• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 172436

English Turkish Film Name Film Year Details
So I get a little corny sometimes, but I meant what I said. Soylediklerim yuzunden bazen klise biri olabilirim. Söylediklerim yüzünden bazen klişe biri olabilirim. Bazen klişe laflar ederim, ama ne dediysem o. Söylediklerim yüzünden bazen klişe biri olabilirim. The Stepfather-1 2009 info-icon
You just let me handle your mother, Birak annenle guzelce yasayalim... Bırak annenle güzelce yaşayalım... Annenle birlikte olmama müsaade et,... Bırak annenle güzelce yaşayalım... The Stepfather-1 2009 info-icon
and I'm gonna make sure you stay right here, where you belong. ...ve seni temin ederim, sende bizimle burada kalacaksin... ...ve seni temin ederim, sende bizimle burada kalacaksın... ...ben de seni ait olduğun yerde, burada olmanı sağlayayım. ...ve seni temin ederim, sende bizimle burada kalacaksın... The Stepfather-1 2009 info-icon
No more military school. Askeri okula da gitmeyeceksin. Bir daha askeri okul falan yok. Askeri okula da gitmeyeceksin. The Stepfather-1 2009 info-icon
We're gonna put this family back together, you and me, Bu aileyi bir arada tutacagiz, sen ve ben... Bu aileyi bir arada tutacağız, sen ve ben... Geri dönmene engel olacağız. Sen ve ben,... Bu aileyi bir arada tutacağız, sen ve ben... The Stepfather-1 2009 info-icon
father and son. Stepfather. Baba ve oglun serefine. uvey baba. Baba ve oğlun şerefine. Üvey baba. ...baba, oğul. Üvey baba. Baba ve oğlun şerefine. Üvey baba. The Stepfather-1 2009 info-icon
Stepfather uvey baba... Üvey baba... Üvey baba... Üvey baba... The Stepfather-1 2009 info-icon
and son. ...ve ogla. ...ve oğla. ...ve oğul. ...ve oğla. The Stepfather-1 2009 info-icon
That's smooth, isn't it? cok aci, degil mi? Çok acı, değil mi? Tadı hoş, değil mi? Çok acı, değil mi? The Stepfather-1 2009 info-icon
So your mother tells me you're one hell of a swimmer. Annen bana cok iyi bir yuzucu oldugunu soyledi. Annen bana çok iyi bir yüzücü olduğunu söyledi. Annen sıkı bir yüzücü olduğunu söylüyor. Annen bana çok iyi bir yüzücü olduğunu söyledi. The Stepfather-1 2009 info-icon
Yeah, I do okay. Evet, iyi yuzerim. Evet, iyi yüzerim. Evet, iyiyimdir. Evet, iyi yüzerim. The Stepfather-1 2009 info-icon
You know, I used to swim in competition. In college, at U of O. Eskiden Oregon universitesi'nin duzenledigi yarismalara katilirdim. Eskiden Oregon Üniversitesi'nin düzenlediği yarışmalara katılırdım. Ben de bir yarışmada yüzmüştüm. Oregon Üniversitesindeyken. Eskiden Oregon Üniversitesi'nin düzenlediği yarışmalara katılırdım. The Stepfather-1 2009 info-icon
Your senior year is gonna be very important. Son senen cok onemli olacak. Son senen çok önemli olacak. Son senen çok önemli olacak. Son senen çok önemli olacak. The Stepfather-1 2009 info-icon
You could maybe get a college scholarship swimming. Belki bir universitede yuzme hocasi olursun. Belki bir üniversitede yüzme hocası olursun. Belki bir üniversite yüzme bursu kazanırsın. Belki bir üniversitede yüzme hocası olursun. The Stepfather-1 2009 info-icon
You should be training this summer. Bu yaz cok antrenman yapmalisin. Bu yaz çok antrenman yapmalısın. Yazın antrenman yapmalısın. Bu yaz çok antrenman yapmalısın. The Stepfather-1 2009 info-icon
It's kind of hard to train in a backyard pool. Bahcenin havuzunda antrenman yapmak yetersiz olur. Bahçenin havuzunda antrenman yapmak yetersiz olur. Avludaki havuzda antrenman yapmak biraz zor. Bahçenin havuzunda antrenman yapmak yetersiz olur. The Stepfather-1 2009 info-icon
Maybe. But I hear your old school has a summer swim program. Belki. Ama eski okulunun bir yuzme programi hazirladigini duydum. Belki. Ama eski okulunun bir yüzme programı hazırladığını duydum. Olabilir. Ama eski okulunun bir yüzme programı açtığını duydum. Belki. Ama eski okulunun bir yüzme programı hazırladığını duydum. The Stepfather-1 2009 info-icon
It does, but I can't use that pool anymore. oyle ama o havuzda artik yuzemem. Öyle ama o havuzda artık yüzemem. Doğrudur, ama artık o havuzu kullanamıyorum. Öyle ama o havuzda artık yüzemem. The Stepfather-1 2009 info-icon
That's the past. O eskidendi. O geçmişte kaldı. O eskidendi. The Stepfather-1 2009 info-icon
Here is to the future. simdi gelecegin serefine... Şimdi geleceğin şerefine... Şimdi, geleceğe içelim. Şimdi geleceğin şerefine... The Stepfather-1 2009 info-icon
Remember, I have to go see my grandparents tomorrow. Unutma, yarin buyukannemi gormeye gidecegim. Unutma, yarın büyükannemi görmeye gideceğim. Unutma, yarın büyük annemlere gideceğim. Unutma, yarın büyükannemi görmeye gideceğim. The Stepfather-1 2009 info-icon
Yeah, that's right. But I'll be back the day after. I'm sorry. Tamam, haklisin. Ama yarindan sonra donecegim, uzgunum. Tamam, haklısın. Ama yarından sonra döneceğim, üzgünüm. Doğru ya. Sonraki gün döneceğim ama. Üzgünüm. Tamam, haklısın. Ama yarından sonra döneceğim, üzgünüm. The Stepfather-1 2009 info-icon
No, that's all right. I mean, it's the day I get back, but that's fine. I'll call someone else. Hayir, sorun degil. Donmemen benim icin daha iyi olur, belki baska birini bulurum. Hayır, sorun değil. Dönmemen benim için daha iyi olur, belki başka birini bulurum. Hayır, önemli değil. Yani döndüğüm gün gidiyorsun ama... Hayır, sorun değil. Dönmemen benim için daha iyi olur, belki başka birini bulurum. The Stepfather-1 2009 info-icon
Shut up. I'm sorry. Kapat ceneni. uzgunum. Kapa çeneni. Üzgünüm. Kes sesini. Özür dilerim. Kapat çeneni. Üzgünüm. The Stepfather-1 2009 info-icon
Listen, I want to get my license. Bak, kendime bir ehliyet almak istiyorum. Ehliyet almak istiyorum. Bak, kendime bir ehliyet almak istiyorum. The Stepfather-1 2009 info-icon
So, can you take me by the DMV? Beni ehliyet kursuna goturebilir misin? Beni ehliyet kursuna götürebilir misin? Beni Motorlu Taşıtlar Dairesine bırakır mısın? Beni ehliyet kursuna götürebilir misin? The Stepfather-1 2009 info-icon
Maybe. I'll think about it. Why not? Belki. Bunu dusunecegim. Neden? Belki. Bunu düşüneceğim. Neden? Bilmem. Bir düşünürüm. Neden? Belki. Bunu düşüneceğim. Neden? The Stepfather-1 2009 info-icon
I kind of like having you dependent on me, actually. Aslinda bu durumda bana daha cok muhtacsin. Bu haldeyken bana daha çok muhtaçsın. Bana bağımlı olmandan hoşlanıyorum. Aslında bu durumda bana daha çok muhtaçsın. The Stepfather-1 2009 info-icon
All right, get in the car. Pekala, bin arabaya. Anlaşıldı, gir arabaya. Pekala, bin arabaya. The Stepfather-1 2009 info-icon
Good night. Good night. Iyi geceler. Iyi geceler. İyi geceler. İyi geceler. İyi geceler. İyi geceler. İyi geceler. İyi geceler. The Stepfather-1 2009 info-icon
Good night, Leah. Bye. Iyi geceler, Leah. Hosca kal. İyi geceler, Leah. Hoşça kal. İyi geceler, Leah. Güle güle. İyi geceler, Leah. Hoşça kal. The Stepfather-1 2009 info-icon
Glad you're home, Michael. Eve geldigine cok sevindim, Michael. Eve geldiğine çok sevindim, Michael. Dönmene sevindik, Michael. Eve geldiğine çok sevindim, Michael. The Stepfather-1 2009 info-icon
Thanks, Aunt Jackie. I'm so glad to be home. Thank you for coming. Tesekkurler, Jackie Teyze. Ben de cok sevindim. Teşekkürler, Jackie Teyze. Ben de çok sevindim. Sağ ol, Jackie teyze. Teşekkürler, Jackie Teyze. Ben de çok sevindim. The Stepfather-1 2009 info-icon
Do you think David meant what he said about getting your mom to let you stay? David anneni, senin kalmana izin vermesi icin ikna etmis olabilir mi? David anneni, senin kalmana izin vermesi için ikna etmiş olabilir mi? Sence David kalman için anneni ikna edebilir mi? David anneni, senin kalmana izin vermesi için ikna etmiş olabilir mi? The Stepfather-1 2009 info-icon
He said he was gonna make it happen, so we'll see. Bunu mumkun kilacagini soyledi. Gorecegiz bakalim. Bunu mümkün kılacağını söyledi. Göreceğiz bakalım. Mümkün kılabileceğini söyledi, göreceğiz. Bunu mümkün kılacağını söyledi. Göreceğiz bakalım. The Stepfather-1 2009 info-icon
Sweet. Bye. Guzel. Hosca kal. Güzel. Hoşça kal. Güzel. Görüşürüz. Güzel. Hoşça kal. The Stepfather-1 2009 info-icon
A lot for one day, huh? Uzun bir gundu, degil mi? Uzun bir gündü, değil mi? İlk gün için çok fazlaydı, ha? Uzun bir gündü, değil mi? The Stepfather-1 2009 info-icon
No, no, it was... It was nice. Thanks. Yo yo guzel gecti. Tesekkurler. Hayır, güzel geçti. Teşekkürler. Hayır, hayır. Güzeldi. Teşekkür ederim. Yo yo güzel geçti. Teşekkürler. The Stepfather-1 2009 info-icon
I'm trying too hard. You can say it. Soylemesi zor. Sen soyle istersen. Söylemesi zor. Sen söyle istersen. Ben zorlanıyorum. Sen söyle. Söylemesi zor. Sen söyle istersen. The Stepfather-1 2009 info-icon
Look, Michael, I know it's difficult to come home to another man in the house. Bak Michael, ayni evde baska bir adamla yasamanin zor oldugunu biliyorum. Bak Michael, aynı evde başka bir adamla yaşamanın zor olduğunu biliyorum. Bak, Michael, başka bir adamın evdeki varlığının sana zor geldiğinin farkındayım. Bak Michael, aynı evde başka bir adamla yaşamanın zor olduğunu biliyorum. The Stepfather-1 2009 info-icon
I just need you to try and get along, okay? Onunla anlasmak icin biraz caba goster, olur mu? Onunla anlaşmak için biraz çaba göster, olur mu? Sadece biraz çabalamanı ve onunla geçinmeni istiyorum, olur mu? Onunla anlaşmak için biraz çaba göster, olur mu? The Stepfather-1 2009 info-icon
Mom, can we just hold the lectures, please? I've been home for two seconds. Anne, bu konusmayi simdi yapmasak olur mu, lutfen? Anne, bu konuşmayı şimdi yapmasak olur mu, lütfen? Anne, öğütleri biraz bekletemez miyiz? Daha iki saniyedir evdeyim. Anne, bu konuşmayı şimdi yapmasak olur mu, lütfen? The Stepfather-1 2009 info-icon
He's a really good guy. O, gercekten iyi bir adam. O, gerçekten iyi bir adam. Gerçekten iyi biri. O, gerçekten iyi bir adam. The Stepfather-1 2009 info-icon
And he cares about me and we're trying to start a new life together. Benimle cok ilgileniyor... Benimle çok ilgileniyor... Beni önemsiyor ve birlikte yeni bir sayfa açmaya çalışıyoruz. Benimle çok ilgileniyor... The Stepfather-1 2009 info-icon
And you don't want me to mess that up. Well, that's not fair. Ve bu isi berbat etmemi istemiyorsun. Haksizlik yapiyorsun. Ve bu işi berbat etmemi istemiyorsun. Haksızlık yapıyorsun. Benim de bunu batırmamı istemiyorsun. Bu hiç adil değil. Ve bu işi berbat etmemi istemiyorsun. Haksızlık yapıyorsun. The Stepfather-1 2009 info-icon
No, no, no, I get it. I'll try not to inconvenience you and your new life. Hayir, anladim. Yeni kurdugun hayatina mudahale etmeyecegim. Hayır, anladım. Yeni kurduğun hayatına müdahale etmeyeceğim. Hayır, hayır, hayır. Anlıyorum. Hayır, anladım. Yeni kurduğun hayatına müdahale etmeyeceğim. The Stepfather-1 2009 info-icon
Michael. I'm sorry. I... Michael. uzgunum, ben... Michael. Üzgünüm, ben... Michael. Affedersin. Ben... Michael. Üzgünüm, ben... The Stepfather-1 2009 info-icon
I'm pretty tired, Mom. cok yorgunum, anne. Çok yorgunum, anne. Çok yorgunum anne. Çok yorgunum, anne. The Stepfather-1 2009 info-icon
Okay. Okay. Peki. Tamam. Tamam. Pekâlâ. Peki. Tamam. The Stepfather-1 2009 info-icon
Good night. Iyi geceler. İyi geceler. İyi geceler. İyi geceler. The Stepfather-1 2009 info-icon
Maybe he should stay there his senior year. Belki de son senesinde orada kalmasi gerek. Belki de son senesinde orada kalması gerek. Belki son senesini de orada geçirmeli. Belki de son senesinde orada kalması gerek. The Stepfather-1 2009 info-icon
But his place is here with his family. Yeah, but you don't know what he was like. Ama burasi onun ailesi. Ama burası onun ailesi. Ama onun yeri burası, ailesinin yanı. Ama burası onun ailesi. The Stepfather-1 2009 info-icon
The kids he was hanging out with, the lying. His temper was out of control. Takildigi arkadaslari berbat olabilir. Takıldığı arkadaşları kötü olabilir. Beraber takıldığı çocuklar, dürüst olmaması. Ruh hali dengesizdi. Takıldığı arkadaşları berbat olabilir. The Stepfather-1 2009 info-icon
Believe me, I want him here more than anything in the world. Inan bana bu evde kalmasini herkesten cok ben istiyorum. İnan bana bu evde kalmasını herkesten çok ben istiyorum. İnan bana, onun burada olmasını dünyadaki her şeyden daha fazla istiyorum. İnan bana bu evde kalmasını herkesten çok ben istiyorum. The Stepfather-1 2009 info-icon
I just hope he's ready. Umarim buna hazirdir. Umarım buna hazırdır. Umarım buna hazırdır. Umarım buna hazırdır. The Stepfather-1 2009 info-icon
You're right. Haklisin. Haklısın. Haklısın. Haklısın. The Stepfather-1 2009 info-icon
Are you ready? Hazir misin? Hazır mısın? Sen hazır mısın? Hazır mısın? The Stepfather-1 2009 info-icon
Well, it depends. Duruma gore... Duruma göre... Zaman gösterecek. Duruma göre... The Stepfather-1 2009 info-icon
Are you ready for it? Buna hazir misin? Buna hazır mısın? Peki, buna hazır mısın? Buna hazır mısın? The Stepfather-1 2009 info-icon
That smells good. Hey. Harika kokuyor. Merhaba. Güzel kokuyor. Harika kokuyor. Merhaba. The Stepfather-1 2009 info-icon
How was work? Work was great. These are for you. Isler nasil gidiyor? Isler cok iyi. Bunlar senin icin. İşler nasıl gidiyor? İşler çok iyi. Bunlar senin için. İş nasıldı? İş harikaydı. Bunlar sana. İşler nasıl gidiyor? İşler çok iyi. Bunlar senin için. The Stepfather-1 2009 info-icon
Thank you. Michael. Tesekkur ederim. Michael. Teşekkür ederim. Michael. Teşekkür ederim. Michael. Teşekkür ederim. Michael. The Stepfather-1 2009 info-icon
What's this? Your locker key to the boys' gym Bu nedir? Eski okulunun kapali spor... Bu nedir? Eski okulunun kapalı spor... Nedir bu? Eski okulundaki spor salonunun dolap anahtarı. Bu nedir? Eski okulunun kapalı spor... The Stepfather-1 2009 info-icon
at your old high school. ...salonunun anahtari. ...salonunun anahtarı. ...salonunun anahtarı. The Stepfather-1 2009 info-icon
The swim team starts training first week in July. Yuzme takimi antrenmana Temmuz'un ilk haftasinda basliyor. Yüzme takımı, antrenmana Temmuz'un ilk haftasında başlıyor. Yüzme takımı haziran'ın ilk haftası antrenmanlara başlıyor. Yüzme takımı antrenmana Temmuz'un ilk haftasında başlıyor. The Stepfather-1 2009 info-icon
Wait, how did you swing this? Bekle, bunu almayi nasil becerdin? Bekle, bunu almayı nasıl becerdin? Bir saniye, bunu nasıl başardın? Bekle, bunu almayı nasıl becerdin? The Stepfather-1 2009 info-icon
I had a little chat with Mrs. Rivers, the athletic director, Atletizm teknik direktoru bayan Rivers'la kisa bir sohbet yaptim... Atletizm teknik direktörü bayan Rivers'la kısa bir sohbet yaptım... Bayan Rivers'la biraz çene çaldım, beden öğretmeniyle,... Atletizm teknik direktörü bayan Rivers'la kısa bir sohbet yaptım... The Stepfather-1 2009 info-icon
a very open minded woman. ...son derece acik goruslu biri. ...son derece açık görüşlü biri. ...oldukça açık fikirli bir kadın. ...son derece açık görüşlü biri. The Stepfather-1 2009 info-icon
David, that was so sweet. David, bu cok kibar bir davranis. David, bu çok kibar bir davranış. David, bu çok hoş. David, bu çok kibar bir davranış. The Stepfather-1 2009 info-icon
Yeah, that's incredible. Evet, gercekten inanilmaz. Evet, gerçekten inanılmaz. Evet, inanılmaz. Evet, gerçekten inanılmaz. The Stepfather-1 2009 info-icon
It's just a probationary period for now. simdilik idmanlarina odaklan yeter. Şimdilik idmanlarına odaklan yeter. Şimdilik deneme niteliğinde. Şimdilik idmanlarına odaklan yeter. The Stepfather-1 2009 info-icon
There's no guarantee they'll let you back in the fall. But we'll work on that later. Arkanda olacaklarina dair bir garanti yok. Bunun caresine sonra bakariz. Arkanda olacaklarına dair bir garanti yok. Bunun çaresine sonra bakarız. Güz sonunda seni geri alacaklarının garantisi yok. Arkanda olacaklarına dair bir garanti yok. Bunun çaresine sonra bakarız. The Stepfather-1 2009 info-icon
lt means a lot. Thank you so much. You're welcome. cok tesekkur ederim. Ne demek. Çok teşekkür ederim. Ne demek. Benim için anlamı büyük. Çok teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim. Ne demek. The Stepfather-1 2009 info-icon
So, what are we having here? Evet, simdi neler yiyecegiz? Evet, şimdi neler yiyeceğiz? Evet, ne yiyoruz? Evet, şimdi neler yiyeceğiz? The Stepfather-1 2009 info-icon
Okay, I just think it's so cool that he actually did what he said he was gonna do. Tamam, bunun harika oldugunu dusunuyorum, yapacagim dedigi seyi yapti. Tamam, bunun harika olduğunu düşünüyorum, yapacağım dediği şeyi yaptı. Sözünü verdiği şeyi gerçekten yapması bence harika. Tamam, bunun harika olduğunu düşünüyorum, yapacağım dediği şeyi yaptı. The Stepfather-1 2009 info-icon
I know. I know. Biliyorum, biliyorum. Biliyorum. Biliyorum. Biliyorum, biliyorum. The Stepfather-1 2009 info-icon
See, I told you everything was gonna work out. Gordun mu? Islerin yoluna girecegini soylemistim sana. Gördün mü? İşlerin yoluna gireceğini söylemiştim sana. Söylemiştim, her şey yolunda gidecek. Gördün mü? İşlerin yoluna gireceğini söylemiştim sana. The Stepfather-1 2009 info-icon
Yeah, maybe you're right, Evet, belki de sen haklisin. Evet, belki de sen haklısın. Evet, haklı olabilirsin. Evet, belki de sen haklısın. The Stepfather-1 2009 info-icon
Hey, we still going to the DMV tomorrow? Yeah. I'll be by around 10:00. Yarin ehliyet kurusuna gidecek miyiz? Evet, saat 10:00 gibi orada olurum. Yarın ehliyet kurusuna gidecek miyiz? Evet, saat 10:00 gibi orada olurum. Yarın ehliyet için gidiyor muyuz? Evet. 10 gibi seni alırım. Yarın ehliyet kurusuna gidecek miyiz? Evet, saat 10:00 gibi orada olurum. The Stepfather-1 2009 info-icon
Yeah, that sounds good, All right. Kulaga hos geliyor. Pekala. Kulağa hoş geliyor. Pekala. Tamam, bana uyar. Tamam. Kulağa hoş geliyor. Pekala. The Stepfather-1 2009 info-icon
Good night. Night, Iyi geceler. Iyi geceler. İyi geceler. İyi geceler. İyi geceler. İyi geceler. İyi geceler. İyi geceler. The Stepfather-1 2009 info-icon
Hey, Sean, turn that down, please! Hey Sean! Sesini kis, biraz lutfen. Hey Sean! Biraz sesini kıs, lütfen. Sean, şunun sesini kısar mısın lütfen? Hey Sean! Sesini kıs, biraz lütfen. The Stepfather-1 2009 info-icon
Yes! Evet. Evet! Evet. The Stepfather-1 2009 info-icon
Sean, turn that down now! I mean it! Sean, sesini kismani soyledim sana. Sean, sesini kısmanı söyledim sana. Sean, sesini kıs şunun hemen! Sean, sesini kısmanı söyledim sana. The Stepfather-1 2009 info-icon
Your mother said to turn it down! Annen sesini kismani soyledi. Annen sesini kısmanı söyledi. Annen sana sesini kıs dedi! Annen sesini kısmanı söyledi. The Stepfather-1 2009 info-icon
Do you think it's a good idea they're so passionate at their age? Erken yasta birbirlerine tutkuyla baglanmalari garip degil mi sence? Erken yaşta birbirlerine tutkuyla bağlanmaları garip değil mi sence? Bu yaşta birbirlerine bu kadar tutkulu olmaları sence doğru mu? Erken yaşta birbirlerine tutkuyla bağlanmaları garip değil mi sence? The Stepfather-1 2009 info-icon
They've known each other since grade school. Birbirilerini ilkokuldan beri taniyorlar. Birbirilerini ilkokuldan beri tanıyorlar. Birbirlerini ilkokuldan beri tanıyorlar. Birbirilerini ilkokuldan beri tanıyorlar. The Stepfather-1 2009 info-icon
She's a good influence on Michael. Michael'i etkilemeyi iyi biliyor. Michael'ı etkilemeyi iyi biliyor. Michael'ın üzerinde iyi bir etkisi var. Michael'ı etkilemeyi iyi biliyor. The Stepfather-1 2009 info-icon
You should stop being so old fashioned. Sen de bu eski zihniyetten vazgec. Sen de bu eski zihniyetten vazgeç. Bu kadar eski kafalı olmayı bırakmalısın. Sen de bu eski zihniyetten vazgeç. The Stepfather-1 2009 info-icon
I think it's so lucky that your mom met David. Bence annen David'le tanistigi icin cok sansli. Bence annen David'le tanıştığı için çok şanslı. Annenin David'le tanışması büyük bir şans. Bence annen David'le tanıştığı için çok şanslı. The Stepfather-1 2009 info-icon
Why is that? Nedenmis o? Nedenmiş o? Neden? Nedenmiş o? The Stepfather-1 2009 info-icon
He is gonna be your ticket to staying here with me. cunku seni yanimda kalmani saglayacak. Çünkü seni yanımda kalmanı sağlayacak. Senin benimle burada kalmanı sağlayacak olan o? Çünkü seni yanımda kalmanı sağlayacak. The Stepfather-1 2009 info-icon
Maybe I don't want to stay here with you. Belki seninle kalmak istemiyorum. Belki senin yanında kalmak istemiyorumdur. Belki seninle kalmak istemiyorum. The Stepfather-1 2009 info-icon
Maybe you want to go back to an all boys military school. Belki de sadece erkeklerin oldugu askeri okuluna geri donmelisin. Belki de sadece erkeklerin olduğu askeri okuluna geri dönmelisin. Belki de tamamı erkelerden oluşan o askeri okula dönmek istiyorsundur. Belki de sadece erkeklerin olduğu askeri okuluna geri dönmelisin. The Stepfather-1 2009 info-icon
But I like looking at you. That's why we make a good couple. Ama seni suzmek hosuma gidiyor. Bu yuzden beraberiz ya. Ama seni süzmek hoşuma gidiyor. Bu yüzden beraberiz ya. Ama seni seyretmek hoşuma gidiyor. Bu yüzden biz iyi bir çiftiz. Ama seni süzmek hoşuma gidiyor. Bu yüzden beraberiz ya. The Stepfather-1 2009 info-icon
Because I like you looking at me. cunku beni suzmen hosuma gidiyor. Çünkü beni süzmen hoşuma gidiyor. Çünkü ben de seni seyretmekten hoşlanıyorum. Çünkü beni süzmen hoşuma gidiyor. The Stepfather-1 2009 info-icon
You okay, Sean? Iyi misin, Sean? İyi misin, Sean? Sen iyi misin, Sean? İyi misin, Sean? The Stepfather-1 2009 info-icon
You sure, buddy? This is great. Emin misin, ahbap? Bu harika. Emin misin ahbap? Mükemmel. Emin misin, ahbap? Bu harika. The Stepfather-1 2009 info-icon
I've missed family dinners like this. Ailece yemege oturmayi ozlemisim. Ailece yemeğe oturmayı özlemişim. Aileyle yenen akşam yemeklerini özlemişim. Ailece yemeğe oturmayı özlemişim. The Stepfather-1 2009 info-icon
You've missed them? Does that mean you were married before? Onlardan ayrildin mi? Yani daha once evli miydin? Onlardan ayrıldın mı? Yani daha önce evli miydin? Aileyle yenen akşam yemekleri mi? Yani sen daha önce evlendin mi? Onlardan ayrıldın mı? Yani daha önce evli miydin? The Stepfather-1 2009 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 172431
  • 172432
  • 172433
  • 172434
  • 172435
  • 172436
  • 172437
  • 172438
  • 172439
  • 172440
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact