Search
English Turkish Sentence Translations Page 22093
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I need no time. | Zamana ihtiyacım yok. | Giant-1 | 2010 | |
| Because I have no intention of forgiving you and your father. | Çünkü ne seni ne de babanı affetmeyi düşünmüyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| What brings you here at this hour? | Akşam akşam hangi rüzgar attı sizi buraya? | Giant-1 | 2010 | |
| Ohh... Director Yoo. | Müdür Yoo. | Giant-1 | 2010 | |
| We were going to meet with Congressman Oh this evening. | Bu akşam Milletvekili Oh ile buluşacaktık. | Giant-1 | 2010 | |
| What are you doing? | Ne duruyorsun? | Giant-1 | 2010 | |
| Pay your respects. | Selam versene. | Giant-1 | 2010 | |
| How have you been, Director Yoo? | Nasılsınız, Müdür Yoo? | Giant-1 | 2010 | |
| I've decided to take him under my wings. | Onu kanatlarım altına almaya karar verdim. | Giant-1 | 2010 | |
| Although we'll have to see if he can earn his keep. | Ekmek parasını kazanmayı becerebilecek mi, bekleyip göreceğiz. | Giant-1 | 2010 | |
| Fire him right away. | Hemen kov onu. | Giant-1 | 2010 | |
| Hwang Jeongshik was working for Noh Gapsoo. | Hwang Jeong Shik, Noh Gap Soo ile çalışıyordu. | Giant-1 | 2010 | |
| And President Noh is a close confidant of Jo Pilyeon. | Ayrıca Müdür Noh ile Jo Pilyeon yakın dostlar. | Giant-1 | 2010 | |
| Do you even realize how much he resents us? | Bize nasıl kızdığının farkında mısın? | Giant-1 | 2010 | |
| Accepting that kid again is like digging your own grave. | Oğlunu kanatların altına alman, kendi mezarını kazman anlamına geliyor. | Giant-1 | 2010 | |
| I know that. You do... and still go ahead with it? | Biliyorum. Madem biliyorsun, neden bekliyorsun? | Giant-1 | 2010 | |
| What else can I do? | Başka çarem mi var? | Giant-1 | 2010 | |
| No matter how wretched he might be, he's still my son. | Her ne kadar berbat biri olsa da o benim evladım. | Giant-1 | 2010 | |
| If even I end up abandoning him, | Günün sonunda onu tek başına bırakırsam... | Giant-1 | 2010 | |
| that foolish twat will not be able to go on. | ...aptal velet hayatını yönlendiremeyebilir. | Giant-1 | 2010 | |
| No matter what this will cost me, | Başıma açacağı belaları bile bile... | Giant-1 | 2010 | |
| how can I abandon the son I gave life to? | ...hayat verdiğim evladımdan nasıl vazgeçerim? | Giant-1 | 2010 | |
| His mother died without being able to wake him up. | Annesini aklını başına toplayamadan kaybetti. | Giant-1 | 2010 | |
| So I want to make a decent man out of him. | O yüzden düzgün biri haline dönmesini istiyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| Then, just promise this. | Söz ver o halde... | Giant-1 | 2010 | |
| That you'll never let your guard down. | Asla tedbiri elden bırakmayacaksın. | Giant-1 | 2010 | |
| Because if anything happens to you, I... | Eğer başına bir şey gelirse, ben... | Giant-1 | 2010 | |
| I know what you mean, so don't worry. | Ne diyeceğini biliyorum, endişelenme. | Giant-1 | 2010 | |
| So what he ordered us... | Bize emrettiği... | Giant-1 | 2010 | |
| is to get blood on my hands, isn't it? | ...elimizi kana bulamak değil mi? | Giant-1 | 2010 | |
| If you have a problem with that, I can do it on your behalf. | Kaldıramayacağını düşünüyorsan, senin yerine ben hallederim. | Giant-1 | 2010 | |
| Your role is to assist me. | Senin rolün bana yardım etmek. | Giant-1 | 2010 | |
| Don't even think of abusing your authority. | Sakın otoriteni kötüye kullanmayı düşünme. | Giant-1 | 2010 | |
| Ailing companies?! | Hastalıklı şirketler mi? | Giant-1 | 2010 | |
| Are you telling me the government will oust those ailing companies? | Hükümetin o şirketleri görevden kovacağını mı söylüyorsun? | Giant-1 | 2010 | |
| Of course they're only "ailing" on paper, | Elbette yalnızca kağıt üzerinde "hastalıklı" görünüyorlar. | Giant-1 | 2010 | |
| isn't he just getting rid of everyone who refused to listen? | Kulaklarını açıp dinlemeyi reddedenlerin kökünü kazımaya çalışmıyor mu? | Giant-1 | 2010 | |
| There's already a hit list with several big names on it. | İçinde önemli isimlerin bulunduğu kara liste çoktan hazırlanmış. | Giant-1 | 2010 | |
| Is Jo Pilyeon getting involved? | Jo Pilyeon'un parmağı var mı bu işte? | Giant-1 | 2010 | |
| I will make the final decision, | Son kararı ben vereceğim... | Giant-1 | 2010 | |
| but as far as selecting the candidates goes, | ...fakat elenecek adayların seçimlerinde... | Giant-1 | 2010 | |
| I think I'll be forced to let Jo Pilyeon help me. | ...mecburen Jo Pilyeon'un yardımını kullanmak zorundayım. | Giant-1 | 2010 | |
| He's the man who collected secret funds from corporations on his behalf, | Şirketlerden kendi adına gizlice para toplayan adam oydu. | Giant-1 | 2010 | |
| so I'm sure he's got the president's full confidence in that sense. | Eminim o yönden başkanın güvenini kazanmıştır. | Giant-1 | 2010 | |
| He's likely going to take this opportunity to eliminate all his rivals... | Fırsattan istifade bütün rakiplerinden kurtulmaya çalışacaktır. | Giant-1 | 2010 | |
| Now that you mention it, he actually volunteered to do the dirty work. | Bahsedince aklıma geldi de, kendisi pis işleri yapmaya gönüllü. | Giant-1 | 2010 | |
| I categorically refused, | Kesin bir şekilde reddettim... | Giant-1 | 2010 | |
| but Jo Pilyeon is never one to be underestimated. | ...fakat Jo Pilyeon küçümsenecek türden biri değil. | Giant-1 | 2010 | |
| Things in the financial world are about to get heated beyond any imagination. | Finans dünyasında işler akıl almayacak derecede karışıyor. | Giant-1 | 2010 | |
| I might only be holding half the blade, | Kılıcın yarısını elimde tutuyorum... | Giant-1 | 2010 | |
| but think of the benefits having been entrusted this will bring us. | ...fakat bu işte görevlendirilmenin bize getireceği yararları bir düşün. | Giant-1 | 2010 | |
| Are there already any confirmed names? | Hangi şirketlerin ismi onaylandı? | Giant-1 | 2010 | |
| International Group. | Ulusal Holding. | Giant-1 | 2010 | |
| They clearly fell on the president's bad side. | Kesinlikle başkanın ters tarafına çattılar. | Giant-1 | 2010 | |
| Guess they had it coming. | Eminim bu günün geleceğini görmüşlerdir. | Giant-1 | 2010 | |
| They'll probably vanish without leaving a trace. | Geride iz bırakmadan ortadan kaybolacakları kesin. | Giant-1 | 2010 | |
| And Hangang Construction will soon join that list. | Listeye Hangang İnşaat'ın adı da eklenecek. | Giant-1 | 2010 | |
| Lee Gangmo has earned Oh Byeongtak's confidence. | Lee Gang Mo, Oh Byeong Tak'ın güvenini kazandı. | Giant-1 | 2010 | |
| Can you really let something you should have the monopoly on... | Yalnızca kendi satman gereken bir malı... | Giant-1 | 2010 | |
| to someone like Lee Gangmo? | ...Lee Gang Mo gibi birine mi bırakacaksın? | Giant-1 | 2010 | |
| But you said you won't be the only one with decisional power. | Karar verecek gücün sadece sende bulunmayacağını söylemiştin. | Giant-1 | 2010 | |
| That is why you must take a step forward. | O yüzden ileri adım atmalıyız diyorum ya. | Giant-1 | 2010 | |
| Start by making sure he doesn't complete that boiler he's developing. | Geliştirdiği kazanla yarışamayacağından emin ol. | Giant-1 | 2010 | |
| I will only be able to go at him if he loses Oh Byeongtak's confidence. | Ancak Oh Byeong Tak'ın güvenini kaybederse ona karşı saldırabilirim. | Giant-1 | 2010 | |
| That's right... | Evet... | Giant-1 | 2010 | |
| Why don't you just set his factory on fire? | Şirketini kundaklamaya ne dersin? | Giant-1 | 2010 | |
| Are you trying to limit him... | İntikam almasından korkuyorsun diye... | Giant-1 | 2010 | |
| fearing he might try to get revenge? | ...onu köşeye sıkıştırmak mı istiyorsun? | Giant-1 | 2010 | |
| I'm well aware of who killed Lee Gangmo's father. | Lee Gang Mo'nun babasını kimin öldürdüğünden haberim var. | Giant-1 | 2010 | |
| What the hell are you saying? | Ne demeye çalışıyorsun? | Giant-1 | 2010 | |
| How many more people must die to satisfy that greed of yours? | Bitmek bilmeyen aç gözlülüğünü gidermek için kaç insanın daha ölmesi lazım? | Giant-1 | 2010 | |
| Have you already forgotten the days when you wanted to kill him as well? | Senin de Gang Mo'yu öldürmek istediğin günleri ne çabuk unutmuşsun. | Giant-1 | 2010 | |
| And you realize how much I despise myself for even thinking that? | O düşünceleri aklıma soktum diye kendime nasıl kızdığımın farkında mısın? | Giant-1 | 2010 | |
| I will bear the consequences of my sins on my own. | İşlediğim günahların sonuçlarına kendim katlanacağım. | Giant-1 | 2010 | |
| And stop committing sins as well. | Sen de günah işlemeyi bırak artık. | Giant-1 | 2010 | |
| Just witnessing all you do makes me sick. | Yaptığın şeylere tanıklık ettikçe midem bulanıyor. | Giant-1 | 2010 | |
| Stop there! Calm down, Sir! | Dur yerinde! Sakinleşin, Efendim! | Giant-1 | 2010 | |
| Sir. | Sakinleşin! | Giant-1 | 2010 | |
| That fool must be crazy. He's out of his mind. | Aptal çocuk delirmiş olmalı. Aklını kaçırmış resmen! | Giant-1 | 2010 | |
| I think that Wooju made him weak. | Sanırım Woo Ju yüzünden duygusal davranıyor. | Giant-1 | 2010 | |
| But he'll soon get a hold of himself, Congressman. | Yakında aklını başına toplayacaktır, Milletvekilim. | Giant-1 | 2010 | |
| Are things in the US proceeding well? | Amerika'da işler yolunda mı? | Giant-1 | 2010 | |
| Yes, you don't need to worry. | Evet, merak etmeyin. | Giant-1 | 2010 | |
| Those results must be a wake up call for him. | Sonucu duyunca gözünü açmalı. | Giant-1 | 2010 | |
| Enough to cry bitter tears of regret. | Pişmanlık duygusu yüzünden göz yaşı döktüğü yeter. | Giant-1 | 2010 | |
| What is that Lee Miju doing, these days? | Lee Mi Ju son günlerde ne işle meşgul? | Giant-1 | 2010 | |
| She's shooting a promotional video for the Olympics. | Olimpiyatlar için tanıtım filmi çekiyor. | Giant-1 | 2010 | |
| And whose decision was that? | Kararı veren kimmiş? | Giant-1 | 2010 | |
| I saw the dailies of the promotional video. | Tanıtım filminin çekimlerini gördüm. | Giant-1 | 2010 | |
| It was really nice. | Çok hoştu. | Giant-1 | 2010 | |
| I think it will be of great help to the city. | Şehre büyük yardımı dokunacağını düşünüyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| Thank you, Deputy. | Teşekkürler, Vekil Bey. | Giant-1 | 2010 | |
| By the way... | Aklımdayken... | Giant-1 | 2010 | |
| These days it's so hard to see you on TV... | Son günlerde seni televizyonda görmekte zorlanıyoruz. | Giant-1 | 2010 | |
| It's not like I watch TV all that often, anyway. | Hani sıkça televizyon izlediğimden değil... | Giant-1 | 2010 | |
| Soojeong was banned from appearing on TV. | Soo Jeong'un televizyona çıkması yasaklandı. | Giant-1 | 2010 | |
| Seonhwa! | Seon Hwa! | Giant-1 | 2010 | |
| It's nothing, Deputy. | Önemli değil, Vekil Bey. | Giant-1 | 2010 | |
| Tell me. | Söylesenize. | Giant-1 | 2010 | |
| Did you just say she was banned? | Televizyona çıkması yasaklandı mı demiştin? | Giant-1 | 2010 |