Search
English Turkish Sentence Translations Page 20681
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| The incident occurred at 8:14 am. middle of rush hour. | ...hizmet etmeye layık olup olmadığını sorgulama yetkisi veriyor. Tamam. Hemen ilgileneceğim. | Fringe-1 | 2008 | |
| A pipe bomb? | Üzgünüm, sizi herhangi bir şekilde utandırmak... | Fringe-1 | 2008 | |
| Impact. | Herhangi bir ipucu var mı? | Fringe-1 | 2008 | |
| I mean, look at that. | Sirke gitmeyi bekliyordu. | Fringe-1 | 2008 | |
| Meaning what? | ...bana bir fikir, bir teori verdi. | Fringe-1 | 2008 | |
| If I knew that, you wouldn't be here. | Anton iyi biridir. | Fringe-1 | 2008 | |
| I need to study it back in my lab. | Yani, sürekli Lucy'i sirke götürmek istediğini söyleyip duruyordu. | Fringe-1 | 2008 | |
| Notify their next of kin. | ...insanlar üzerinde tartışılabilir deneyler yapmakla geçiren bir adam. | Fringe-1 | 2008 | |
| I don't know. | Elimizde o kadar zaman yok. | Fringe-1 | 2008 | |
| Mass in a minor. | Kesrin iki kısmını da payda bölünemeyecek duruma gelene kadar 2'ye böl. | Fringe-1 | 2008 | |
| That young lady is an fbi agent, walter. | Devlet, insanların güvercinler tarafından... | Fringe-1 | 2008 | |
| The man in the restaurant. | Siz boş musunuz? | Fringe-1 | 2008 | |
| I want you to note all the people on this video. | Aynı zamanda senin de sadece bir arkadaşı olduğunu söyledi, o yüzden... | Fringe-1 | 2008 | |
| If we're lucky, maybe she caught whoever did | Ve şu piyano da pencerenin önündeydi. | Fringe-1 | 2008 | |
| Got off the bus before the attack? | Ne getirdin? | Fringe-1 | 2008 | |
| I wanna bring him in for questioning. | Walter, ne olduğunu tespit edebilir misin? | Fringe-1 | 2008 | |
| From her records she seemed | Su kaybediyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| To infiltrate the east coast representatives | Resmi izin olmadan onunla konuşamazsın. | Fringe-1 | 2008 | |
| We'd been bangin' on them for over a year. | İlk başta ortak olduğumuz zamanlardaki gibi bana yardım ettiğini düşünmüştüm. | Fringe-1 | 2008 | |
| She called me. | John. | Fringe-1 | 2008 | |
| She was scared. | Ayrıca bu cihazların son kurbana dair kalıplar depoladığını düşünüyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| Discussing something about the pattern. | Teslim olduğunda üzerinde bulundu. | Fringe-1 | 2008 | |
| Was interested in one of her effects. | Ben Stacy. | Fringe-1 | 2008 | |
| Do you have any idea what she could've been carrying? | Birisi ambulans çağırsın. | Fringe-1 | 2008 | |
| I suppose that won't be a problem. | ...avare bir hal almış bir bölüm. | Fringe-1 | 2008 | |
| You don't have to explain. | Takma adım. Kolejden. | Fringe-1 | 2008 | |
| You've worked with closely. | Yani o adamla hiç tanışmamıştın. | Fringe-1 | 2008 | |
| And the first five don't count. | Ve bir de ceset. Herhangi bir ceset olabilir. | Fringe-1 | 2008 | |
| Three chemical companies in the u.s. | Ben ciddiyim. | Fringe-1 | 2008 | |
| All of them fully owned subsidiaries of massive dynamic. | Fonksiyonu görüyor musun? | Fringe-1 | 2008 | |
| Charlie? what's up? | Sana ne demeli? | Fringe-1 | 2008 | |
| Says the guy that lives here | Bilmiyorum. Bir saatte bu dava bizim boyumuzu aştı. | Fringe-1 | 2008 | |
| What? | Zevk sahibi adamsın. | Fringe-1 | 2008 | |
| Belly and I worked on this very problem. | Ne yapıyorsun? | Fringe-1 | 2008 | |
| of those already discovered. | Başka bir şeye ihtiyacın olmadığına emin misin? | Fringe-1 | 2008 | |
| To send their most clandestine information. | Onun odaklanmadığını söylemek onun insan olduğunu söylemekle aynı. | Fringe-1 | 2008 | |
| Because if no other government knew the spectrum | Ayrıca karma tamsayı programlarıyla ilgilenecek biri de gerek. | Fringe-1 | 2008 | |
| an iridium based, organometallic compound | Coney Adası'nda hız trenine binmek gibi bir şey. | Fringe-1 | 2008 | |
| Of course. Yes! | Buldum. | Fringe-1 | 2008 | |
| Explains it? | Evet, bayan. Pirinçli deneyi yeniden tekrarlayacağım. | Fringe-1 | 2008 | |
| into his brain nearly 20 years ago. | Neden sen de öyle yapmıyorsun? Bu araba senin mi? | Fringe-1 | 2008 | |
| No, what I gave him was not nearly enough | İki duble viski. 2, ha? Hangisinden olsun? | Fringe-1 | 2008 | |
| Well it wouldn't have been | Ben Stephanie. Bu kardeşim, Rick. | Fringe-1 | 2008 | |
| A very secret experiment if I had. | Yardım etmek isterim. | Fringe-1 | 2008 | |
| What's going on? | Ayrıca karma tamsayı programlarıyla ilgilenecek biri de gerek. | Fringe-1 | 2008 | |
| Roy mccomb will be fine. | Burada tam olarak ne oluyor? | Fringe-1 | 2008 | |
| Transmissions. | Senatör Van Horn'dan. | Fringe-1 | 2008 | |
| Then a rabbit, then a duck again. | Projede adı geçen bütün askeri personelin isimleri kayıtlardan silindi. | Fringe-1 | 2008 | |
| In truth, the image is neither. | Ve tekrar ürettim. | Fringe-1 | 2008 | |
| I told you. | ...elime silah almamıştım. | Fringe-1 | 2008 | |
| It always comes back to the duck. | Biliyor musun, velet... | Fringe-1 | 2008 | |
| But it may be possible | Rahatsız olmaya başladığınızda beni uyarmanızı istiyorum, oldu mu? | Fringe-1 | 2008 | |
| Wait, you want to rewire his brain? | 4331 Broad Sokak. Boğuk sesli bir adam. Ve... | Fringe-1 | 2008 | |
| Not without his permission. | Ee? | Fringe-1 | 2008 | |
| No need to. | ...gerçek ve mümkün olan her şeyin sınırlarını zorlayan bir işlem. | Fringe-1 | 2008 | |
| Hidden in a wall in our old house in cambridge. | Evet. Çoğu zaman. | Fringe-1 | 2008 | |
| What's the game plan here? | Bu senin başka bir şey planladığını gösterir. | Fringe-1 | 2008 | |
| I guess the badge | Ama nasıl yaptığımı hiç hatırlamıyorum. Peter geliyor mu? Evet. | Fringe-1 | 2008 | |
| In fact, if the answer is no, I may encourage some drug use. | Demin adamlarının öldürdüğü Bay Smith. | Fringe-1 | 2008 | |
| Knowing there's a rational explanation? | Ne tür bir tane? Askeri. FBI size hayatınızı kurtarmak için burada olduğunu söylüyorsa, dinleyeceksiniz. | Fringe-1 | 2008 | |
| No pressure, huh? | Benim, Walter. Yaklaşık 4 ay kadar önce, bir avukat elinde... | Fringe-1 | 2008 | |
| So we moved down to an apartment in austin. | Kurban, Greg Wiles da... | Fringe-1 | 2008 | |
| So where's your mother now? | Diğerlerinin hislerini ve niyetlerini sezmeye yarayan bir tane. | Fringe-1 | 2008 | |
| So tell me. | Ajan Farnsworth'a selamımı söyler misiniz? | Fringe-1 | 2008 | |
| Of course. | Tersine çevrilebilir mi? | Fringe-1 | 2008 | |
| But I'm going to give you a mild sedative | Zamanında büyük stres altındaydım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Oh. you've returned. | Hangi ilaç o, Walter? | Fringe-1 | 2008 | |
| Okay. | Tıbbi yardım çağırdım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Not remotely. | ...gücünü ve servetini büyütmenin bir yolunu bulmak. | Fringe-1 | 2008 | |
| Until I tell you otherwise. | Walter? Sinyalin gücüne bakacak olursak epey yaklaştık. | Fringe-1 | 2008 | |
| Sounds easy enough. | Ama asker olarak sayılmadan önce... | Fringe-1 | 2008 | |
| It's a horse. | Hayat dolu görünüyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| Oh, that was your body's normal muscle response. | ...bir soruşturmada bize yardımcı oluyor. Ya onu bizim gözetimimize bırakırsınız... | Fringe-1 | 2008 | |
| I'm tasting, uh, dirt. | ...kanı. | Fringe-1 | 2008 | |
| Uh, no wait, it's uh, gasoline. | Ancak yasal bir vasi onayıyla... bir akraba... | Fringe-1 | 2008 | |
| We're getting close. | Walter... | Fringe-1 | 2008 | |
| It's a beach. | Ama bu arkadaşınkini bilmiyoruz. | Fringe-1 | 2008 | |
| Dammit, don't you feel anything? | Ajan Dunham? | Fringe-1 | 2008 | |
| Uh, I'm a little scared. | Hayır, sağ ol. Yemeklerinin tadını biliyorum. | Fringe-1 | 2008 | |
| I don't understand. this should be working. | Çok iyi yemek yaparım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Walter, take a deep breath. it's gonna be okay. | Sizin varsayımlarınıza dayanarak etik kuralı ihlal etmeyeceğim. | Fringe-1 | 2008 | |
| Nuntia adhuc... you. | Bu çift durumu onları korkudan... | Fringe-1 | 2008 | |
| Don't do that! stop, I said! | Üzgünüm, bunu söyleme yetkim yok. | Fringe-1 | 2008 | |
| What did you say? | Neler oluyor? Arkadaşlarınızın sizi korumak için... | Fringe-1 | 2008 | |
| I don't know. I can hear voices. | Bunu bayılacaksın. Adı Biricik Olivia Dunham. | Fringe-1 | 2008 | |
| Damn, what's that word? | Aslında bu üzücü. Philip, maddi ve insanî açıdan elle tutulur bir şey olmadıkça... Sanırım ne olduğunu anladım. | Fringe-1 | 2008 | |
| My latin's admittedly a bit fuzzy. | Sanırım bunu senin kafana bağlamadığımız iyi olmuş. Bu araştırmalarını açıklar nitelikte. | Fringe-1 | 2008 | |
| Okay, keep going. | 200 mikro volt’a getir. | Fringe-1 | 2008 | |
| An exchange is being made. um | Zamanda seyahat teorimi fiziksel olarak... | Fringe-1 | 2008 | |
| It was on her from the start? maybe or | Huysuzluk etme. Sana söyledim, bilim eğlence demektir. | Fringe-1 | 2008 | |
| She had it on her the whole time. | Sağ ol. | Fringe-1 | 2008 | |
| Oh, yeah, that's a possible translation. | Seni de. Walternatif nerelerde? | Fringe-1 | 2008 | |
| She was hiding it in her hand. | Bunun bir kopyasını sorgulama belgeleri birimine göndereceğim. | Fringe-1 | 2008 | |
| I'm heading to south station now. | Anlaşmayı yaptık mı... | Fringe-1 | 2008 | |
| I believe with proper demodulation, | Birkaç malzeme gerek. | Fringe-1 | 2008 | |
| Okay. fun time's over. astrid, let's get him unhooked. | Bayan Sharp birazdan burada olur. | Fringe-1 | 2008 | |
| It's me, I'm at the station. | Bir tedavi buldum sanırım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Where am I meeting your man? | Astrid, EKG'yi hazırla! | Fringe-1 | 2008 | |
| Excuse me? | Teslim edecek. Sadece biraz gergin. | Fringe-1 | 2008 | |
| Hey, Roy's talking again. | Onun Nick Lane ile psişik bağlantısını güçlendirmek için... | Fringe-1 | 2008 |