Search
English Turkish Sentence Translations Page 21795
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Make him appear. | Söz verdiğiniz gibi onu mahkemeye getirtin. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Haim, bring the lady some water. | Haim, hanımefendiye biraz su getir. İstemiyorum. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
You promised, Your Honor. | Söz verdiniz, Sayın Yargıç. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Let's not mince words. | Lafı gevelemenin âlemi yok. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I'll do all I can to make him appear. | Mahkemeye gelmesi için elimden geleni yapacağım. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
THREE MONTHS LATER A YEAR AND A HALF SINCE THE TRIAL BEGAN | ÜÇ AY SONRA YARGILAMANIN BAŞLAMASINDAN BİR BUÇUK YIL SONRA | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Welcome, sir. | Hoş geldiniz, beyefendi. Teşekkür ederim, Sayın Yargıç. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
We've waited for you a long time. | Seni bir hayli bekledik. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Your refusal to appear shows contempt for this court | Mahkemeye çıkmak istememen itaatsizlik teşkil eder... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
and wastes our precious time. | ...ve kıymetli zamanımızdan çalmış oluyorsun. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Fulfill this court's orders | Mahkeme emirlerini yerine getirmezsen abamızın altındaki değneği tadarsın. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Understood? | Anladın mı? Anladım, Sayın Yargıç. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Have you any regrets? | Pişman mısın? Pişmanım, Sayın Yargıç. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
What have you come to tell us? | Bize neler anlatacaksın? Karın her isteğini yerine getirdi ama... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
yet your marriage is not working. | ...hâlâ evliliğinizde tık yok. Kararını verdin mi? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Will you grant this woman a divorce? | Karından boşanmayı kabul ediyor musun? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
No, Your Honor. | Kabul etmiyorum, Sayın Yargıç. Ondan boşanmayacak mısın? Hayır. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Then why are you here? To say no? | O zaman ne diye buradasın? Hayır demek için mi? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Yes. | Evet. Boşanmakta... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
that if you continue to refuse | ...direnmeye devam edersen... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I can force you to grant her a divorce? | ...karından boşanman için zor kullanacağımın farkında mısın? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
On what grounds, Your Honor? | Hangi gerekçeyle, Sayın Yargıç? Hangi gerekçeyle mi? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Yes, on what grounds? | Evet, hangi gerekçeyle? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
After driving your wife crazy, | Karın seni çileden çıkartıyor diye sen de bizi mi çileden çıkarmak istiyorsun? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Your Honor, | Sayın Yargıç, biz bir arada yaşayamayız. Geçinemiyoruz. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Be quiet! | Sessiz ol! Dünyadaki hiçbir mahkeme bu kadını bu adamla yaşamaya zorlayamaz. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Do you hear? She doesn't want to live with you. | Duyuyor musun? Seninle yaşamak istemiyor. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
It's my punishment. | Bu benim cezam. Yaradan'ın kontrolündedir. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
If you see her as your punishment, | Karını cezan olarak görüyorsan onu boşar ve kendini de özgür kılarsın. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
No, Your Honor. | Olmaz, Sayın Yargıç. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I don't want to live with him. | Onunla yaşamak istemiyorum. İstemiyorum. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Listen, in 15 days you will bring witnesses before me. | On beş gün sonra şahitlerle karşıma gelin. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
If they don't provide me with cause, | Bana bir sebep sunamazlarsa... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
you will be sent home to work it out! | ...çabalamak için evine dönersin. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I need grounds! | Bana gerekçe lazım! | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I can't talk right now. Goodbye, Your Honors. | Şu an konuşamam. Hoşça kalın, Sayın Yargıçlar. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
TWO WEEKS LATER | İKİ HAFTA SONRA | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Hello, Carmel. | Selam, Carmel. Selam. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Is Elisha here? Yes, he's in the restroom. | Elisha geldi mi? Geldi, tuvalette. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
If we keep this gracious, it'll be all right. | İnayetli olmaya devam edersek her şey yolunda gidecektir. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
How's your mother? | Anneniz nasıl? İyi, çok şükür. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Your father was... | Babanız... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
What a prodigy. | Ne kadar da dahiydi. Hep bilirdi... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Knew what? | Neyi bilirdi? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
He knew a lot... A lot of things. | Çoğu şeyi... Birçok şeyi bilirdi. Öyle. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
He knew many things. | Bir sürü konuda bilgisi olurdu. Amsalem? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
The husband. | Koca da. Bana bırak, sen ağzını açma. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Didn't we say that you'd bring witnesses? | Şahit getirin demedik mi? Sayın Yargıç. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
We couldn't gather them, people work, they're busy. | Onları bir araya getiremedik. Meşguller, herkes işinde gücünde. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I'm here on behalf of my brother, | Kardeşimi temsilen buradayım. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
and may my sister in law pardon me, | Umarım yengem beni mazur görür, iftira atmak niyetinde değilim zira. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Your qualities are well known, Rabbi Shimon. Speak. | Nasıl biri olduğun herkesçe biliniyor, Haham Shimon. Devam et. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
This is my brother, ten years my junior. | Bu benim kardeşim. Benden on yaş küçük. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Back in Morocco, he was a respected and admired man. | Fas'tayken saygı duyulan ve takdir edilen biriydi. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Your Honor, we are a family of scholars, | Sayın Yargıç, âlimlerin, kitap ehillerinin soyundan gelen bir aileyiz. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
And in my humble opinion, | Benim mütevazi görüşüm... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
perhaps the couple's incompatibility | ...muhtemelen çiftimizin anlaşmazlıkları... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
stems from the inability of my sister in law, Viviane, | ...yengemin, kardeşimin istediği şekilde koşer bir evi idare etmedeki ve... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
to run a kosher home and observe Jewish law, | ...Yahudi kaidelerine uymadaki yetersizliğinden kaynaklanıyordur. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
If she'd only follow the laws, as my brother wishes, | Kardeşimin dilediği gibi kaideleri dinlese dünyaları ayağına serer. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
And yet you demand | Buna rağmen bu adamın onunla boşanmasını mı istiyorsunuz? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
What for? What for? | Ne için? Ne uğruna? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Your brother didn't appear in court when summoned | Kardeşin çağrılmasına rağmen mahkemeye gelmedi. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
and he forced us to be heavy handed with him. | Ona karşı zalim olmamıza da bizi kendi zorladı. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
What do you ask this man to do? To renounce his Torah? | Ne yapmasını istiyorsunuz? Tevrat'ı yok saymasını mı? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
She doesn't allow him to wear a skullcap outside. | Karısı, dışarıda takke takmasına izin vermiyor. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
And that hurts my brother. | Bu da kardeşimi incitiyor. Aslına dönmek istiyor. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Which should he choose: His religion and faith or his wife? | Hangisini seçmesi gerek: Dinini ve inancını mı yoksa karısını mı? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
He refuses to give up either, | İkisinden de vazgeçmek istemiyor... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
which is commendable. It's a serious problem. | ...ki bu da takdire şayan. Ciddi bir sorun teşkil eder bu da. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
That's my opinion. | Naçizane görüşüm. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Do you think that herein lies both the problem and the solution? | Sizce sorun da çözüm de bunun içinde yatmıyor mu? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
The beginning of a solution, Your Honor. | Çözümün başlangıcı olabilir, Sayın Yargıç. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I won't bad mouth this woman, | Bu kadını kötülemiyorum ama karısının gazabına uğrayan... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Your Honor, if I may... | Müsaadenizle Sayın Yargıç... Bunun anlaşmazlığa yol açmasıyla alakası nedir? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Carmel, your late father... | Carmel, rahmetli baban... Babamın bunla alakası yok, onu karıştırma. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
How can we not mention and praise | Hazır oğlu da buradayken bir zamanların mübarek Haham Sasson Ben Tovim'i hakkında... | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Rabbi Sasson Ben Tovim, venerable as he was, | ...neden methiyeler düzüp kulağını çınlatmayalım ki? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Not before you, Shimon. | Şu an burada değil, Shimon. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Your father was a guiding light to many good men. | Baban, birçok muhteremin yolunu aydınlatan ışıktı. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Many good men. | Muhterem insanların. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I'm not standing before you. | Senin huzurunda değilim. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
We're standing before these honorable Rabbis | Çiftimize çözüm bulmak için yüce Hahamların huzurundayız. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
True. | Haklısın. Müvekkilim, profan bir kadındır. Ne zaman evlendiler? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
When they got engaged she was 15, and came from a religious family, too. | Nişanlandıklarında müvekkilim 15 yaşındaydı ve dindar bir aileden geliyordu. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
But she knew she was marrying into a renowned rabbinic family. | Tanınmış Rabinik bir aileye gelin gittiğinin farkındaydı. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Her family is just as respectable as his. | Müvekkilimin ailesi en az onunki kadar hürmete değerdir. Rabbime şükürler olsun. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
I'm certain that for another man | Eminim ki müvekkilim bir başkası için peruk bile takardı. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
If she left religion, it's because of him. | Dininden uzaklaştıysa kocasından ötürüdür. Hep kocasının suçu zaten! | Gett-1 | 2014 | ![]() |
He and his deeds ruined religion for her. | Kocası ve amelleri, karısını dinden soğuttu. Carmel, sadede gel. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
We have no need for theories, just facts. | Bize teoriler değil, hakikatler lazım. Hakikat işte. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
What did he do, God forbid, to make her hate her faith? | Karısını inancından soğutmak için maazallah, ne yapmış kardeşim? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Why doesn't the husband have a driver's license? | Neden kocasının ehliyeti yok? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Driving can desecrate the Sabbath. Not on a weekday. | Araç kullanmak, Sebt Günü'nün kutsallığını bozuyor. Haftaiçi de Sebt Günü değil ya. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
My brother is afraid that if he had one | Kardeşimin ehliyeti olsaydı ne yazık ki karısı Sebt'in kutsallığını bozdururdu. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Many God fearing Jews have driver's licenses. | Allah korkusu olan bir sürü Yahudi'nin ehliyeti var. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
My brother never had great eyesight, | Kardeşimin ehliyet almamasının başka sebebi de görme yetisinin iyi olmamasıydı. | Gett-1 | 2014 | ![]() |
We are men of Torah, why "excuses"? | Ehl i Kitâb insanlarız, neden "bahane"ye sığınalım? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Excuses... Why excuses? | Bahane bunlar... Neden bahane olsun? | Gett-1 | 2014 | ![]() |
Excuses are a dime a dozen, Shimon, my friend. | Bahanelerin bini bin para, Shimon kardeşim. | Gett-1 | 2014 | ![]() |