Search
English Turkish Sentence Translations Page 20370
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
They're fattening us up so they can eat us! | Bizleri kesip yiyebilmek için şişmanlatıyorlar. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
It's such a beautiful day. This is the best day ever! | Ne kadar güzel bir gün. Gelmiş geçmiş en güzel gün! Ne güzel bir gün. Gördüğüm en güzel gün! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Probably the best day of my life. | Hayatımın en güzel günü herhalde. Belki de hayatımın en güzel günü. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Hey, corn! Corn! | Mısır var! Mısır! Mısır mı lan o! Mısır! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
And every year, they don't listen. | Her sene beni dinlemiyorlar. Her yıl, kimse beni dinlemiyor. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
I'm not gonna dress it up. Turkeys are dumb. | Ben onlar gibi olmayacağım. Hindiler aptaldır. Ben bu tuzağa düşmeyeceğim. Hindiler aptal. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Corn. Corn. | Mısır. Mısır. Gerçekten aptaldırlar. Mısır. Mısır. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Really dumb. | Katıksız aptal. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Hey, guys, check it out. | Millet, şuna bakın. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Turkeys are so dumb, they think the farmer's their friend. | Hindiler, çiftçinin arkadaşları olduğuna inanacak kadar aptaldır. O kadar aptallar ki çiftçiyi arkadaşları sanıyorlar. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
He's so cool! He's the best. | Çok havalı! O en iyisi. Çok harika biri! En iyisi. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
He's so nice. I love the farmer! | Çok hoş biri. Çiftçiyi seviyorum! Çok iyi biri! Çiftçiyi çok seviyorum! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Percy's going to turkey paradise! | Percy hindi cennetine gidiyor! Percy hindi cennetine gidiyor. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Turkey paradise... | Hindi cenneti... Hindi cenneti... | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Go, Percy, you lucky son of a gun! | Yürü be Percy, şanslı şerefsiz seni! Percy, seni şanslı hergele! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
See what I mean? | Ne demek istediğimi anlıyor musunuz? Ne demek istediğimi anlıyor musunuz? | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
But the truth is, I've always been a little bit different. | Ama gerçek şu ki, ben her zaman birazcık farklı oldum. Gerçek şu ki ben her zaman farklı biriydim. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
From the very beginning, I never felt like I fit in. | Daha en başında, onlar gibi olacağımı hiç hissetmedim. Ta başından beri, hiç onlar gibi olamadım. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Our world is made of corn. | Dünyamız mısırdan yapılmıştır. Yaprak mısırı. Bizim dünyamız mısırdan yapılmış. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Leafy corn. | Mısırlı yaprak. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Oh! Corn corn! | Mısır mısırı. Ateş mısırı! Mısırlı mısır. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Fire corn! | Sıcak mısır! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
That's an awesome theory, but I think they actually call that the sun. | Bu harika bir kuram ama sanırım ona gerçekte güneş diyorlar. Bu inanılmaz teori ama, zaten ona güneş diyorlar. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Out! Out! | Çık dışarı! Dışarı! Ama denemeye devam ettim... Dışarı! Dışarı! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
But I kept trying... | Ama denemeye devam ediyordum. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Yeah... no. Hey, Aspen. | Evet... hayır. Selam, Aspen. Evet... Ama. Selam Aspen. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Your wings must be tired | Kanatlarınız yorgun olmalı... Kanatların çok yorulmuş olmalı. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
because it looks like you flew straight out of heaven. | ...çünkü buraya cennetten uçmuşsunuz gibi duruyor. Görünüşe göre yine düz bir şekilde uçmuşsun. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Seriously? | Ciddi misin? Uçmak ister misin, Bobby? Cidden mi? | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
You wanna fly, Bobby? | Uçmak ister misin, Bobby? | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
I guess it's just you and me. Beat it, weirdo! | Galiba sadece ikimiz varız. Defol buradan, çatlak! Galiba senle ben kaldık. Defol buradan, amigo! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Yeah, that's what I thought! | Evet, ben de öyle düşünmüştüm! Aynen, bende öyle düşünmüştüm. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
And trying. | ...deniyorum. Yine de deniyorum. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
When you're in a flock, you know you belong... | Bir sürünün içindeyseniz, kendinizi yalnız olmadığınız... Bir yuvadayken nereye ait olduğunuzu bilirsiniz. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
... to something bigger, | Büyük bir şeye, yalnız olmadığınız bir yere. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Reggie, it's chilly! | Reggie, çok soğuksun! Reggie, soğuksun! Reggie, soğuksun! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Reggie, you're cold! | Reggie, buz gibisin! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Get out of here, Reggie! | Defol buradan, Reggie! Git buradan, Reggie! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
At least that's what I hear. | Hiç olmazsa bunu duymuş oldum. En azından ben öyle biliyorum. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Listen up! Reggie's been right all along. | Dinleyin! Reggie doğru söylüyormuş. Beni dinleyin! Reggie başından beri haklıymış. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
They are fattening us up so they can eat us. | Bizi yemek için şişmanlatıyorlarmış. Dışarıdalar! Bizleri kesip yiyebilmek için şişmanlatıyorlar. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
They're right outside! | Hemen dışarıdalar! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Finally, after all these years! That's what I've been waiting to hear. | Bunca yıldan sonra nihayet! Duymak istediğim şeyi duydum. Sonunda, bunca yıldan sonra! Tam da duymak istediğim şey. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
"Reggie was right." | "Reggie haklıymış." Böbürlenmek istemiyorum ama böbürleniyorum! "Reggie haklı." | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Now I don't want to go toot my own horn, but toot toot! | Şimdi sevinç gösterisi yapmak istemiyorum, ama! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Okay, now, here's the plan. When they open the doors, | Pekâlâ, planımız şöyle, kapılar açıldığında tepelere koşacağız. Pekala planımız şu. Kapıyı açtıklarında... | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
we run for the hills. | ...tepeye kadar koşacağız. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Go, team! | Gidelim millet! Onlara Reggie'yi verelim! Haydi bastırın! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Give them Reggie! | Reggie'yi verelim! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
What? Yeah! Give them Reggie! | Anlamadım? Evet! Reggie'yi verelim! Ne? Aynen! Reggie'yi onlara verelim! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
He's the Anticorn! | O Mısır Düşmanı. Yavaş, hop! Yanılıyorsunuz! Mısır düşmanı zaten! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Whoa, whoa! You got it all wrong! | Her şeyi yanlış anlamışsınız. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Let's give them Reggie. Sacrifice him. | Onlara Reggie'yi verelim hadi. Onu kurban edelim. Reggie'yi onlara verelim. Feda edelim. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
We gotta stick together on this! | Birlikte hareket etmeliyiz! Bu konuda birbirimize destek olmalıyız! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
See you later, Reggie! | Sonra görüşürüz, Reggie! Sonra görüşürüz, Reggie! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
So after all that, I was about to become Thanksgiving dinner. | Tüm bunlardan sonra, Şükran Günü yemeği olmanın eşiğine gelmiştim. O kadar şeyden sonra, kendim şükran yemeği olmak üzereydim. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
No, no! Please! I beg you! We are all clear. | Hayır, hayır! Lütfen! Yalvarırım! Burası temiz. Hayır, hayır. Lütfen! Yalvarırım! Etraf temiz. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
No! Ah! Ladies and Gentlemen... | Hayır! Bayanlar ve baylar... Hayır! Bayanlar ve baylar... | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
... the President of the United States. | ...karşınızda Amerika Birleşik Devletleri Başkanı. ... Amerika Birleşik Devletler Başkanı. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Thank you all for being here today. | Bugün buraya gelip, en sevdiğim başkanlık törenlerinden biri için... Hepinize burada olduğunuz için teşekkür ederim. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Or was I? ...and to this humble family farm | Ya da değildim? Favorim olan başkanlık... | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
for one of my favorite presidential traditions. | ...bulunduğunuz için sizlere teşekkür ederim. ...geleneği için bu küçük ailenin çiftliğinde bulunuyoruz. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
The pardoning of the Thanksgiving Turkey. | Şükran Günü Hindisi Bağışlama Günü. Şükran gününde bir hindinin hayatını bağışlamak için. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Only one special bird will be spared from this terrible, yet delicious fate. | Sadece tek bir hindi bu korkunç ama bir o kadar da lezzetli... Sadece özel bir tanesi bu korkunç ama lezzetli sondan kurtulmuş olacak. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Daddy! Daddy, it's this one. This is the one I want right here. | Babacım! Babacım, bu hindi. Bu hindiyi bağışlamak istiyorum. Baba! Baba! Bu olsun. Bu tam da istediğim gibi. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Sweetheart, I think we're gonna go with a bigger turkey, okay? | Tatlım, bence daha büyük bir hindi seçmeliyiz, tamam mı? Tatlım, biz daha büyük bir tanesi düşünüyoruz, tamam mı? | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Please? Please, please, please, please! | Lütfen? Lütfen, lütfen, lütfen, lütfen! Lütfen? Lütfen, lütfen lütfen, lütfen! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Sweetheart, I love you. Please! Please! | Seni seviyorum, tatlım. Ne olur! Lütfen! Tatlım lütfen ama. Lütfen! Lütfen! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
That turkey's not big enough. | O hindi yeterince büyük değil. Bu hindi yeteri kadar büyük değil! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Now, now don't do that. | Yapma ama böyle. Yo, yo, yo. Hayır, hayır. Yine onu yapma. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
This is your pardoned turkey. Happy Thanksgiving, little fella. | Karşınızda bağışlanan hindi. Mutlu Şükran Günleri, küçük dostum. İşte bu bağışlanmış hindi. Nice şükran günlerine, küçük dostum. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Come on, birdie, let's go. We're going to the helicopter. | Hadi, minik kuş, gidelim. Helikopterle gideceğiz. Hadi, kuşcuk. Gidelim. Helikoptere bineceğiz. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
And right over there is a fence. And that's a seagull. | Gideceğimiz yerde çitler var. Martı var. Ve bir inek ile tavuk var. Orada bir çit var. Bu da bir martı. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
And there's a cow and a chicken. | Ve orada da bir inek ve tavuk var. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
And that's Paul. He's getting a divorce. | Bu da Paul. Karısından boşanıyor. Oley! Bu da Paul. Birinden boşanıyor. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
That's a bald guy and that's the girl who likes my daddy. | Bu kel adam ve bu da babamdan hoşlanan kadın. Bu da kel adam ve bu da babamdan hoşlanan kız. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
But don't tell anyone. | Ama kimseye söyleme. Ama kimseye söyleme. 1 | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Birdie... 1 | Minik kuş, endişelenme, güvendesin. Kuşçuk... | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
...don't worry, you're safe. | ...merak etme, güvendesin. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
You're the pardoned turkey. | Sen bağışlanan hindisin. Yoruldum. Sen bağışlanmış hindisin. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
I'm tired now. | Yoruldum. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
I'm the pardoned turkey. | Ben bağışlanan hindiyim. Ben bağışlanmış hindiyim. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
I'm the pardoned turkey! I'm gonna live! | Ben bağışlanan hindiyim! Yaşayacağım! Bağışlanmış hindiyim ve yaşayacağım. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
I'm gonna live, I'm the pardoned turkey! | Yaşayacağım. Ben bağışlanan hindiyim! Yaşayacağım, çünkü ben bağışlanmış hindiyim! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
This is blowing my mind! | Bu aklımı başımdan alıyor! Aklımı kaybedeceğim! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Turns out my life wasn't over | Hayatım sona ermiyordu aksine yeni bir hayata adım atıyordum. Görünen o ki hayatım sona ermemişti... | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
and a whole new life was just beginning. | ...ve yepyeni bir hayat başlıyordu. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Turkey, turkey, turkey. | Hindi, hindi, hindi. Burası senin yeni evin, hindi. Hindi, hindi, hindi. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
This is your new home, turkey. | Burası senin yeni evin, hindi. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Mr. President, you have returned to Camp David. | Kamp David'te bulunuyorsunuz, Sayın Başkan. Sayın başkan, David Kampı'na hoş geldiniz. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
That's General Sagan. He's got issues. | Bu General Sagan. Bazı sorunları var. Bu da Komutan Sagan. Birkaç tahtası eksik. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
That's Marcia. She eats her feelings. | Bu Marcia. Duygularını içine atar. Birlikte çok eğleneceğiz. Bu Marcia. Ne bulursa yiyor. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
We're gonna have so much fun. | Seninle çok eğleneceğiz. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
I promise, I will never, ever leave you. | Söz veriyorum seni hiç bırakmayacağım. Bir dakika, televizyon! Söz veriyorum, seni hiç ama hiç bırakmayacağım. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Oh, wait, TV! | Bir dakika ya, TV! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
I'm tired now. | Yoruldum. Yoruldum! | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
Previously on Mundo del Amor... | Mundo del Amor'da önceki bölümlerde... Bu da ne? Mundo del Amor'ın önceki bölümlerinde... | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
One eyed orphan, Alejandro, | Tek gözlü yetim olan Alejandro farklı olduğu için yetimhaneden atılır. 1 Tek gözlü, yetim Alejandro... | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
is thrown out of the orphanage for being different. | ...farklı olduğu için yetimhaneden atılır. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |
They threw him out, too. | Onu da atıyorlar. Nasıl bir his olduğunu anlayabiliyorum. Onu da dışlamışlar. | Free Birds-1 | 2013 | ![]() |