Search
English Turkish Sentence Translations Page 172806
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
You're 9? And your mom still leaves clothes? | 9 mu? Annen hala giysi mi bırakıyor? Dokuz mu? Annen hâlâ elbise bırakıyor mu? Dokuz mu? Annen hâlâ elbise bırakıyor mu? | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
She says you never know. | Hiç belli olmaz diyor. Hiç bilmeyeceğini söylüyor. Hiç bilmeyeceğini söylüyor. | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
You remember Max and Rosa, don't you? Gomez's kids. | Max ve Rosa'yı hatırlıyorsun, değil mi? Gomez'in oğulları. Max ve Rosa'yı hatırlıyorsun, değil mi? Gomez'in çocukları. Max ve Rosa'yı hatırlıyorsun, değil mi? Gomez'in çocukları. | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
HENRY: They're so grown up. | Çok büyümüşler. Kocaman olmuşlar. Kocaman olmuşlar. | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
Run back to the house, you guys. Tell Mom he's here. Tell her to come. | Eve koşun, çocuklar. Babamın geldiğini, buraya gelmesini söyleyin. Eve dönün çocuklar. Anneme burada olduğunu söyleyin. Gelsin. Eve dönün çocuklar. Anneme burada olduğunu söyleyin. Gelsin. | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
Let's go. | Hadi, gidelim. Gidelim. Gidelim. | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
ROSA: Wait up. | Beni bekle. Beklesene. Beklesene. | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
Tell me the story of how you and Mama met. | Annem nasıl tanıştığınızın hikayesini anlatsana. Annemle nasıl tanıştığınızı anlat. Annemle nasıl tanıştığınızı anlat. | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
Doesn't she tell you? She does, but not like you do. | Annen anlatmıyor mu? Sana anlatmıyor mu? Anlatıyor ama senin gibi değil. Sana anlatmıyor mu? Anlatıyor ama senin gibi değil. | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
Well, it was right here in this meadow. | Tam bu çayırlıktaydık. Tam bu çayırlıkta başlamıştı. Tam bu çayırlıkta başlamıştı. | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
And one fine day... | Güzel bir günde... Çok güzel bir gündü... Çok güzel bir gündü... | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
...your mom, who's just a tiny little thing... | ...annen, keşfetmek isteyen... ...annen, ne olduğunu anlamak için koşturan minicik bir kızdı,... ...annen; ne olduğunu anlamak için koşturan minicik bir kız,... | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
...goes out to the clearing, and there's a man there. | ...ufacık bir şeydi. ...ve orada bir adam vardı. ...ve orada bir adam vardı. | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
With no clothes. Not a stitch on him. | Kıyafeti olmayan biri. Üzerinde bir ilmik bile olmayan biri. Kıyafeti olmayan biri mi? Üstünde hiç giyecek yok. Kıyafeti olmayan biri mi? Tek bir ilmek bile. | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
After she gives him a blanket she happens to be carrying... | Ona battaniye getirdikten sonra annen ne olduğunu merak ettiği için... Elindeki örtüyü ona vermeye giderken... Elindeki örtüyü ona vermeye giderken... | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
...he explains to her that he's a time traveler. | ...ona zaman yolcusu olduğunu açıklamış. ...adam da ona bir zaman yolcusu olduğunu açıklamaya çalışır. ...adam da ona bir zaman yolcusu olduğunu açıklamaya çalışır. | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
Now, for some reason I'll never understand... | Hiç anlayamadığım bir sebepten dolayı... Benim hiç anlayamayacağım bir şey ki bu,... Benim hiç anlayamayacağım bir şey ki bu,... | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
...she believes him. | ...ona inanmış ...kız ona inanmış. ...kız ona inanmış. | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
I'm going. No, Daddy. Sing. | Gidiyorum. Hayır, Baba. Şarkı söyle. Ben gidiyorum. Hayır baba. Şarkı söyle. Ben gidiyorum. Hayır baba. Şarkı söyle. | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
I can't sing. | Ben şarkı söyleyemem. Söyleyemem. Şarkı söyleyemem. | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
Where are you from? I'm 39. | Hangi zamandan geliyorsun? 39 yaşındayım. Hangi yaştasın? Otuz dokuz. Hangi yaştasın? Otuz dokuz. | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
Alba's just a baby. We're in the house. We're happy. | Alba daha bir bebek, evimizde ve mutluyuz. Alba şuan bir bebek. Evimizdeyiz. Mutluyuz. Alba şuan bir bebek. Evimizdeyiz. Mutluyuz. | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
Why didn't you tell me you were coming? I would've been here waiting. | Geleceğini neden söylemedin, seni burada beklerdim. Geleceğini neden söylemedin? Burada bekleyebilirdim. Geleceğini neden söylemedin? Burada bekleyebilirdim. | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
I didn't want you to wait. | Beklemeni istemiyordum. Bekletmek istemedim. Bekletmek istemedim. | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
I don't want you to spend your life waiting. | Hayatını bekleyerek geçirmeni istemiyorum. Hayatını beklemekle geçirmeni istemem. Hayatını beklemekle geçirmeni istemem. | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
ALBA: Sometimes I think he's in the trees... | Bazen ağaçların arasında olduğunu... Bazen ağaçların arasında olduğunu,... Bazen ağaçların arasında olduğunu,... | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
...deciding when to come out and surprise me. | ...ortaya çıkıp bana sürpriz yapmayı beklediğini düşünüyorum. ...ne zaman gelip beni şaşırtmaya karar vereceğini düşünüyorum. ...ne zaman gelip beni şaşırtmaya karar vereceğini düşünüyorum. | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
CLARE: I used to think that when I was a little girl. | Küçükken ben de öyle düşünürdüm. Küçük bir kızken hep böyle düşünürdüm. Küçük bir kızken hep böyle düşünürdüm. | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
That he was always here, even when he wasn't. | Daima buralarda, hatta olmadığı zamanlarda bile. Hep buralarda olduğunu, hatta olmadığı zamanlarda bile. Hep buralarda olduğunu, hatta olmadığı zamanlarda bile. | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
ALBA: I guess he is, isn't he? | Sanırım öyle, değil mi? Sanırım buralardadır, değil mi? Sanırım buralardadır, değil mi? | The Time Traveler's Wife-1 | 2009 | ![]() |
That was fine, Henry. | Gayet iyiydin, Henry. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
I can't sing like you. | Senin gibi söyleyemiyorum. Senin gibi söyleyemiyorum ama. Senin gibi söyleyemiyorum ama. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Dad was joking. | Baban şaka yapıyordu. Sesini seviyorum. İkimiz de senin sesini seviyoruz. Şaka yapmış. Şaka yapmış. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
" for the third time and said: | ...üçüncü kez oldu ve dedi ki: | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Help that little boy! | Küçük çocuğa yardım edin! Şu küçük çocuğa yardım edin! Şu küçük çocuğa yardım edin! | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Anything else? No, thank you. | Başka bir şey? Hayır, sağol. Başka bir şey? Hayır, sağ olun. Başka bir şey? Hayır, sağ olun. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Good morning, Chicago. ChiTown radio time is 8 a.m. | Günaydın, Şikago. ChiTown radyosu, saat 8:00. Günaydın, Chicago. ChiTown radyosu saat 8'i gösteriyor. Günaydın, Chicago. ChiTown radyosu saat 8'i gösteriyor. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
So Beau Thai, 7. Mm hm. | Beau Thai, 7:00? Tamam. Yani Beau Thai, 7'de. Yani Beau Thai, 7'de. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Hey. Oh, man. | Hey. Hay aksi. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
You'll see. Shut up. | Göreceksiniz. Kes sesini. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Dispatch, Unit 11. Go ahead, 11. | Memur, birim 11. Devam et, 11 Burası E 11 birimi. Devam et, 11. Burası E 11 birimi. Devam et, 11. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
would you like another glass? Sure. Thank you. | Bir bardak şarap daha ister misiniz? Tabii, teşekkürler. Biraz daha şarap ister miydiniz? Elbette. Teşekkürler. Biraz daha şarap ister miydiniz? Elbette. Teşekkürler. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Is this really necessary? Yeah. Count to 1000. | Bu gerçekten gerekli mi? Evet, bine kadar say. Bu gerçekten de gerekli mi? Evet. Bine kadar say. Bu gerçekten de gerekli mi? Evet. Bine kadar say. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Tell me again. | Tekrar anlat. Bir daha söyle. Bir daha söyle. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Greetings, Earthling. | Merhaba, Dünyalı! Merhaba dünyalı. Merhaba dünyalı. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Ow! Clare, I'm not gonna hurt you. Just please don't throw anything at me. | Claire, seni incitmeyeceğim. Ah! Clare, seni incitmeyeceğim. Lütfen bir şeyler fırlatıp durma. Ah! Clare, seni incitmeyeceğim. Lütfen bir şeyler fırlatıp durma. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Can you just hand me the blanket? | Bana bir battaniye getirebilir misin? Önce örtüyü alabilir miyim? Önce örtüyü alabilir miyim? | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
No, no, no. Don't call your mom, please. | Hayır, hayır, hayır! Anneni çağırma, lütfen. Hayır, hayır. Lütfen anneni çağırma. Hayır, hayır. Lütfen anneni çağırma. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
I just can't get used to this. | Henüz bu duruma alışamadım. Bu duruma alışamıyorum. Bu duruma alışamıyorum. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Oh, it'll happen, believe me. | Gerçekleşecek, inan bana. Bu olacak, inan bana. Bu olacak, inan bana. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
But you get to see people from the past. | Ama geçmişten insanlar görüyorsun. Ama geçmişteki insanlarla buluşuyorsundur. Ama geçmişteki insanlarla buluşuyorsundur. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
It's nice. Hey. And this is Charisse, my roommate. | Ev arkadaşım Charisse ile tanış. Çok hoş. Hey. Bu bayan da Charisse, oda arkadaşım. Çok hoş. Hey. Bu bayan da Charisse, oda arkadaşım. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Hi. My best friend. | Selam. En iyi arkadaşım. Selam. En yakın arkadaşım. Selam. En yakın arkadaşım. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Please ignore Gomez. | Siz Gomez'i boşverin. Gomez'e aldırma lütfen. Gomez'e aldırma lütfen. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Where's the pan? How do I know? | Tava nerede? Ne bileyim? | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
You can help. I don't even live here. | Yardım edebilirsin. Burada yaşamıyorum bile. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
You First, I'm a man. | Sen... Öncelikle, ben erkeğim. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
You were there all night. | Gece boyu oradaydın. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Come on, kick his ass. Guys, check this out. | Hadi, parçala şunu! Hadi, canına oku. Çocuklar, şuna bakın. Hadi, canına oku. Çocuklar, şuna bakın. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Come on, he's a fag. Kick his ass. Oh, no. | Hadi, parçala şu ibne herifi! Hadi, götün biri. Canına oku. Ah, olamaz. Hadi, götün biri. Canına oku. Ah, olamaz. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
What are you doing now? Picking a lock. | Ne yapıyorsun? Kapıyı açıyorum. Şimdi ne yapıyorsun? Kilit açıyorum. Şimdi ne yapıyorsun? Kilit açıyorum. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Huh? Close the door. | Kapıyı kapat. Ha? Kapıyı kapat. Ha? Kapıyı kapat. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Whoa, hey, I'm reassured. | Güvenim tazelendi. Vay be. Nasıl da güvendim. Vay be. Nasıl da güvendim. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
That guy stole my wallet. My wallet! | Şu adam cüzdanımı çaldı! Cüzdanımı çaldı! Şu adam cüzdanımı çaldı. Cüzdanımı! Şu adam cüzdanımı çaldı. Cüzdanımı! | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Hello? | Kimse yok mu? Kimse var mı? Kimse var mı? | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
That's not gonna help. | O sana yardımcı olmaz. Onun faydası olmaz. Onun faydası olmaz. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
You ever handled a gun before? Not exactly. I | Daha önce hiç silah kullandın mı? Hayır, kullanmadım. Hiç elin silah tuttu mu? Pek sayılmaz. Eskiden... Hiç elin silah tuttu mu? Pek sayılmaz. Eskiden... | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
You are in for a treat, my friend. | Ziyafete hoşgeldin, dsotum. İşin iş, arkadaşım. İşin iş, arkadaşım. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Philip. Pull. | Philip. Fırlat. Philip. Ateş. Philip. Ateş. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Philip, they're here. | Phillip, geldiler. Philip, geldiler. Philip, geldiler. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Take your bags? I've got it. Thank you. | Çantalarını aldın mı? Aldım. Teşekkür ederim. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Give us a second. I gotta take a Vallum. | Bir saniye, sakinleştirici almam lazım. Biraz izin verin. Sakinleştirici atmalıyım. Biraz izin verin. Sakinleştirici atmalıyım. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Let me get this for you, ladies. Thank you. | Size bunu vermeme izin verin. Teşekkürler. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Are you guys nearly ready? Yeah. Yeah, we're good. We're fine. | Beyler, hazır mısınız? Evet, iyiyiz. Hazır mısınız artık? Evet. Evet, iyiyiz. Gayet iyi. Hazır mısınız artık? Evet. Evet, iyiyiz. Gayet iyi. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
What year are you from? | Hangi yıldan geliyorsun? Dedem gibi olmuşsun. Hangi yıldan geldin? Hangi yıldan geldin? | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
He's got gray hair. | Saçları gri. Saçları ağarık. Saçları ağarık. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
What the hell? | Bu saçın hali ne? Berbat saçının hâli ne? Berbat saçının hâli ne? | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Don't swear. We're getting married. | Ağzını bozma, evleniyorsun. Ağzını bozma. Evleniyoruz. Ağzını bozma. Evleniyoruz. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
I wonder if I'm a bigamist. | Çift eşli olmanın nasıl bir şey olduğunu merak ederdim. İki kocam mı var merak ediyorum. İki kocam mı var merak ediyorum. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Did you ever think about time? | Hiç zaman hakkında düşündün mü? Zaman hakkında hiç düşündün mü? Zaman hakkında hiç düşündün mü? | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Come on, let's do this. | Hadi, şu işi yapalım. Hadi, yapalım şunu. Hadi, yapalım şunu. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Get him, Charlie. | Yakala şunu, Charlie. Bul onu, Charlie. Bul onu, Charlie. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Get back here, you son of a bitch. | Geri dön, seni adi herif! Gel buraya, onun bunun çocuğu. Gel buraya, onun bunun çocuğu. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
This is gonna be great. Have no worries. | Çok güzel olacak. Hiçbir endişen olmasın. Çok güzel olacak. Hiç heyecan yapma. Çok güzel olacak. Hiç heyecan yapma. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
All right. Thank you, sir. | Peki. Sağolun, efendim. Tamam. Teşekkür ederim efendim. Tamam. Teşekkür ederim efendim. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Yeah, I can't believe that. Yeah. | Evet, buna inanamıyorum. Evet. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
You can't be in here. We have to watch something. | Henry, ne yapıyorsun? Burada olmamalıyız. Şu programı izlemeliyiz. Burada olamazsın. Bir şey izlemen gerek. Burada olamazsın. Bir şey izlemen gerek. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
The TVs are gonna set you off. We have to watch something. | Başımıza bir şey gelecek. Şu programı izlemeliyiz. Televizyonlar ortaya çıkaracaklar. Bir şey izlemek zorundayız. Televizyonlar kaybolmanı tetikleyecek. Bir şey izlemek zorundayız. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
To win, all you have to do.... What's that? | O nedir? Kazanmanız için yapmanız gereken... Ne bu? Kazanmanız için yapmanız gereken... Ne bu? | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Good luck. | İyi şanslar... İyi şanslar. İyi şanslar. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Our first winning number is... | İlk rakamımız... Kazanan ilk numaramız... Kazanan ilk numaramız... | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Seventeen. ...seventeen. | 17. 17. On yedi. On yedi. On yedi. On yedi. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Maybe a 23. Number 23. | 23 olur mu? 23 numara. Belki de 23. 23 numara. Belki de 23. 23 numara. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Thirty two is next. | Sonraki 32. Sonraki otuz iki. Sonraki otuz iki. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Couldn't possibly be a 40. Followed by 40. | 40 olmasının imkanı yok. Ve 40. Muhtemelen 40 olamaz. Muhtemelen 40 olamaz. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
That shouldn't be a 12. And our last number is... | 12 olamaz. Ve son numaramız... 12 olmasa iyi olur. Ve son numaramız... 12 olmasa iyi olur. Ve son numaramız... | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Exquisite plasterwork in every room of the house. | Tüm odalara sıvası incelikle yapılmış. Evin her odası şeffaf alçı sıvalı. Evin her odası şeffaf alçı sıvalı. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
Come on. Come on. | Hadi, gel. Haydi. Haydi. Haydi. Haydi. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
So here's the garden. | İşte bahçe burada... İşte bahçe. İşte bahçe. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |
And over there is my studio. Oh, my. | ...ve tabii ki benim stüdyom. İşte çalışma odam da orada. Aman yarabbi. İşte çalışma odam da orada. Aman yarabbi. | The Time Traveler's Wife-2 | 2009 | ![]() |