Search
English Turkish Sentence Translations Page 21799
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
What do you mean? I was pregnant. | Nasıl yani? Hamileydim. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
You have three healthy daughters, | Sağlıklı üç kızınız varken düşük tehlikesine rağmen... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
despite the miscarriages that put your life at risk. | ...hayatınızı hiçe sayıp hamile kalmaya devam ettiniz. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Are you afraid of your husband, | Kocanızdan mı korkuyorsunuz Bayan Abecassis? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
She isn't afraid. | Korkmuyor. Korkuyor musun? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Tell him. | Söyle ona. Söylesene! | Gett-1 | 2014 | ![]() |
She's not afraid. | Korkmuyormuş. Korkmuyorum. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I give him the respect he deserves. Respect? | Ona hak ettiği saygıyı gösteririm. Saygı mı? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
You wanted sons. | Oğlan istediniz. Kocanız erkek çocuk istedi. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Dona, let's go. | Dona, gidelim. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Mrs. Abecassis, there's an Earthly court | Bayan Abecassis, bir dünyevi mahkeme bir de Mahkeme i Kübra vardır. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
He's intimidating her. | Onu tehdit ediyor. Tehdit etmiyorum, gerçeği dile getiriyorum. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
It's her husband who intimidates her. | Onu tehdit eden kocası. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Madam, are you afraid to speak your mind? | Aklınızdan geçenleri söylemeye korkuyor musunuz, hanımefendi? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Then tell us why | O zaman neden Elisha, Viviane'nın... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Look, sir, | Elisha, böyle şeylerden hoşlanmaz. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
And he doesn't want to say no, so he lets her. | Hayır demek istemediği için karısına izin veriyor. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Liberal. | Serbest fikirli. Serbest fikirli demek? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
He doesn't have to like it. | Hoşuna gitmesi gerekmiyor. Eve geçmeni istiyorum. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I'm begging you, come home. | Yalvarırım, eve geç. Olmaz Simon. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Let me speak. | Bırak konuşayım. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
It's hard for a woman to be alone, | Herkesin bir eşi varken... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
when everyone else has a partner. | ...kadın için yalnız olmak çok zordur. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Elisha, | Elisha, affet beni. Üzgünüm. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I told you: What was she supposed to say? | Onun söylemesi gereken neydi dedim sana? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
You went away, | Çekip gittin, işteydin, yapılacak işlerin vardı. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
She didn't want to lie. | Yalan söylemek istemedi. Çok fazla dışarı çıkmadı. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
But for the kids' sake, so they'd feel like everyone else, | Çocukların iyiliği için, herkes gibi hissetsinler diye... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
she took them out. Should she have stayed home? | ...onları dışarı çıkartırdı. Evde mi kalması gerekirdi? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Normal... | Herkes gibi... Ne demeye getiriyorsun? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Who is the perfect husband, Dona? | Harika koca kim, Dona? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Simon or Elisha? | Simon mu Elisha mı? Ben gidiyorum. Dur, Simon. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Wait, Simon. | Simon, bekle. Herkesin içinde kocasından utanç duymasını mı istiyor? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Carmel, I'm warning you! | Carmel, seni uyarıyorum! Özür dilerim, Sayın Yargıç. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I don't need an answer. | Cevaba lüzum yok. Affedersiniz. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Mrs. Abecassis, think carefully. | Bayan Abecassis, detaylıca düşünün. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
It's 8:00, your husband is asleep, | Saat sabahın sekizi, kocanız uyuyor. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
and you, after working all day, you are awake. | Siz de bütün gün çalıştıktan sonra ayaktasınız. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Cooking. | Yemek pişiririm. Gecenin bir vakti yemek pişiriyorsunuz. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Did you ever hear the Amsalems fight? | Amsalemler'in evinden kavga sesi işittiniz mi? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Once in a while. | Bir ara bir kez duymuştum. O sırada ne yaparsın? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I wait a little and then I go in. | Biraz bekleyip içeri girerim. Bekleyip içeri girersin. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
That's what I said. | Ben de öyle dedim. Öyle yapıyorsun. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
You want to drive me crazy? Yes! | Beni çıldırtmak niyetinde misin? Alışık olduğun bir şey mi? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Leave me alone! Yes! | Rahat bırak beni, tamam mı? Bu bir alışkanlık, Sayın Yargıç. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Fine. | Pekâlâ. Neden bekliyorsun? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I wait to see if it'll blow over. | Ya fırtına dinerse diye bekliyorum. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I wait to see if I have to go in. | İçeri girmem gerekebilir diye bekliyorum. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Why would you have to go in? I don't have to, but it's better. | Neden içeri girmen gerekiyor? Girmem gerekmiyor ama öylesi daha iyi. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Anyway, one of the kids comes to get me. | Neyse, çocuklardan biri beni almaya gelir. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Dona, I'm warning you, why do you have to go in? | Dona, tekrar ediyorum, neden içeri girmen gerekiyor? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
They shout, | Korkutucu şekilde bağrışıyorlar. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
How often do you have to go in? | Hangi sıklıkta gitmen gerekiyor? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
As I said, once in a while, when it's necessary. | Gerek olduğunda, ara sıra dedim ya. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
What's "once in a while"? Once a year? Once a month? | Ara sıra dediğin ne kadar yani? Bir yıl mı, bir ay mı? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Once every week or two. | Her hafta ya da iki haftada bir. Benden ne istiyor, Sayın Yargıç? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Once every week or two you go in and see Viviane crying, | Her hafta ya da iki haftada bir gidince Viviane'nı ağlarken, bağırırken... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
and Elisha doesn't raise his voice, right? | ...görüyorsun ve Elisha sesini yükseltmiyor, değil mi? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
He doesn't raise his voice. He's gracious. | O sesini yükseltmez. Merhametlidir. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Why do you think she cries? | Sence Viviane neden ağlıyor? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I don't know. Everyone has their needs. | Bilmem. Herkesin vardır bir sıkıntısı. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
What do you see when you go in? | İçeri girdiğinde ne görüyorsun? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Viviane's crying. | Viviane ağlıyor. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Then she throws something. | Sonra bir şeyler fırlatıyor. Peki kocası ne yapıyor? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
He closes the windows. That's normal. | Pencereleri kapatıyor. Normal olarak. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
It's normal that she screams and he runs to close the windows? | Viviane'nın bağırıp Elisha'nın pencereyi kapatmaya çalışması normal mi yani? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Do you want everyone to hear them screaming? | Bağrış çağrışlarını herkes mi duysun yani? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Mrs. Abecassis, | Bayan Abecassis, Viviane hiç yoktan mı ağlıyor? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I told her... | Ben demiştim, akıllı kadın... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
should know when to keep her mouth shut. | ...çenesini ne zaman kapatacağını bilmeli. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
What do they want? | İstedikleri ne ki? Sadece saygı görmek. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
He's a liberal man, | Kocası serbest fikirli biri... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
and then she can do whatever she wants. | ...Viviane ne isterse yapabilir. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Viviane, I told you. | Viviane, ben demiştim. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Nothing but respect. | İstediği tek şey saygı. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Respect, that's all. | Saygı, hepsi bu. O zaman ne istersen yaparsın. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Mrs. Abecassis, | Bayan Abecassis, Viviane... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
She speaks to you? | Sizle konuşuyor mu? Konuşuyor. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
mostly about the home. | Çoğunlukla evinden bahsediyor. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Do you know if the couple has friends? | Çiftimizin arkadaşları olup olmadığını biliyor musun? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Friends? | Arkadaşları mı? Aynen öyle, arkadaşları. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Answer the question, madam. | Soruya cevap verin, hanımefendi. Haberim yok. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
No, Your Honor. | Yoktur, Sayın Yargıç. Hiç arkadaşımız yok. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
We don't go anywhere with anyone and no one ever comes over. | Kimseyle bir yere gitmeyiz ve kimse de bize gelmez. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
That's a lie. | Yalan söylüyor. Arkadaşımız var mı yok mu sorun ona. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Mr. Amsalem, do you have friends? Yes, Your Honor. | Bay Amsalem, arkadaşınız var mı? Vardır, Sayın Yargıç. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Ask him who, please. Just one name. | Kim olduğunu sorun bakalım. Tek bir kişi. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
The only people who tolerate him | Ona hürmeten ifade vermeyi reddeden Victor ve Yvette... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
who refused to testify out of respect for him. | ...ona katlanan tek kişiler. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
All lies. | Hepsi yalan. Sadece çiftleri dinlemek istiyorum. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Everyone else, out. | Herkes dışarı. Teşekkürler, Bayan Abecassis. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Rabbi Shimon, please go out. | Haham Shimon, dışarı çıkın. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Thank you, Carmel. | Teşekkürler, Carmel. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Close the door, please. | Kapıyı kapatın. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Your Honor... | Sayın Yargıç... Ben taviz veriyorum. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I even let her go out on the Sabbath. | Sebt Günü'nde bile dışarı çıkmasına müsaade ediyorum. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
The kids watch TV, turn on the lights, don't come to synagogue. | Çocuklar TV izliyor, ışıkları açıyor, sinagoga gelmiyor. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
He makes many concessions on the Sabbath. | Sebt Günü'nde de çoğu kez tavizde bulunuyormuş. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Is that true, Mrs. Amsalem? | Doğru mu, Bayan Amsalem? Doğrudur. Ne anlamı var ki? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
All the witnesses say so. | Şahitlerin tek dediği de bu. Nasıl da yetiştirilmiş, Sayın Yargıç. | Gett-1 | 2014 | ![]() |