Search
English Turkish Sentence Translations Page 172817
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
and it'll be hard to tell which came first. | ...ama hangisinin önce olduğunu söylemek zor tabii. ...ama hangisi önce olacak, söylemesi güç. ...ama hangisi önce olacak, söylemesi güç. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
What if it has the same genetic anomaly? | Ya aynı genetik anormalliği varsa, ya rahmin dışına yolculuk yaptıysa? Ya o da genetik anomaliye sahipse? Ya rahimden yolculuk ettiyse? Ya o da genetik anomaliye sahipse? Ya rahimden yolculuk ettiyse? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
If you don't find anything, fine. | Bir şey bulmazsan, seni rahat bırakacağım ve sen de kendi hayatına dönersin. Bir şey bulamazsanız amenna. Bir şey bulamazsanız amenna. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Have you applied for it yet? How did you find out about that? | Daha başvurmadın mı? Müracaat ettiniz mi? Bu bilgiyi nereden öğrendin? Müracaat ettiniz mi? Bu bilgiyi nereden öğrendin? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
...akin to an epileptic right at the moment you travel. | ...epileptik bölgeye emiyor... ...şiddetli elektromanyetik enerji yayıyor. ...şiddetli elektromanyetik enerji yayıyor. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
if, indeed, it is a similar condition which is causing the miscarriage. | Düşüğe sebep olan durum buysa, tekrarlanır. Aslında, bu da düşüğe sebep benzer bir durum. Aslında, bu da düşüğe sebep benzer bir durum. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
so maybe the baby isn't gonna travel. | Belki de bebek zaman yolculuğu yapmayacak. Yani belki de bebek yolculuk etmeyecektir. Yani belki de bebek yolculuk etmeyecektir. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
as how to bring you to full term. | ...gösterecek bulgulara rastlayabiliriz. ...bulgulara rastlayabiliriz. ...bulgulara rastlayabiliriz. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
What? Wake up. You're bleeding. | Ne? Uyan Kanıyorsun. Ne var? Uyan. Kanaman var. Ne var? Uyan. Kanaman var. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
I've never seen us with a baby. | Bizi hiç bebekle görmedim. Geleceğe gittim... Bizi bir bebekle hiç görmedim. Hiç. Geleceğe yolculuk ettim... Bizi bir bebekle hiç görmedim. Hiç. Geleceğe yolculuk ettim... | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
and I've never seen it. I don't wanna hear that. | ...ve hiç bebek görmedim. Bunu duymak istemiyorum. ...ama asla görmedim. ...ama asla görmedim. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
You heard what the doctor said.You'd be Stop. | Doktoru sen de duydun Yeter. Doktorun dediğini duydun. Sen... Kes artık. Doktorun dediğini duydun. Sen... Kes artık. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
You're sure you wanna do this? Yeah, yeah. I've signed the papers. | Bunu yapmak istediğinden emin misin? Bunu yapmak istediğinden emin misin? Evet, evet. Evrakları imzaladım. Bunu yapmak istediğinden emin misin? Evet, evet. Evrakları imzaladım. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Yeah. Yeah, I know, but, uh, | Biliyorum, ama kısırlaştırma bir kerelik karardır. Evet. Evet, biliyorum ama kısırlaştırma dönüşü olmayan bir karardır. Evet. Evet, biliyorum ama kısırlaştırma dönüşü olmayan bir karardır. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
You need us to call someone? No. | Senin için birini arayalım mı? Hayır. Birilerini aramamızı ister misin? Hayır. Birilerini aramamızı ister misin? Hayır. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
To stop us from fighting. We're fighting? | Kavgamızı bitirmek için yaptım. Kavgamızı mı? Kavga etmeyi bırakmak için. Kavga mı ediyoruz? Kavga etmeyi bırakmak için. Kavga mı ediyoruz? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
When? You looked about 18. | Ne zaman? Ne zaman? 18'indeydin. Ne zaman? 18'indeydin. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
with the same genetic disorder as me who's gonna die. I | ...benimle aynı ölümcül genetik bozukluğa sahip bir çocuğum olsun istemiyorum. ...sahip olarak ölecek bir çocuk yapmayacağım. Ben... ...sahip olarak ölecek bir çocuk yapmayacağım. Ben... | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
and you forced yourself into the heart and the mind of a little girl. | ...ve küçük bir kızın, kalbine ve aklına girmek için kendini zorladın. ...küçük bir kızın aklına ve kalbine girmek için yırtındın. ...küçük bir kızın aklına ve kalbine girmek için yırtındın. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
this husband that disappears without any kind of warning? | Hiçbir uyarı olmadan kaybolan kocayı ben mi istedim? Herhangi bir uyarı olmadan aniden kaybolan bir kocayı? Herhangi bir uyarı olmadan aniden kaybolan bir kocayı? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
You have a choice. I never had a choice. | Seçme şansın var. Asla seçmek için bir şansım olmadı. Seçim yapma hakkın var. Asla seçme hakkım olmadı. Seçim yapma hakkın var. Asla seçme hakkım olmadı. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
we're not gonna fight anymore. | ...artık kavga etmeyeceğiz. ...bir daha kavga etmeyeceğiz. ...bir daha kavga etmeyeceğiz. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
then we should give this baby the most serene gestation on the planet. | ...bu bebeğe Dünya'daki en huzurlu gebelik ortamını sağlamalıyız. ...o zaman bu bebeğe en huzurlu gebeliği yaşattırmalıyız. ...o zaman bu bebeğe en huzurlu gebeliği yaşattırmalıyız. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Look, there's a man in there. See that? | Bakın içeride bir adam var. Gördünüz mü? Bak, içeride bir adam var. Gördün mü? Bak, içeride bir adam var. Gördün mü? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Oh, yeah. Oh, look. Doesn't have any clothes on. | Evet, bak. Üzerinde kıyafeti bile yok. Evet, baksanıza. Üstünde hiçbir şey yok. Evet, baksanıza. Üstünde hiçbir şey yok. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
What is he doing in there? Shit. | Ne yapıyor orada öyle? Kahretsin! Ne yapıyor acaba? Kahretsin. Ne yapıyor acaba? Kahretsin. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Check this out. Wow, I don't believe that. | Şuna bir bakın. Buna inanamıyorum. Şuna bakın. Vay anasını. Buna inanmıyorum. Şuna bakın. Vay anasını. Buna inanmıyorum. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
What's he doing? I don't know. | Ne yapıyor? Bilmiyorum. Ne yapıyor? Bilmiyorum ki. Ne yapıyor? Bilmiyorum ki. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Come down this way. But I wanna see the lion. | Bu tarafa gelin. Ama ben aslan görmek istiyorum. Bu tarafa gelin. Ama aslanı görmek istiyorum. Bu tarafa gelin. Ama aslanı görmek istiyorum. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
This is the first time we've ever met. How do you do? | Şu an, tanıştığımız ilk zaman. Şimdiye kadarki ilk buluşmamız. Nasılsın? Şimdiye kadarki ilk buluşmamız. Memnun oldum. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
How old are you? Ten. How about you? | Kaç yaşındasın? 10. Sen? Kaç yaşındasın? On. Ya sen? Kaç yaşındasın? On. Ya sen? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
What, you time traveled? | Zaman yolculuğu mu yapıyorsun? Yani, zamanda mı gezdin? Yani, zamanda mı gezdin? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
You were arguing. I bet. | Tartışıyordunuz. Muhtemelen. Tartışıyordunuz. Kesin. Tartışıyordunuz. Kesin. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Five? I'm sorry, I shouldn't have told you. | 5 mi? Üzgünüm, sana söylememeliydim. Beş mi? Üzgünüm, bunu söylememeliydim. Beş mi? Üzgünüm, bunu söylememeliydim. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
That's my teacher. Get over here right now. | Öğretmenim. Hemen geri dön. O öğretmenim. Buradan git artık. O öğretmenim. Çabuk buraya gel. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
I love you, Daddy. I love you too, honey. | Seni seviyorum, Baba. Seni seviyorum baba. Ben de seni tatlım. Seni seviyorum baba. Ben de seni tatlım. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
You met her? Yeah. | Onunla tanıştın mı? Tanıştın mı? Evet. Tanıştın mı? Evet. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Push. She's coming. Deep breathing. | İtmeye devam et. Kızımız geliyor. Ikın. Geliyor. Derin nefes al. Ikın. Geliyor. Derin nefes al. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Push. Come on. Keep going. Come on. | İttir. Kızımız geliyor. Ikın. Haydi. Böyle devam et. Ikın. Haydi. Böyle devam et. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
More. There you go. | Hadi! İttir! Az daha gayret. İşte oldu. Az daha gayret. İşte oldu. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
That's Alba. When? | Alba. Bu Alba. Bu Alba. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Hey. Do you want a hand? Nope. | Yardım ister misin? Hayır, sağol. Yardım ister misin? Yok. Yardım ister misin? Yok. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
you can always tell Mommy. | ...bunu anneciğine söyleyebilirsin. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
You promise? I promise. | Söz mü? Söz. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
It's dead. But why? | Ölü. Ama neden? O öldü. Ama neden? O öldü. Ama neden? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
How did he get hypothermia? We need to let them do their work here. | Bırakalım da işlerini yapsınlar. Nasıl hipodermi olduğunu merak ediyorum. İşlerini yapmalarını sağlamalıyız. Nasıl hipodermi olduğunu merak ediyorum. İşlerini yapmalarını sağlamalıyız. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
and he got on this freight car train, and then somebody locked him in. | Bir yük vagonuna girmiş ve biri onu içeri kapatmış. ...bu yük trenine bindiğinde de birinin onu kilitlediğini söyledi. ...bu yük trenine bindiğinde de birinin onu kilitlediğini söyledi. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
And Oh, God. | Tanrım. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Now, he's going to be in a wheelchair for a few months, | Birkaç ay tekerlekli sandalyede olacak ama iyileşecek. Birkaç ay tekerlekli sandalye kullanacak ama sağlığı yerine gelecek. Birkaç ay tekerlekli sandalye kullanacak ama sağlığı yerine gelecek. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
I sing. | ...kendi kendime şarkı söylüyorum. ...şarkı söylüyorum. ...şarkı söylüyorum. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Clare. I'm calling the hospital. | Clare. Hastaneyi arıyorum. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
This smells great, Mommy. That's ready. | Harika kokuyor, anne. Tamam, bu hazır. Çok güzel kokuyor anne. İşte hazır. Çok güzel kokuyor anne. İşte hazır. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Straight over. Don't forget the baster. I've got it. | Şuradaki. Eldivensiz dokunma. Aldım. Sapından tut. Yağ dökmeyi unutma. Becerdim. Sapından tut. Yağ dökmeyi unutma. Becerdim. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Be generous. Yeah. It's hot. | Cömert ol. Tamam, çok sıcak. Bonkör ol. Pek sıcak. Bonkör ol. Pek sıcak. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Oh! Careful. | Dikkat et. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
You need anything? No. | Bir şey ister misin? Hayır. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Oh, I'm good, hon. Okay. | Ben iyiyim hayatım. Tamam. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Hey, Gomez. Hey. | Hey, Gomez. Hey. Selam, Gomez. Selam. Selam, Gomez. Selam. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
It's cold out there. Don't be an old man. | Niye ki? Dışarısı buz gibi. Moruklaşma. Hava çok soğuk. Dırdır etme. Hava çok soğuk. Dırdır etme. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
You've been a great friend. What are you talking about? | Çok iyi bir arkaş oldun. iyi bir arkadaş oldun. Neden bahsediyorsun böyle? iyi bir arkadaş oldun. Neden bahsediyorsun böyle? | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
that I know I've been a pain in the ass, but you've been great. | Tam bir baş belası olduğumu biliyorum... ...biliyorum, tam bir baş ağrısıydım ama sen hep iyi davrandın. ...biliyorum, tam bir baş ağrısıydım ama sen hep iyi davrandın. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
one second of our life together. | ...birlikte geçirdiğimiz bir saniyesinden bile vazgeçmezdim. ...vazgeçmezdim. ...vazgeçmezdim. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Got it? Yeah. Shh, shh. | Gördün mü? Evet. Sus. Gördün mü? Evet. Gördün mü? Evet. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
I don't see any tracks. Yeah. | Hiçbir iz görmiyorum. Evet. Hiç iz göremiyorum. Öyle. Hiç iz göremiyorum. Öyle. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Daddy? Alba. | Baba? Alba. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
How old are you? When is this? I'm 9. | Kaç yaşındasın? Hangi yıl bu? 9 yaşındayım. Kaç yaşındasın? Hangi tarih? Dokuz yaşındayım. Kaç yaşındasın? Hangi tarih? Dokuz yaşındayım. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Doesn't she tell you? | Annen anlatmıyor mu? Sana anlatmıyor mu? Anlatıyor ama senin gibi değil. Sana anlatmıyor mu? Anlatıyor ama senin gibi değil. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
your mom, who's just a tiny little thing... | ...annen, keşfetmek isteyen... ...annen, ne olduğunu anlamak için koşturan minicik bir kızdı,... ...annen; ne olduğunu anlamak için koşturan minicik bir kız,... | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
goes out to the clearing, and there's a man there. | ...ufacık bir şeydi. ...ve orada bir adam vardı. ...ve orada bir adam vardı. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
With no clothes. Not a stitch on him. | Kıyafeti olmayan biri. Üzerinde bir ilmik bile olmayan biri. Kıyafeti olmayan biri mi? Üstünde hiç giyecek yok. Kıyafeti olmayan biri mi? Tek bir ilmek bile. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
he explains to her that he's a time traveler. | ...ona zaman yolcusu olduğunu açıklamış. ...adam da ona bir zaman yolcusu olduğunu açıklamaya çalışır. ...adam da ona bir zaman yolcusu olduğunu açıklamaya çalışır. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
she believes him. | ...ona inanmış ...kız ona inanmış. ...kız ona inanmış. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
I'm going. No, Daddy. Sing. | Gidiyorum. Hayır, Baba. Şarkı söyle. Ben gidiyorum. Hayır baba. Şarkı söyle. Ben gidiyorum. Hayır baba. Şarkı söyle. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
Where are you from? I'm 39. | Hangi zamandan geliyorsun? 39 yaşındayım. Hangi yaştasın? Otuz dokuz. Hangi yaştasın? Otuz dokuz. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
deciding when to come out and surprise me. | ...ortaya çıkıp bana sürpriz yapmayı beklediğini düşünüyorum. ...ne zaman gelip beni şaşırtmaya karar vereceğini düşünüyorum. ...ne zaman gelip beni şaşırtmaya karar vereceğini düşünüyorum. | The Time Traveler's Wife-7 | 2009 | ![]() |
I am William Castle, the director of the motion picture you're about to see. | Ben William Castle, izleyeceğiniz sinema filminin yönetmeniyim. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
I feel obligated to warn you... | Kendimi, bir konuda size uyarı yapmak zorunda hissettim. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
...that some of the sensations, some of the physical reactions... | Bazı heyecan yaratan olaylar ve fiziksel reaksiyonlar için... | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
...which the actors on the screen will feel... | Ekrandaki aktörlerin hissedecekleri... | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
...will also be experienced for the first time in motion picture history... | ve aynı zamanda, sinema filmi tarihinde ilk kez deneyim sahibi olacak... | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
...by certain members of this audience. | ...seyircilerin belirli üyeleri için. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
I say "certain members" because some people are more sensitive... | Belirli üyeler dedim, çünkü bazıları böyle gizemli elektronik güdülere... | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
...to these mysterious electronic impulses than others. | ...diğer insanlardan daha duyarlı oluyor. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
These unfortunate, sensitive people... | Bu talihsiz, duyarlı insanlar... | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
...will at times feel a strange, tingling sensation. | ...zaman zaman ürperme duyusuyla kendilerini tuhaf hissedecekler. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Others will feel it less strongly. | Diğerleri bunu, daha az kuvvetle hissedecekler. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
But don't be alarmed. You could protect yourself. | Fakat paniğe kapılmayın. Kendinizi koruyabilirsiniz. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
At any time you are conscious of a tingling sensation... | Ürperme duyusunu farkettiğiniz herhangi bir anda... | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
...you may obtain immediate relief by screaming. | ...çığlık atarak acil yardımı elde edebilirsiniz. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Don't be embarrassed about opening your mouth and letting rip with all you got. | Üstünüzü başınızı sökerek veya ağzınızı açarak utanç duruma düşmeyin. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Because the person in the seat right next to you... | Çünkü hemen yanınızda oturan kişi de... | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
...will probably be screaming too. | ...büyük bir olasılıkla çığlık atacaktır. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
And remember this: | Ve şunu hatırlayın ki: | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
A scream at the right time may save your life. | Doğru zamanda atılan çığlık, hayatınızı kurtarabilir. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Who are you? I'm nobody. | Sen kimsin? Hiç kimse. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Unless you got business... I won't bother you. | İşiniz olmadıkça... Sizi rahatsız etmeyeceğim. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
You got to have a pass to come in here. | Buraya girebilmek için giriş izninizin olması gerekiyor. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
I'm sorry. I didn't know it was a relative. | Özür dilerim. Akrabanız olduğunu bilmiyordum. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
It's my wife's brother. Try not to faint. | Karımın erkek kardeşi. Baygınlık geçirmemeye çalışın. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
I won't faint. | Bayılmam. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |