Search
English Turkish Sentence Translations Page 20066
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Solitude has always been my analgesic of choice. | Yalnızlık her zaman seçtiğim ağrı kesicim olmuştur. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But what if feeling nothing is the worst pain of all? | Ya hiç bir şey hissetmemek acıların en beterindense? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What if the sharing of pain connects us to others | Ya acıyı başkalarıyla paylaşmak bizi onlara bağlıyorsa ve bize... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
and reminds us that none of us is alone | ...hissedebildiğim sürece hiçbirimizin yalnız... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
as long as we can feel? | ...olmadığını hatırlatıyorsa? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, I was in the neighborhood, and, uh... | Buralardan geçiyordum, ve... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Hey, doctor, doctor. Come on, grab a seat. | Doktor. Hadi, otursana. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What is your poison? | Hangi zehirden içersin? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Cognac older, the better. | Konyak, ne kadar eskiyse o kadar iyi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
When you asked about my scar, | Bana yaram hakkında soru sorduğunda... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
the reason I didn't tell you was | ...sana söylemememin nedeni... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
No, listen, I'm sorry. | Hayır, dinle, özür dilerim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I didn't I didn't mean to pry. | Burnumu sokmak istemedim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
No, it's... | Hayır bu... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I want you to know the story. | Hikâyeyi bilmeni istiyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I was shot. | Vuruldum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Shut the front door! | Vay anasını satayım! | Forever-1 | 2014 | ![]() |
He's here! Look at that! | Burada! Baksanıza! | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Sorry. I totally just violated your personal space. | Üzgünüm. Az önce tam anlamıyla şahsi alanına tecavüz ettim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
One might argue that was long overdue. | Bunun gecikmiş olduğu savunulabilir. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Of course, one would be wrong. | Tabii ki, yanılmış oluruz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And here's your little fancy pants drink, doc. | İşte senin süslü içkini getirdim, doktor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Henry Morgan having a drink with the old gang? | Henry Morgan çetesiyle beraber içki mi içiyor? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Never thought I'd live to see the day. | Bu günü görebileceğim hiç aklıma gelmezdi. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, you live long enough, anything is possible. | Eğer, yeterince uzun yaşarsan, her şeyin mümkün olduğunu görürsün. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Cheers to that, right? | Buna içilir, değil mi? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Cheers. Absolutely. | Şerefe. Kesinlikle. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Hey, you're behind. Drink that up. | Geride kaldın. Fondip yap bakalım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Come on. We're three in at this point. | Hadi ama. Burada üçlü olduk. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'll take my usual, 1 | Bana her zamankinden... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
and whatever these fine young ladies are drinking. 1 | ...bu güzel, genç bayanlara da istediğinden alalım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Yeah, Izzy, it's like that, my man. 2 | Evet Izzy, aynen öyle dostum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What kind of crazy scheme you come up with this time? | Bu sefer ne tarz bir dolap çeviriyorsun? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Rain check on those drinks. | İçkiler iptal. 1 | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Good luck cashing it in. | Cebe indirmede bol şans. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Thank you. We'll be back in 10. | Teşekkürler. 10 dakikaya döneceğiz. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Keep smiling, | Gülmeye devam et... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
cause you're gonna be the one paying it. | ...çünkü ödeyen sen olacaksın. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
That's right. | Doğru duydun. Sonunda kesin delili buldum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Now the world's gonna know | Şimdi dünya Al Rainey'nin nasıl bir iş adamı olduğunu öğrenecek. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Rules are rules, Henry. | Kural kuraldır Henry. Sabah 8'den önce opera yok. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's a quarter past 10:00. | Saat 10'u çeyrek geçiyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Guess we should open the store. | Dükkanı açmalıyız galiba. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Late night? | Geç mi yattın? Hayır, erken kalktım. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'll be okay after I iron out a few kinks. | Sorunları çözeyim de kendime gelirim. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You should loosen up yourself. Looking a tad stiff. | Açılman lazım. Ceset gibisin. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'm just not a fan of this new popular music. | Yeni popüler müziğin hayranı değilim sadece. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
So pardon me if I'm not going to | "Yaz dediklerimi, çıldır ve geri döndür." moduna girmezsem kusura bakma. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
The harmony? The structure? | Uyumu? Yapısı? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
What you young people are listening to these days | Siz gençlerin bugünlerde dinlediği şey müzik değil. Kuru gürültü. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Dr. Henry Morgan. | Dr. Henry Morgan. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Oh, thank God! | Şükürler olsun! | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Yes, I know exactly where that is. Right. | Evet, yerini biliyorum. Doğru. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I'll be there right now. | Hemen geliyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Well, duty calls. | Görev çağırıyor. Sen şu silah olayından mı bahsediyorsun? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
They just found another body uptown. | Şehrin yukarısında bir ceset bulmuşlar. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
And please try to keep the music down. | Lütfen müziğin sesini alçak tut. Komşularımızı rahatsız etme. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Yeah, whatever, dad. | Evet, her neyse baba. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Got anything? | Bir şey buldun mu? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Possible flame source. | Muhtemel alev kaynağı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Possible combustible material. | Muhtemel yanıcı madde. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Unless this guy was drinking rocket fuel, | Bu bey roket yakıtı içmiyorsa başka bir şey daha olmalı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
An accelerant of some kind. | Bir tür hızlandırıcı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Whatever incinerated this man | Bu adamı yakan şey, çok sıcak ve hızlıca yakmış. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
How poetic. | Ne kadar şiirsel. Ben değilim. Neil Young. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Oh, he's a poet? | Kendisi şair mi? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Henry, we need a cause of death. | Henry, bir ölüm nedenine ihtiyacımız var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Pretty obvious, ain't it? | Belli değil mi? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Manner of death is never obvious. | Ölüm yolu asla belli değildir. Her şey şartlardadır. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
5 to 1 he'll say he was murdered. | 5'e 1 "Bu adam öldürüldü!" diyecek. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
This man was murdered! | Bu adam öldürüldü! | Forever-1 | 2014 | ![]() |
No fair. He always says that. | Adil değil ki. Her zaman böyle der. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Then incinerated after his death. | Öldükten sonra yakıldı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
That's a new one. | Bu yeni işte. Tüm bunları nasıl anladın? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Or the nostrils. | Veya burun deliklerinde. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
If this man were alive when he was burned, | Bu adam yakılırken canlı olsaydı aşırı sıcak havayı soluyacaktı... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
causing significant fire damage | ...ağzında ve burun deliklerinde kayda değer ateş izleri olacaktı. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Okay, but we still need evidence of foul play | Tamam ama yine de buna cinayet demek için delile ihtiyacımız var. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Beneath this carbonized layer of skin | Kömürleşmiş derinin altında saf kas ve yumuşak doku tabakası yatıyor. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
This man's killer has done us a favor. 1 | Bu adamın katili bize iyilikte bulundu. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Oh, yeah? 1 | Öyle mi? Bunu ona anlat. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
No matter how we live or die, 1 | Nasıl yaşadığımız veya öldüğümüz fark etmez... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
we all end the same, 1 | ...aynı şekilde son buluruz... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
in silence. 1 | ...sükûnetle. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
All of our hopes and dreams in life 1 | Hayattaki tüm umutlarımız ve hayallerimiz... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
become mere echoes of a tale cut short. 1 | ...yarıda kesilmiş bir hikayenin saf yankılarına dönüşür. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
But if we're lucky enough, 1 | Fakat yeterince şanslıysak... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
our stories live on. 1 | ...hikayelerimiz yaşamaya devam eder. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Our song finds voice in the hearts 1 | Şarkımız bizi hatırlayan ve sevenlerin kalbinde ses bulur. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
No sign of smoke inhalation. 1 | Duman teneffüsüne dair iz yok. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
It's like he was strangled with... | Sanki bir şeyle boğulmuş... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I don't know. A a thin wire, maybe? | ...bilmem ki, ince bir telle belki? | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Forceps. | Pens. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
A reed from a musical instrument. | Bir müzik aletinin düdüğü. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Woodwind saxophone or clarinet. | Tahta üflemeli bir çalgı, saksafon veya klarnet. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Wire... | Tel... | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Piano wire, perhaps. | Piyano teli muhtemelen. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
Gauge of a treble G. | Tiz G ayarında. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
I can't I just can't hear it. | Tam duyamıyorum. | Forever-1 | 2014 | ![]() |
You two startin' up a barbershop quartet? | İkiniz dörtlü vokal grubuna mı katıldınız? | Forever-1 | 2014 | ![]() |