Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 158218
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Just offering alternatives. | Sadece alternatif üretiyorum. | Taken-6 | 2002 | |
| Sorry, everybody. | Üzgünüm millet. Allie'yi futbol idmanına götürmem gerekti. | Taken-6 | 2002 | |
| Lisa, we have a guest today. This is Charlie. | Lisa bugün bir konuğumuz var. Bu Charlie. | Taken-6 | 2002 | |
| Charlie's been videotaping the session for a documentary he's doing. | Charlie, yapmakta olduğu bir belgesel için toplantımızı kaydediyor. | Taken-6 | 2002 | |
| He's been interviewing people all around the country | Tüm ülkede bizimkine benzer tecrübeler yaşayan kişilerle konuşmuş. Sonunda bizi de bulmuş. | Taken-6 | 2002 | |
| The rest of us have agreed to allow ourselves to be put on tape, but... | Kayıt yapmasının bizler için bir sakıncası yok... | Taken-6 | 2002 | |
| if you're not comfortable with that, then | Ama eğer sen rahatsız olacaksan... Rahatsız olurum. | Taken-6 | 2002 | |
| Turn that off, please. Sorry. | Şunu kapatır mısın lütfen? Affedersin. | Taken-6 | 2002 | |
| I just try to keep my life private. | Mahremiyetimi korumak istiyorum. Üzgünüm. Anlıyorum. | Taken-6 | 2002 | |
| Did Dorothy share today? She thinks her cats are aliens. | Dorothy bugün konuştu mu? Kedilerinin uzaylı olduğuna inanıyor. | Taken-6 | 2002 | |
| Do they live at the bottom of Lake Superior? | Superior gölünün dibinde mi yaşıyorlarmış? | Taken-6 | 2002 | |
| That's the nice thing about being in the group. | Bir gruba dâhil olmanın güzelliği bu işte. Kendimi çok normal hissetmemi sağlıyor. | Taken-6 | 2002 | |
| You're doing a documentary? | Belgesel mi yapıyorsun? Tam değil. | Taken-6 | 2002 | |
| I've...had experiences myself. | Ben de bazı tecrübeler yaşadım. | Taken-6 | 2002 | |
| How long have they been taking you? | Ne kadar zamandır seni alıyorlar? Çocukluğumdan beri. | Taken-6 | 2002 | |
| I didn't really know what was going on until I'd grown up, but... | Büyüyene kadar olanların farkında değildim... | Taken-6 | 2002 | |
| They don't take me anymore. They haven't in nine years. | Son dokuz yıldır artık beni almıyorlar. | Taken-6 | 2002 | |
| And what I've been trying to do since then is prove that it really happened, | O zamandan beri gerçekte ne olduğunu, neden artık beni almadıklarını anlamaya çalışıyorum. | Taken-6 | 2002 | |
| I'd just stick to the story about being a documentary filmmaker. | Ben olsam belgesel yapımcısı hikâyesine devam ederdim. | Taken-6 | 2002 | |
| Did...did you like your abductions? | Kaçırılmak hoşuna gidiyor muydu? Hoşlanmak mı? | Taken-6 | 2002 | |
| Yeah, as in look forward to 'em, enjoy 'em? | Evet. Mesela kaçırılmak için sabırsızlanıyor muydun? Şu anda kasabaya gidiyorlar. Ön koltuktaki kızın omuru kırılmış. Onu şu anda çıkarıyoruz. | Taken-6 | 2002 | |
| For me, it was always that. | Benim için hep öyleydi. O enerjiyi hissetmeye alışmıştım, harika bir histi. | Taken-6 | 2002 | |
| I used to get this buzz, this energy thing. | Bu kız yaptılar,Allie'yi, | Taken-6 | 2002 | |
| I believe this whole abduction deal | Ben bu kaçırılma olaylarının iyiye işaret olduğunu düşünmüşümdür. | Taken-6 | 2002 | |
| is gonna turn out to be a positive event. | ...arkadaşlarım. | Taken-6 | 2002 | |
| Right now, people think we're whack, fringe dwellers, | Şimdi insanlar bizim üşütük olduğumuzu zannediyor. Ama yakında bu değişecek. | Taken-6 | 2002 | |
| We've been chosen for something. | Bizi bir şey için seçmişler. Bu iş ortaya çıktığı zaman ilk görenler bizler olacağız. | Taken-6 | 2002 | |
| For me, it was never a buzz, anything like that. | Beni hiçbir şey böyle etkilememişti. Bana ne olduğunu bilmiyordum, o yüzden tüm gücümle karşı koyuyordum. | Taken-6 | 2002 | |
| I I should get going. | Ben artık gideyim. Kızım yakında futbol idmanından döner. | Taken-6 | 2002 | |
| You have a daughter? | Kızın mı var? Allie. Dokuz yaşında. | Taken-6 | 2002 | |
| You have any pictures of yourself as a kid? | Senin çocukluk resimlerin var mı? | Taken-6 | 2002 | |
| You think it goes back that far? Why not? | Sence o kadar eskiye mi dayanıyor. Neden olmasın? Bu işe karışmayan herkes teğmen Wylie gibi olacak. | Taken-6 | 2002 | |
| Yeah, I have one of me and my mum. | Annemle birlikte bir resmimiz var. | Taken-6 | 2002 | |
| Oh, that's my dad. | Bu babam. | Taken-6 | 2002 | |
| That's him as a little kid with my grandfather. | Bu da babam küçükken büyükbabamla birlikte. | Taken-6 | 2002 | |
| You would agree with me this whole thing's kind of weird, right? | Bütün bunların garip olduğunda hemfikiriz değil mi? | Taken-6 | 2002 | |
| Well, it just got a whole lot weirder. | Şimdi daha da garipleşti. | Taken-6 | 2002 | |
| This is the guy. | Bu adam. Hiç böyle bir şeyle karşılaşmadım. İnanılmaz. Bu baban mı? Onu da mı alıyorlardı? | Taken-6 | 2002 | |
| It started with my grandfather. It seems to run in families. | Büyükbabamla başladı. Sanırım aileden geliyor. | Taken-6 | 2002 | |
| We call these "screen memories." | Bunlara "Anı Pencereleri" diyoruz. Anılarımızdaki görüntüleri alıp bize gerçekmiş gibi gösteriyorlar. | Taken-6 | 2002 | |
| This was something, this carnival, | Bu karnavalda babamı korkutan bir şey vardı. Ve bunu kullandılar. | Taken-6 | 2002 | |
| That's not an uncommon part of the experience. | Bu tarz olaylara sıkça rastlarız. | Taken-6 | 2002 | |
| to take a sample of your father's memory | Babanın anısını alıp ikinizde de kullanmak? | Taken-6 | 2002 | |
| and use it as a screen on both of you? | Babam işini kaybettiğini söyledi. Evet. Sanki çok umurunda. | Taken-6 | 2002 | |
| Why, it's... truly remarkable. | Bu gerçekten inanılmaz. | Taken-6 | 2002 | |
| I'd like to regress you both, take you back to one of your abductions, | Sizi hipnotize ederek, kaçırılma anınızı incelemek isterim. Belki sebebini anlayabiliriz. | Taken-6 | 2002 | |
| maybe even find out where the two of you met. | Belki nerede tanıştığınızı bile anlayabiliriz. | Taken-6 | 2002 | |
| Lisa, I think it might help Charlie if you and I were to work together first. | Lisa eğer önce seninle başlarsak, Charlie'ye yardımı olacağını düşünüyorum. | Taken-6 | 2002 | |
| With this new information, I might take you in a completely different direction. | Bu yeni bilgiler ile belki tamamen farklı bir yöne gidebiliriz. | Taken-6 | 2002 | |
| Anytime. How about now? | Ne zaman istersen. Şimdi olmasına ne dersin? | Taken-6 | 2002 | |
| Do you mind if Charlie stays? | Charlie'nin kalmasının mahsuru var mı? | Taken-6 | 2002 | |
| We...do seem to have a lot in common. | Çok ortak yanımız var gibi. | Taken-6 | 2002 | |
| I guess we should've gone home and changed first. | Önce eve gidip üzerimizi değişsek daha iyi olurdu sanki. | Taken-6 | 2002 | |
| I don't care if you don't. Doesn't bother me at all. | Yapmazsan da önemli değil. Ben böyle rahatım. | Taken-6 | 2002 | |
| Have you ever been here before? | Daha önce buraya gelmiş miydin? Babam küçükken getirmişti. | Taken-6 | 2002 | |
| Hope I remember which fork to use. | İnşallah hangi çatalı kullanacağımı hatırlarım. Annemle yaşarken genelde Pizza yerdik. | Taken-6 | 2002 | |
| Where's your mum now? | Annen şimdi nerede? Detroit'te. | Taken-6 | 2002 | |
| She's a nurse. That's how she met my dad. | O bir hemşire. Babamla böyle tanıştılar. | Taken-6 | 2002 | |
| Was he a doctor? He was a patient. | Baban doktor muydu? Hastaydı. | Taken-6 | 2002 | |
| How about you? What does your dad do? | Ya sen? Senin baban ne iş yapıyor? Babam ben sekiz yaşımdayken öldü. | Taken-6 | 2002 | |
| I'm sorry. | Üzüldüm. Babana bir şeyler oluyor. | Taken-6 | 2002 | |
| My stepdad, he's a musician, a guitarist. | Üvey babam müzisyendir. Gitarist. Annem de gıda mühendisi. Sana burada verilen her şeyi yeme derdi. | Taken-6 | 2002 | |
| My real dad you use a computer? | Gerçek babam... Bilgisayar kullanıyor musun? Elbette. | Taken-6 | 2002 | |
| He invented the buzz control scheme and half of the floating point logic. | Elektrik kontrol şemasını ve matematik işlemcisinin yarısını o icat etti. | Taken-6 | 2002 | |
| I thought, with our luck, we'd wind up in a carnival. | Biraz şans olsa kendimizi bir karnavalda bulurduk. | Taken-6 | 2002 | |
| This is kind of like a carnival. | Burası da karnaval gibi. | Taken-6 | 2002 | |
| To us. Us. | Bize. Bize. | Taken-6 | 2002 | |
| I'm Charlie. Okay. | Ben Charlie. Tamam. | Taken-6 | 2002 | |
| You're in the third grade, right? You're doing State History? | Üçüncü sınıftasın değil mi? İnkılâp tarihi okuyorsun? | Taken-6 | 2002 | |
| You're reading Sarah. Plain and Tall? | Sarah'nın Plain And Tall'unu mu okuyorsun? | Taken-6 | 2002 | |
| This is the "big ideas" year in science electricity, magnetism. | Bilimdeki önemli gelişmelerin olduğu yıllar. Elektrik, mıknatıs. | Taken-6 | 2002 | |
| I taught third grade the last three years. | Geçen üç yıl boyunca 3. sınıf öğretmenliği yaptım. | Taken-6 | 2002 | |
| We read Sarah. Plain and Tall last year. | Sarah'nın Plain and Tall'unu geçen yıl okuduk. Bu sene Mavi yunuslar adası var. | Taken-6 | 2002 | |
| CHARLIE: It's a good one. | O da iyidir. | Taken-6 | 2002 | |
| So this is the year I find out how everything works? | Yani ben bu yıl her şeyin nasıl çalıştığını mı öğreneceğim? | Taken-6 | 2002 | |
| The "big ideas"? Mm hmm. | Büyük fikirler... | Taken-6 | 2002 | |
| And everybody takes these classes? | Herkes bu derslere giriyor öyle mi? Eh işte. | Taken-6 | 2002 | |
| CHARLIE: Pretty much. | İyi. Çok iyi. | Taken-6 | 2002 | |
| So then what happens, they all forget? | Sonra ne oluyor? Hepsini unutuyorlar mı? | Taken-6 | 2002 | |
| I never thought about it like that | Hiç bu şekilde düşünmemiştim. | Taken-6 | 2002 | |
| LISA: Sorry, Al. | Pardon Al. Parson Gardens'ın oraya park etmem gerekti. | Taken-6 | 2002 | |
| You're cute. Where's Lisa? | Çok tatlısın. Lisa nerede? | Taken-6 | 2002 | |
| She, uh Lisa's getting garlic. | O... Lisa sarımsak almaya gitti. | Taken-6 | 2002 | |
| Hey, girls. How was soccer practice? | Kızlar, futbol idmanı nasıldı? | Taken-6 | 2002 | |
| I'm trying to convince my god daughter she doesn't want to play goalie. | Manevi kızımı kaleci olmaması gerektiğine inandırmaya çalışıyorum. | Taken-6 | 2002 | |
| It's either boring, boring, boring or, oh, my God, oh, my God. | Çok ama çok sıkıcı bir iş. Aman tanrım. | Taken-6 | 2002 | |
| I don't think it's so boring. | Bence sıkıcı değil. | Taken-6 | 2002 | |
| You get to watch the play come to you. | Oyunun sana doğru gelmesini izleyebiliyorsun. | Taken-6 | 2002 | |
| And then it gets there, and oh, my God, oh, my God. | Ve oyun sana gelince. Aman tanrım! Eğer oyunu izliyorsan öyle olmuyor. | Taken-6 | 2002 | |
| There's no getting around you. | Seni kimse geçemez. | Taken-6 | 2002 | |
| We've been trying to figure that out all day. | Biz de bütün gün boyunca bunu bulmaya çalıştık. | Taken-6 | 2002 | |
| Oh, another day tripper? It's...a long story. | Gene bir günlüklerden mi? Uzun hikâye. Yerimiz...Aman tanrım! | Taken-6 | 2002 | |
| For which I don't have time. | Zamanım yok. Celtic tarz müzik ve kendi özel dövme tasarımlarını yaptırmak isteyen çömez bir grup var. | Taken-6 | 2002 | |
| He says it goes across his face to cover the lie. | Yalanı örtmek için yüzüne yaptıracakmış Bütün gece uyanık kalacağım. | Taken-6 | 2002 | |
| I do tattoos. | Ben dövme yaparım. | Taken-6 | 2002 | |
| You should get Lisa to show you her alien. | Lisa'yı ikna et, sana uzaylı dövmesini göstersin. | Taken-6 | 2002 | |
| You know, you really are cute. | Sen sahiden çok tatlısın. Bahse girerim seni daha sık göreceğim. | Taken-6 | 2002 | |
| Will you take a picture of his face once you've covered up the lie? | Yalanı örtbas ettikten sonra, şu adamın suratının resmini çeker misin? | Taken-6 | 2002 | |
| Without question. Good bye, sweetheart. | Kesinlikle. Hoşça kal canım. Hoşça kal. Başkan Reagan'ın Stratejik savunma inisiyatifi (S.D.I.) programını hatırlıyor musunuz? | Taken-6 | 2002 | |
| I guess Charlie's staying for dinner. | Sanırım Charlie akşam yemeğine kalıyor. | Taken-6 | 2002 |