Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 148679
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
we heard what happened on the Bridge. | duyduğumuzu bilmenizi isteriz. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
And we think you're absolutely right. | Ve tamamen haklı olduğunuzu düşünüyoruz. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
We've got to contact the Vidiians. | Vidiyanlar ile temas kurmalıyız. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
It's a risk, but it's worth it. | Bu bir risk, ama buna değer. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
That's what I think, | Benim düşündüğümde böyle, | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
but Captain Tuvok's made his decision. | ama Kaptan Tuvok kararını verdi. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Two Ensigns and a crewman won't change his mind. | İki Teğmen ve bir Tayfa fikrini değiştirmeyecektir. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
There are a lot more who agree with us. | Bizimle aynı fikirde olan, daha fazla kişi var. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Everyone we talk to can't believe | Kiminle konuşsak, Tuvok'un bu konuda | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
that Tuvok won't give this a try. | herhangi bir denemede bulunmamasına inanamıyor. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Did you hear what happened this morning? | Bu sabah olan şeyi duydun mu? | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Three weeks ago, you said if I had an idea | Üç hafta önce, bir fikrim olursa | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
about what to do, you'd listen. | beni dinleyeceğini söylemiştin. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Is there something going on that I should know about? | Bilmem gererken bir şeyler mi oluyor? | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Have a seat, Neelix. | Bir sandalye çek, Neelix. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
We might have come up with the biggest morale booster | Hayal edebileceğin gibi bir moral destekçisine | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
you could possibly imagine. | ihtiyacımız olabilir. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Could I have a moment, sir? | Biraz zaman ayırabilir misiniz, efendim? | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
It's 0100 hours, Ensign. | Şu anda saat 01.00, Teğmen. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Don't you have the early shift this morning? | Sabah erkenden vardiyada olmayacak mısınız? | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Yes, sir, but this is important. | Evet efendim, ama bu daha önemli. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
First of all, I want to apologize | İlk önce, dünkü davranışımdan dolayı | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
for my behavior yesterday. | özür dilemek istiyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Apology accepted. | Özrünüz, kabul edildi. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I understand that this is a difficult situation for you. | Sizin için çok zor bir durum olduğunu anlıyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I'd like to suggest a plan. | Size bir plan önermek isterim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
It's something a lot of people have helped to develop. | Uygulamak için, bir sürü kişinin yardım etmesi gereken cinsten. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
We have two big bargaining points | Vidiyanlar ile anlaşabileceğimiz | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
when it comes to dealing with the Vidiians. | iki adet pazarlık noktası var. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
First, there's the woman Doc treated... Danara Pel. | Birincisi, Doktorun tedavi ettiği Danara Pel. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
They were very close, | Çok samimiler, | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
so I'm sure she'd help us if she could; | ve elinden gelebilecek olursa, bize yarım edecektir, | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
and then there's B'Elanna. | ve bir de B'Elanna var. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Her DNA might lead to a cure for the phage. | Onun DNA'sı, hastalıklarını tedavi etmek için işe yarayabilir. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
We could offer them some... in exchange for their help | Kaptan ve Chakotay'ın tedavisi karşılığında | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
with a cure for the Captain and Chakotay. | onlara yardım önerebiliriz. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Those are, as you say, points in our favor, | Bütün bunlar, dediğiniz gibi onaylanabilir noktalar, | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
but there is also the fact that we | ama şu anda bir gerçek daha var ki, | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
were recently responsible for the destruction | yakın zamanda, içinde 300 kişinin bulunduğu | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
of a Vidiian ship, an act which killed over 300 | bir Vidiyan gemisinin yok edilmesinden de | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
of their people. | sorumluyuz. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
That alone makes it unwise for us to contact them. | Bu şey, temas kurmayı tek başına akılsızca bir şey haline getiriyor. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I think you should know | Sanırım bu gemide, | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
how many people on this ship disagree with you. | fikrinize katılmayan kaç kişi olduğunu bilmeniz lazım. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Everyone I talked to thinks we should give this a try. | Kiminle konuşsam, denememiz gerekir diyor. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
The people you talked to | Konuştuğunuz insanların | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
do not have the responsibility of commanding this vessel. | hiçbirisi, bu aracın komutasından sorumlu değil. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I do. | Ben sorumluyum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
The safety of this crew is paramount, | Mürettebatın güvenliği önce gelir, | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
and I must do whatever I can to ensure that safety. | ve ben bunu sağlamak için, ne yapmam gerekiyorsa, yapmak zorundayım. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
But if we're willing to take that risk in order | Ama, Kaptan'ı kurtarmak üzere bu riski göze almaya | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
to help the Captain... | gönüllü olursak... | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Ensign, I'm going to say this once and once only. | Teğmen, bunu bir kez söyleyeceğim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
If you ever question my orders again, | Bir daha emirlerimi sorgulayacak olursanız, | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
you will be relieved of duty permanently. | görevinizden, devamlı olmak üzere alınacaksınız. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
The next words | Söyleyeceğiniz, | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I expect to hear from you are, "yes, sir." | bir sonra ki cümlenin, "evet efendim" olmasını bekliyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I'm going to check the insect traps in beta 4. | Beta 4 böcek kapanlarının içini kontrol edeceğim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Oh, what are you up to now? | Oh, şimdi ne yapıyorsun? | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Making headboards. | Yatak başlığı yapıyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Headboards? | Yatak başlığı mı? | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I've noticed you sometimes sit up in your bed to read. | Bazen, yatağında oturup, kitap okuduğunu fark ettim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Figured you might as well have a comfortable backrest. | Bu şekilde kitabını okurken daha rahat edebileceksin. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
That's very thoughtful of you, Chakotay. | Çok düşüncelisin, Chakotay. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
You've done so many things | Burada ki hayatımızı kolaylaştıracak | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
to make our lives easier here. | bir sürü şey yaptın. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
The cooking, for example. | Aşçılık, mesela. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I hate to cook. | Yemek pişirmekten nefret ederim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
But what I do makes you uncomfortable, doesn't it? | Ama benim yaptığım her şey seni rahatsız ediyor, değil mi? | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Every time I do something | Ne zaman barınağımıza | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
that adds a personal touch to the shelter, you resist it. | kişisel bir şey eklemeye çalışsam, itiraz ediyorsun. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Sometimes it feels... | Bazen, senin vazgeçmenin... | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
as though you've given up. | zor olduğunu hissediyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
That you're focused on making a home here | Bizi buradan kurtaracak ilacı bulmak yerine, | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
instead of finding a cure that will let us leave. | burayı evimiz haline getirmeye odaklanıyorsun. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I can't sacrifice the present | Şu anki zamanımı, | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
waiting for a future that may never happen. | gelecekte olamayacak bir şey için feda edemem. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
The reality of this situation is that we may never leave here. | Şu anki durumda gerçek olan şey buradan asla ayrılamayabiliriz. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
So, yes, I'm trying to make a home... | Bu yüzden evet, burayı basit gri bir şeyden daha fazlası olan | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
something that's more than a plain gray box. | evimiz haline getirmeye çalışıyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Someday I may have to let go. | Bir gün, bunu kabul edebilirim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
But not today, okay? | Ama bugün değil, tamam mı? | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I tried a new glucose bait in the traps. | Kapanlarda, yeni bir şeker denedim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I have a feeling | Bu günün, düşmana | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
this might be the day I make a breakthrough. | ani bir atak olacağını hissediyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Chakotay? | Chakotay? | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Well, you certainly cover a lot of territory. | Peki ala, kesinlikle arazide iyi saklanıyorsun. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Or are you following me? | Ya da beni mi takip ediyorsun? | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Know what that is? | Bunun ne olduğunu biliyor musun? | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
That little insect just might be | Bu küçük böcek | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
what gets me out of your backyard. | bizi senin avlundan çıkartabilir. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
What do you think of that, huh? | Bu konu hakkında ne düşünüyorsun, hıh? | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
What's happened to the sky? | Gökyüzüne ne oldu? | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
If you're suggesting I should get out of here, I agree. | Buradan çıkmam gerektiğini öneriyorsan, sana katılıyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
No. I couldn't keep my balance and carry the case. | Hayır. Dengemi koruyamadım ve çantaları taşıyamadım. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
It seems to be some kind of plasma storm. | Bir çeşit plazma fırtınası gibi görünüyor. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Our tricorders don't recognize it, | Tarayıcılarımız, fark edemedi ama, | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
but it sure packs a wallop. | çok sert olacağından eminim. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
Do you have a moment? | Biraz zamanınız var mı? | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |
I'd like to talk to you... about my father. | Sizinle... babam hakkında konuşmak istiyorum. | She-Male Voyager-2 | 1994 | ![]() |