• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 172802

English Turkish Film Name Film Year Details
MAN: Get back here, you son of a bitch. Geri dön, seni adi herif! Gel buraya, onun bunun çocuğu. Gel buraya, onun bunun çocuğu. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
You're back. Dönmüşsün. Gelmişsin. Gelmişsin. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Did I miss Christmas? Noeli kaçırdım mı? Noel'i kaçırdım mı? Noel'i kaçırdım mı? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Yeah. And New Year's. Evet ve yeni yılı da kaçırdın. Evet. Yeni yılı da. Evet. Yeni yılı da. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Henry, you've been gone two weeks. Henry, 2 haftadır yoksun. Henry, iki haftadır ortalarda yoksun. Henry, iki haftadır ortalarda yoksun. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I couldn't get back. I tried everything. Geri dönemedim. Geri gelemedim. Her şeyi denedim. Geri gelemedim. Her şeyi denedim. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Even got drunk trying to trigger it. Tetiklesin diye sarhoş bile oldum. Faydası olur mu diye sarhoş bile oldum. Faydası olur mu diye sarhoş bile oldum. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Guess that didn't work. Sanırım işe yaramamış. Tahminen bu da işe yaramadı. Tahminen bu da işe yaramadı. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Um, I have to go. Gitmeliyim. Gitmem gerek. Gitmem gerek. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Now? I just got here. Şimdi mi? Daha yeni geldim. Hemen mi? Daha yeni geldim. Hemen mi? Daha yeni geldim. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I know, but I have a show in two weeks. Jeremy gave me a space to work in. 2 hafta içinde bir sergim var. Biliyorum ama iki hafta içinde gösterim var. Biliyorum ama iki hafta içinde sergim var. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I mean, this place is too small. I can't work here anymore. Burası çok küçük. Burası çok küçük geliyor. Artık burada çalışamıyorum. Burası çok küçük geliyor. Artık burada çalışamıyorum. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
And, Henry, my life doesn't stop because you're gone. Henry, sen gitti diye benim hayatım da durmuyor. Ve, Henry, sen gittin diye hayat devam etmiyor değil. Ve, Henry, sen gittin diye hayat devam etmiyor değil. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I never said it did. Öyle bir şey söylemedim ki. Öyle oldu demedim ki. Öyle oldu demedim ki. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Could we talk about this? Talk? Bu konu hakkına konuşabilir miyiz? Konuşmak mı? Bunu konuşabilir miyiz? Konuşmak mı? Bunu konuşabilir miyiz? Konuşmak mı? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I have been here for two weeks wanting to talk to you. 2 haftadır seninle konuşmak için buradaydım. Seninle konuşabilmek için iki haftadır buradaydım. Seninle konuşabilmek için iki haftadır buradaydım. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I mean, how bad it feels to sit here and wait for you? Burada oturup seni beklemenin ne kadar kötü hissettirdiğini mi? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
JEREMY: This is gonna be great. Have no worries. Çok güzel olacak. Hiçbir endişen olmasın. Çok güzel olacak. Hiç heyecan yapma. Çok güzel olacak. Hiç heyecan yapma. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
CLARE: All right. Thank you, sir. Peki. Sağolun, efendim. Tamam. Teşekkür ederim efendim. Tamam. Teşekkür ederim efendim. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
JEREMY: Good night. CLARE: Good night. İyi geceler. İyi geceler. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
WOMAN: Yeah, I can't believe that. MAN: Yeah. Evet, buna inanamıyorum. Evet. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
We'll never make it in time. In time for what? Sabredemeyeceğim. Ne için? Asla zamanında yapamayacağız. Neyi? Asla zamanında yapamayacağız. Neyi? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Somewhere in America, moments from now, there could be a new multimillionaire. Amerika'da şu an birisi multi milyoner olmuş olabilir. Amerika'nın bir yerlerinde şu an biri multi milyoner olmuş olabilir. Amerika'nın bir yerlerinde şu an biri multi milyoner olmuş olabilir. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Good evening, everybody. I'm Dave Long. It's Tuesday.... Herkese iyi akşamlar. Ben Dave Long. Bugün salı... The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
CLARE: You can't be in here. HENRY: We have to watch something. Henry, ne yapıyorsun? Burada olmamalıyız. Şu programı izlemeliyiz. Burada olamazsın. Bir şey izlemen gerek. Burada olamazsın. Bir şey izlemen gerek. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
CLARE: The TVs are gonna set you off. HENRY: We have to watch something. Başımıza bir şey gelecek. Şu programı izlemeliyiz. Televizyonlar ortaya çıkaracaklar. Bir şey izlemek zorundayız. Televizyonlar kaybolmanı tetikleyecek. Bir şey izlemek zorundayız. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
MAN [ON TV]: To win, all you have to do.... CLARE: What's that? O nedir? Kazanmanız için yapmanız gereken... Ne bu? Kazanmanız için yapmanız gereken... Ne bu? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
MAN [ON TV]: Good luck. İyi şanslar... İyi şanslar. İyi şanslar. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
What'd you do? Ne yaptın sen? Ne yaptın? Ne yaptın? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
MAN [ON TV]: Our first winning number is... İlk rakamımız... Kazanan ilk numaramız... Kazanan ilk numaramız... The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Seventeen. MAN [ON TV]: ...seventeen. 17. 17. On yedi. On yedi. On yedi. On yedi. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Up next: Sıradaki... Sonraki rakam: Sonraki rakam: The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Maybe a 23. MAN [ON TV]: Number 23. 23 olur mu? 23 numara. Belki de 23. 23 numara. Belki de 23. 23 numara. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Or even a 32. Veya 32. Ya da hatta 32. Ya da hatta 32. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
MAN [ON TV]: Thirty two is next. Sonraki 32. Sonraki otuz iki. Sonraki otuz iki. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Couldn't possibly be a 40. MAN [ON TV]: Followed by 40. 40 olmasının imkanı yok. Ve 40. Muhtemelen 40 olamaz. Muhtemelen 40 olamaz. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
That shouldn't be a 12. MAN [ON TV]: And our last number is... 12 olamaz. Ve son numaramız... 12 olmasa iyi olur. Ve son numaramız... 12 olmasa iyi olur. Ve son numaramız... The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
...a 12. ...12. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
So here are your winning numbers: İşte kazanan rakamar. İşte kazanan numaralar: İşte kazanan numaralar: The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Seventeen, 23, 32, 40 and 12. You just won $5 million. 17, 23, 32, 40, 12. Az önce 5 milyon dolar kazandın. 17, 23, 32, 40 ve 12. Şuan 5 milyon dolar kazandın. 17, 23, 32, 40 ve 12. Şuan 5 milyon dolar kazandın. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
It's It's cheating. Bu hile yapmak olur. Bu... Bu sahtekarlık. Bu... Bu sahtekarlık. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Okay. Let's rip it up. No. Tamam. Yırtıp atalım. Hayır. Tamam. Yırtalım gitsin. Hayır. Tamam. Yırtalım gitsin. Hayır. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Look, there are a lot of downsides to my condition, okay? Benim durumumla ilgili bir sürü dezavantaj var... Bak, benim durumumda pek çok dezavantaj var, tamam mı? Bak, benim durumumda pek çok dezavantaj var, tamam mı? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
But this is not one of them. ...fakat bu onlardan biri değil. Ama bu onlardan değil. Ama bu onlardan değil. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
REALTOR: Exquisite plasterwork in every room of the house. Tüm odalara sıvası incelikle yapılmış. Evin her odası şeffaf alçı sıvalı. Evin her odası şeffaf alçı sıvalı. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Isn't it gorgeous? Muhteşem değil mi? Göz kamaştırıcı, değil mi? Göz kamaştırıcı, değil mi? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
This is not it. Burası değil. Aradığım böyle değil. Aradığım böyle değil. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
But I like it. You'll like another one more. Ben beğendim. Ama ben beğendim. Bir sonrakini daha çok seveceksin. Ama ben beğendim. Bir sonrakini daha çok seveceksin. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Just look at the fireplace. It's got the "wow" factor. Şömineye bakın, insanı hayrete düşürüyor. Şömineye bakmak yeterli. Vay canına dediren türden. Şömineye bakmak yeterli. Vay canına dedirten türden. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
The details, the architecture, the windows. Detaylar, mimari, pencereler. Detaylar, mimarî, pencereler. Detaylar, mimarî, pencereler. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Spectacular. No. Not the one. Olağanüstü. Gösterişli. Hayır. Burası olmaz. Gösterişli. Hayır. Burası olmaz. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Uh, thank you. Teşekkürler. Teşekkür ederiz. Teşekkür ederiz. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Just look at this landscaping. Wouldn't you love to see it in the spring? Şu manzaraya bir bakın. Şu bahçeye baksana. Baharda görmek istemez miydin? Şu bahçeye bakın. Baharda görmek istemez miydiniz? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Now, it's a little smaller than the other places, but big on charm. Diğer evlerden biraz daha ufak ama çok etkileyicidir. Burası diğerlerinden biraz ufak, ama güzellikte kocaman. Burası diğerlerinden biraz ufak, ama güzellikte kocaman. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Now, the main entrance of this house is actually towards the rear... Evin ana girişi arka tarafa doğru yöneliyor... Evin ana girişi etkileyici bir... Evin ana girişi etkileyici bir... The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
...where there is a charming garden. ...büyüleyici bir bahçesi var. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
But look at these features. The fireplace. That staircase, it's so handsome. Şu detaylara bir bakın. Şömine... Ama şu donatılara bakın. Şömine. Merdiven, çok sevimli. Ama şu donatılara bakın. Şömine. Merdiven, çok sevimli. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
The wide plank flooring. Love that. ...ahşap döşeme, bayıldım. Geniş döşeme tahtaları. Seveceksiniz. Geniş döşeme tahtaları. Seveceksiniz. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
We're home. See the garage? Uh huh. İşte bizim evimiz. Garajı görüyor musun? Evimizdeyiz. Garajı görüyor musun? Evimizdeyiz. Garajı görüyor musun? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
That's your studio. Aah! Orası senin stüdyon. Orası çalışma odan. Orası çalışma odan. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
HENRY: Come on. Come on. Hadi, gel. Haydi. Haydi. Haydi. Haydi. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
CLARE: So here's the garden. İşte bahçe burada... İşte bahçe. İşte bahçe. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
And over there is my studio. CHARISSE: Oh, my. ...ve tabii ki benim stüdyom. İşte çalışma odam da orada. Aman yarabbi. İşte çalışma odam da orada. Aman yarabbi. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
GOMEZ: Things are going okay. CHARISSE: This is.... Fena değilmiş. Her şey yolunda gidiyor. Her şey yolunda gidiyor. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
CLARE: Mint? Yes. Nane? Evet. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
And black for you. GOMEZ: Mm hm. Sana siyah. Evet. Seninki sade. Seninki sade. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
How many more of these do you want? Three's good. Kaç tane daha yapalım? Üç tane yeter. Bunlardan daha ne kadar istiyorsun? Üç tane yeterli. Bunlardan daha ne kadar istiyorsun? Üç tane yeterli. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
CHARISSE: He's awake. Uyandı. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
He's kicking. Max is kicking. CLARE: Oh! Tekmeliyor. Bebek tekmeliyor. Tekmeliyor. Max tekmeliyor. Ah! Tekmeliyor. Max tekmeliyor. Ah! The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Do you know when you're gonna die? Ne zaman öleceğini biliyor musun? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
No. Bilmiyorum. Hayır. Hayır. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I've never seen you older. Daha yaşlı halini hiç görmedim. Seni daha yaşlıyken gördüm. Seni daha yaşlıyken hiç görmedim. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I've never seen you older than 40 something. 40 civarından daha yaşlı halini hiç görmedim. Seni 40 yaşından daha yaşlı hiç görmedim. Seni 40 yaşından daha yaşlı hiç görmedim. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Maybe you stop Belki de durmalısın. Belki yolculuk et... Belki yolculuk et... The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Maybe you stop traveling. Belki de zaman yolculuğunu bırakmalısın. Belki yolculuk etmeyi bitirirsin. Belki yolculuk etmeyi bitirirsin. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Somebody Somebody finds a cure. Birileri tedaviyi bulur. Birileri... Birileri tedavisini bulur. Birileri... Birileri tedavisini bulur. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
There's gotta be some kind of drug you can take. There's gotta be someone.... Kullanabileceğin bir ilaç falan olmalı. Kullanabileceğin bir ilaç olmalı. Birileri olmalı... Kullanabileceğin bir ilaç olmalı. Birileri olmalı... The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Something. Something that can help. Bir şeyler. Yardımı dokunacak bir şeyler olabilir. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
We're having a baby. Bebeğimiz olacak. Bir bebeğimiz olacak. Bir bebeğimiz olacak. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I think it's time. Bence vakti geldi. Sanırım artık zamanı geldi. Sanırım artık zamanı geldi. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
It's time you find Dr. Kendrick. Dr. Kendrick'i bulmanın vakti geldi. Doktor Kendrick'i bulmanın zamanı. Doktor Kendrick'i bulmanın zamanı. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
How did you say you found me? Beni nasıl bulduğunuzu söylemiştiniz? Beni bulduğunuzu nasıl söylediniz? Beni bulduğunuzu nasıl söylediniz? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
When I'm older... Yaşlandığımda... Daha yaşlıyken... Daha yaşlıyken... The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
...I travel back in time to see my wife when she's a little girl. ...karımın küçük bir kız olduğu zamana yolculuk yaptım. ...karım henüz küçükken zamanda yolculuk yapıp onu ziyarete gidiyorum. ...karım henüz küçükken zamanda yolculuk yapıp onu ziyarete gidiyorum. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
She says I mentioned a Dr. Kendrick. Dr. Kendrick isminden bahsettiğimi söylüyor. Bana Doktor Kendrick'den bahsettiğimi söylüyor. Bana Doktor Kendrick'den bahsettiğimi söylüyor. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I found three in the Chicago area: one an ENT, one a podiatrist, so.... Şikago bölgesinde 3 kişi buldum. Chicago'da üç kişi buldum: Chicago'da üç kişi buldum: The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I'm a geneticist. Ben genetikçiyim. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
And I have a genetic anomaly. Ve benim de genetik anormalliğim var. Bende de genetik anomali mevcut. Bende de genetik anomali mevcut. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
It's called Chrono Impairment. Zaman Bozukluğu deniyor. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
That's a term you came up with, apparently. That's what she says. Bu sizin bulduğunuz bir isim. Belli ki bu sizin ortaya atmış olduğunuz bir terim. Belli ki bu sizin ortaya atmış olduğunuz bir terim. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Of course, now I've mentioned it, you will call it that... Tabii ki sizden bahsediyorum. Bu ismi siz verdiniz... Tabi, şimdi ben bahsetmiş oldum, siz de adını böyle koyacaksınız,... Tabi, şimdi ben bahsetmiş oldum, siz de adını böyle koyacaksınız,... The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
...and it'll be hard to tell which came first. ...ama hangisinin önce olduğunu söylemek zor tabii. ...ama hangisi önce olacak, söylemesi güç. ...ama hangisi önce olacak, söylemesi güç. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
You see, that's the thing about time travel. Görüyorsun, işte bu zaman yolculuğunun marifeti. Görüyorsunuz, zamanda yolculuk meselesi bu işte. Görüyorsunuz, zamanda yolculuk meselesi bu işte. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Did my students put you up to this? Because, man, you are good. Seni buraya öğrencilerim mi yolladı? Sizi bana öğrencilerim mi ayarttı? Çünkü, dostum, rolünü iyi yaptın. Sizi bana öğrencilerim mi ayarttı? Çünkü, dostum, rolünü iyi yaptın. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Oh, God. Tanrım. Ah, Tanrım. Ah, Tanrım. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
You got me. Beni kandırdın. Beni kekledin. Beni kekledin. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I knew this would be a waste of my time. Zaman kaybı olacağını biliyordum. Bunun zaman kaybı olacağını biliyordum. Bunun zaman kaybı olacağını biliyordum. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Wait a minute. Uh, wait. Here. Henry, wait. Dur bir dakika. Bekle. Bir dakika. Bekle. Henry. Henry, bekle. Bir dakika. Bekle. Henry. Henry, bekle. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I lost the baby. Bebeği düşürdüm. Bebeği kaybettim. Bebeği kaybettim. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Kendrick. Kendrick. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 172797
  • 172798
  • 172799
  • 172800
  • 172801
  • 172802
  • 172803
  • 172804
  • 172805
  • 172806
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact