Search
English Turkish Sentence Translations Page 20005
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I had nothing to do with it. | Bununla hiç alakam yoktu. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| All right, you didn't, | Tamam, yoktu. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| But thanks for paying my fine | Ama para cezamı ödediğin... | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| And unlocking me with the same key | ...ve üzerime kilitlediğin kapıyı aynı anahtarla açtığın için teşekkürler. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| After tonight, Leo, it will be too late. | Bu geceden sonrası çok geç olur, Leo. Çok geç olur. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| I'll tell you something more, Joe. | Bir şey daha diyeyim, Joe. Bu gece gözlerimi açtın... | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| And the police opened them further. | ...ve polis de iyice açtı. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| I'm closing up after tomorrow. | Yarın işyerimi kapatıyorum. Sermayemi alıp defoluyorum. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| I'm through. I'm finished. | Bittim ben. Buraya kadar. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Then get out tonight. | O zaman bu gece defol. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Close up tonight. Don't wait for tomorrow. | Bu gece kapat. Yarını bekleme. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| I'm not that big a crook. | O kadar dolandırıcı değilim. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| People have bets in my bank. | Bankamda bahisleri olanlar var. Bu bir borç. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| I'll pay off what I owe tomorrow, whatever it is, | Yarın borcum neyse öderim sonra benden bu kadar. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| I'll be able to look in the mirror | Aynaya bakabilmeliyim, senin yüzünü görmemeliyim. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Leo, I’m trying to help you. | Sana yardım etmeye çalışıyorum. Bir fincan kahve ve bir bardak süt. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Coffee's cold, sir. | Kahve soğuk, efendim. Gecemiz sıcak zaten. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| I'll have $10,000, $15,000 for my capital. | Sermayem için 10 15 binim olacak. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| That's all the help I’ll need, | İstediğim tek yardım bu. Ama yapabileceğin bir şey var. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Anything, Leo, if you'll only listen to me. | Ne istersen Leo, beni dinle yeter. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| You listen to me. | Sen beni dinle. O kızın, Doris'in yardıma ihtiyacı var. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| She quit just before the raid | Baskından hemen önce işti bıraktı. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| You tipped off the police to on my bank, | Bankamı polise ihbar ettin... | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| And now, like the rest of us, she's got a misdemeanor | ...ve diğerlerimiz gibi o da kabahatli bulundu... | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| And a fine against her. | ...ve ona da para cezası verildi. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| She's lost her references, and it's all your fault. | Referanslarını kaybetti, hepsi senin suçun. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| You've got fancy friends down on Wall Street. | Wall Street'te süslü arkadaşların var. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| She's a good secretary. Get her a job. | Kız iyi bir sekreter. Ona bir iş bul. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| I'll thank you for that, for her, not for me. | Ben de kendim için değil onun için teşekkür edeyim. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| I'll do that, but if anything happens, Leo | Yaparım, ama herhangi bir şey olursa Leo... | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| What could happen that I would need your help? | Yardımına ihtiyaç duyacağım ne olabilir? | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Oh, I better see Bauer home. | Bauer'i görsem iyi olacak. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Would you like a lift, miss Lowry? | Evinize bırakmamı ister misiniz, Bayan Lowry? Hayır. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| What am I around here, a leper? | Neyim ben, cüzamlı mı? | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Just like the rest of us, Mr. Morse, | Tıpkı bizler gibisiniz, Bay Morse. Biz henüz size yetişemedik, o kadar. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| I got you all out. I paid your fines. | Hepinizi çıkardım. Para cezalarınızı ödedim. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| What do you want from me, Mr. Morse? | Benden ne istiyorsunuz, Bay Morse? | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| I've got my whole life to think about now, | Şimdi düşünmek için koca bir ömrüm var ve sizin bir faydanız olmaz. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| How do you know? | Nereden biliyorsunuz? Dokunduğum her şey altına dönüşür. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| It's raining out, | Yağmur yağıyor, ayrıca kardeşime sizi evinize bırakacağıma söz verdim. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Well, that's a lie. | Yalan. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Well, it's not true, but I would have had he asked. | Evet, doğru değil ama bunu isterdi. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| You know, you can't tell about your life | Hayatı dolu dolu yaşamadıkça ondan bahsedemezsin. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Come on, I’ll give you a lift. | Hadi sizi bırakayım. Siz de yorgunsunuz, ben de. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| What can happen to either one of us? | Başımıza ne gelebilir ki? | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| You tell me the story of your life, | Bana hayat hikâyenizi anlatın belki size mutlu bir son teklif edebilirim. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| I went to a business college for 10 weeks | 10 hafta bir ticaret okuluna gittim. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Because my mother wanted to give me advantages. | Çünkü annem avantajlarım olsun istiyordu. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| You have many advantages, Doris. | Birçok avantajın var, Doris. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| So did you. | Senin de. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| I've known Leo since I was 13. | Leo'yu 13 yaşımdan beri tanıyorum. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| I've heard about you since then. | O zamandan beri hakkınızda çok şey duydum. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Oh, story of the prodigal brother | Evine hiç gelmeyen... | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Who never came home, | ...mirasyedi kardeş hikâyesi. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| How much Leo did for you, | Leo'nun senin için çok çabalaması... | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| How little you did for yourself... | ...seninse kendin için ne kadar az çabalaman gibi. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| the wild boy in the streets, | Sokakların vahşi çocuğu... | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| The wild man who said | ...ormandaki bir yaban kedisi olduğu söyleyen vahşi adam. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Your brother kept me on | İşler kesatken bile kardeşiniz beni çıkarmadı. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| I guess that's why I pretended to believe | Sanırım ben de bu yüzden onun gibi... | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| What he pretended to believe | ...loto işletmenin o kadar kötü olmadığına inanırmış gibi yaptım. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Now my name's in a book, | Şimdi ismim bir defterde, parmak izlerim bir dosyada... | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| And no matter how long I live, | ...ve ne kadar yaşarsam yaşayayım... | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| People will remember and know it, | ...insanlar bunu öğrenecek, unutmayacak. Ben de unutmayacağım. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Oh, I’ll know it. | Unutmayacağım. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Forget it. You were just a telephone caller | Öyle düşünme. Sen sadece telefonla görüşüyordun. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Came into the police station, | Karakola girdin... | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| And it was a wrong number. | ...ve bu bir "yanlış numara"ymış. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| How does it feel to be a wrong number, miss Lowry? | Yanlış numara olmak nasıl bir his, Bayan Lowry? | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Blame me. Blame me. Everybody does. | Beni suçlayın, sadece beni. Herkes suçluyor çünkü. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| They do. | Herkes öyle yapıyor. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| You're a strange man, | Tuhaf bir adamsınız... | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| What are you talking so crazy for, Mr. Morse? | Ne demeye böyle delice konuşuyorsunuz, Bay Morse? | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Because you're squirming for me to do | Çünkü sana fena bir şeyler yapmam için sana kur yapmam... | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Take the childishness out of you, | ...o çocuksu hallerini sona erdirmem... | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| And give you money and sin. | ...sana para ve günah vermem için yanıp tutuşuyorsun. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| That's real wickedness. | Asıl fenalık işte budur. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| What are you trying | Ne düşünmemi sağlamaya çalışıyorsunuz, Bay Morse? | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| If I put my hand in my pocket | Elimi cebime atıp... | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| And gave you a ruby, a million Dollar ruby | ...karşılıksız, güzel olduğun... | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| For nothing, because you're beautiful | ...ve üstün yanları olan bir çocuk olduğun için... | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| And a child with advantages | ...karşılık beklemeksizin, sırf vermek istediğim için... | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Would that be wicked? | ...hani fena mı olurdu? | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Have you got one? | Yakutunuz var mı ki? | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| With their high hats and their black capes | ...ve siyah pelerinleriyle beni kandırırlardı, Bay Morse. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| And their ruby rings | Bir de yakut yüzükleriyle. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Because I listened to what they said | Ne yaptıklarına bakmak varken ben anlattıklarını dinlerdim. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| It's perversion. Don't you see what it is? | Yoldan çıkartmak. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| That's natural. | ...işte bu doğal. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| To reach out to take it, | Almak için uzanmak... İnsani bir şey, doğal bir şey. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| But to get your pleasure from not taking, | Ama karşılık beklememekten zevk almak... | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| From cheating yourself deliberately | ...kardeşimin bugün yaptığı gibi bile bile kendini kandırmak... | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| don't you see what a black thing that is | ...bir insanın bundan daha büyük kötülük yapamayacağını anlamıyor musun? | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| How it is to hate yourself and your brother, | Kendinden ve kardeşinden nefret etmek... | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| That... that I’m guilty? | ...kendini suçlu hissetmek nasıldır? | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| July 4th, independence day, | 4 Temmuz, Bağımsızlık Günü. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Was a normal day at the race track. | Yarış pistinde normal bir gündü. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| Some horses won. Some horses lost. | Bazı atlar kazandı. Bazıları kaybetti. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| The sun shone equally on the rich and the poor, | Güneş zengine de yoksula da eşit ölçüde parladı. | Force Of Evil-1 | 1948 | |
| But for Tucker and me, | Ancak Tucker ve benim için... | Force Of Evil-1 | 1948 |