Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 156092
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Backward? | Onun gibi mi? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
I just saw him that once, | Onu sadece bir kere gördüm. Ama asla unutamazsınız öyle birini. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
He was the sweetest boy. | Çok tatlı bir çocuktu. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
I remember he kept showing me | Birinin ona verdiği yarım doları sürekli bana gösterip durduğunu unutamıyorum. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Such sadness. | Ne kadar üzücü. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Do you have children, Detective? | Sizin çocuğunuz var mı, dedektif? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
That the one? | Bu, o mu? Evet, o. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
No mistaking that, huh? | Hata olmadığına eminsiniz, değil mi? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Luke Wakefield? | Luke Wakefield? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Yes, sir. | Evet, efendim. Ben Barnstable'dan Dedektif Tom Adkins. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
I'd like to talk to you about your brother John. | Sizinle, kardeşiniz John hakkında konuşmak istiyordum. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Is there someplace maybe we can go sit down? | Oturup konuşabileceğimiz bir yer var mı? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Sure, yeah, we can go right in the back here. | Evet, tabii ki. Arka tarafa geçebiliriz. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
And all this time you believed John was in a home? | Bunca zaman boyunca John'un bir evde olduğuna mı inanıyordunuz? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Well, no, when I got old enough, | Aslında hayır, yeterince büyüyünce babama John'u sormuştum. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
I had this idea that I wanted to go visit him. | Onu ziyaret etmek istiyordum. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
And that's when my dad said to me | O zaman da babam, bana John'un hastalanıp öldüğünü söylemişti. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Look, Detective, I got to be honest with you, | Bakın dedektif, dürüst olmam gerekirse, bunlar hiçbir zaman bana mantıklı gelmemişti. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
He was a good man. | O, iyi bir adamdı. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Well, as you can see, there are some... | Anlayacağınız üzere bazı tutarsızlıklar var ve biz de bunları temizlemeye çalışıyoruz. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Now, is there anybody else | Babanız hakkında konuşabileceğimiz başka kimse var mı? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Come in, Luke. | İçeri gel, Luke. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
These gentlemen would like to talk to you about Dad. | Bu baylar, babam hakkında konuşmak istiyorlar. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
That'd be okay? Well, yes. | Sorun olmaz, değil mi? Tabii ki. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Mrs. Wakefield, I'm Detective Tom Adkins | Bayan Wakefield, Ben Barnstable Polis Merkezi'nden Dedektif Tom Adkins. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
I'm sorry to say I have some terribly sad news. | Üzülerek söylüyorum ki; çok üzücü haberlerim var size. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
We recently found the body of a young boy | Geçenlerde genç bir çocuğun cesedini bulduk ve onun John Wakefield olduğuna inanıyoruz. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Matthew would have been so relieved. | Matthew, çok rahatlardı. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
His boy John. | Oğlu John. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
That's how we met. | Böyle tanışmıştık... | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Hey, Sally Ann. Hmm? | Hey, Sally Ann. Evet? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
It don't have to be perfect. | Mükemmel olmak zorunda değil. Burası Waldorf Astoria değil. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
You got that right, Chollie. | Bunu hak ediyorsun, Chollie. Yarın görüşürüz. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Could you spare a coffee? | Biraz kahve alabilir miyim? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Where are your boys? | Çocukların nerede? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
It was very sad, really. | Çok üzücüydü, gerçekten. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
You passed out in Chollie's. | Chollie'nin Yeri'nde bayıldın. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Well, don't worry, you'll be fine here. | Endişelenme, burada güvendesin. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
When's the last time you ate? | En son ne zaman yemek yedin? Bilmiyorum, önemli değil. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
I'm gonna fix you something. | Sana bir şeyler hazırlayayım. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
How you gonna find your boy if you don't know where to look? | Nereye bakacağını bilmezsen nasıl bulabilirsin ki çocuklarını? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
You got any kids? | Senin hiç çocuğun var mı? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Well, he's my son. | O, benim oğlum. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
You're in no condition to find anyone | Gücünü geri kazanana kadar kimseyi bulabilecek durumda değilsin. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Matthew left in a terrible state | Matthew, oğlunu koruyamama hissi yüzünden berbat bir duruma düşmüştü. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
That pain changed him for some time. | Acısı onu değiştirdi. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Everywhere he turned, | Gittiği her yerde, kaybettiğini gördü. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
And one night, | Bir gece, Matthew gerçekten John'u geri alabileceğini düşünmüştü. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
John, John. | John, John. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Soon after, we went back to get Mark and Luke | Bir süre sonra, Mark ve Luke'u da alıp birlikte yeni bir hayata başladık. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
But Matthew could never shake the guilt he felt over John. | Ama Matthew, John'u kaybetmenin suçluluğunu bir türlü üstünden atamamıştı. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
It was with him wherever he went. | Nereye giderse gitsin, onunla geliyordu. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
He was a man who loved his children, | Çocuklarını çok seven bir babaydı; ama John'u kaybetmesi onu çok değiştirdi. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Mrs. Wakefield, did your husband ever... | Bayan Wakefield, kocanız Barnstable'da geçirdiği sürede kimlerle çalıştığını söyledi mi? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
He only had one friend who he talked about who helped him. | Ona yardım eden bir arkadaşından bahsediyordu. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
And this is him. | İşte bu, o. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Matthew called him 'Diploma. ' | Matthew, ona "Diploma" diyordu. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
It was not your fault Tommy, Jr. Went missing. | Tommy'nin kaybolması senin suçun değildi. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Barb left that for you. | Barb, onu sana bıraktı. Onsuz yapamayacağını biliyordu. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
There's... there's a lot of good | Hayatında hâlâ birçok güzel şey var, Tom. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
She's a good woman. | O, iyi bir kadın. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
I don't know how she stayed with you this long. | Seninle bu kadar uzun süre nasıl kaldı, anlamadım. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
You can't do anything about losing your son. | Oğlunun kaybolması konusunda yapabileceğin bir şey yoktu. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
But if you lose your wife, | Ama karını kaybedersen... | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
that is your fault. | ...bu senin hatan olur. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Russ. | Russ. Geldiğimi haber ver. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
You better be sure about this. I know what I'm doing. | Bundan emin misin? Ne yaptığımı biliyorum. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, I hope so, or it's both our asses. | Evet, umarım biliyorsundur. Yoksa ikimizin de başı belada. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Remember, Detective Adkins, Mr. Rogianni is here | Dedektif Adkins, sakın Bay Rogianni'nin sürmekte olan bir soruşturma hakkında... | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
There are rules you must follow | Bu durumdaki biriyle konuşacaksan izlemen gereken kurallar var. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
If you ask any questions or make any comments | Oğlunun kaybolmasıyla ilgili bir şey sorarsanız ya da herhangi bir yorum yaparsanız... | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
and we sue. | ...gider dava açarız. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Mr. Rogianni, are you aware that the body | Bay Rogianni, son zamanlarda bulunan on yaşındaki çocuğun cesedinden haberiniz var mı? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
I heard about it on the television. | Televizyonda duydum. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Could you tell me where you were spring of 1958? | 1958 baharında nerede olduğunuzu söyleyebilir misiniz? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Why don't you just go ahead and ask me | Neden bilmek istediğiniz şeyi doğrudan sormuyorsunuz bana? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Just answer his questions the best you can. | Sorusuna cevap ver yeter. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Again, where were you in the spring of 1958? | Tekrarlıyorum: 1958 baharında neredeydiniz? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Tell me something. | Bir şey sorayım. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
All this torturing yourself, | Kendine ettiğin onca işkence, onca uykusuz gece... | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
all this caging yourself up till you have nothing left, | ...geriye bir şey kalmayana kadar kendine ettiklerin, ne getirdi sana? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
I'm gonna ask you this one last time. | Sana son kez soracağım: | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Where were you in the spring... | 1958 baharında neredeydin? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
That retard's been dead and buried for 50 years. | O özürlü, elli yıldır yanmış durumda. Benimle ne alâkası var bunun? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Who said anything about him being retarded? | Özürlü olduğunu kim söyledi ki? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Newspaper, TV, I don't know. | Gazeteler, televizyon. Ne bileyim ben. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
In 1958, | 1958'de, Byrnes için çalıştın. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
You met a man named Matthew Wakefield. | Matthew Wakefield adında bir adamla tanıştın. Elinde hiçbir şey yok. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Matthew Wakefield had a 10 year old son named John. | Matthew Wakefield'ın, on yaşında John adında bir oğlu vardı. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Was that your first time, Mr. Rogianni... | Bu, bir çocuğun aklını çelerek babasından ilk koparışınız mıydı, Bay Rogianni? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Was it the first time you got a taste | Bir çocuğu kaçırmanın tadını ilk defa o zaman mı aldınız? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
And was it the first time you... | Bunlardan birini verdiğin ilk sefer miydi, Bay Rogianni? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Or should I call you Diploma? | Yoksa "Diploma" mı demeliyim? | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
Fuck you. | Siktir git. Söyle haydi. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
You murdered John Wakefield. | John Wakefield'ı sen öldürdün. Bunu dinlemek zorunda değilim. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
You murdered that innocent little boy... | O masum ufak çocuğu öldürdün... Dedektif. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
And you destroyed that family. | ...ve o aileyi mahvettin. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
You saw a man who was vulnerable and weak, | Zayıf, kolay incinebilecek bir adam gördün ve onu mahvettin. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
You took his son away from him right under his nose. | Burnunun dibinden çocuğunu aldın. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |
That boy should never have been here in the first place. | O çocuk başından beri hiç oraya gelmemeliydi. | Stolen-1 | 2009 | ![]() |