Search
English Turkish Sentence Translations Page 18402
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I guess they're watching us right now. | Bence şu anda bizi izliyorlar. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
They'll be ex VCs mostly. | Çoğunluğu eski girişimcilerdir. Çoğunluğu eski girişimcilerdir. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Probably left the incubator when they realised | Ana damarlarının tıkalı olduklarını farkettiklerinde bile... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
their little start up had struck the motherlode. | ...muhtemelen yaşam destek ünitesini terkederler. ...muhtemelen yaşam destek ünitesini terkederler. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
It wouldn't get any sweeter than this, I'm sure. | Bundan daha iyisi olamayacağına eminim. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
So they joined the board, | Bu yüzden yönetim kuruluna katılmışlardır,... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
secured some big fat stock options | ...ellerindeki yeterli hisse senetleriyle... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
and bought themselves the right to have a little fun... | ...kendilerine küçük bir eğlence yaratmışlardır,... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
With us. | ...tabii bizim üzerimizden. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Don't they have better things to do with their time? | Sence yapacak bundan daha önemli işleri yok mudur? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
At their level, money ceases to be the prime motivator. | Onların seviyesindeyken para artık öncelikli etken olmaktan çıkar. Onların seviyesindeyken para artık öncelikli etken olmaktan çıkar. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
It's risk they live for. | Risk almak için can atarlar. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
They're type A's, like us, | Tıpkı bizim gibi onlar da A sınıfı kişiler... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
and just as they were trained by their investment companies, | ...ve kendi yatırım şirketleri tarafından eğitilmiş oldukları halde... ...ve kendi yatırım şirketleri tarafından eğitilmiş oldukları halde... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
they're still betting on ideas today. | ...hâlâ fikirler üzerine iddiaya girerler. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Ours. | Bizim fikirlerimiz üzerine. Bizim fikirlerimiz üzerine. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Who'll decipher the question, who'll come up empty and fold | Kim soruyu çözebilecek, kim elleri boş dönecek veya elindekileri arttıracak,... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
and who'll crack under pressure? | ...ya da kim baskıya dayanabilecek diye. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
You could be wrong. | Yanılıyor olabilirsin de. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
It could just be the Invigilator behind there. | Oranın arkasındaki kişi sadece sınav gözcüsü de olabilr. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Wanna bet? | İddiaya var mısın? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
I wouldn't, if I were you. | Yerinde olsam girmezdim. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Brown talks like a gambler because he is one. | Kahverengi tam bir kumarbaz gibi konuşuyor, ki zaten öyle. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
A professional. Aren't you? | Tam bir profesyonel. Öylesin, değil mi? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
And you, Dark, are a shrink. | Peki ya sen Koyu Esmer, deli doktorusun galiba. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Psychologist or psychiatrist? I forget the difference. | Psikolog mu, psikiyatrist mi? Aralarındaki farkı unutmuşum. Psikolog mu, psikiyatrist mi? Aralarındaki farkı unutmuşum. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Psychiatrists dispense drugs to control mood. | Psikiyatristlerin davranışları kontrol etmek için ilaç yazma yetkisi vardır. Psikiyatristlerin davranışları kontrol etmek için ilaç yazma yetkisi vardır. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
I'm a qualified student of human behaviour. | Bense insan davranışları üzerine eğitim almış bir öğrenciyim. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Then you should know what I'm talking about. | Öyleyse neden bahsettiğimi anlamışsındır. Öyleyse neden bahsettiğimi anlamışsındır. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
The point of having power is to exercise it in all its forms. | Güce sahip olmanın anlamı bunu tüm alanlarda tatbik etmektir. Güce sahip olmanın anlamı bunu tüm alanlarda tatbik etmektir. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
We're pawns of the Gods in here. So? This changes nothing! | Biz burada sadece Tanrı'nın piyonlarıyız. Yani? Bu hiçbir şeyi değiştirmez! | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Games are played to be won... as a team. | Oyunlar kazanmak için oynanır... bir takım olarak. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, or as individuals. | Ya da bireysel olarak. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Not if the only way for them to win is for us to lose. | Tabii onlar için kazanmak, bizim kaybetmemiz anlamına gelmiyorsa. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
All of us. Have you thought about that? | Hepimizin. Bunu hiç düşündünüz mü? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
There is no 'them' watching us. | Bizi izleyen kimse yok. Bizi izleyen kimse yok. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
The CEO is hands on. | Yönetim Kurulu Başkanı işinin ehlidir. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
He micro manages anything of importance to his company. | Şirket için önemli olan her şeyi çok yakından kontrol eder. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
And this is no ordinary selection process. | Ve bu sıradan bir seçim süreci olamaz. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
We're special. | Biz özel kişileriz. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
If anyone's back there besides the Invigilator, it's him. | Orada sınav gözcüsünün dışında biri varsa eğer, kesin odur. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Everyone else is a secretary in his structure even board members. | Hiyerarşisine göre onun dışındaki herkes sekreterdir, kurul üyeleri bile. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
That's how he likes it. | Çünkü böyle olması hoşuna gidiyor. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
We're wasting time. | Zamanımızı boşa harcıyoruz. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
There's 50 minutes left, we're no closer to finding the question. | 50 dakikamız kaldı, daha sorunun ne olduğuna yaklaşamadık bile. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Somehow I suspect my question relates to the question. | Sanırım sorum bazı sorulara gebe oldu. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
So answer me. | Bu yüzden aydınlat beni. Bu yüzden aydınlat beni. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
How did you learn that information? Same way you learned about the board. | Bu bilgiye nasıl ulaştın? Senin, yönetim hakkında öğrendiklerinle aynı şekilde. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
I don't know anything about the board. I made an educated guess. | Ben, yönetim kurulu hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Sadece tahmin yürütüyorum. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
But you... you know who the CEO is and what he's like. How come? | Ama sen başkanın kim olduğunu ve nelerden hoşlandığını biliyorsun. Bu nasıl olabilir? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
How come you don't? How could we? We were headhunted. | Sen nasıl bilmezsin? Nereden bilebiliriz? Bizi onlar seçti. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Why? Weren't you? Of course not! | Ne? Öyle değil mi? Tabii ki hayır! | Exam-1 | 2009 | ![]() |
I heard there was a vacancy and applied. I thought we all did! | Boşluk olduğunu duydum ve başvurdum. Hepimiz öyle yaptı sanıyordum! | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Are you saying you wanna work for this company, | Yani siz bu şirket için çalışmayı istediğinizi,... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
jumped through every hoop to get here but you don't know who they are? | ...her şeye direkt atladığınızı ama onları araştırmadığınızı mı söylüyorsunuz? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
They listed salary and benefits. The job description detailed, | Maaş ve olanaklar açıkça belirtilmişti. İş detaylıca anlatılmıştı;... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
"A high level of responsibility in a Fortune 500 company | "En zengin 500 şirket içerisinde yüksek bir mesuliyeti bulunan... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
manufacturing state of the art technology in a core service industry". All right? | ...en son teknolojiyle donatılmış, üretim yapan bir hizmet sektörü." diye. Tamam mı? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
You didn't wanna know anymore? The deal was no questions asked. | Daha fazlasını öğrenmek istemedin mi yani? Anlaşma, soru sormamayı içeriyordu. Daha fazlasını öğrenmek istemedin mi yani? Anlaşma, soru sormamayı içeriyordu. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Anyone would've done the same in our position... | Herkes ajansına güvenir. Yani bizim pozisyonumuzdaki herkes aynısını yapar. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Anyone with... balls. | Yani cesareti olan herkes. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
You all applied? Yeah. | Hepiniz başvurarak mı geldiniz? Evet. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
If this job is so prestigious, why they need to advertise? | Bu iş o kadar prestijli ki neden ilan vermeye gerek duysunlar ki? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
They didn't. We have our sources. | Vermediler zaten. Bizim kaynaklarımız var. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Looks like we're outnumbered. I wouldn't cry about it. | Sayıca bakınca hepimiz böyle gibi gözüküyor. Bu konuda üzülecek değilim. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
You've the edge over us now. How's that? | Sen bizden daha avantajlısın. Avantajlı mı? Nasıl oluyormuş bu? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
You're wanted, aren't you? They invited you to apply. | Seni istediler, değil mi? Başvuru için seni davet ettiler. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
I'd say we're disadvantaged because you showed the initiative to apply. | Dezavantajlıyız diyebilirim çünkü sen başvurmak için girişimde bulunmuşsun. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
We're behind the curve now. | Biz biraz eğrinin gerisinde kaldık şu an. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
So tell us what you know, starting with a complete job description. | Biraz ne bildiğinden bahsetsene bize, iş tanımından başlyarak olabilir mesela. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
We don't have that information. Should we believe that? | Bu bilgiye sahip değiliz. Buna inanmalı mıyız? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
We don't know any more about the job. | Hiçbirimiz iş hakkında senin bildiğinden fazlasını bilmiyoruz. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
We just know about the company and, believe me, | Sadece şirketi tanıyoruz ve inan bana... Sadece şirketi tanıyoruz ve inan bana... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
the worst job with them beats the best anyone else can offer. | ...sunacakları en kötü iş bile diğer şirketlerin sunacağından iyidir. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
He's right. Who they are, who the CEO is and what he's achieved, | Doğru söylüyor. Onların kim olduğunu, kurul başkanını ve neler başardığını... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
that's all you need to know. | ...bilmen yeter de artar. ...bilmen yeter de artar. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
All right, so tell us about it. | Pekâlâ, bundan bahsetsene biraz. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
I'll give you a clue. | Size bir ipucu vereyim. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
10 years ago a lot of healthy young people around the world | 10 yıl önce dünya üzerinde pek çok sayıda sağlıklı genç insan... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
got sick and started dying. | ...hastalandı ve ölmeye başladı. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
You may have read about that. | Bunu okumuşsundur. Bunu okumuşsundur. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Then a medical researcher patented a virus suppressant. | Sonrasında tıbbi bir araştırmacı virüsü önleyici bir ilacın patentini aldı. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
The mortality rate halved in six months, | Ölüm oranı altı ay içerisinde yarıya indi,... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
and now his company is the biggest player | ...şu anda onun şirketi 20 milyar dolar iş hacmi ve... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
in the global health industry with a turnover of $20 billion | ...60 milyar dolarlık piyasa değeri ile dünya sağlık endüstrisinin... ...60 milyar dolarlık piyasa değeri ile dünya sağlık endüstrisinin... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
and a market capitalisation of $60 billion. | ...en büyük oyuncularından biri. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
If it was a nation state, | Bu bir ulusdevleti olsaydı,... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
it would rank as the world's eighth largest economy. | ...dünya ekonomisinin sekizinci en büyük ekonomisine sahip olurdu. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Next year that rises to sixth. | Önümüzdeki sene altıncı sıraya yükselecek. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
You may have read about that too. | Muhtemelen bunu da okumuşsundur. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Biorg! | Biorg! | Exam-1 | 2009 | ![]() |
80 minutes... | Hayatınızın sonraki... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
.. to determine the next 80 years of your lives. | "...80 yılını şekillendirmek için 80 dakika." | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Remember? | Hatırladınız mı? Hatırladınız mı? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Longevity is what they do. | İstedikleri uzun ömürlülük. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Antisense drugs, gene therapy, microsurgical applications. | Antisens ilaçlar, gen tedavisi, mikrocerrahi uygulamalar. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
They announced a hiring freeze last year! Everyone knows that. | Saçmalık. İşe alım sürecini geçen yıl dondurduklarını duyurdular. Bunu herkes biliyor. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Publicly that's true. Privately... they're expanding again. | Alenen öyle olabilir. Ama kendi içlerinde genişlemeye gidiyorlar. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Gearing up for a big push of some kind. | Bir çeşit büyük satış için vites yükseltiyorlar gibi. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
They've found a cure. | Bir tedavi bulmuş olmalılar. | Exam-1 | 2009 | ![]() |