Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 148677
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| It may take a while, but, yes, I do. | Biraz zaman alacak, ama, evet, bulabilirim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| If I can find a specimen of the insect that infected us, | Bizi hasta eden böcekten bir örnek bulabilirsem, | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I can begin analyzing protein cofactors. | protein zincirini analiz etmeye başlayabilirim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| That might give us the information we need | Bu sayede,bizi bu çevrede hastalıktan | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| to find out what it is in this environment | uzak tutan şeyin ne olduğu, ve bunu nasıl devam ettirebileceğimiz | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| that's keeping us from being sick | hakkında bilgi sahibi | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| and how to replicate it. | olabiliriz. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Does it matter which way these things go? | Bu şeylerin nasıl olacağının bir önemi var mı? | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I guess it depends whether you're | Sanırım, bej yada gri olmasına göre | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| in a beige mood or a gray mood. | değişir. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| That's not much of a choice. | Çok fazla seçenek yok. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Couldn't Starfleet have come up | Yıldız Filosu, bu şeyleri biraz daha | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| with something a little more cheerful? | neşelendirici yapamaz mı? | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Like polka dots? | Polka benekleri gibi mi? | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I was thinking more of a tasteful pinstripe, | Ben daha çok, içinde mavi ve yeşil tonların olduğu | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| something in blues and greens. | şekli düşünüyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Well, I suggest we put | Peki ala, gri olanları | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| the gray on the outside and the beige inside. | dışarıya koymayı, bej olanları da içeri koymayı öneriyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I like that. | Böylesi, hoşuma gitti. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I've always looked better in beige. | Bej, beni her zaman daha iyi gösterir. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Actually, it might be kind of interesting, | Aslında, bir süreliğine dağınık olmak, | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| roughing it for a while. | ilginç olabilir. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| "Roughing it"? | Dağınık mı? | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| We have shelter, furniture, research equipment, | Bir barınağımız, mobilyalarımız, araştırma ekipmanları, | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| tricorders, a replicator. | tarayıcılar ve bir sentezleyicimiz var. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| It's too rough for me. | Bunlar benim için çok dağınık. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| We don't have a bathtub. | Bir banyo küvetimiz yok. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| A bathtub? | Banyo küveti mi? | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I love a bath. | Banyo yapmayı çok severim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| It's my favorite way of relaxing. | Benim için rahatlayabilmenin en iyi yolu. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Captain, I'm sure you can learn to love the sonic shower. | Kaptan, sonik duşu sevmeyi de öğrenebileceğinizden eminim. (Sonik duş: Yüksek frekansta ses vererek temizlenmeyi sağlar. Su tüketimin azaltır.) | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| You know, Chakotay, it occurs to me, | Bildiğin gibi Chakotay, artık astlık yada üstlük | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| we aren't exactly in a command structure anymore. | konumumuz kalmadı. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Maybe you should call me Kathryn. | Belki de beni artık, Kathryn diye çağırmalısın. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Give me a few days on that one, okay? | Bunun için bana bir kaç gün ver, tamam mı? | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| This diagnostic report looks like it was written | Teşhis raporları sanki Akademide birinci sınıfta olan bir kursiyer | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| by a first year Academy cadet. | tarafından yazılmış gibi görünüyor. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| There are mistakes. | Hatalar var. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| It's incomplete. | Eksik. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I'm sorry, Lieutenant. | Özür dilerim, Binbaşı. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I guess I've been distracted. | Sanırım, dikkatim dağılmıştı. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| We've all been distracted, Ensign. | Hepimizin dikkati dağılmış durumda, Teğmen. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I can't get anything done here. | Burada bir şey yapamıyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Nobody can concentrate. | Hiç kimse işine yoğunlaşamıyor. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I'm not feeling so terrific myself, | Ben de kendimi çok iyi hissetmiyorum | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| but I don't let that get in the way of my work. | ama işlerin bu şekilde devam etmesine izin veremem. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| B'Elanna... | B'Elanna... | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I've been talking with some of the Starfleet crew. | Bazı Yıldız Filosu mürettebatıyla konuştum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| They're not happy about what happened. | Olan şeyden dolayı, hiç mutlu değiller. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I was wondering... | Maquis'lerin... | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| how are the Maquis taking it? | bu şeyi nasıl kabul ettiklerini, merak ediyorum? | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| How do you think they're taking it? | Kabul ettiklerini nasıl düşünebilirsin? | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| This isn't a Starfleet issue, Harry. | Bu sadece Yıldız Filosunu ilgilendiren bir şey değil. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| It's affecting everyone. | Herkesi etkiliyor. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Then why don't we do something about it? | O zaman, bu şey hakkında, neden bir şeyler yapmıyoruz? | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| It seems like we shouldn't just accept this. | Bu olanları, öylesine kabul etmememiz gerektiği gibi görünüyor. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Well, that's all well and good, | Peki ala daha iyi bir şeyler yapalım, | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| but, frankly, I can't think of anything else we can do. | ama dürüst olmak gerekirse, herhangi birinin, bir şeyler yapabileceğine inanamıyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| If you have any ideas, I'll listen. | Herhangi bir fikrin varsa, dinleyeceğim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Otherwise, I think we should take a deep breath and move on. | Eğer yoksa, sanırım derin bir nefes alıp, yolumuza devam etmemiz gerekiyor. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Just the same ones as yesterday, | Aynen dün olduğu gibi, | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| and they don't seem to carry the pathogen that's infected us. | ve bizi hasta eden patojeni taşımıyor gibi görünüyorlar. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Where have you been? | Sen nerdeydin? | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Oh, in the woods. | Korudaydım. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| For the past two days, | Son iki gündür, | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| you've been spending a lot of time in the woods. | koruda çok zaman geçiriyorsun. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Is something going on I should know about? | Bilmem gereken bir şeyler var mı? | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Uh, not yet. | Ah, daha değil. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Not yet? | Daha değil mi? | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| It means, when it's time for you to know, I'll tell you. | Zamanı geldiğinde, sana söyleyeceğim, anlamına geliyor. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Don't I even get hints? | İpucu veremez misin? | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I'm building something. | Bir şey inşa ediyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Building? | İnşa mı? | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| What could you be building? | Ne inşa edebilirsin ki? | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| And why can't you tell me? | Ve neden bana söyleyemezsin? O senin oğlun, Chakotay. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| You can't stand it, can you? | Sabredemezsin, değil mi? | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| You're like a little kid, wheedling. | Tatlı dille ikna eden, çocuk gibisin. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Tuvok to Janeway. | Tuvok'dan, Janeway'e. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Janeway here. | Janeway dinlemede. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| We're about to move out of communications range. | İletişim menzilinden çıkmak üzereyiz. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| How are you faring? | Durumunuz nasıl? | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| We're doing quite well. | Fena değil. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I'd like to speak to the crew now. | Mürettebat ile konuşmak istiyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Your com link has been put through to the entire ship. | İletişim linkiniz, bütün gemi ile bağlı durumda. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| This is Kathryn Janeway. | Konuşan, Kathryn Janeway. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I've never liked saying good bye, | Veda etmeyi hiç sevmem, bu yüzden bu konuşmaya | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| so I'll make this brief. | brifing diyeceğim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| But I want you all to know that serving as your Captain | Ama, sizler ile görev yapmanın, hayatım boyunca edinmiş olduğum | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| has been the most extraordinary experience of my life. | en sıra dışı tecrübe olduğunu söylemek isterim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| No Captain could ask more than what this crew has given... | Hiçbir Kaptan, sizin göstermiş olduğunuz cesaret dayanıklılık ve | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| bravery, compassion and strength of character. | merhametin daha fazlasını isteyemez. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| But I think what I'll miss most is the fun. | Ama sanırım, eğlencenin büyük bölümünü kaçıracağım. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| The times we joked together, the games on the holodeck. | Sanal güvertede hep beraber eğlendiğimiz zamanlar oldu. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| I'll remember the laughter more than anything. | En fazla o eğlenceleri hatırlayacağım. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Although Commander Chakotay and I won't be with you | Komutan Chakotay ve ben, seyahatin geri kalanında | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| for the rest of your journey, | sizinle birlikte olmayacağız, | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| we know that you'll be the same steadfast crew for Mr. Tuvok | ama aynı karakteri, Bay Tuvok'un emir komutası altında da | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| as you have been for us. | göstereceğinizden eminim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| We wish you a safe and a speedy journey home. | Hızlı ve güvenli bir şekilde, eve dönmenizi dileriz. | She-Male Voyager-2 | 1994 | |
| Our thoughts will be with you. | Hep aklımızda olacaksınız. | She-Male Voyager-2 | 1994 |