Search
English Turkish Sentence Translations Page 172440
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
about college and swimming. | ...konusunda Michael’a yalan soyledin. ...konusunda Michael’a yalan söyledin. ...konusunda Michael’a yalan söyledin. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
And now it's got me wondering | Ve bu beni endiselendiriyor. Ve bu beni endişelendiriyor. Acaba başka ne hakkında... Ve bu beni endişelendiriyor. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
just, you know, what else you might've lied about. | Baska konularda yalan soylemis olabilir misin? Başka konularda yalan söylemiş olabilir misin? ...yalan söylemiş olabilirsin diye merak ediyorum. Başka konularda yalan söylemiş olabilir misin? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Hey, look, I told Michael that I would do some checking on you | Bak, Michael'a seni kontrol etmesi icin uyardim... Bak, Michael'a seni kontrol etmesi için uyardım... Bak, seni biraz araştıracağımı Michael'a söyledim... Bak, Michael'a seni kontrol etmesi için uyardım... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
and, to be honest, I'd like some answers. | ...simdi durust ol ve bana cevap ver. ...şimdi dürüst ol ve bana cevap ver. ...ve açıkçası bazı cevaplar duymak istiyorum. ...şimdi dürüst ol ve bana cevap ver. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Hey. You hear me? | Hey, beni duyuyor musun? Hey. Beni duyuyor musun? Hey, beni duyuyor musun? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
What? I heard something. | Ne oldu? Bir sey duydum. Ne oldu? Bir ses duydum. Ne oldu? Bir ses duydum. Ne oldu? Bir şey duydum. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
What was it? | Neymis? Neymiş? Neymiş? Neymiş? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I don't know. It's nothing. | Bilmiyorum, hicbir sey. Bilmiyorum, hiçbir şey. Bilmem. Hiçbir şey. Bilmiyorum, hiçbir şey. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I don't understand. I'm kind of confused, because... | Anlam veremiyorum. Aklim biraz karisik, cunku... Anlam veremiyorum. Aklım biraz karışık, çünkü... Anlamıyorum. Biraz kafam karıştı, çünkü... Anlam veremiyorum. Aklım biraz karışık, çünkü... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
About? | Hangi konuda? Çünkü? Hangi konuda? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Well, the feedback from the buyers was great. | Musterilerden gelen geri bildirim gayet olumluydu. Müşterilerden gelen geri bildirim gayet olumluydu. Evi alanlardan geri dönüş mükemmeldi. Müşterilerden gelen geri bildirim gayet olumluydu. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
He just felt that it wasn't what he thought it was gonna be. | oyle olmadigini saniyor. Bu isi yapamayacagini dusunuyor. Öyle olmadığını sanıyor. Bu işi yapamayacağını düşünüyor. Düşündüğü gibi bir iş olmadığı kanaatine varmış. Öyle olmadığını sanıyor. Bu işi yapamayacağını düşünüyor. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
You're okay with him on the road? | Seyahate cikacak misiniz? Seyahate çıkacak mısınız? Sürekli seyahat etmesinden memnun musun? Seyahate çıkacak mısınız? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
He's gonna try to find something where he doesn't have to travel that much. | Uzun yola cikmayi gerektirmeyecek bir seyahat turu bulmaya calisiyor. Uzun yola çıkmayı gerektirmeyecek bir seyahat türü bulmaya çalışıyor. Fazla seyahat etmeyeceği bir şey arama çabasında. Uzun yola çıkmayı gerektirmeyecek bir seyahat türü bulmaya çalışıyor. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
And I just want him to be happy. If he's happy, I'm happy. | Sadece onun mutlu olmasini istiyorum. O mutluysa, ben de mutluyum. Sadece onun mutlu olmasını istiyorum. O mutluysa, ben de mutluyum. Sadece o mutlu olsun istiyorum. O mutlu olursa, ben de mutlu olurum. Sadece onun mutlu olmasını istiyorum. O mutluysa, ben de mutluyum. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
There you go. I just want to get his bags. | Al bakalim. Sadece onun cantalarini alacagim. Al bakalım. Sadece onun çantalarını alacağım. Al. Eşyalarını alacağım. Al bakalım. Sadece onun çantalarını alacağım. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Pop the trunk? You got it. | Bagaji acar misin? Tamamdir. Bagajı açıkmı? Alabilirsin. Bagajı aç. Tamamdır. Bagajı açar mısın? Tamamdır. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
This is Jay Harding, Leave a message, | Ben Jay Harding. Lutfen mesajinizi birakin. Ben Jay Harding. Lütfen mesajınızı bırakın. Jay Harding. Mesajınızı bırakın. Ben Jay Harding. Lütfen mesajınızı bırakın. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Hey, Dad. It's me. | Merhaba baba, benim. Merhaba baba. Benim. Merhaba baba, benim. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Where are you? Call me. Bye. | Neredesin? Ara beni. Hosca kal. Neredesin? Ara beni. Hoşça kal. Nerede kaldın? Beni ara. Görüşürüz. Neredesin? Ara beni. Hoşça kal. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
David! | David. David! David. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, what do you need, Michael? | Evet, ne istiyorsun Michael? Evet, ne oldu, Michael? Evet, ne istiyorsun Michael? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Nothing. | Hic. Hiç. Hiç. Hiç. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
You know when you asked me at Michael's party | Michael’in partisinde bana, her seye... Michael’ın partisinde bana, ''Yaptığım şey... Hani Michael için verdiğimiz partide... Michael’ın partisinde bana, her şeye... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
if I thought you were rushing into things? | ...baliklama atliyor muyum, diye sormustun ya? ...çok mu çılgınca'' diye sormuştun ya? ...acele edip etmediğin konusunda fikrimi sormuştun ya? ...balıklama atlıyor muyum, diye sormuştun ya? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I'm thinking now that maybe you are. | simdi oyle yaptigini dusunuyorum. Şimdi öyle olduğunu düşünüyorum. Şimdi düşünüyorum da, galiba ediyorsun. Şimdi öyle yaptığını düşünüyorum. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I mean, how much do you really know about David? | Yani, David'i gercekte ne kadar taniyorsun? Yani, David'i gerçekte ne kadar tanıyorsun? Yani, David'i ne kadar tanıyorsun ki? Yani, David'i gerçekte ne kadar tanıyorsun? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
The same day that I ask him for details about his past, he just up and quits. | Ayni gun ozgecmisiyle ilgili bilgileri istedim ama bundan surekli kaciyor. Aynı gün özgeçmişiyle ilgili bilgileri istedim ama bundan sürekli kaçıyor. Geçmişi hakkında sorular sorduğum gün, çıktı istifa etti. Aynı gün özgeçmişiyle ilgili bilgileri istedim ama bundan sürekli kaçıyor. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
You don't find that strange? No, I don't. | Bu sana garip gelmiyor mu? Hayir gelmiyor. Bu sana garip gelmiyor mu? Hayır gelmiyor. Sen tuhaf bulmuyor musun? Hayır, bulmuyorum. Bu sana garip gelmiyor mu? Hayır gelmiyor. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
You know what I want to do? I want to go to Vegas | Ne istiyorum biliyor musun? Vegas'a gidip... Ne yapmak istiyorum biliyor musunuz? Vegas'a gidip... Ne istiyorum biliyor musun? Vegas'a gidip... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
and have one of those 10 minute weddings. Nice. | ...10 dakika icinde onunla evlenmek istiyorum. ...10 dakika içinde onunla evlenmek istiyorum. ...10 dakika da düğünü halletmek. Hoş. ...10 dakika içinde onunla evlenmek istiyorum. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
David wants to have a church wedding. | David, kilise dugunu istiyor. David, kilise düğünü istiyor. David bir kilise düğünü istiyor. David, kilise düğünü istiyor. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
That's great. What church? I mean, do you even know what religion he is? | Bu harika. Hangi kilise? Yani hangi mezhebe inandigini biliyor musun? Bu harika. Hangi kilise? Yani hangi mezhebe inandığını biliyor musun? Ne güzel. Hangi kilise? Yani, hangi mezhebe mensup olduğunu biliyor musun ki? Bu harika. Hangi kilise? Yani hangi mezhebe inandığını biliyor musun? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I don't care what goddamn religion he is. | Hangi mezhebe inandigi umurumda degil. Hangi mezhebe inandığı umurumda değil. Hangi mezhepten olduğu umurumda bile değil. Hangi mezhebe inandığı umurumda değil. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Okay, you're starting to sound just like Jay. | Pekala, Jay gibi konusmaya basladin. Pekala, Jay gibi konuşmaya başladın. Sen de aynı Jay gibi konuşuyorsun. Pekala, Jay gibi konuşmaya başladın. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
He's accused me of not knowing anything about David. You know what I do know? | Beni, David'i tanimamakla sucluyor. su an ne yapiyorum biliyor musun? Beni, David'i tanımamakla suçluyor. Şu an ne yapıyorum biliyor musun? O da beni David hakkında hiçbir şey bilmemekle suçladı. Beni, David'i tanımamakla suçluyor. Şu an ne yapıyorum biliyor musun? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
David has been good to me. | David'le cok iyi geciniyoruz. David'le çok iyi geçiniyoruz. David bana karşı çok iyi. Çocuklara karşı çok iyi. Onu seviyorlar. David'le çok iyi geçiniyoruz. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
He's good to the kids. They love him. | cocuklarla arasi iyi. Onu cok seviyorlar. Çocuklarla arası iyi. Onu çok seviyorlar. Çocuklarla arası iyi. Onu çok seviyorlar. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
He's made my life worth living again. I mean, l... | Hayatimi tekrar yasanir hale getirdi. Demek istedigim, ben... Hayatımı tekrar yaşanır hale getirdi. Demek istediğim, ben... Hayatımı tekrar yaşamaya değer kıldı. Demek istediğim... Hayatımı tekrar yaşanır hale getirdi. Demek istediğim, ben... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
For the first time in a long time, | Uzun zamandir, ilk defa... Uzun zamandır, ilk defa... Uzun bir zaman sonra ilk defa geleceğe gülümseyerek bakıyorum. Uzun zamandır, ilk defa... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I'm looking forward to the future with a smile. | ...bana huzur verecek bir gulumsemeyi aradim. ...bana huzur verecek bir gülümsemeyi aradım. ...bana huzur verecek bir gülümsemeyi aradım. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I just wish everybody would be happy for me. Is that too much to ask? | Sadece herkesin benim adima mutlu olmasini istiyorum. cok mu sey istiyorum? Sadece herkesin benim adıma mutlu olmasını istiyorum. Çok mu şey istiyorum? Herkesin benim için mutlu olmasını istiyorum. Çok şey mi istiyorum? Sadece herkesin benim adıma mutlu olmasını istiyorum. Çok mu şey istiyorum? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
No, it's not. | Hayir, degil. Hayır, değil. Hayır, hiç değil. Hayır, değil. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Personally, I'm with you. Hey, I'd have my teeth cleaned in Vegas if I could. | sahsen ben arkandayim. Bak... Şahsen ben arkandayım. Bak... Şahsen ben senin tarafındayım. Yapabilsem Vegas'ta ağız bakımı yaptırırdım. Şahsen ben arkandayım. Bak... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Right? | Hakli miyim? Haklı mıyım? Tamam mı? Haklı mıyım? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Go! Go! Go! Watch it! Wow! I just missed that car. | Bas, bas, bas. Dikkat et. Arabayi solladim. Bas, bas, bas. Dikkat et. Arabayı solladım. Bas! Bas! Bas! Dikkat et! Vay! Arabayı ıskaladım. Bas, bas, bas. Dikkat et. Arabayı solladım. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Hey, guys. Hey. | Selam cocuklar. Merhaba. Selam çocuklar. Merhaba. Merhaba çocuklar. Merhaba. Selam çocuklar. Merhaba. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Hey, Mom. How'd it go with Jackie and Leah? | Merhaba anne. Jackie ve Leah'le gorusmen nasil gecti? Merhaba anne. Jackie ve Leah'le görüşmen nasıl geçti? Merhaba, anne. Jackie ve Leah'la nasıl gitti? Merhaba anne. Jackie ve Leah'le görüşmen nasıl geçti? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
We decided we should go to Vegas. | Vegas'a gitmeye karar verdik. Vegas'a gitmemiz gerektiğinde uzlaştık. Vegas'a gitmeye karar verdik. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I'll be right back. Where's Michael? | Hemen donerim. Michael nerede? Hemen dönerim. Michael nerede? Hemen geliyorum. Michael nerede? Hemen dönerim. Michael nerede? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
He's in his room. | Odasinda. Odasında. Odasında. Odasında. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I think he's a little upset that his father never showed. | Sanirim babasi gelmedigi icin biraz uzgun. Sanırım babası gelmediği için biraz üzgün. Babasının gelmemesine çok bozuldu sanırım. Sanırım babası gelmediği için biraz üzgün. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
That is so typical of Jay. | Jay'in tipik hareketlerinden biri. Tipik Jay hareketi. Jay'in tipik hareketlerinden biri. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Honey? Yeah. | Tatlim? Evet. Tatlım? Evet. Tatlım. Evet. Tatlım? Evet. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I have a confession to make. | Sana bir itirafta bulunacagim. Sana bir itirafta bulunacağım. Sana bir itirafta bulunmak istiyorum. Sana bir itirafta bulunacağım. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I accidentally broke the crystal vase that was in the living room. | Burada dolanirken, buradaki vazoyu kazara kirdim. Burada dolanırken, buradaki vazoyu kazara kırdım. Kazara oturma odasındaki vazoyu kırdım. Burada dolanırken, buradaki vazoyu kazara kırdım. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
That's okay. | onemli degil. Önemli değil. Sorun değil. Önemli değil. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
It was a wedding gift from Jay's sister. I never liked it anyway. | Jay'in kiz kardesinin dugun hediyesiydi. Zaten hic sevmemistim. Jay'in kız kardeşinin düğün hediyesiydi. Zaten hiç sevmemiştim. Jay'in kardeşi düğün hediyesi olarak vermişti. Zaten hiç sevmemiştim. Jay'in kız kardeşinin düğün hediyesiydi. Zaten hiç sevmemiştim. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
You didn't? | oyle mi? Öyle mi? Öyle mi? Öyle mi? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Or her. Then I don't feel so bad. | Kardesini de. O zaman uzulmedim. Kardeşini de. O zaman üzülmedim. Kardeşinden de olabilir. Öyleyse kendimi kötü hissetmiyorum. Kardeşini de. O zaman üzülmedim. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
You don't think it's a little weird | Sence biraz tuhaf degil mi? Sence biraz tuhaf değil mi? Sana da hiç tuhaf gelmiyor mu? Sence biraz tuhaf değil mi? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
that I ask for some background information, and suddenly, | Onun ozgecmisi istiyorum... Onun özgeçmişi istiyorum... Geçmişi hakkında birkaç soru soruyorum, hop, aniden... Onun özgeçmişi istiyorum... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
he doesn't want to sell real estate anymore? | ...ve emlakcilik isini yapmaktan vazgeciyor. ...ve emlakçılık işini yapmaktan vazgeçiyor. ...artık gayrimenkul satışı yapmak istemiyor. ...ve emlakçılık işini yapmaktan vazgeçiyor. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Not necessarily. | Buna gerek yok. Gereksiz bir kaygı. Buna gerek yok. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I like David. He's a gentleman. | David'i seviyorum. cok beyefendi bir adam. David'i seviyorum. Çok beyefendi bir adam. David'i sevdim. Beyefendi biri. David'i seviyorum. Çok beyefendi bir adam. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
He always picks up the tab. Jay was so cheap. | Her zaman paltomu askiya asiyor. Jay cok ucuz biriydi. Her zaman paltomu askıya asıyor. Jay çok ucuz biriydi. Her zaman hesabı ödüyor. Jay çok cimriydi. Her zaman paltomu askıya asıyor. Jay çok ucuz biriydi. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Do you know what I do think is weird, though? He always pays in cash. | En cok tuhaf buldugum sey ne biliyor musun? Her zaman nakit kullaniyor. En çok tuhaf bulduğum şey ne biliyor musun? Her zaman nakit kullanıyor. Bana asıl tuhaf gelen ne biliyor musun? Her zaman nakit ödüyor olması. En çok tuhaf bulduğum şey ne biliyor musun? Her zaman nakit kullanıyor. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Who doesn't want the miles? | Gerci kimin umurunda? Gerçi kimin umurunda? Kim kredi kart bonusu toplamayı istemez ki? Gerçi kimin umurunda? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
You know, I never thought I would ever say this, | Biliyor musun, bunu soyleyecegim hic aklima gelmezdi ama... Biliyor musun, bunu söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama... Bunu söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama... Biliyor musun, bunu söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
but I think I'm gonna give Jay a call. | ...sanirim ben Jay'i arayacagim. ...sanırım ben Jay'i arayacağım. ...sanırım Jay'i bir arayacağım. ...sanırım ben Jay'i arayacağım. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I mean, if he's not buying this either, then maybe it's worth checking into. | Yani kredi karti kullanmadigina gore arastirmaya deger. Yani kredi kartı kullanmadığına göre araştırmaya değer. Yani buna da gelmiyorsa, belki bir araştırmaya değer. Yani kredi kartı kullanmadığına göre araştırmaya değer. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Hey. He didn't show up? | Merhaba. Daha gelmedi mi? Hey. Gelmedi mi? Merhaba. Daha gelmedi mi? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I'm so sorry. | cok uzgunum. Çok üzgünüm. Üzgünüm. Çok üzgünüm. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
That's okay. No, it's not okay. | onemli degil. Hayir, onemli. Önemli değil. Hayır, önemli. Önemli değil. Hayır, önemli. Önemli değil. Hayır, önemli. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
He's never been there for you like a father should be. | Bir baba olarak yaninda hic olmadi. Bir baba olarak yanında hiç olmadı. Bir babanın yapması gerektiği gibi asla yanında olmadı. Bir baba olarak yanında hiç olmadı. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
And part of that's my fault | Biraz da benden kaynaklaniyor... Biraz da benden kaynaklanıyor... Bir kısmı da benim yüzümden,... Biraz da benden kaynaklanıyor... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
because I never should have allowed it to go on as long as it did. | ...bu noktaya kadar varmasina izin vermemeliydim. ...bu noktaya kadar varmasına izin vermemeliydim. ...çünkü bu kadar ileri gitmesine müsaade etmemeliydim. ...bu noktaya kadar varmasına izin vermemeliydim. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
That's why David's so important to me. Because he cares about you kids. | Bu yuzden David benim icin cok onemli. cunku cocuklarimla ilgileniyor. Bu yüzden David benim için çok önemli. Çünkü çocuklarımla ilgileniyor. David bu yüzden benim için bu denli önemli. Çünkü sizleri önemsiyor. Bu yüzden David benim için çok önemli. Çünkü çocuklarımla ilgileniyor. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
He wants you to be here and be part of your lives. | Senin burada kalip, ailenin bir parcasi olmani istiyor. Senin burada kalıp, ailenin bir parçası olmanı istiyor. Burada olmak, yaşamınızın bir parçası olmak istiyor. Senin burada kalıp, ailenin bir parçası olmanı istiyor. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
He's so perfect, isn't he? | Aman ne iyi, degil mi? Aman ne iyi, değil mi? Ne kadar kusursuz biri, değil mi? Aman ne iyi, değil mi? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Take those off. | cikar sunlari. Çıkar şunları. Çıkar şunu. Çıkar şunları. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I thought you'd be able to see how happy David makes me. | David'le ne kadar mutlu bir yasam surdugumu gormeni istiyorum. David'le ne kadar mutlu bir yaşam sürdüğümü görmeni istiyorum. David'in beni ne kadar mutlu ettiğini görmek istersin sanmıştım. David'le ne kadar mutlu bir yaşam sürdüğümü görmeni istiyorum. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
He is part of this family now. | O da artik bu ailenin bir ferdi. O da artık bu ailenin bir ferdi. O artık ailemizin bir ferdi. O da artık bu ailenin bir ferdi. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I want him in my life and our lives and you need to understand that. | Onun bizim hayatimizda yer almasini ve senin bunu anlayisla karsilamani istiyorum. Onun, bizim hayatımızda yer almasını ve senin bunu anlayışla karşılamanı istiyorum. Onun, benim ve sizlerin hayatında olmasını ve senin de bunu idrak etmeni istiyorum. Onun bizim hayatımızda yer almasını ve senin bunu anlayışla karşılamanı istiyorum. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Do you understand that, Michael? Yeah. I understand. Okay? | Anliyor musun, Michael? Evet, anladim. Tamam mi? Anlıyor musun, Michael? Evet, anladım. Tamam mı? Anlıyor musun, Michael? He he. Anlıyorum? Bitti mi? Anlıyor musun, Michael? Evet, anladım. Tamam mı? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Okay. | Peki. Pekâlâ. Peki. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
David, are you down... I'm just putting some things away. | David, asagida... Bazi esyalari yerine koyuyorum. David, aşağıda... Bazı eşyaları yerine koyuyorum. David, aşağıda mı... Ortalığı topluyorum. David, aşağıda... Bazı eşyaları yerine koyuyorum. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I'll be right up. Okay. | Birazdan gelirim. Tamam. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Sorry I didn't make it, | uzgunum gelemedim. Üzgünüm gelemedim. Özür dilerim, gelemedim. Üzgünüm gelemedim. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Definitely next time, But I did check out your soon to be stepfather, | Baska sefere kaldi. Ama uvey babana karsi dikkatli ol. Başka sefere kaldı. Ama üvey babana karşı dikkatli ol. Bir dahaki sefer kesin kes geleceğim. Ama üvey baban olacak adamı araştırdım. Başka sefere kaldı. Ama üvey babana karşı dikkatli ol. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I still don't like him, but at least he seems to be who he says he is, | Ona hala guvenmiyorum ama eninde sonunda kim oldugu ortaya cikacak. Ona hala güvenmiyorum ama eninde sonunda kim olduğu ortaya çıkacak. Ondan hâlâ hoşlanmıyorum ama en azından doğru söylüyor. Ona hala güvenmiyorum ama eninde sonunda kim olduğu ortaya çıkacak. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
It was good seeing you, Michael, Dad, | Seni gormek guzeldi, Michael. Baban... Seni görmek güzeldi, Michael. Baban... Seninle görüşmek güzeldi, Michael. Baban. Seni görmek güzeldi, Michael. Baban... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Hey, Robert. What happened over there? | Merhaba, Robert. Karsida neler oluyor? Merhaba, Robert. Karşıda neler oluyor? Hey, Robert. Ne olmuş orada? Merhaba, Robert. Karşıda neler oluyor? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Mrs. Cutter died. She had an accident. | Bayan Cutter olmus. Basina bir kaza gelmis. Bayan Cutter ölmüş. Başına bir kaza gelmiş. Bayan Cutter ölmüş. Bir kaza geçirmiş. Bayan Cutter ölmüş. Başına bir kaza gelmiş. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I guess her niece called a couple of times. Didn't hear anything from her. | Yegeni onu birkac sefer aramis ama ondan cevap alamamis. Yeğeni onu birkaç sefer aramış ama ondan cevap alamamış. Kuzeni birkaç defa aramış. Ama ondan cevap alamamış. Yeğeni onu birkaç sefer aramış ama ondan cevap alamamış. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
So she stopped by the house and found her just this morning. | Bu yuzden sabah eve gelmis ve onu yerde yatarken gormus. Bu yüzden sabah eve gelmiş ve onu yerde yatarken görmüş. O da evine gelmiş ve sabah onu öylece bulmuş. Bu yüzden sabah eve gelmiş ve onu yerde yatarken görmüş. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
That's sad. Have a good one. | cok uzucu. Çok üzücü. Üzücü. İyi günler. Çok üzücü. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Mom? There's a bunch of police cars across the street. | Anne, caddenin karsisinda polis arabalari var. Anne, caddenin karşısında polis arabaları var. Anne. Caddede polis arabaları var. Anne, caddenin karşısında polis arabaları var. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
The old woman across the street? | Karsida oturan su yasli bayan. Karşıda oturan şu yaşlı bayan. Karşıdaki yaşlı kadın. Karşıda oturan şu yaşlı bayan. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |