Search
English Turkish Sentence Translations Page 20333
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I decided to give the little traitor his life. | Küçük haine hayatını armağan etmeye karar verdim. | Franklyn-1 | 2008 | |
| In a way, I wanted tonight's assassination to be unique. | Bir bakıma, bu geceki cinayetimin benzersiz olmasını istedim. | Franklyn-1 | 2008 | |
| It felt like the last pieces of the jigsaw were falling into place. | Bu tıpkı testerenin son parçasının yere düşmesini hissetmek gibi. | Franklyn-1 | 2008 | |
| But don't get me wrong. This wasn't fate. | Fakat beni yanlış anlama. Bu kader değildi. | Franklyn-1 | 2008 | |
| For every soul ofthis deluded population who believed in fate's comic clockwork, | Kader, komik saat düzeneğine inanarak kandırılan insanlar içindir... | Franklyn-1 | 2008 | |
| they neglect to see the wear and tear beneath the surface. | ...onlar dış görünüşün altındaki yıpratıcı etkiyi görmezden gelirler. | Franklyn-1 | 2008 | |
| The teeth that grind into the cogs. | Dişler, dişlinin çarkları gibi öğütüyor. | Franklyn-1 | 2008 | |
| The damage that fate causes so many in its selfish journey | Kaderin bencilce seyahatinde tek bir olumlu sonuç var... | Franklyn-1 | 2008 | |
| towards just one favourable consequence. | ...birçok zarar veriyor. | Franklyn-1 | 2008 | |
| The Individual had simply run out of luck, and I was here to collect. | Şahıs, açıkçası şansımı tüketmişti ve aklım başıma gelsin diye buradaydım. | Franklyn-1 | 2008 | |
| Hello? Hello. Yes. David? Hello? | Alo? Alo. Evet. David? Alo? | Franklyn-1 | 2008 | |
| No. You've got the wrong... | Hayır. Yanlış aradınız... | Franklyn-1 | 2008 | |
| David? Is that you? | David? Sen misin? | Franklyn-1 | 2008 | |
| Hello? David, please. We've got to talk. I don't care what you've done. | Merhaba? David, lütfen. Konuşmalıyız. Ne yaptığın umurumda değil. | Franklyn-1 | 2008 | |
| Listen, I'll be across the road, in the restaurant. | Dinle, yolun karşısındaki restoranda olacağım. | Franklyn-1 | 2008 | |
| Shit. Hello? | Kahretsin. Merhaba? | Franklyn-1 | 2008 | |
| I'm sorry to bother you, but I've just moved in upstairs. | Rahatsız ettiğim için üzgünüm, fakat üst katta oturuyorum. | Franklyn-1 | 2008 | |
| Hello. John Preest. | Merhaba. Ben John Preest. | Franklyn-1 | 2008 | |
| Upstairs? | Üst katta mı? | Franklyn-1 | 2008 | |
| My buzzer doesn't seem to be working. | Görünüşe bakılırsa zilim çalışmıyor. | Franklyn-1 | 2008 | |
| You've moved in upstairs? | Üst katta mı yaşıyorsunuz? | Franklyn-1 | 2008 | |
| I'm sorry to introduce myself like this, but it's as good a time as any. | Kendimi bu şekilde tanıttığım için üzgünüm, fakat hiçte iyi bir zaman değil. | Franklyn-1 | 2008 | |
| Thanks, but I was just doing something, and... | Teşekkürler, fakat bir şeyler yapıyordum ve... | Franklyn-1 | 2008 | |
| I... am expecting someone. | Birini bekliyorum. | Franklyn-1 | 2008 | |
| I heard your buzzer go. | Zilinizin çaldığını duydum. | Franklyn-1 | 2008 | |
| Yeah, the intercom's wired up wrong. | Evet, dâhili telefonun kablolarında sorun var. | Franklyn-1 | 2008 | |
| A guyjust rang asking for David. | Az önce bir adam David diye birini sordu. | Franklyn-1 | 2008 | |
| He said he's across the road, at the restaurant. | Yolun karşısındaki restoranda olduğunu söyledi. | Franklyn-1 | 2008 | |
| The restaurant? Yeah. | Restoran mı? Evet. | Franklyn-1 | 2008 | |
| You're sure? Yeah, the restaurant. | Emin misin? Evet, restoran. | Franklyn-1 | 2008 | |
| Now, excuse me. I have to go. Good night. | Şimdi, izninizle. Gitmeliyim. İyi geceler. | Franklyn-1 | 2008 | |
| It's me again. | Yine ben. | Franklyn-1 | 2008 | |
| You're not gonna believe this. | Buna inanamazsınız. | Franklyn-1 | 2008 | |
| What are you doing? Please don't make a sound. | Ne yapıyorsun? Lütfen, ses yapma. | Franklyn-1 | 2008 | |
| It's better if you don't. | Senin için en iyisi ses çıkarmaman. | Franklyn-1 | 2008 | |
| You hurt me. Stay quiet. | Canımı yaktın. Sessiz ol. | Franklyn-1 | 2008 | |
| I have a simple job to do. It'll be over soon. | Yapacak küçük bir işim var. Pek yakında biter. | Franklyn-1 | 2008 | |
| What's your faith? What? | İnancın ne? Ne? | Franklyn-1 | 2008 | |
| Your religion. What is it? I'm not religious. | Dinin. Bu da ne? İnançlı biri değilim. | Franklyn-1 | 2008 | |
| How long have you been in Meanwhile City? | Ne kadardır Meanwhile Şehri'nde yaşıyorsun? | Franklyn-1 | 2008 | |
| Hello back. | Tekrar hoş geldin. | Franklyn-1 | 2008 | |
| Meanwhile City? Yes. | Meanwhile Şehri mi? Evet. | Franklyn-1 | 2008 | |
| Where is that? Quiet. | Nerede o? Sessiz ol. | Franklyn-1 | 2008 | |
| This is London. Where is it you think... Will you shut up? | Burası Londra. Sen nerede olduğunu... Susacak mısın? | Franklyn-1 | 2008 | |
| Just stay back. I'm sorry. | Geri çekil. Üzgünüm. | Franklyn-1 | 2008 | |
| Stay there. I'm sorry. | Orada kal. Üzgünüm. | Franklyn-1 | 2008 | |
| I feel a bit stupid now. | Kendimi aptal gibi hissediyorum. | Franklyn-1 | 2008 | |
| There's nothing to feel stupid about. | Ortada kendini aptal gibi hissetmeni gerektirecek bir durum yok. | Franklyn-1 | 2008 | |
| You always knew, really. | Gerçekten, her zaman bildin. | Franklyn-1 | 2008 | |
| How's the wine? | Şarap nasıldı? | Franklyn-1 | 2008 | |
| You want to make small talk now? | Artık önemsiz konuşmalar mı yapmak istiyorsun? | Franklyn-1 | 2008 | |
| If I'm going to have an imaginary conversation, | Eğer hayali bir söyleşi yapıyorsam... | Franklyn-1 | 2008 | |
| I'd like to think it might be a bit more fucking interesting than this. | ...bundan biraz daha enteresan olmasını isterdim. | Franklyn-1 | 2008 | |
| Sorry. It's OK. | Üzgünüm. Sorun değil. | Franklyn-1 | 2008 | |
| So, my mum was right? | Annem haklı mıydı? | Franklyn-1 | 2008 | |
| If you believe in something strongly enough, | Eğer bir şeye fazlasıyla inanıyorsan... | Franklyn-1 | 2008 | |
| who's to say if it's real or not? | ...gerçek olup olmadığını kim söyleyebilir ki? | Franklyn-1 | 2008 | |
| I thought you were an atheist. Yeah, very funny. | Ateist olduğunu sanıyordum. Evet, çok komik. | Franklyn-1 | 2008 | |
| So, what happens now? Time to tie up loose ends, I guess. | Peki, şimdi ne olacak? | Franklyn-1 | 2008 | |
| It was me who told you that story. | Bana hikâyeci ve prensesle... | Franklyn-1 | 2008 | |
| The one about the storyteller and the princess. | ...ilgili bir hikâye anlatmıştın. | Franklyn-1 | 2008 | |
| That's been bothering you. Right? | Bu durum seni rahatsız etti, değil mi? | Franklyn-1 | 2008 | |
| Well, if it was you who told me, then that means it must have... | Evet, eğer bunu sen söylediysen, o halde bunun anlamı... | Franklyn-1 | 2008 | |
| Come from you? Sure. | ...senin bir parçanım. Şüphesiz. | Franklyn-1 | 2008 | |
| Well, if that's true, then why don't I understand what it means? | Eğer bu doğruysa, o halde neden ne anlama geldiğini anlamıyorsun? | Franklyn-1 | 2008 | |
| Go on. Try. | Devam et. Dene. | Franklyn-1 | 2008 | |
| The storyteller was... | Hikâyeci... | Franklyn-1 | 2008 | |
| .. so used to his fantasies that... | ...onun fantezilerini kullandı... | Franklyn-1 | 2008 | |
| .. no matter how good his reality was, it was never enough. | ...bu yüzden ne olursa olsun, gerçekliği hiçbir zaman yeterli olmadı. | Franklyn-1 | 2008 | |
| Would never be enough. | Asla da yeterli olmazdı. | Franklyn-1 | 2008 | |
| You see? The first step to recovery is understanding the problem. | Gördün mü? İyileşmek için ilk adım sorunu anlamaktır. | Franklyn-1 | 2008 | |
| Agh! No! | Hayır! | Franklyn-1 | 2008 | |
| What's happening here? | Neler oluyor? | Franklyn-1 | 2008 | |
| I have to go now. Why? | Hemen gitmeliyim. Neden? | Franklyn-1 | 2008 | |
| Can't you feel it? It's nearly time. | Hissetmiyor musun? Zaman oldukça yaklaştı. | Franklyn-1 | 2008 | |
| Life's too much of an adventure as it is without making anything else up. | Hayat maceralarla dolu, başka şeyler yapmaya gerek yok. | Franklyn-1 | 2008 | |
| I just wanted to let you know that before I go. | Gitmeden önce bunu bilmeni istedim. | Franklyn-1 | 2008 | |
| Please. Please don't. Milo... | Lütfen. Lütfen, gitme. Milo... | Franklyn-1 | 2008 | |
| You're such a romantic. | ...çok romantiksin. | Franklyn-1 | 2008 | |
| Use it for somebody else. | Bunu başkası için kullan. | Franklyn-1 | 2008 | |
| Sally, we can... | Sally, yapabiliriz... | Franklyn-1 | 2008 | |
| Listen. I don't care. | Dinle. Umurumda değil. | Franklyn-1 | 2008 | |
| I don't care. It's for the best. | Umurumda değil. En iyisi bu. | Franklyn-1 | 2008 | |
| Mr Preest. Mr Preest! | Bay Preest. Bay Preest! | Franklyn-1 | 2008 | |
| What are you doing? Go, or I'll kill us both. | Ne yapıyorsun? Git, yoksa ikimizi de öldürürüm. | Franklyn-1 | 2008 | |
| If you really knew me, you'd get out of here right now. | Eğer beni gerçekten tanıyor olsaydın şimdiye çoktan gitmiş olurdun. | Franklyn-1 | 2008 | |
| What was your name? | Adın neydi? | Franklyn-1 | 2008 | |
| In this world my name is David. | Bu dünyadaki adım David. | Franklyn-1 | 2008 | |
| I think it's time you left. | Bence gitme vaktin geldi. | Franklyn-1 | 2008 | |
| Will you be all right? | İyi misin? | Franklyn-1 | 2008 | |
| I'll go and find some help. | Gidip, yardım bulacağım. | Franklyn-1 | 2008 | |
| Excuse me. Please... Sir, are you OK? Have you been hurt? | Affedersiniz. Lütfen... Bayım, iyi misiniz? Yaralı mısınız? | Franklyn-1 | 2008 | |
| No, I'm fine. Well, hold on. We'll get to you. | Hayır, iyiyim. Bekleyin. Sizi kurtaracağız. | Franklyn-1 | 2008 | |
| No, you don't understand. Someone's been shot. | Hayır, anlamıyorsunuz. Biri vuruldu. | Franklyn-1 | 2008 | |
| What? Where? Him. | Ne? Nerede? O. | Franklyn-1 | 2008 | |
| You're hurt. | Yaralısın. | Franklyn-1 | 2008 | |
| Somebody once said | Derler ki din, halkın gerçek... | Franklyn-2 | 2008 | |
| by the wise as false, | ...alimlerin yanlış... | Franklyn-2 | 2008 | |
| and by the rulers as useful. | ...hükümdarların faydalı gördüğü bir şeydir. | Franklyn-2 | 2008 | |
| The only thing I believe | Benimse inandığım tek şey var. | Franklyn-2 | 2008 |