Search
English Turkish Sentence Translations Page 20091
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Their king was deposed | Kralları kendisini ve tüm ailesini öldüren bir darbe sonucu tahttan indirilmiş. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Minus the dead guy downstairs. | Aşağıdaki ölü eleman hariç. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, he has been living here in exile under an assumed name | Yıllar boyu takma bir adla burada, sürgünde yaşamış. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
In a rent controlled three story walk up. | Kira kontrollü, üç hikâyeli bir kalkışta. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Small countries can make big stinks. | Küçük ülkelerden ne pislikler çıkar. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Call the consulate, see what they want to do with the body. | Konsolosluğu ara, cesetle ne yapmak istiyorlarmış öğren. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Henry's still working on it. | Henry hâla inceliyor ama. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
An 80 year old man with lung cancer | Akciğer kanseri, seksen yaşında bir adam bankta ölmüş işte. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Is there something I'm missing here? | Kaçırdığım bir şey mi var? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
No, Loo. Good. | Yok Loo. İyi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Let's just try to put this one to bed | Bunu uluslararası bir kazaya mahal vermeden mezara koymaya çalışalım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Doctor. How can I help you? | Doktor. Nasıl yardımcı olabilirim? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It belonged to your husband. | Bu kocanıza aitti. Artık size ve çocuklarınıza aittir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
My husband and I were never blessed to have any. | Kocam ile hiçbir zaman bunlara sahip olacak kadar rahat değildik. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Where did you get this? | Bunu nereden buldunuz? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
In addition to being a medical examiner, | Adli tabip olmamın yanında, antikalara da ilgi duyarım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Mind if I come in? | Girmemin sakıncası var mı? Yok, buyurun. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Proper cup. | Münasip bir fincan. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
My husband used to joke | Kocam eskiden tek yapabildiğimin çay olduğu hakkında şakalar yapardı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Beautiful samovar. 18th century? | Güzel bir semaver. 18. yüzyıldan mı? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
One of the few heirlooms that survived the revolution. | Devrimden sağ çıkan birkaç yadigârdan biri. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But you didn't come here to talk antiques. | Buraya antikalardan bahsetmek için gelmediniz tabii. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I know this is going to seem like an odd question, but... | Garip bir soru gibi görüneceğini biliyorum ama... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Did your husband have a good life? | Kocanızın iyi bir hayatı var mıydı? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You would think that a man who was born to sit on a throne | Tahta çıkmak için doğmuş bir adamın bu hayata güceneceğini düşünürsünüz... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
but not my husband. | ...ama kocam öyle değildi. Bu dünyadan arkasına bakmadan ayrıldı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
How was he going to go overseas | Radyasyon tedavisi altındaysa denizaşırına nasıl gidecekti? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'm sorry... | Üzgünüm. Kocam tedavi olmamayı seçti. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
How else could he have been exposed | Başka nasıl o derecede zehirli... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What have you done with the king?! | Krala ne yaptın? Bana bağırma. Onlar aldı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Hold that elevator. | Asansörü tut. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Mind if I scooch in here? | Şöyle sıkışsam olmaz mı? Sağ olun beyler. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Oh! Room for one more? | Bir kişilik daha yer var mı? İşte böyle. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I can assure you, I am unarmed. | Sizi temin ederim, silahsızım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'm clean, too, if you guys were wondering. | Ben de temizim, merak ediyorsanız hani. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What is that? | O ne öyle? Radyasyonu ölçüyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Excuse me. | İzninizle, şöyle. Pardon, resmi... İzninizle, geliyorum. İşte böyle. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
He was poisoned... | Yarı ömrü onlar, binlerce yıl olan bir izotop ile zehirlenmiş... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
which means everyone aboard this elevator | ...bu da demektir ki, asansördeki herkes de teknik olarak radyasyona maruz kaldı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, doc thinks we're looking at a murder. | Doktor bunun bir cinayet olduğunu düşünüyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Kings aren't murdered. They're assassinated. | Kral cinayete değil, suikasta uğradı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well? What are you waiting for? We've got work to do. | Ne bekliyorsunuz? Yapacak işlerimiz var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I think I'll take the stairs. | Ben merdivenleri kullanacağım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What is your reason for visiting Urkesh? Yes, we are visiting family. | Urkesh'i ziyaret etme sebebiniz nedir? Ailemizi ziyaret ediyoruz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Arms up, please. | Kollarınızı kaldırın lütfen. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Remove, please. | Çıkartın lütfen. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Henry, what are you doing? | Henry, ne yapıyorsun? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
A geiger counter? Really? | Radyasyon ölçüm cihazı mı? Ciddi misin? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, anything or anyone | Zehir temas etmiş bir şey veya biri, eser miktar radyasyon içerecektir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, as long as we are in this consulate, | Bu konsoloslukta olduğumuz sürece, yabancı topraklarda misafiriz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Making this my first time out of the country. | Bu sebepten, ilk kez ülke dışındayım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You should get your passport stamped. | Pasaportunu damgalatmalısın. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, not all of us can go to the real Urkesh. | Hepimiz gerçek Urkesh'e gidemiyoruz tabii. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
When were you there? | Ne zaman oradaydın? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It was on my honeymoon. | Balayımda. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You and Abigail? | Abigail ile mi? Evet. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
That's a great story, Henry. | Harika bir hikâye Henry. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We went from Budapest to Istanbul | Şark Ekspresi ile Budapeşte'den İstanbul'a geçtik. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Now, that's insanely romantic. | Romantikliğe bak sen. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Where did you honeymoon? | Siz balayınızda nereye gittiniz? Sean'la Tac Mahal'e gitmiştik. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
As in Trump Taj, Atlantic city. | Atlantic Şehri'ndeki Boru Tac'a yani. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We were both busy working on cases when we got married, | Evlendiğimizde ikimiz de davalarla meşguldük... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
and we thought we'd always plan our real one. | ...hep gerçeği için vaktimiz olur diye düşünmüştük. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Guess you never know what fate has in store, huh? | Kaderde ne yazılmış bilemiyorsun. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
So, where were we? | Nerede kalmıştık? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Debating the liabilities and virtues of expanding our family. | Sorumluluklarımızı ve ailemizi genişletmenin faziletini tartışıyorduk. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Don't be a bore, Henry. | Bu kadar sıkıcı olma Henry. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Is there something the matter with our young patient? | Genç hastamızın bir sorunu mu var? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The young prince is recovering quite comfortably. | Genç prens, oldukça rahat bir şekilde iyileşiyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Um... Your Highness. | Ekselansları. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You saved my son's life. | Evladımın hayatını kurtardın. Sana borçlandım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
We'd be delighted. | Katılmaktan memnun oluruz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Whoa! Excuse me. | Affedersiniz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Pardon me, Your Majesty. | Bağışlayın Ekselensları. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The champagne needs a moment to chill. | Şampanyanın soğuması için biraz zaman gerekiyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And the coup de grace... Roast yak shank. | Ve coup de grâce. Tibet öküzü inciği rostosu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You had no idea your king lived | Kralının yıllar boyu bu konsolosluktan yedi sokak ötede yaşadığını bilmiyor muydun? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
He was no king of mine. | Kendisi benim kralım değildi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I imagine a king forever expects to get what he wants. | Bir kral sonsuza dek, istediğini almak ister sanıyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Yet you approved his visa? | Yine de vize onayını vermişsiniz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Urkesh is governed by laws now, not the whims of a monarchy. | Urkesh artık yasalarla yönetiliyor, kralın istekleriyle değil. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I am merely a bureaucrat of the system. | Ben yalnızca düzenin bir bürokratıyım. İyi maaş alanından kesinlikle. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You are aware that the FBI keeps track | FBI'ın Amerika topraklarında çalışan tüm yabancı temsilcileri... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
This is a lovely piece. | Çok hoş bir parçaymış. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Dates back to the reign of Nicholas I, am I right? | I. Nicholas zamanına dayanıyor, yanlış mıyım? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It is a... reproduction. | O yeniden üretim. Aslı inanılmaz değerli olurdu zaten. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
If you don't mind... | Sakıncası yoksa... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Henry, why don't you give him his vase? | Henry, neden vazosunu vermiyorsun beyefendiye? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
If you'll excuse me, I must be getting back to work. | İzin verirseniz işime dönmem gerekiyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Some cultural attaché you are. | Kültürel ataşe seni. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Look who's hungry. | Bak kimler acıkmış. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I will talk to you, | Sizinle konuşurum ancak yalnızca FBI'ı işe sokmayacağınıza söz verirseniz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Why couldn't we talk in your office? | Ofisinde niye konuşamadık? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
That will be $7.50, please. | 7,50 alayım lütfen. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Thank you, buddy. | Sağ ol ahbap. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The monarchy is not a popular subject in my office. | Krallık ofisimde pek sevilmez. Amerika topraklarında konuşmak daha iyi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
So, what did you want to tell us about the king? | Kral hakkında anlatmak istediğin nedir? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
All I know is that he comes to visit me, says he's dying, | Bana gelip ölüme sürüklendiğini, eski ülkesine dönmek istediğini... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
so if I could please expedite his paperwork... | ...evraklarını biraz daha hızlı halletmemi istediği. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What's the going rate for that? | Bunun piyasası ne kadar peki? | Forever-1 | 2014 | ![]() |