Search
English Turkish Sentence Translations Page 20193
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I am a broad minded citizen of the world, | Dar görüşlü milliyetçiler gibi değilim, açık görüşlü bir dünya vatandaşıyım ne de olsa! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Good night. Night, Ingrid. | İyi geceler. İyi geceler Ingrid. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Ah, you haven't a clue, have you? | Hiçbir fikrin yoktu öyle değil mi? Baksana güzelliği de burada işte! | Fortitude-1 | 2015 | |
| There's a million quid there, | Burada bir milyon sterlin yatıyor ama bunu göremiyorsun bile! | Fortitude-1 | 2015 | |
| "0 1 6 9." Hey! | 0 1 6 9 Yapma! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Drinks! | İçkiler! İçkiler! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Look at you. | Şu hâline bak! Çalışmak için burada bulunman gerekiyordu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You work for your fucking wife, eh? | Senin işin de karını becermek ama becerdiğin kişi o değil öyle değil mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| What did you say? | Ne dedin sen? Kimi beceriyorsun Kaptan Haddok? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Could you do me a favor, love, | Bir iyilik yapıp odama biraz buz getirebilir misin tatlım? Tabii ki. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I brought you some... | Donmuş bezelye getirdim. Yüzüm için değil, içki içindi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Put them down. | Bıraksana onları. | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's okay. | Sorun yok! Seni tanıyorum öyle değil mi? Seni tanıyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You're lonely, like me. | Sen de benim gibi yalnızsın. Şimdi... | Fortitude-1 | 2015 | |
| but it's not about the money, is it? | Ama mesele para değil ne dersin? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Ah, you fucking bitch, you! | Kahrolası sürtük seni! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Dan. | Dan. Dan. Dan. | Fortitude-1 | 2015 | |
| No, come on. | Hayır! Hadi ama! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Let me out. I'm going to puke up. | Bırak ineyim. Kusacağım! İnmeme izin ver. Bırak da çıkayım. Dur hadi ineyim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Chained to the bed, eh? | İçeri girdiğinde yatağa zincirlenmişti öyle mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Oh, don't think... | Yanlış şeyler düşünme... Evet, biliyordu tamam. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Was there all the time. | Hep oradaydı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You look at her... | Kıza baksana... sen ve ben aynıyız. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Tear that fucker apart. | Sürtüğü mahvetmek senin de hayalin. | Fortitude-1 | 2015 | |
| All you dream... | Her yalnız gecede, sabaha kadar... | Fortitude-1 | 2015 | |
| all night long. | ...tek hayal ettiğin bu! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Oh, tear that... | Tatlı bacaklarını ardına kadar açıp onu mahvetmek... | Fortitude-1 | 2015 | |
| Stop! Hey! | Dursana be! Kahretsin! | Fortitude-1 | 2015 | |
| No! | Hayır! Ne halt... | Fortitude-1 | 2015 | |
| what the fuck are you... | ...ne halt ediyorsun Dan? | Fortitude-1 | 2015 | |
| You fucking pig! | Lanet olası domuz seni! Dan, hadi ama! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Come back. Please. | Geri gel! Lütfen! N'olur! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Just go home, and leave all this to me! | Eve git ve bu işi bana bırak! Git! 1 | Fortitude-1 | 2015 | |
| or... | ...yoksa asla huzur bulamayacaksın. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Henry's gun. | Henry'nin silahı. Morton'ın rozeti. | Fortitude-1 | 2015 | |
| So... | Demek Morton onu buzula kadar takip etmiş. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Yes. | Evet. Tutuklayıp sorguladın mı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Must have been. | Yapılması gerekti. Hangi konuda? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Why? | Neden? Bir adamı vurmak istemesinin sebebi ne? | Fortitude-1 | 2015 | |
| I mean, Henry Tyson was... | Demek istediğim Henry Tyson... Çok hastaydı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Yes. | Evet. Evet, öyleydi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| So when you got there, | Yani oraya ulaştığında... Henry karın üzerinde ölüydü. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Morton was bleeding from a gunshot wound to the stomach. | Morton'ın karnındaki kurşun yarası yüzünden kanaması vardı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I gave him morphine. | Ona morfin verdim. Taşınmak istemedi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| As soon as we make formal identification of the body, | Cesedin resmî kimlik tanımlamasını yapar yapmaz... | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'll have to call London and let them know. | ...Londra'yı arayıp haber vermem gerekecek. | Fortitude-1 | 2015 | |
| More of them will come, you know? | Daha çok kişinin geleceğini biliyorsun değil mi? Geleceklerini biliyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Christ. | Tanrım! İhtiyacımız olan yeni bir otel değil ne dersin? | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's a bigger morgue. | Daha büyük bir morg. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Afternoon. | İyi günler! Nasılsınız bayım? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Who are you? | Kimsin? Buz matkabını taşımam gerek. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Says who? | Kim söylüyor? Valinin ofisi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| That machinery is not to be moved | Hidrolik dişlilerin ve yıldız motorların hepsi kontrolden geçip... | Fortitude-1 | 2015 | |
| gearing and rotary motors | ...test edilmedikçe bu makine taşınamaz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Could you give me the keys? | Anahtarları verebilir misiniz? Bir telefon görüşmesi yapmam gerek. | Fortitude-1 | 2015 | |
| W What are you doing? | Ne yapıyorsun? Seni teşhis edebilir. Yani? | Fortitude-1 | 2015 | |
| So he can identify me. No, no, no, no! Stop! | Yani beni de teşhis edebilir. Hayır, hayır, hayır, hayır! Dur! | Fortitude-1 | 2015 | |
| No, please, Yuri. | Hayır, lütfen Yuri. Adamı öldürürsen sana yardım etmem. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay. | Tamam. Sen sür. | Fortitude-1 | 2015 | |
| There's a horror show in my head, | Kafamın içinde bir korku gösterisi var! Ellerim parçalanıyor, parçalanıyor! | Fortitude-1 | 2015 | |
| It can't be real. | Bu gerçek olamaz! Olamaz! | Fortitude-1 | 2015 | |
| He landed on top of me really close. | Gerçekten çok yakın şekilde üzerime çöktü. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He was having some kind of fit, | Bir çeşit kriz geçiriyordu ve beni yere bastırıp bağırıyordu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Who? Jason. | Kim? Jason. Ne? Sana saldırdı mı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'm not hurt. | Zarar görmüş değilim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Jason is... is really sick, | Jason gerçekten hasta, psikotik. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He was heaving, retching, | İnleyip öğürüyor ve dışarı çıkarmak zorunda olduğunu söylüyordu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Then he said he had to get it into him. | Sonra da onu içine almak zorunda olduğunu söyledi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| This behavior, it's the same thing. | Bu davranış şekli tamamen aynı şey. Liam, Shirley... ikisi de kurbanlarını açtı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Now Jason said he had to... to get it into him. | Şimdi de Jason aynı şeyi yapması gerektiğini söylüyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| So Professor Stoddart, | Diyeceğim, Profesör Stoddart'ın göğüs boşluğuna baktık ve... | Fortitude-1 | 2015 | |
| We find evidence of whatever it was that... | ...bu her neyse bir kanıt bulduk... Hayır, hayır! Orada hiçbir şey yok. | Fortitude-1 | 2015 | |
| A fragment of a fingernail lodged in a rib, | Kaburgaya takılıp kalmış tırnak parçasından başka bir şey yoktu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Petra, Morton, we all saw it. | Petra, Morton... hepimiz gördük. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Ingrid, we need to get Jason Donnelly | Ingrid, Jason Donnelly'yi acil olarak gözaltına almamız gerek. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Maintenance man in the warehouse | Depodaki bakım görevlisi saldırıya uğramış ve şuursuz hâlde terk edilmiş. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Somebody busted his skull. | Birisi kafasını patlatmış. Jason mı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'll find any witnesses at the warehouse | Depoda saldırganı görmüş olabilecek herhangi bir tanık bulacağım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Get over there. Yeah. | Hemen git hadi. Peki. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Petra, it's Dan. | Petra, Dan konuşuyor. Eric yola çıktı geliyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| If the maintenance man wakes up, | Bakım görevlisi kendine gelirse saldırganın eşkâlini kesinlikle almaya bak. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I have to go. | Gitmem gerek. Profesör Stoddart'ın köpeğini bulmak zorundayım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| "Detective Chief Inspector Eugene Morton, | Dedektif Başmüfettiş Eugene Morton, Metropolitan Polisi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| See ya. Bye. | Görüşürüz, hoşça kal. Köpeği taksidermiste mi vermişler? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Listen, when large dogs die, | Dinle, büyük köpekler öldüğünde onları bir şekilde bertaraf etmemiz gerekiyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| But Tavrani asked for it. | Ama Tavrani köpeği istedi. Ona göre bazen faydaları var. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Like grave robbery. It's like Burke and Hare. | Mezar soygunu falan işte. Tıpkı Burke ve Hare gibi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I don't take any money for it. | Bunun için herhangi bir para almam. Onunla meyhanede buluşacağını söylüyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| So now we have covered this area. | Yani artık bu alanı hâllettik. Kuzeye ilerlememiz gerekiyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Just get the coordinates for that. | Bunun için yalnızca koordinatları alacağız. 26 ve sonraki de... | Fortitude-1 | 2015 | |
| Dan, I'm at the warehouse. | Dan şu anda depodayım. Tanık var mı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Well, listen, Dan. The drill's gone. | Dinle Dan. Matkap gitmiş. Ne? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Jason took the ice drill. He stole it. | Jason buz matkabını almış. Çalmış. Bunu neden yapsın ki? | Fortitude-1 | 2015 | |
| He's off his head. He's stolen the drill. | Aklı başında değil ki matkabı çalmış işte. Alıp götürmüş. Burada değil. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What if it wasn't him? | Peki ya o değilse? Peki ya oysa? | Fortitude-1 | 2015 | |
| That thing could cause havoc. | Büyük tahribata sebep olabilir. Peşinden gidiyorum. Yap o hâlde. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You okay? | İyi misin? İyi miyim? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Pizza? with... | Pizza mı? Bizimle... | Fortitude-1 | 2015 | |
| I don't have time for pizza. | Pizza için vaktim yok. Tabii ki. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Well, another time. | Peki, başka bir zaman. Hayır, başka zaman falan yok. Hiçbir zaman! | Fortitude-1 | 2015 |