Search
English Turkish Sentence Translations Page 21796
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| What does this court prefer, observance or domestic harmony? | Mahkeme, dinin gereklerini mi yoksa aile içi uyumu mu üstün tutar? | Gett-1 | 2014 | |
| Without witnesses, we won't continue. | Tanıksız devam etmeyeceğiz. | Gett-1 | 2014 | |
| Why? Even with 10 witnesses, no grounds will be found. | Neden? On tanık da olsa hiçbir gerekçe bulunamayacaktır. | Gett-1 | 2014 | |
| This hearing is now adjourned. A notice will be mailed to you, go. | Duruşma ertelenmiştir. Size tebligat gönderilecektir. Çıkabilirsiniz. | Gett-1 | 2014 | |
| You're wasting the court's time. | Mahkemeyi boş yere meşgul ediyorsunuz. | Gett-1 | 2014 | |
| Excuse me. | Affedersin. Önden buyur. | Gett-1 | 2014 | |
| We don't want witnesses either. | Tanık da istemiyoruz. İKİ AY SONRA | Gett-1 | 2014 | |
| They're both stubborn. | İkisi de inatçı. Kocayı boşanmaya zorlayamam. | Gett-1 | 2014 | |
| And I can't force her to return, | Bunu dediğim için üzgünüm ama karısını da dönmeye zorlayamam. | Gett-1 | 2014 | |
| Therefore, I summoned witnesses. | Bu yüzden tanık istedim. | Gett-1 | 2014 | |
| This isn't a murder trial, | Cinayet davası değil ki kadın boşanmak istiyor. | Gett-1 | 2014 | |
| Who's to say what happens behind closed doors, | Kapalı kapılar ardında neler döndüğünü kim diyebilir ki... | Gett-1 | 2014 | |
| you're trying to read their thoughts. | ...düşüncelerini okumaya çalışıyorsunuz. | Gett-1 | 2014 | |
| Don't doubt our abilities, granted by both Heaven and Earth. | Allah'ın ve Yeryüzü'nün bahşettiği yeteneklerimizden kuşkunuz olmasın. | Gett-1 | 2014 | |
| This woman's truth is hers alone. | Kadının hakikati kendinedir. | Gett-1 | 2014 | |
| My client made up her mind 30 years ago. | Müvekkilim kararını 30 yıl önceden vermişti. | Gett-1 | 2014 | |
| So why didn't she ask for a divorce 30 years ago? | Neden 30 yıl önce boşanmak istememiş o zaman? | Gett-1 | 2014 | |
| She was very young and she lacked the means, | Hem çok gençti hem de bedensel ve duygusal yönden kaldıramazdı. | Gett-1 | 2014 | |
| The court should not dishonor this woman. | Mahkeme, bu kadının haysiyetine leke sürmemeli. | Gett-1 | 2014 | |
| Let Rabbi Solomon decide what to do. | Bırak da ne olacağına Haham Solomon karar versin. | Gett-1 | 2014 | |
| We've waited for his ruling for years now | Yıllardır onun kararını bekledik ama zamanı dilediği gibi harcıyor. | Gett-1 | 2014 | |
| Is His Honor afraid to rule? One more insult and we're done. | Sayın Yargıç karar vermeye çekiniyor mu? Bir hakaret daha edersen işin biter. | Gett-1 | 2014 | |
| Rabbi Solomon has the ability to rule | Haham Solomon en çetrefilli davalarda bile hüküm kurabilme yeteneğine haizdir. | Gett-1 | 2014 | |
| I have a question. Are you married? | Sana bir soru. Evli misin? Ailen var mı? | Gett-1 | 2014 | |
| No, Your Honor. | Hayır, Sayın Yargıç. Gerçekler gün yüzüne çıktı. | Gett-1 | 2014 | |
| Why not? Do you have a defect? | Neden yok? Bir özrün mü var? | Gett-1 | 2014 | |
| I'm not on trial, Your Honor. | Yargılanan ben değilim, Sayın Yargıç. | Gett-1 | 2014 | |
| Everyone is on trial. | Herkes yargılanıyor. | Gett-1 | 2014 | |
| Every man's life is on trial. | Her insanın hayatı yargılanıyor. | Gett-1 | 2014 | |
| Yours is worth the same as that of your client, the defendant, | Seninkinin de müvekkilinin, davalının ve... | Gett-1 | 2014 | |
| and every witness who appears here. | ...burada olan tanıkların yargılamasından farkı yok. | Gett-1 | 2014 | |
| True. | Haklısınız. Tanıklar da burada olduğuna göre hazırız Sayın Yargıç. | Gett-1 | 2014 | |
| Without witnesses, we won't continue. Haim, please bring the witness in. | Tanıklar olmadan devam edemeyiz. Haim, tanıkları içeri al. | Gett-1 | 2014 | |
| So? | Ee? Başlayalım. | Gett-1 | 2014 | |
| Your name? | Adın nedir? Shmuel ve Rachel'den olma... | Gett-1 | 2014 | |
| Viviane Amsalem's eldest brother. | ...Viviane Amsalem'in ağabeyi Emil Amzaleg. | Gett-1 | 2014 | |
| Do you know the Amsalem couple well? | Amsalem çiftini iyi tanır mısın? Tabii ki, Sayın Yargıç. Kız kardeşim o. | Gett-1 | 2014 | |
| I know her well. | Kardeşimi iyi tanırım. İyi bir eş, mükemmel bir annedir. | Gett-1 | 2014 | |
| The truth is, Your Honor, | Gerçek şu ki Sayın Yargıç bildiğim kadarıyla... | Gett-1 | 2014 | |
| everything she could to stay with this man... | ...bu adamla kalabilmek için elinden geleni yapmıştır. | Gett-1 | 2014 | |
| Elisha, whom we love and respect. | Elisha, sevip saygı duyduğumuz biridir. Bilge bir insandır. | Gett-1 | 2014 | |
| A good man. | Mübarek biridir. Yine gerçek şu ki Sayın Yargıç... | Gett-1 | 2014 | |
| they just don't get along. | ...onlar birlikte olamazlar. Aralarındaki meseleleri halletmeleri için... | Gett-1 | 2014 | |
| to settle matters between them, | ...onlarla konuşmaya çalıştık ama... | Gett-1 | 2014 | |
| it never worked. | ...nafile. | Gett-1 | 2014 | |
| All in all, we like him a lot. | Sonuçta, onu çok seviyoruz. | Gett-1 | 2014 | |
| When they married, | Dünya evine girdiklerinde sevinmiştik. | Gett-1 | 2014 | |
| What's that look? Isn't it true? | O bakış da ne öyle? Doğru değil mi? | Gett-1 | 2014 | |
| Don't interrupt the witness. | Tanığa müdahale etmeyin. | Gett-1 | 2014 | |
| Believe me, Your Honor, | İnanın bana, Sayın Yargıç hep "Daha ne istiyorsun? Elisha iyi biri. | Gett-1 | 2014 | |
| Elisha is a good man. Where will you find another husband like him? | Böyle kocayı bir daha nerede bulacaksın?" diye sorardık. | Gett-1 | 2014 | |
| He gives you his salary, he helps around the house, | Maaşını sana veriyor, eve yardımda bulunuyor... | Gett-1 | 2014 | |
| he doesn't throw away money, | ...parayı har vurup harman savurmuyor... | Gett-1 | 2014 | |
| he doesn't fool around, he doesn't gamble, | ...karıyla kızla işi olmaz, kumar oynamaz... | Gett-1 | 2014 | |
| not on cards nor on the lottery, | ...ne iskambille işi olur ne de piyangoyla, sana elini kaldırmaz. | Gett-1 | 2014 | |
| "Sister, it's in your hands." | Bu senin elinde kardeşim. Karısının kararlarına hep saygı duyardı. | Gett-1 | 2014 | |
| He comes to our home, and honors us on holidays, | Evimize gelip tatillerde bizi şereflendirir. | Gett-1 | 2014 | |
| and treats us to his beautiful voice. | Güzel sesiyle de bizi mest eder. | Gett-1 | 2014 | |
| When he sings in synagogue even the birds stop to listen! | Sinagogda ilahi okuduğunda kuşlar bile şöyle bir durup dinler! | Gett-1 | 2014 | |
| That's it, everyone will tell you, he's the perfect man. | İşte bu kadar, kime sorsanız mükemmel biri olduğunu söyler. | Gett-1 | 2014 | |
| What are you trying to say? | Ne demeye çalışıyorsun? Bence Sayın Yargıç... | Gett-1 | 2014 | |
| that my sister, as much as I love her, | ...ne kadar kız kardeşimi sevsem de... | Gett-1 | 2014 | |
| is hard headed, stubborn. | ...kendisi dik kafalının, inatçının tekidir. | Gett-1 | 2014 | |
| We've tried to talk to her, to no end. | Onunla konuşmaya çalıştık ama nafile. | Gett-1 | 2014 | |
| I told him time and time again, | Kocasına defalarca kez... | Gett-1 | 2014 | |
| "Elisha, you have a problem." | ..."Elisha, senin sorunun var. " dedim. | Gett-1 | 2014 | |
| A woman needs a strong hand. | Kadının sırtından sopayı eksik etmeyeceksin. | Gett-1 | 2014 | |
| "A woman needs boundaries." | Kadın dediğin haddini bilmeli. Lakin kocasının... | Gett-1 | 2014 | |
| It's not his way. | Bu da kocasının yapacağı şey değil. Şahsen hep kocasına geri dönmesinden yanaydım. | Gett-1 | 2014 | |
| Didn't I tell you? | Demedim mi? | Gett-1 | 2014 | |
| Your sister's husband, Elisha, an honest man, right? | Kardeşinizin kocası Elisha dürüst biri, değil mi? | Gett-1 | 2014 | |
| My client also says he's a good man, | Müvekkilim de iyi biri olduğunu söylüyor ama iyi bir koca değil. | Gett-1 | 2014 | |
| Carmel, watch your mouth! | Carmel, laflarına dikkat et! Hem iyi bir insan hem de iyi bir koca. | Gett-1 | 2014 | |
| How should I know if they're compatible? | Ne kadar uyumlu olup olmadıklarını bilmeme ne gerek var? | Gett-1 | 2014 | |
| What does it matter? | Ne önemi var ki? Karım benim için doğru kişi mi? Değil. | Gett-1 | 2014 | |
| I make her right for me, and that's that. No nonsense. | Onu kendim için uygun biri yaparım olur biter. Mantıken! | Gett-1 | 2014 | |
| Your Honor, may I? Go ahead. | Sayın Yargıç, müsaade var mı? Buyurun. Emil Amzaleg... | Gett-1 | 2014 | |
| is your sister a good wife? | ... kız kardeşiniz iyi bir eş mi? İyi bir eş, yürekli bir kadın. | Gett-1 | 2014 | |
| And is he a good man? | Peki o, iyi biri mi? Dediğimi duymadın mı? | Gett-1 | 2014 | |
| Head and shoulders above the crowd. | Çoğu kişiden kat kat üstün biri. | Gett-1 | 2014 | |
| In your opinion, having seen them together for over 20 years, | Düşünün bir, 20 yıldan fazla süren beraberliklerine şahit olup da... | Gett-1 | 2014 | |
| do you think they've had a good life together? | ...sağlıklı bir hayat sürdüklerini mi sanıyorsunuz? | Gett-1 | 2014 | |
| We're waiting. | Bekliyoruz. Cevap verin. | Gett-1 | 2014 | |
| No, Your Honor. | Hayır, Sayın Yargıç. Sizce kız kardeşiniz... | Gett-1 | 2014 | |
| Answer. | Cevap verin. Çok sıkıntı çekti. | Gett-1 | 2014 | |
| Good, describe their married life | Güzel, evlilik yaşantılarını bize bir iki kelimeyle izah eder misin? | Gett-1 | 2014 | |
| We're waiting. | Bekliyoruz. Düşünüyorum, Sayın Yargıç. | Gett-1 | 2014 | |
| That's a tough question. | Zor bir soru. Cevap ver, Emil. | Gett-1 | 2014 | |
| Bitter as heck. | Cehennem ateşi kadar yakıcıydı. Soracaklarım bu kadar. | Gett-1 | 2014 | |
| Does the defense have any questions? | Davalı tarafın sorusu var mı? Vardır, Sayın Yargıç. | Gett-1 | 2014 | |
| Just a few questions, if I may. | Müsaade buyurursanız yalnızca birkaç sorum olacak. Buyurun. | Gett-1 | 2014 | |
| Honorable Emil, family man that you are, | Pek Muhterem Emil Bey aile babası olarak... | Gett-1 | 2014 | |
| is my brother good to your sister? | ...kardeşimin kardeşiniz için uygun olduğundan emin misiniz? | Gett-1 | 2014 | |
| Of course, Rabbi Shimon. | Bittabi, Haham Shimon. Kardeşim, kardeşiniz için... | Gett-1 | 2014 | |
| everything he could? | ... yapması gerekenleri yapmış mı? Gereğinden fazlasıyla. | Gett-1 | 2014 | |
| And did they build an exemplary Jewish home? | Örnek bir Yahudi ev düzeni kurdular mı? Kurdular, Haham Shimon. | Gett-1 | 2014 | |
| And did they raise children to the glory of Israel? | İsrail'in Yüce Tanrısı için çocuk yetiştirdiler mi? | Gett-1 | 2014 | |
| And how! | Hem de ne biçim! | Gett-1 | 2014 | |
| If you answered positively to these questions, | Madem bu sorulara olumlu yanıt verdin neden onları ayırmamız gerekiyor? | Gett-1 | 2014 | |
| I never said we should separate them, God forbid... | Ağzımdan onları ayırmamız gerekiyor diye bir laf çıkmadı. Allah muhafaza... | Gett-1 | 2014 |