Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 15488
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
If the five of us put our heads together, we can go places. Big places. | Eğer beşimiz birlikte kafa kafaya verirsek, bir yerlere varabiliriz. Büyük bir yere. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Unfortunately, the four of us are not going anyplace for a long time. | Ne yazıkki, dördümüz daha uzun bir süre hiçbir yere gidemez. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
As soon as I get out, I'll spring you. | Dışarı çıkar çıkmaz, sizi burdan çıkaracağım. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
All of you. | Hepinizi. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Mr. Dillinger has very enthusiastic ideas. | Bay Dillinger'ın çok iddialı fikirleri var. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
You can count on me, fellas. | Bana güvenebilirsiniz, arkadaşlar. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Run along, John. I'll see you later. | Artık sen git, John. Sonra görüşürüz. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Fresh punk. He'll learn. | Acemi serseri. Öğrenecek. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
The hard way. | Zorlanacak ama. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
I think the kid has possibilities. | Bence bu çocukta gelecek var. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
I tell you, my ideas will work. | Bu söylediklerim işe yarayacak, görün bakın. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Together we can make the rest of the mobs look sick. | Hep beraber çetelerin arta kalanlarını hastaymış gibi gösterebiliriz. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
I'll be out in six months. The first thing I'll do is spring you. | 6 ay boyunca dışarda olacağım. İlk işim sizi hapisten çıkarmak olacak. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Just two more months, fellas, and I'll show you the way. | Sadece 2 ay daha, arkadaşlar, sonra size yolu göstereceğim | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Sleeping, John? | Uyuyor musun, John? | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Just thinking. | Sadece düşünüyorum. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
This time next week you'll be as free as a bird. | Haftaya bu zamanlar bir kuş kadar özgür olacaksın. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
How are you feeling? Swell. | Kendini nasıl hissediyorsun? Gururlu. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
You're not talkative anymore, are you? | Fazla konuşan biri değilsin, değil mi? | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
You always said I talked too much. | Hep bana çok konuşuyorsun derdin. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Hey, what have you got there? | Hey, elindeki şey de ne? | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
A present from Mom and Pop. | Bir hediye. Annem göndermiş. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Oh, I didn't know you had any folks. They aren't really my folks. | Hiç kimsen yok diye biliyordum. Gerçek anne babam değiller. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Whenever I got in a jam, I used to go up to their mountain lodge till things cooled off. | Başım belaya girdiğinde, etraf sakinleşene kadar onların dağ evinde beklerim. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Can you trust them? Sure. | Onlara güvenebilir misin? Tabii. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
They know they'd better treat me like their own son... | Bana kendi evlatları gibi davranırlar... | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
...or something awful might happen to them. | ...yoksa başlarına kötü şeyler geleceğini iyi bilirler. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Oh, grapes. | Oo, üzümmüş. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
I love grapes. | Üzüme bayılırım. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
You're wanted downstairs, Dillinger. | Seni aşağıdan istiyorlar, Dillinger. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Well, John, I guess this is it. Good luck. | John, galiba bu tahliye haberin. İyi şanslar. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Thanks a lot for everything. | Herşey için çok teşekkürler. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Have a good time at Amel's golden wedding anniversary. | Amel'in evliliğinin 50. yılı partisinde iyi eğlen. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
All the best, kid. | Herşey gönlünce olsun, evlat. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
What time does the feature go on? In 10 minutes. | Film ne zaman başlıyor? 10 dakikası var. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Is it a good picture? We always show good pictures. | Film güzel mi? Herzaman güzel filmler oynatırız. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Can I get a seat right away? | Hemen bir bilet alayım mı? | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
It's not crowded till the next show. | Öbür seansa kadar pek kimse yok. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Enjoy the show? Fine. | Filmi beğendin mi? İyiydi. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Pretty crowded inside now. | İçeride şimdi bayağı kalabalık. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Give me the rest. I'm not fooling. | Elindekileri de ver. Sakın bir aptallık yapma. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Recognize him? Yes, that's him. | Bu mu diyorsunuz? Evet, bu O. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
You sure? Positive. | Emin misin? Kesinlikle. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
But yesterday you were positive. | Fakat dün tam olarak emindiniz. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Well, I made a mistake. | Şey, hata yapmışım. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
But you seemed so sure. | Fakat çok emin gibi gözüküyordunuz. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
I was just excited. | Sadece heyecanlıydım. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Is that the only reason? | Tek sebep bu mu? | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
I'm positive that isn't the man. | Bu adam olmadığından kesinlikle eminim. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
You haven't said a word all night. I know. | Bütün gece tek laf etmedin. Biliyorum. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
You haven't even told me your name. | İsmini bile söylemedin. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Well, that didn't hurt so much, did it? | Şey, bu olaydan çok etkilenmedin, değil mi? | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
I still don't know why I came with you. | Seninle buraya niye geldim hala bilmiyorum. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Same reason why you didn't turn me in. | Beni ihbar etmek istemeyişinle ile sebep aynı. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
You're pretty sure of yourself, aren't you? | Kendine çok güveniyorsun, değil mi? | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
In my business, you have to be. | Benim işimi yapsaydın, sen de kendine güvenirdin. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Just what is your business? | Tam olarak ne iş yaparsın ki? | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
"Associations made on this day will be highly profitable and lasting." | "Bugün kurulan birliktelikler son derece karlı ve uzun ömürlü olacak." | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
"Dear Specs, just a line to let you know I haven't forgotten. | "Değerli Specs, sizleri unutmadığımı bilmenizi isterim. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
I ran into an old friend tonight who owed me some money, and he paid off pronto. | Bu akşam bana borcu olan eski bir arkadaşa rastladım, ve hemen hesabını kapatıverdi. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
We're having a surprise party on September the 26th... | Eylülün 26'sında Amel'in 50. evlilik yıldönümü kutlamak... | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
...to celebrate Amel's golden wedding anniversary. | ...için sürpriz bir partiye gideceğiz. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Sure wish you and the gang were here. | Seni ve diğer arkadaşları burada görmeyi umuyorum. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Well, that's all for now. As ever, John." | Şimdilik bu kadar, arkadaşınız, John." | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Just think, Amel's golden wedding anniversary. | Bir düşünün, Amel'in 50. Evlilik Yıldönümü Partisi. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
September 26th, huh? | 26 Eylüldü, değil mi? | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
That's a good day. Yeah. | Güzel bir gün. Evet. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Maybe we'll make it. | Belki onu biz düzenleriz. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
What can I do for you? Like to buy a barrel of cement. | Sizin için ne yapabilirim bayım? Mesela bir fıçı çimento satabilirsiniz. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
I'm sorry, but we only sell wholesale. | Özür dilerim, ama biz sadece toptan satış yapıyoruz. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
I'm doing a little home gardening. I'd like to buy one barrel for my lily pond. | Evimin bahçesini yeniden düzenliyorum. Nilüferlerin etrafına bir fıçı lazım. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
I'm sorry, it's company policy. I don't make the rules. | Özür dilerim ama şirket politikası böyle. Kuralları ben koymuyorum. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
I'd like to help you, but... | Size yardım etmeyi isterdim, ama... | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Well, we occasionally accommodate somebody... | Nadiren de olsa iyi müşteri olabilecek kişilere... | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
...who might make a good customer. Where do you want it sent? | ...yardım ederiz. Fıçıyı nereye göndermemi istersiniz? | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
I'll take it with me. Give me a hand. Sure. | Kendim götüreceğim. Gel bir el at. Memnuniyetle. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
The white cross. | Üzerinde beyaz çarpı olacak. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
White cross. | Beyaz çarpı. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
The white cross. | Beyaz çarpı. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Where'd this truck come from? I never saw it before. | Bu kamyon da nereden çıktı? Onu daha önce hiç görmedim. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Hey, come here and get a load of this. | Hey, gel de şuna bir bak. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Holy smoke. Looks we got here just in time. | Çimento. Galiba tam da zamanında gelmişiz. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Yeah. Come on, let's take it back. | Evet. Hadi, onu arkaya taşıyalım. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Oh, boy, what'll they think of stealing next? | Oh, evlat, gelecek sefere bakalım daha neler çalacaklar? | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Come on, give me a hand with this thing. Okay. | Gel bana biraz yardım et. Olur. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
What a guy will go through to steal a barrel of cement. | Bir adam ne diye bir fıçı çimento çalmak için vakit harcarki. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
You two guys get those tools over there. | Siz ikiniz şu aletleri buraya getirin. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Today's the 26th. Nothing's happened. | Bugün ayın 26'sı. Hiçbirşey olmuyor. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
I told you he was a phony. I told you. Shut up. | Onun için sahtekardır demiştim. Kapa çeneni. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
The white cross. We gotta watch for a white cross. | Beyaz çarpı. Beyaz çarpılı şeyi beklemeliyiz. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
There ain't no white cross. All we got is a double cross. | Burada beyaz çarpı marpı yok. Hepimizi aldattı. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Your pal, huh? | Senin dostundu, değil mi? | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
What are we going to do? Keep your mouth shut and your eyes open. | Ne yapacağız. Ağzını kapat ve gözlerini aç. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Hey, heads up down there! | Hey, kafanızı çevirip yukarıya bakın! | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Why don't you eat? | Niye yemiyorsun? | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Who can eat? It ain't bad. | Nasıl yiyeyim? Çok kötü değil. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Why you keep looking at the sun all the time for? | Niye durmadan güneşe bakıp duruyorsun? | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
There isn't much more time. I told you, I told you. | Fazla vaktimiz kalmadı. Dedim size, dedim. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
It's all yours, Max. Okay. | Seninkilerin hepsi bu, Max Tamam. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |
Unload it, boys. | Şunları boşaltın, çocuklar. | Dillinger-1 | 1945 | ![]() |