Search
English Turkish Sentence Translations Page 172820
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
...at the instant of complete terror. Not before, not after. | ...tam o anda yakalamak. Ne önce, ne de sonra. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
You'll be too weak. | Çok zayıflayacaksın. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Weak? | Zayıflamak mı? | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
From starvation. | Açlıktan. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Have fun. And David... | İyi eğlenceler. Ve David... | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Don't keep him out late. He has a hard day in the lab tomorrow. | Geç vakitlere kadar onu dışarıda alıkoyma. Yarın laboratuvarda yoğun bir gün geçirecek. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Good night, Warren. Good night. | İyi geceler, Warren. İyi geceler. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
I wish you wouldn't stand around in the dark. | Etraf karanlık olunca ayakta kalmayacağını arzu ederdim. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Feet hurt? | Ayağın mı acıyor? | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
As a matter of fact, they do. | Gerçeği söylemek gerekirse acıyorlar. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Not from running. | Koşmaktan değil. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
That was a charming little scene out there. | Dışarıda büyüleyici, küçük bir manzara gördüm. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Wasn't it? | Evet. Öyle değil mi? | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Good night. Love in bloom, right on the sidewalk. | İyi geceler. Çiçek açmış bir aşk, hemen kaldırımın üstünde. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Rather shopworn, though, isn't it? | Daha ziyade demode, her şeye rağmen, değil mi? | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Don't tell me you've abandoned corpses for peeping out of windows. | Ahlâksız cesetleri, pencereden bakarak dikizlediğini söyleme. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
If there was anything honest about your behavior, I might feel differently. | Davranışlarında bir dürüstlük olsaydı, daha farklı davranabilirdim. Ama öyle değil. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
You're just playing the field, and vice versa. | Açık arazide oyun oynuyorsun, belirtilenin aksine. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
You know, I think I'll have a nightcap with amateur psychiatry. | Sanırım yatmadan önce amatör psikiyatri ile bir içki içeceğim. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Jealousy doesn't look well on your tie, dear. | Kıskançlık, kravatında güzel durmuyor, hayatım. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
There's no jealousy involved. | Kıskançlık ile alakası yok. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
You know, Warren, you've lost contact with living people. | Bilirsin Warren, yaşayan insanlarla olan bağını kopardın. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Nobody means anything to you anymore, unless they're dead. | Artık hiç kimse sana bir şey ifade etmiyor, ölmedikleri sürece. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
And you can root around in them with your sharp little knives. | Ve küçük, keskin bıçaklarınla onların etrafında kök salabilirsin. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
There's a word for you. | Senin için tek bir kelime mevcut. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
There's several for you. | Senin için çeşitli kelimeler. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Lucy's very upset. So is Dave. And for that matter, so am I. | Lucy çok üzüntülü. Bundan dolayı Dave de. Ve bu sebeple ben de öyle. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
The only way Dave Morris will marry my sister is over my dead body. | Dave Morris'in kız kardeşimle evlenebilmesinin tek yol, cesedimi çiğnemekten geçer. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Unconventional, but not impossible. | Geleneklere uymaz, fakat imkansız değil. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
They're nice kids. They're in love. | Onlar güzel çocuklar. Birbirlerine aşıklar. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
They're old enough and wise enough to make a go of a marriage. | Evlenebilmek için yeterince olgun ve zekiler. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Nice kids! Love! | Güzel çocuklar! Aşk! | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Morris is another you. A scientist... | Morris senin bir diğerin. Dünyanın... | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
...who thinks the world is in his lab. | ...bir laboratuvardan ibaret olduğunu düşünen bir bilim adamı. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
I won't let my sister sacrifice herself the way I did. | Kendi yaptığım gibi kız kardeşimi bu yola kurban veremem. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
You may have to. | Zorunda kalabilirsin. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
You suggested a way. | Bir çözüm önerdin. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
I'm tired and I'm sleepy. | Yorgunum ve uykum var. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Good night. Stay awake a little longer. | İyi geceler. Biraz daha uyanık kal. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
The next time you sleep, it may be forever. | Bir dahaki sefer uyursun, belki sonsuza kadar. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Is this the hour for melodrama? Depends on your definition. | Bu bir melodram saati mi? Senin tanımlamana bağlı. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Sit down. Let's have a chat. | Otur. Biraz konuşalım. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
You've nothing to say I want to hear. Sit down anyway! | Duymayı isteyeceğim söyleyecek hiçbir şeyin yok. Her neyse otur! | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Now you won't have so far to go. | Şimdi gidecek fazla bir yerin yok. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
I'd like to make two suggestions. First, leave Lucy and Dave alone. | İki öneride bulunmak istiyorum. Öncelikle, Lucy ve Dave'i yalnız bırak. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
You're a shrewd and evil woman, adept at twisting people's minds. | Sen kurnaz ve kötü bir kadınsın, insanların kafasını karıştıracak kadar beceriklisin. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Leave them alone. Please. | Onları yalnız bırak. Lütfen. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Next, I suggest that you give Lucy half of the money you've got. | İkincisi, sahip olduğun paranın yarısını Lucy'ye vermeni öneriyorum. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
So Dave can continue in pathology, without the obstacle of having no money. | Böylece Dave, parasızlık engeli olmadan patolojiye devam edebilecek. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
I know a wonderful psychiatrist with a divine straitjacket... | Mükemmel bir deli gömleği olan, harika bir psikiyatrist tanıyorum. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
...just your size. | Tam senin bedenine göre. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Are you forgetting anything? | Bazı şeyleri unutuyor musun? | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Probably. That's the understatement of the year. | Muhtemelen. "Muhtemelen" yılın yetersiz kalan ifadesi. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Now remember this: Everything you've got, I paid for! | Şimdi şunları hatırla: Sahip olduğun her şeyin parasını ben ödedim! | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Your lab, all that expensive junk, Morris' wages, your car, this house! | Laboratuvarın, bütün pahalı döküntü eşyaların, Morris'in maaşı, araban, bu ev! | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
And remember! | Ve şunu hatırla! | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
All I have to do to put you and Morris into the street is to turn the key. | Seni ve Morris'i sokağın ortasına atmak için, bütün yapmam gereken, sadece anahtarı çevirmek. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
On the goodie box? Where did the goodies come from? | Para kasasının mı? Nereden geliyor bu değirmenin suyu? | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Nice man too. Pity he died so suddenly. | İyi adamdı. Ne yazık ki hayatını çok çabuk kaybetti. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
I had nothing to do with my father's death, and you know it. | Babamın ölümüyle ilgili yapacak hiçbir şeyim yoktu, ve sen bunu biliyorsun. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Like me to prove it isn't nonsense? You can't prove anything. | Bunun bir saçmalık olduğunu kanıtlamamı ister misin? Hiçbir şey kanıtlayamazsın. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
There's nothing to prove. You wouldn't like me to try? | Çünkü kanıtlanacak hiçbir şey yok. Denememden bile hoşlanmazdın, değil mi? | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
And you should remember this, darling. | Ve bunu hatırlamalısın, hayatım. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Organic poisons, like old soldiers, never die. | Organik zehirler, yaşlı askerler gibi asla ölmezler. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
They just lie smoldering in the grave. | Sadece mezarda için için yanarak uzanırlar. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
And I'm not bad at autopsies. | Ve ben otopsilerde fena değilimdir. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
You're crazy! You really are. | Sen delisin! Sen gerçekten öylesin. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Isn't everyone? Now walk straight ahead. | Herkes değil midir? Şimdi dosdoğru yürü. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
We'll have a little chat. What I do next is entirely up to you, so walk. | Biraz konuşacağız. Ne yapacağım tamamen sana kalmış, yürümeye devam et. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
It'll be easier to "rearrange" things in the laboratory. | Laboratuvarda her şeyi yeniden düzenlemek daha kolay olacak. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
You should come in here more often, dear. | Buraya daha fazla gelmelisin, hayatım. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Let's stop all this childish behavior. | Bırak şu çocuksu davranışları. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
A gun is so out of character. Isn't it? Over there. | Tabanca senin karakterine hiç uymuyor. Evet, değil mi? Öbür tarafa, lütfen. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Warren, stop it! Over there! | Warren, kes şunu! Öbür tarafa! | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Have you gone completely out of your mind? | Sen tamamen kafayı mı yedin? | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Not at all. You see, you're a good teacher. | Rica ederim. Göreceksin, çok iyi bir öğretmensin, hayatım. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
You taught me how to get what I want, no matter who gets hurt. | İstediklerimi nasıl alacağımı sen öğrettin, kimin incindiğinin önemi yok. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
What do you mean by that? Just this: | Bununla ne demek istiyorsun? Sadece şu: | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Ever since you've been Lucy's guardian, you've tried to ruin her life. | Lucy'nin bakıcılığını yaptığından beri, sürekli onun hayatını harabeye çevirmekten yoruldun. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
You've greedily kept what was hers. Now I'm giving you a choice. | Sen, onun olan her şeyi açgözlülükle aldın. Şimdi sana bir seçim hakkı veriyorum. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Either you give Lucy half of all the money you got and leave her alone... | Sahip olduğun paranın yarısını Lucy'e verecek ve onu yalnız bırakacaksın... | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
...or you commit suicide right now. | ...veya hemen şimdi intihar edeceksin. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Suicide? You mean murder. | İntihar mı? Cinayet demek istedin. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
When I finish rearranging things, it'll look like suicide. | Düzenlemeleri bitirdiğim zaman, intihar gibi gözükecek. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Now make up your mind. | Şimdi aklını başına topla. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
We want to be through with this before Lucy comes home. | Lucy eve gelmeden bu işi bitirmiş olmayı isteriz. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
I won't give that child anything, so put away that silly pistol! | O aptal çocuğa hiçbir şey vermeyeceğim, yani kaldır o gülünç silahı! | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
This "silly" pistol can make a hole in you... | Bu gülünç silah, sende bir delik açabilir. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
...the size of a medium grapefruit. | Orta büyüklükteki bir greyfurt kadar. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
You're not hurt, dear. It was just a blank cartridge. | Zarar görmedin, hayatım. Sadece kurusıkıydı. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Thanks for helping with the experiment. You played your part excellently. | Bu deneyde yardımcı olduğun için teşekkürler. Sana düşen kısmı mükemmel oynadın. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Sharing in your husband's work and all that, you know. | Kocanın işlerini paylaşıyorsun ve hepsi bu işte. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Kitty. | Pisi. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Kitty, kitty, kitty, kitty. | Pisi, pisi, pisi, pisi. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
I was going to use this cat. But you made a much better subject. | Bu kediyi kullanacaktım. Fakat sen çok daha iyi bir denek oldun. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Have you two met? In the same alley, perhaps? | Siz ikiniz tanışıyor musunuz? Aynı sokaklardan, belki? | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
When my turn comes, and it will come... | Benim sıram geldiğinde, ve gelecek... | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
...it won't be an experiment. | ...bu bir deney olmayacak. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
Howdy, boss! | Merhaba, patron! | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |
I've got something to show you. | Sana göstereceğim bir şey var. | The Tingler-1 | 1959 | ![]() |