Aydır. Kaç tane çıkma teklifi aldın? Bilmiyorum. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| How many times did you turn them down? | Kaç tanesini reddettin? Hepsini. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| ...I think it takes a lot to cloud your judgment. | Demek ki senin kanaatini etkilemek bayağı zor. Bu adamı yakalamam lazım. Bunu sen de istiyorsun. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| At least the food is good. | En azından yemekler iyi. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Yeah, because the art is shit. | Çünkü eserler boktan. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Try not to look so much like cops. | Polis gibi görünmemeye çalışın. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| I almost didn't recognize you without a picture of a dead body. | Ceset resmi olmadan neredeyse seni tanıyamayacaktım. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| That's nice. It sounded better in my head. | Bu iyiydi. Prova yaparken daha iyi gelmişti. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Have a drink. No, thank you. | İçecek birşey al. Hayır teşekkürler. Sadece su. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| All right? Thank you. | Tamam mı? Teşekkürler. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Excuse me. This one is my favorite. | Müsaadenle... Bu benim favorim. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| You know, it just... I don't know why. The sky... | Yani...Neden bilmiyorum...Gökyüzü... | Taking Lives-1 | 2004 | |
| The sky in it reminds me of growing up in Nova Scotia. | Bana Nova Scotia'daki çocukluğumu hatırlatıyor. | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Where'd you grow up? | Sen nerede büyüdün? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| Just outside Harrisburg, Pennsylvania. Oh, yeah? You a country girl? | Pennsylvania, Harrisburg'un biraz dışında. Öyle mi? Demek kasaba kızısın ha? | Taking Lives-1 | 2004 | |
| I'll let you get back to work. Thank you. | Seni daha falza tutmayayım. Teşekkürler. | Taking Lives-1 | 2004 |