Search
English Turkish Sentence Translations Page 20187
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I know. I understand. | Biliyorum ve anlıyorum. Anlayışına ihtiyacımız yok. | Fortitude-1 | 2015 | |
| We need to know what you're gonna do about it. | Bu konuda ne yapacağınızı bilmek istiyoruz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Exactly. Now you sort this out, or we will. | Tabii ki! Hemen bunu hâlledin yoksa biz yaparız. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Oh, yeah, how? By shooting off a few more toes? | Öyle mi, nasıl? Birkaç parmağı daha vurarak mı? | Fortitude-1 | 2015 | |
| This is your job! It's not ours! | Bu senin işin bizim değil! Kahrolası şerif sensin! | Fortitude-1 | 2015 | |
| You've got kids, do you?! | Çocuğun var değil mi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| You're the one we pay to take care of shit like this. | Böyle boktan şeylerle ilgilenesin diye para ödediğimiz sensin! | Fortitude-1 | 2015 | |
| We need answers. | Cevaplara ihtiyacımız var. Hemen! | Fortitude-1 | 2015 | |
| I sat by her bed, | Yatağının yanına oturup her zaman bana yardımcı olduğunu ve... | Fortitude-1 | 2015 | |
| and been there for me, | ...benim için, hepimiz için bulunduğunu düşündüm. Gerçekten. | Fortitude-1 | 2015 | |
| She gave us our jabs. | İğnelerimizi yapardı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| She came out in driving blizzards | Çocuklarımız hasta olduğunda kar fırtınalarında bile çıkıp gelirdi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I want us to think of her for a moment. | Bir an için onu düşünmemizi istiyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Let's have a moment of silence and thought | Şu anda hastane yatağında yatıp hayat mücadelesi veren... | Fortitude-1 | 2015 | |
| who's lying in a hospital bed right now, | ...iyi bir dostumuzu bir an sessiz kalarak düşünelim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Thank you. | Teşekkür ederim. Şimdi tümüyle sakin kalabilirsek... | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'm sure we can work together | ...bu zor zamanların üstesinden gelip birlikte çalışabileceğimizden eminim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| There should be a spare key under the bin. | Yedek anahtar çöp kutusunun altında olmalı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay. | Tamam. Bol şans! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Is it? Here? | Var mı? Orada mı? Var mı? Harika! | Fortitude-1 | 2015 | |
| How come that's on? | Nasıl oluyor bu? Bilmiyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What happened? | Ne oldu? Yok bir şey. Sorun yok Carrie. | Fortitude-1 | 2015 | |
| do you know where the fuse box is? | Sigorta kutusunun nerede olduğunu biliyor musun? | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's by the backdoor. | Arka kapının yanında. Tamam. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Night, Eric. | İyi geceler Eric. İyi geceler. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I thought that the governor handled that very well. | Valinin bunu çok iyi hâllettiğini düşünüyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Well, that's why she's the governor. | Vali olmasının sebebi de bu zaten. Sen de gayet iyi idare ettin. | Fortitude-1 | 2015 | |
| "Casualty rate is one." | Kayıp oranı bir! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Good point. | Güzel tespit! Evet. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Assuming that Bill Pettigrew was what you said he was | Bill Pettigrew'la ilgili söylediklerini ve kaza olmadığını varsayıyorum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| See you tomorrow, then. Yep. | Yarın görüşürüz o hâlde. Evet. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hey. | Selam. Carrie'yle birlikteydim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| She's asleep at last. | En sonunda uykuya daldı. Güzel. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I just wanted to check and see if you were okay. | Yalnızca kontrol etmek ve iyi olup olmadığınızı görmek istedim. İyiyiz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Bit of a scare when all the lights went out, | Bütün ışıklar söndüğünde biraz korktuk ama yalnızca sigortayı açmak gerekiyordu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| She's a good kid. | İyi bir çocuk. Babasını bulmamız gerek. | Fortitude-1 | 2015 | |
| She says I'm like her big sister. | Ablası gibi olduğumu söylüyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Do you like that idea? | Bu fikri sevdin mi? Evet, sevdim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Space and light, | Buraya geldiğimde tek istediğim ferahlık ve hafiflikti. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I haven't handled things well, Elena. | İşleri iyi hâlledemedim Elena. Hangi işleri? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Us. | Biz. Hangi biz? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Carrie! | Carrie! Carrie. | Fortitude-1 | 2015 | |
| My dad, he was here. | Babam buradaydı. Gördüm onu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay? | Tamam mı? Gel bakalım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Let's get you back to sleep. | Seni yeniden uyutalım hadi. Olur mu? | Fortitude-1 | 2015 | |
| I have to try and get her back to sleep. | Yeniden uykuya dalmasına yardım etmeliyim. Tamam. Giderim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'll call you in the morning. | Sabah seni ararım. Olur. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay. | Tamam. Gidelim hadi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Rest now... | Dinlen şimdi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Now pay attention, | Şimdi dikkat et çünkü ders verme sırası bende! | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's truth time, you fucker. | Gerçek vaktidir seni pislik! | Fortitude-1 | 2015 | |
| Canavar! | Fortitude-1 | 2015 | ||
| People are scared. Nothing like this | İnsanlar korkuyor. Böyle bir şey burada daha önce hiç olmamıştı. Fortitude bu değil! | Fortitude-1 | 2015 | |
| You called London. You told them I murdered Stoddart. | Londra'yı arayıp onlara Stoddart'ı öldürdüğümü söyledin. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What is he asking her, about Billy Pettigrew now? | Ne halt etmeye kıza Billy Pettigrew'ı soruyor şimdi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Pettigrew's the reason he's here. Ask me any question you want. | Burada olmasının sebebi Pettigrew. İstediğin soruyu sor bana. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Whatever's happening to us, Shirley was a victim. | Bize her ne oluyorsa Shirley de kurbandı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| There's something else going on, | Başka bir şeyler oluyor... çok daha kötü şeyler. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Why'd you release the teacher? 1 | Öğretmeni niye serbest bıraktınız? Olayla apaçık bağlantısı var. | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's my turn to take the lesson. | Ders verme sırası bende! Gerçek vaktidir! | Fortitude-1 | 2015 | |
| ♪ The river did come to me ♪ | Nehir geldi bana... ~ 1 | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay, Jules, that's the pentobarbital stopped. | Pekâlâ Jules. Pentobarbital kesildi işte. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Liam's going to wake up. | Liam uyanacak. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He'll require pain management | Soğuk ısırığı için ağrı giderilmesine ihtiyacı olacak ama... | Fortitude-1 | 2015 | |
| I can take him home? | Eve götürebilir miyim? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Medically, we've no objection, | Tıbbî olarak hiçbir itirazımız yok ama buna Vali Hanım karar verecek. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What your little boy did... | Oğlunun yaptığı şey için ne karar vereceğini Tanrı bilir. | Fortitude-1 | 2015 | |
| A child murdered a stranger. | Daha çocuk ne de olsa. | Fortitude-1 | 2015 | |
| The worst thing is that the killer's in your own home | En kötü şeyse katilin senin evinde... | Fortitude-1 | 2015 | |
| watching television with you, | ...seninle birlikte televizyon izleyen, yemek yiyen, geceleri yatakta yanıbaşında yatıp... | Fortitude-1 | 2015 | |
| We keep the lid on Allerdyce. | Allerdyce olayını hasır altı edelim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| If nobody knows her condition, | Durumunu kimse bilmezse... | Fortitude-1 | 2015 | |
| then nobody knows that Liam and Shirley | ...Liam ve Shirley'nin aynı saldırıları gerçekleştirdini de kimse bilmez. | Fortitude-1 | 2015 | |
| But we mustn't connect them in public. | Onları kamuya bağlamamız gerek. Zaten bağlılar. İkisi de aynı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| We cannot let fear take hold. | Korkunun kol gezmesine izin veremeyiz. | Fortitude-1 | 2015 | |
| I'll be back in precisely two hours. | Tam iki saat içinde geri dönmüş olurum. | Fortitude-1 | 2015 | |
| And then we'll begin. | Sonra da başlayacağız. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Ovaries. | Yumurtalıklar... Penis. Dişi ve erkek cinsel organları parelel olarak gelişiyor. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Do you think the spontaneous aborts | Kendiliğinden düşüklerin çift cinsiyetliliğin bir sonucu olduğunu mu düşünüyorsun? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Which is a result of some environmental factor? | Bazı çevresel faktörlerin sonucu olarak mı yani? | Fortitude-1 | 2015 | |
| Maybe, though there is another theory. | Belki de başka bir teori daha vardır. Hangisi? | Fortitude-1 | 2015 | |
| The Sami reindeer herders | Sami ren geyiği çobanlarının da benzer kitle olay raporları var. | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's whole herds that abort and miscarry. | Bütün sürülerde kendiliğinden düşük vakası söz konusu. | Fortitude-1 | 2015 | |
| There's whole generations lost to hermaphroditism, | Sürünün içinde bir iblis yaşadığında ve onlarla arkadaşlık ettiğinde... | Fortitude-1 | 2015 | |
| when a demon lives amongst the herd, | ...bütün bir neslin çift cinsiyetliliğe kurban gittiğini söylerler. | Fortitude-1 | 2015 | |
| What do they mean by demon? | İblis derken neyi kastediyorlar? Aslında başka vakalar da var... | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hi. Hello. | Selam. Merhaba. Girsene. Selam. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hi, Nat. Hey. | Selam Nat. Selam. | Fortitude-1 | 2015 | |
| We should go swimming soon. | Yakında yüzmeye gitmeliyiz. Buzlar da eriyor hem, özledim. | Fortitude-1 | 2015 | |
| You would be very welcome to join the two of us. | Bize katılırsan çok memnun oluruz. Olur. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Okay. Bye. | Tamam, hoşça kalın. Güle güle. | Fortitude-1 | 2015 | |
| It's from Charlie. | Charlie'den! | Fortitude-1 | 2015 | |
| He's authorized research investigation | Korunmuş bir ursus maritimus örneği üzerinde araştırma yapma yetkisi. | Fortitude-1 | 2015 | |
| He's left me a polar bear. | Bana bir kutup ayısı bırakmış. | Fortitude-1 | 2015 | |
| A polar bear. | Kutup ayısı. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Hey, lovely. | Selam canım. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Liam. | Liam. Merhaba evlat. | Fortitude-1 | 2015 | |
| If there's no sign of necrotic debris... | Hiçbir nekrotik döküntü belirtisi yoksa... | Fortitude-1 | 2015 | |
| I see no need for further debridement. | Gördüğüm kadarıyla artık debridmana gerek yok. | Fortitude-1 | 2015 | |
| Frankly, his recovery is just... | Doğrusu iyileşmesi oldukça... dikkate değer. | Fortitude-1 | 2015 |