Search
English Turkish Sentence Translations Page 18400
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
"If you attempt to communicate... " | "Benimle veya koruma görevlisiyle... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
.. with myself or the guard... | ...iletişime geçmeye çalıştığınız... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
.. you will be disqualified. | ...takdirde diskalifiye olursunuz.", dedi. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
He didn't say... we can't speak to each other. | Birbirimizle konuşamayacağımızı söylemedi. Birbirimizle konuşamayacağımızı söylemedi. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Now you're talking. Is this the ultimate mind fuck or what? | Haklısın. Bu kahrolası bir okul oyunu değil de ne? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Has anyone figured out the answer? No. | Cevabın ne olduğunu anlayabilen var mı? Hayır. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
It's not about the answer. It's about the question. | Cevap önemli değil. Önemli olan sorunun ne olduğu. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
What's the question? We've got 74 minutes left to figure out. | Soru ne ki? Bulmak için 74 dakikamız kaldı. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
If the answer takes one minute to write down. | Tabii cevabı yazmak 1 dakika sürüyorsa. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
If it takes 73 minutes to write, | Eğer cevabı yazmak 73 dakika sürüyorsa... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
we have one minute to guess the question. | ...soruyu tahmin etmek için bir dakikamız var demektir. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
We're short on writing space. I'm betting it's the former. | Yazmak için o kadar yerimiz yok. Bana kalırsa birinci şık daha doğru. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
We've gotta help each other. | Birbirimize yardımcı olmalıyız. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
We're in competition. Why should I help you to beat me? | Neden? Bir yarış içerisindeyiz. Beni yenmen için neden sana yardımcı olayım ki? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
We may be in competition to answer the question, | Soruya cevap vermek için rekabet içerisinde olabiliriz... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
but to establish the question we have to cooperate. | ...ama o soruyu oluşturabilmek için işbirliği yapmamız gerek. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
They expect us to cooperate, don't they? | İşbirliği yapmamızı bekliyorlar, değil mi? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
What'd you expect, you're gonna win this job, | Sen ne zannediyorsun, basit ve sıradan bir cevap... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
with all the rewards that come with it, | ...vererek, beraberinde getirdiği tüm o... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
by giving them a little simple written answer? | ...ödüllerle birlikte işi alabileceğini mi? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Facts and opinions? Compare and contrast | Düşüncelerini belirtmeni ya da kıyaslama yapmanı mı? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
They're not looking for that. | Aradıkları şey bu değil. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
A job like this needs initiative, | Böyle işler insiyatif almayı,... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
observation... | ...gözlemlemeyi,... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
.. interplay. | ...etkileşim içinde olmayı gerektirir. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Teamwork. He's right. We're in a stress scenario. | Takım çalışması. Doğru söylüyor. Bir gerilim senaryosunun içerisindeyiz. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
A confusing, time critical situation | Kafa karıştırıcı, zaman sınırı olan,... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
designed to test our intelligence, and resilience. | ...zekâmızı ve direncimizi ölçmeye yönelik bir test. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
To bring out the worst in us. Or the best. | Aramızdaki zayıf halkayı belirlemek için. Ya da en iyisini. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
We help each other until the playing field is open | Önümüzü görene kadar herkes birbirine yardımcı olacak,... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
then it's every man for themselves no offence, girls. | ...sonra herkes başının çaresine bakar beyler, alınmak yok kızlar. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Are we all agreed? Yes. | Anlaştık mı? Evet. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Let's go, Gandhi. My name isn't Gandhi, friend. It's... | Başlayalım, Gandhi. Benim adım Gandhi değil, dostum. Adım... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
No names. Not real ones, anyway. They're not written on this for a reason. | İsim vermek yok. Yani gerçek olanları. Bu yüzden kimseninki yazmıyor zaten. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
We'll use nicknames, then. | Herkes lakap kullansın öyleyse. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
All right, let's make this easy. We already have numbers. | Pekâlâ, bunu biraz daha kolaylaştıralım. Hepimizin hali hazırda numarası var zaten. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, and visual. | Evet, dış görünüşü de belli. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
You're Black. | Sen Siyah'sın. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
I'm White. | Ben Beyaz. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
You're Brown. | Sen Kahverengi. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
We've got Blonde here, | Burada bir Sarışın'ımız,... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Brunette there... | ...Esmer'imiz,... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
.. Dark, I suppose. | ...burası Koyu Esmer, sanırım. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
And last as well as least we've got Deaf. | Ve son olarak bir de Sağır'ımız var. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Tough last round. Yeah, whatever. | Sonuncu biraz sert oldu. Evet, her neyse. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Apart from your grossly insensitive sexual and racial stereotyping? | İğrenç, düşüncesiz, cinsi ve ırkçı yaftalamaların haricinde mi? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
If you're the sensitive type, you shouldn't be here, love. | Bu kadar alıngan bir tipsen burada olmasaydın, tatlım. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
I'll take Brown over Gandhi, | Kahverengi'yi, Gandhi'ye tercih ederim,... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
we're talking about something that matters. | ...konuşacak bundan daha önemli bir şeyimiz var. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
So, what else hasn't he forbidden? | Bize yasaklamadığı başka ne vardı? 1 | Exam-1 | 2009 | ![]() |
He hasn't forbidden us to stand, has he? 1 | Ayağa kalkmamızı yasaklamadı, değil mi? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Well, I guess moving about is OK too. What's that gonna achieve? | Sanırım hareket etmekte serbest. Bu bize ne kazandıracak peki? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
I don't know, Brown. But sitting wasn't getting us anywhere exciting. | Bilemiyorum, Kahverengi. Ama oturarak heyecan verici bir yere varacağımızı sanmıyorum. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
What if the question is written down but we just can't see it? | Peki ya soru zaten yazıyorsa ama biz bunu göremiyorsak? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
That's what I'm talking about! | İşte ben de bundan bahsediyordum! | Exam-1 | 2009 | ![]() |
You mean like invisible ink? Or a watermark. | Görünmez mürekkebi mi kastettin? Ya da bir filigran. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
It's possible. It's probable. Where else would it be? | Olabilir. Olabilir. Peki ya başka ne olabilir? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
We'd need something to reveal it. Like light. | Ortaya çıkarmak için bir şey lazım. Işık gibi. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Right. Those are halogen. | Ne demezsin. Tavandakiler halojen. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Those aren't. | Şunlar değil. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
They won't bite, you know. | Denemesi bedava. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
They're not gonna make it that easy, are they? | Bu kadar kolay bir şey yapmış olamazlar, değil mi? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
We're on the clock. How hard can they afford to make it? | Zamana karşı yarışıyoruz. Daha ne kadar zor olmasını sağlayabilirler ki? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
What if the pencil isn't just for writing the answer? | Peki ya kalem sadece cevabı yazmak için verilmemişse? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
What if it reveals the question too? By shading the page, like tracing paper? | Soruyu ortaya çıkarmak içinse? Aydinger kağıdı gibi sayfayı gölgelendirerek mesela? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Try it, Blonde. No. Remember what he said. | Denesene, Sarışın. Hayır. Ne dediğini hatırlayın. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
If you spoil your paper, intentionally or accidentally... | "Kasten veya yanlışlıkla sınav kağıdınıza zarar verdiğiniz... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
.. you'll be disqualified. | ...takdirde diskalifiye olursunuz.", dedi. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Is anyone certain they know what his definition of spoiling is? | Bu zarar vermeden tam olarak ne kastettiğini anlayan var mı? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Look, let's crack this. Throw out some ideas. | Bak, şunu bir açalım. Beyin fırtınası yapalım. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
What if the questions are hidden in the paper, | Ya sorular kağıtta gizliyse,... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
but each of us has to write a different answer? He said... | ...ama her birimizin farklı cevap vermesi gerekiyorsa? O... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
There's one question before you, and one answer is required. | "Önünüzde sadece bir soru ve verilecek tek bir cevap mevcut.", dedi. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
That doesn't mean it's the same question for each of us. | Bu, sorunun hepimiz için aynı olduğu anlamına gelmez ki. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
There could be eight different questions and answers. | Sekiz farklı soru ve cevap olabilir. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
If we find one question, we can find them all. | Bir soruyu bulabilirsek hepsini bulabiliriz. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Not necessarily. Not if our eight individual questions | Tam olarak değil. Tabii sekiz bireysel sorumuz sadece... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
can only be revealed using eight different methods. | ...sekiz ayrı metod kullanılarak çözülmüyorsa. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Perhaps we're not meant to cooperate at all. | Belki de hiç işbirliği yapmamamız gerekiyordur. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
I like that idea. | Bu fikir hoşuma gitti. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Or there's only one question, printed on only one of our sheets. | Ya da tek bir soru vardır ve herhangi birimizin kağıdına basılmıştır. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Then we'd need to cooperate... Time out for some testing. | Öyleyse işbirliği yapmalıyız. Denemek için biraz ara verelim. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Everyone up to the light. I said it won't be that easy. | Herkese ışığa doğru kalksın. Bu kadar kolay olmayacağını söylemiştim. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Unless you want to make a list of our brainwaves, White, | Fikirlerimizin listesini tutmak için can atmadığına göre... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
I say we cross a few off as we go. | ...bana kalırsa birkaçını listeden çıkarıp atmalıyız, Beyaz. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Allow me. | İzninle. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, join in any time, Deaf | İstediğin zaman katılabilirsin, Sağır. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Not one for small talk, are you? | Konuşmayı pek sevmiyorsun, değil mi? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Relax, you'll get it back | Rahatla, geri alacaksın. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Like I said, I think we can strike light off the list. | Söylediğim gibi, ışık olayını listeden çıkarmalıyız. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Light is a spectrum. | Işık bir spektrumdur. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
There's light we can see, | Görebileceğimiz ışıklar olduğu gibi... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
but there's light we can't see. | ...göremeyeceğimiz ışıklar da vardır. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Like ultraviolet, infra red, X rays. | Morötesi, kızılötesi, X ışınları gibi. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
If we can't see it, how are we supposed to find it? | Göremeyeceksek bunu nasıl bulmamız bekleniyor? Göremeyeceksek bunu nasıl bulmamız bekleniyor? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
The source must be visible, even if the light isn't. Right? | Işık olmasa bile kaynak görünebilir olmalı, yanılıyor muyum? | Exam-1 | 2009 | ![]() |
Find the light switches. | Işıkların düğmelerini bulun. | Exam-1 | 2009 | ![]() |
There aren't any, not in here anyway. And... | Hiç yok, yani burada değil. Zaten... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
If you choose to leave the room for any reason... | "Herhangi bir sebepten dolayı odayı terketmek isterseniz... | Exam-1 | 2009 | ![]() |
.. we'll be disqualified. | ...diskalifiye olursunuz.", dendi. | Exam-1 | 2009 | ![]() |