Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 150046
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
it's only a matter of time before the rebels to decrypt the list. | yalnızca şifresini çözmek için önce isyancıların zaman meselesi listesi aşağıdadır. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
Q branch has been analyzing pictures, but so far nothing. | Q'nun şubesi fotoğrafları analiz ediyor ancak henüz hiçbir şey yok. Q şubesinden şey, resimler analiz ama şimdiye kadar olmuştur. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
General feeling it's probably something from her past | M'le geçmişte münasebeti olan biri ile ilgili olduğunu düşünüyoruz. Genel duygu onu geçmişten muhtemelen şeydir | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
It is no idea what it all means? And you believe that? | Bütün bunlar hakkında onun da fikri yok. Ve sen buna inanıyorsun? Bu her ne anlama geldiğini hiçbir fikrim mi? Ve sen inanıyor musun? | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
or what they are trying to do with it. | onunla ne yapmaya çalıştıkları konusunda ipucumuz yok. Ya da ne onlar yapmak çalışıyoruz. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
I'd like to start with some simple words' sensations. | Bazı basit kelimelerle 'hissi ile başlamak istiyorum. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
Just tell me the first word that punch into your head. | Sadece ilk aklına gelen kelimeyi söyle. Bana ilk kelime söylemeniz başınızı içine yumruk. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
When arrives, on me. | Sonucu bana özel bildirilsin. Bana, geldiğinde. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
It was only four ribs. | Sadece 4 kaburga kemiği, Sadece dört kaburga oldu. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
There's nonetheless vital organs. | ve bazı daha önemsiz organlar. Yine hayati organları var. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
Well, you gave your best shot. It was hardly my best shot. | Oysa en iyi atışını yapmıştın. Hiç de değil. Peki, sizin en iyi atış verdi. Pek benim en iyi atıştı. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
I'm sure I can survive your best. | En iyi atışında da hayatta kalabileceğime eminim Ben senin en iyi hayatta eminim. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
Time you'll get the chance. | Belki bir şansın daha olur. Eğer şansı elde edecek Zaman. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
If they'll do let you back out there, | Seni sahaya geri gönderirlerse, Onlar orada geri izin yapacağım Eğer | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
That's what you want? Yes, of course. | İstediğn bu mu? Tabii ki. İstediğin nedir? Evet, tabii ki. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
This is not for everyone. Ah, 007... | Bu herkes için değil. Ah, 007... | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
The whole office goes off in smoke and that bloody thing survives. | Bütün ofis uçmuş ve sadece bu lanet olası şey kalmış. Bütün ofis duman içinde söner ve o lanet şeyi kalmamıştır. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
I hope I haven't miss anything that P.M. is stressing in the crisis. | Umarım birşey kaçırmamışımdır. Başbakan, krizle ilgili konuşup durdu. Ben bir şey kaçırmayın umuyoruz ki ÖS kriz vurguluyor. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
Seemed you passed. | Görünüşe göre kıl payı geçmişsin. Geçtin görünüyordu. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
I'll be outside. I have only one question. | Ben dışarıda olacağım. Ben sadece bir sorum var. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
Not many field agents get to live this cleanly. | Pek fazla saha ajanı bu derece temiz ayrılamıyor. Değil birçok saha ajanları Bu temiz yaşamak olsun. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
It's a a young men's game. | Bu genç adam işi. Bir genç bir erkek oyunu. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
Look, you've been seriously injured. | Ciddi bir şekilde yaralandın. Bak, ağır yaralı olarak oylandı. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
There's no shame in saying you have lost your stand. | Yapamayacağını söylemek utanç olmaz. Size standı kaybetmiş söyleyerek utanılacak bir şey yok. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
The only shame it'd be not admitting until it's too late. | Asıl utanç çok geç olmadan yapamayacağını söylememek olur. Çok geç olana kadar itiraf değil olurdum yalnızca utanç. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
I'm in or fire me. It's entirely up to you. | Bu işte var mıyım, yok muyum? Size kalmış. I am ya beni kovar. Bu size kalmış tamamen. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
Perhaps you can't see at all. | Belki hiç anlayamadın. Belki hiç göremiyorum. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
Maybe you will. | ya da belki anlayacaksın. Belki gelirsin. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
As long as I am at the head of this department, | Bu birimin başında olduğum sürece Sürece ben bu departmanın başkanı de olduğum gibi, | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
I'll choose my own operations. | Çalışanlarımı ben seçerim. ben kendi operasyonları seçecektir. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
We've analyzed these wrapped small fragments. | Şarapnel parçalarını inceledik. Biz bu sarılı küçük parçaları analiz ettik. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
You're lucky it wasn't a direct hit. It would have cutted you in half. | Direkt olarak isabet etmemesi bir şans. Yoksa seni ikiye bölerdi. Bunu doğrudan bir hit değildi şanslıyız. Bu ikiye kesilmiş olurdu. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
It's a depleted uranium shell. A military grade. | Zayıflatılmış uranyum bombası. Askeri amaçlı. Bir seyreltilmiş uranyum kabuktur. Askeri bir derece. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
and only used by select few. | Ve sadece belli kişiler tarafından kullanılyor. ve sadece birkaç seçmek tarafından kullanılır. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
You recognize anyone? | İçlerinden tanıdığın var mı? Kimseyi tanımıyor? | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
An unknown resident without country of origin. | Menşe ülke olmadan bilinmeyen bir sakini. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
Well, luckily I used to have one or two friends left in the CIA. | Neyse ki CIA içinde elimizde kalan birkaç arkadaşımız var. Neyse ki ben bir veya CIA kalan iki arkadaş için kullanılır. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
They're after him for the Yemeni ambassador murder. | Yemen büyükelçisinin öldürülmesi dolayısıyla peşindeler. Onlar Yemen büyükelçisi cinayet için onun peşinde. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
You have to go there and wait further instructions. | Oraya gidip talimat bekle. Oraya gitmek ve daha fazla talimat beklemek zorunda. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
If he turns up, it's yours. | Gelirse, O senindir. O kadar çıkıyor varsa, o sizindir. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
Find out who he worked for and who has the list. | Kimin için çalıştığını ve listenin kimde olduğunu öğren. O için çalıştı ve kimin listesi vardır kim olduğunu bulun. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
A grand whole warship been hitten ominously all the way to scrap. | Büyük, eski bir savaş gemisi hurdaya ayrılıyor. A grand bütün savaş gemisi uğursuzca hurda tüm yol hitten edilmiştir. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
Inevitabilty of time, don't you think? | Zamanın karşı konulamazlığı. Zaman Inevitabilty, değil mi? | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
And your confidence is. | Ama uzmanlık önemli. Ve güvendir. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
I can do more damage on my laptop | Benim laptop daha fazla zarar yapabilirim | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
sitting in my pyjamas before my first cup of Old Grey | Old Grey benim ilk fincan önce benim pijamaları oturan | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
Walter PPK, 9 mm short. | Walther PPK 9 milimetre Walter PPK, kısa 9 mm. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
encoded to your palm print, so only you can fire it. | yani yalnızca sen ateşleyebilirsin. Avuç baskı, kodlanmış halde sadece atabileceği. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
That's a random killing machine more than a personal statement. | Sıradan bir ölüm makinesinden çok bir kişisel ifade tarzı. Bu rastgele bir ölüm makinesi kişisel bir bildirimde daha fazladır. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
Standard radio transmitter. | Standart radyo vericisi. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
Activated to broadcast your own location. | Yardıma ihtiyacın olduğunda, çalıştırırsan Kendi konumunuzu yayın Activated. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
Distress it. | Seni buluruz. Tehlike it. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
Not exactly Christmas, isn't it? | Noel'de değiliz, değil mi? Sayılmaz Noel, değil mi? | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
Good luck out there on the field. | Sana sahada iyi şanslar. Sahada orada İyi şanslar. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
He has posted the first five names. | İlk beş ismi açıkladılar. O ilk beş isim yazmamış. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
Are not you a little too qualified to be delivering messages? | Kuryelik yapmak için biraz fazla nitelikli değil misin? Iletileri teslim edilmesi için biraz fazla kalifiye değil misiniz? | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
It was only a matter of time. That should be the start. | Sadece zaman meselesiydi. Daha yeni başladılar. Bu sadece bir zaman meselesiydi. Bu başlangıç ??olmalıdır. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
Cut through razor. | Usturayla traş ha. Jilet ile kesin. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
All I like is to do something old fashioned things. | Bazı şeyleri eski tarzda yapmaktan hoşlanırım. Sevdiğim Tüm şey eski şeyleri yapmaktır. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
Are you putting your knife in my hands again? | Hayatını yine bana mı emanet ediyorsun? Yine benim ellerine bıçak koyarak mı? | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
They've already briefed me on the list... | Onlar zaten beni listesine bilgi verdim... | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
The official directive was to help... | Yapabileceğim her şekilde yardım ediyorum. Resmi direktif yardımcı oldu... | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
Don't you touch your ear. | Kulağınla oynama. Kulağınıza dokunmayın. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
There are three exits. | Üç çıkış Üç çıkar vardır. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
And got uncovered. | Ben tutarım. Ve ortaya var. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
mr. Bond. | Korkuyorsun. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
is??? fact trade. | Üç koruma biraz abartı. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
They abandoned it almost in the night. | Neredeyse gece onu terk etti. | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
I'll do my best. | Kiminle savaşıyoruz? | Skyfall-2 | 2012 | ![]() |
I like your necklace, looks good on you. | Kolyeni beğendim. üstünde güzel duruyor. | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
Shine on you ... Thank you. | Parıldıyor... Teşekkürler. Parıldıyor ... Teşekkürler. | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
See you at night in the lake? Yes | Gece gölde buluşuyor muyuz? Evet | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
Did you hear something? No, not heard anything. | Bir şey duydun mu? Hayır, hiçbir şey duymadım. | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
Nick </ i> | Nick | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
It's not your little brother? Yes .. | O senin kardeşin değil mi? Evet.. | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
Go and see what he wants. I'll see you in a few hours? | Git ve ne istediğine bak. Birkaç saat sonra görüşürüz? | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
Well, goodbye! I'll see what he wants ... | Tamam, görüşürüz. Ne istiyormuş bakalım... Tamam, görüşürüz. Ne istiyormuş bakalım ... | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
Nick </ i> | Nick! | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
You were with Darryl? | Darryl ile takılıyoruz. | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
Chat here! Just kidding. | Çak bir beşlik! Şakaydı. | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
Very funny, guys! hilarious! I think so. | Çok komik, çocuklar! komik! Bence de. | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
After we see, Tyler. Bye, Ty, talk later. | Görüşürüz Tyler. Sonra görüşürüz Ty. | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
Cool! See you later, man. | Çömez! Sonra görüşürüz. | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
What? Nick! Just kidding. | Ne? Nick! Sadece şaka yapıyordum. | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
Do not go away, put me down! | Tamam tamam Orada durma öyle indir beni! | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
Well, bite the dick! Open your mouth. Trust me. | lsır sopayı, ağzını aç. Güven bana. Isır sopayı, ağzını aç. Güven bana. | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
Nick, I come home whole. What's the hurry? | Nick, eve çok tek parça halinde gitmek istiyorum. Bu ne acele? | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
Two words, brother. Julie Gunn Smokin '. | lki kelime, kardeşim. Julie Gunn. Iki kelime, kardeşim. Julie Gunn. | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
Julie Gunn? Yes | Julie Gunn? Evet | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
It's more than cool. | O kız çok havalı. | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
It's great! Good ... | O kız harika. Harika.. | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
It's perfect! Perfect ... | Mükemmel! Mükemmel.. | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
And meet me tonight. | Ve gecenin bir yarısında gizlice dışarı çıkma nedenim. | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
You're a liar! | Çok yalancısın! | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
Take my cell phone and take pictures! Bring me proof! | Telefonumu al, fotoğraf çek. Bana kanıt getir! | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
I'll go there and you back home by car. | Ben orada inince sen arabayı alıp eve gidersin. | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
Drive the car up at home? Yes | Eve kadar arabayı sürmek mi? Evet | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
I? I am 14 years old, Nick. | Daha 14 yaşındayım, Nick. | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
I have no portfolio and go to prison. | Ehliyetim yok ve hapse girmek istemiyorum. | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |
I am 14 years old, Nick. I have wallet, I'll stop in prison. | Daha 14 yaşındayım, Nick. Ehliyetim yok ve hapse girmek istemiyorum. | Skyrunners-1 | 2009 | ![]() |