Search
English Turkish Sentence Translations Page 22021
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Please... Please help me... | Lütfen... Lütfen yardım et... | Giant-1 | 2010 | |
| And if I do, what will I get in return? | Yardım ettim diyelim, karşılığında ne alacağım? | Giant-1 | 2010 | |
| Anything... I'll do anything you ask! | Ne istersen onu veririm! | Giant-1 | 2010 | |
| Just let me live... | Yaşamama müsaade et yeter... | Giant-1 | 2010 | |
| You know I'm trying to acquire a boiler company, right? | Şerefsizler! Kazan şirketini satın almaya çalıştığımdan haberdarsın, değil mi? | Giant-1 | 2010 | |
| I'll pay back the hundred million for you, | Senin yerine yüz milyonu ödeyeceğim. | Giant-1 | 2010 | |
| so find out your company's bidding price for me. | Karşılığında şirketinin ihale fiyatını benim yerime bulacaksın. | Giant-1 | 2010 | |
| Will you be able to? | Becerebilecek misin? | Giant-1 | 2010 | |
| Throw him into the water. | Fırlatın suya. | Giant-1 | 2010 | |
| Yes. Yes. | Peki Peki. | Giant-1 | 2010 | |
| I will... I'll find out the bidding price. | İhale fiyatımızı öğreneceğim. | Giant-1 | 2010 | |
| The bid is this Friday. | İhale bu cuma günü. | Giant-1 | 2010 | |
| You have until the day before to find out. Is that clear? | Evvelki güne kadar vaktin var. Anlaşıldı mı? | Giant-1 | 2010 | |
| Instead, you must pay my debts at all cost. | Karşılığında bütün masraflarımı ödemelisin. | Giant-1 | 2010 | |
| The day you bring me that information, you'll get your cash. | Bilgiyi bana aktardığın gün, nakit paranı alırsın. | Giant-1 | 2010 | |
| A hundred million. | Yüz milyon. | Giant-1 | 2010 | |
| It's nothing... | Öylesine... | Giant-1 | 2010 | |
| How do I look today? | Bugün nasıl görünüyorum? | Giant-1 | 2010 | |
| Went to Myeong Dong and got myself a new set. | Myeong Dong'a gidip kendime yeni kıyafetler aldım. | Giant-1 | 2010 | |
| Why, nothing special? | Özel bulmadın mı? | Giant-1 | 2010 | |
| He'd usually be drooling by now?! | Normalde şimdiye ağzının suları akardı. | Giant-1 | 2010 | |
| Kinda feels bad?! | Kötü hissettim valla... | Giant-1 | 2010 | |
| Good morning, everyone! | Herkese günaydın! | Giant-1 | 2010 | |
| President, good morning. | Günaydın Müdür Bey! | Giant-1 | 2010 | |
| All come to my office. Let's have a meeting. | Hepiniz ofisime gelsin. Toplantı yapacağız. | Giant-1 | 2010 | |
| We decided on our bidding price for the Beaute Boilers acquisition. | Beaute Kazanları alımındaki ihale fiyatımıza karar verdik. | Giant-1 | 2010 | |
| We will present a bid for 12.7 billion. | İhaledeki fiyatımız 12.7 milyar olacak. | Giant-1 | 2010 | |
| If it's that much, considering they'll be transferring all the technology to us... | Bize aktaracakları teknolojiyi göz önünde bulundurursak, o kadar para... | Giant-1 | 2010 | |
| That's quite a figure?! | ...az değil. | Giant-1 | 2010 | |
| What if Manbo Construction presents a higher bid? | Manbo İnşaat daha yüksek fiyat sunarsa ne yapacağız? | Giant-1 | 2010 | |
| They'll think 12 billion will be sufficient. | 12 milyarın yeterli olacağını düşünecekler. | Giant-1 | 2010 | |
| I don't think there's anything to be worried about. | Endişelenmemiz gerekmiyor. | Giant-1 | 2010 | |
| So we're acquiring the company through that Taeyang Trading or something? | Yani o şirketi Daeyang Ticaret üzerinden falan mı satın alacağız? | Giant-1 | 2010 | |
| It's a joint venture, so it doesn't matter much either way. | İş ortaklığı olduğundan, kimin üzerinden alacağımız önemli değil. | Giant-1 | 2010 | |
| We're the only ones who know our bidding price. | İhale fiyatımızı yalnızca biz biliyoruz. | Giant-1 | 2010 | |
| You must keep utmost secrecy until the day of the bid. | İhalenin son gününe dek kimseye en ufak bir bilgi sızdırmayın. | Giant-1 | 2010 | |
| Don't you worry, President. | Endişelenme Müdür Bey. | Giant-1 | 2010 | |
| Is anyone of us ever going to leak something like that? | Aramızdan o bilgiyi kim sızdırır ki? | Giant-1 | 2010 | |
| You can go back to work. | İşinizin başına dönebilirsiniz. | Giant-1 | 2010 | |
| Sotae. | Sotae. | Giant-1 | 2010 | |
| Thought you might need it. | İhtiyacın olur diye düşündüm. | Giant-1 | 2010 | |
| You prepared my money, right? | Paramı hazırladın, değil mi? | Giant-1 | 2010 | |
| I'll send someone your way, so wait there. | Hemen yanına birilerini yolluyorum. Sakın kaybolma ortalıktan. | Giant-1 | 2010 | |
| Go to the Namsan Hotel and bring back Park Sotae. | Namsan Otel'e git ve Park Sotae'yi yanına al. | Giant-1 | 2010 | |
| I'll take him to my office to avoid any unwarranted attention. | Nedensiz ilgi çekmemek amacıyla onu ofisime götürürüm. | Giant-1 | 2010 | |
| The bidding price. | İhale fiyatı. | Giant-1 | 2010 | |
| First give me that briefcase. | Önce çantayı ver. | Giant-1 | 2010 | |
| What will Lee Gangmo's price be? | Lee Gang Mo'nun fiyatı nedir? | Giant-1 | 2010 | |
| Twelve... | 12... | Giant-1 | 2010 | |
| Twelve point seven billion. | 12.7 milyar. | Giant-1 | 2010 | |
| 12.7 billion... | 12.7 milyar... | Giant-1 | 2010 | |
| Then, I'll take this... | O halde çantayı alayım... | Giant-1 | 2010 | |
| Write a receipt first. | Önce makbuz yaz. | Giant-1 | 2010 | |
| That will only be written after all is said and done. | Her şey bittiği zaman yazacak. | Giant-1 | 2010 | |
| Instead, that money is all yours until then. | O zamana dek para sende dursun. | Giant-1 | 2010 | |
| I can guarantee you that. | Garanti veriyorum sana. | Giant-1 | 2010 | |
| After what he said, think I'd try to steal it from you? | Müdür Bey öyle dedikten sonra, elinden çalmaya çalışacağımı mı sandın? | Giant-1 | 2010 | |
| You'll stay here until the bid is over. | İhale bitene dek burada duracaksın. | Giant-1 | 2010 | |
| As if those 12.7 billion won turn out to be a lie, | Eğer 12.7 milyar won yalan çıkarsa... | Giant-1 | 2010 | |
| you won't get out of here alive. | ...kapıdan sağ çıkamazsın. | Giant-1 | 2010 | |
| I'm 100 percent sure, so don't worry about it. | Yüzde yüz eminim, endişelenmeyin. | Giant-1 | 2010 | |
| 12.7 billion is quite the money... | 12.7 milyar az para değil. | Giant-1 | 2010 | |
| How much do you plan to answer with? | Siz ne kadar önereceksiniz? | Giant-1 | 2010 | |
| All the others will reach 12.5 billion at best. | Diğerleri en fazla 12.5 milyar önerir. | Giant-1 | 2010 | |
| Then, Manbo Construction? | Peki ya Manbo İnşaat? | Giant-1 | 2010 | |
| Our goal is ending second. | Amacımız ikinci sıraya oturmak. | Giant-1 | 2010 | |
| With about fifty million less than Lee Gangmo's side, | Lee Gang Mo'yla aramızda 50 milyon fark bulunsa... | Giant-1 | 2010 | |
| it should be enough to end second. | ...ikinci olmaya yeter. | Giant-1 | 2010 | |
| Until we acquire Beaute, just stay here. | Beaute'yi alana dek burada kal. | Giant-1 | 2010 | |
| If you want to catch some fish, you'll have to change bait more often. | Balık yakalamak istiyorsanız, yemi sıkça değiştirmelisiniz. | Giant-1 | 2010 | |
| Aren't you Chairman Hwang? | Sen Müdür Hwang değil misin? | Giant-1 | 2010 | |
| When did you come back from the States? | Amerika'dan ne zaman döndün? | Giant-1 | 2010 | |
| Yes... A few days ago. | Evet... Birkaç gün evvel. | Giant-1 | 2010 | |
| If you don't mind, can I fish here with you? | Sorun değilse, yanınızda avlanabilir miyim? | Giant-1 | 2010 | |
| As you wish. | Keyfin bilir. | Giant-1 | 2010 | |
| You don't seem to have too much desire to catch fish?! | Nedense amacın balık yakalamak değilmiş gibi hissediyorum. | Giant-1 | 2010 | |
| I've already spent enough years being consumed by greed. | Yıllarımı açgözlülükle tükenerek harcadım. | Giant-1 | 2010 | |
| What else could I possibly covet? | Başka neyi arzulayabilirim ki? | Giant-1 | 2010 | |
| I've also made enough money to last for a few people. | Bazılarının sonsuza dek kullanacağı miktarda para kazandım. | Giant-1 | 2010 | |
| And I've also experienced losing it all at once. | Ve aynı anda hepsini kaybetmekte tecrübe kazandım. | Giant-1 | 2010 | |
| I survived a near death experience, | Ölümle burun buruna gelmişken, kurtuldum... | Giant-1 | 2010 | |
| and have done terrible things to other people for the sake of personal gain. | ...ve kişisel kazancım uğruna, diğer insanlara kötü şeyler yaptım. | Giant-1 | 2010 | |
| It's the frailty of human life. | İnsanların zayıf noktası budur. | Giant-1 | 2010 | |
| Desire is fruitless. | Arzulamak faydasızdır. | Giant-1 | 2010 | |
| So you feel the same way? | Siz de aynı mı düşünüyorsunuz? | Giant-1 | 2010 | |
| Ever since I lost all dreams, I suddenly feel like doing nothing. | Tüm hayallerimi kaybettiğimden beri, canım hiçbir şey yapmak istemiyor. | Giant-1 | 2010 | |
| Wouldn't it mean my time has finally come? | Sonunda zamanım gelmiş değil midir? | Giant-1 | 2010 | |
| Allow me to make you a proposal. | Müsaadenizle bir teklifte bulunacağım. | Giant-1 | 2010 | |
| And what kind of proposal would you make to a feeble old man like me? | Benim gibi güçsüz bir ihtiyara ne teklifinde bulunacaksın? | Giant-1 | 2010 | |
| I no longer have anything to lose now. | Artık kaybedecek hiçbir şeyim kalmadı. | Giant-1 | 2010 | |
| Nor have I anything to show for. | Aynı anda gösteriş yapacak bir şeyim de yok. | Giant-1 | 2010 | |
| Sir. | Efendim... | Giant-1 | 2010 | |
| Just this once, | Yalnızca bu seferlik... | Giant-1 | 2010 | |
| allow me to roar at the world one last time. | ...son defa, dünyaya gürlememe yardım edin. | Giant-1 | 2010 | |
| All I have left is that passion and fire that guided my life all these years. | Sahip olduğum tek şey, yıllardır hayatıma yön vermemi sağlayan tutku ve ateşti. | Giant-1 | 2010 | |
| Allow me to spout out that raging fire one last time, Sir! | O öfkeli ateşi son defa püskürmeme yardım edin, Efendim! | Giant-1 | 2010 | |
| What for and against whom will your last roar be? | Kime ne sebeple gürleyeceksin? | Giant-1 | 2010 | |
| Jo Pilyeon, Sir. | Jo Pilyeon. | Giant-1 | 2010 | |
| Jo Pilyeon?! | Jo Pilyeon mu? | Giant-1 | 2010 | |
| That scumbag is not even human. | O şerefsiz insan bile değil. | Giant-1 | 2010 |