• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 172444

English Turkish Film Name Film Year Details
No, that's okay. I've just got to stop treating him like a child. Hayir, sorun degil. Ona bir cocuk gibi davranmaktan vazgecmeliyim. Hayır, sorun değil. Ona bir çocuk gibi davranmaktan vazgeçmeliyim. Hayır, olmaz. Ona bir çocuk gibi davranmak istemiyorum. Hayır, sorun değil. Ona bir çocuk gibi davranmaktan vazgeçmeliyim. The Stepfather-1 2009 info-icon
All right, stay here. If you see any movement Pekala, burada kal. ust katta en ufak bir kipirdama gorursen... Pekala, burada kal. Üst katta en ufak bir kıpırdama görürsen... Tamam, burada bekle. Üst katta herhangi bir hareket... Pekala, burada kal. Üst katta en ufak bir kıpırdama görürsen... The Stepfather-1 2009 info-icon
upstairs or see anyone come downstairs, ...ya da asagiya inen birini gorursen... ...ya da aşağıya inen birini görürsen... ...ya da aşağıya inen birini görürsen, herhangi bir ışık görürsen... ...ya da aşağıya inen birini görürsen... The Stepfather-1 2009 info-icon
any lights, call me. I've got it on vibrate. ...beni ara. Titresime aldim. ...beni ara. Titreşime aldım. ...beni ara. Titreşime aldım. The Stepfather-1 2009 info-icon
Well, Michael, what are you doing? Michael, ne yapiyorsun? Michael, ne yapıyorsun? Michael, ne yapacaksın? Michael, ne yapıyorsun? The Stepfather-1 2009 info-icon
I'm gonna find out what's in those storage cabinets. Kilitli dolaplarin icinde ne olduguna bakacagim. Kilitli dolapların içinde ne olduğuna bakacağım. Dolaplarda ne var bulacağım. Kilitli dolapların içinde ne olduğuna bakacağım. The Stepfather-1 2009 info-icon
That's insane, Michael. Really, what if... Your mom just told you you could stay. Bu cilginlik. Annen sadece bu evde kalmani soyledi. Bu çılgınlık. Annen sadece bu evde kalmanı söyledi. Delilik bu, Michael. Sahiden, ya... Bu çılgınlık. Annen sadece bu evde kalmanı söyledi. The Stepfather-1 2009 info-icon
What do you think's gonna happen when she finds out about this? Bunu ogrendiginde sence ne yapacak? Bunu öğrendiğinde sence ne yapacak? Bunu bir duyarsa ne olacağını sanıyorsun? Ya öğrendiğinde... Bunu öğrendiğinde sence ne yapacak? The Stepfather-1 2009 info-icon
And she will find out about it... Ve yakinda bunu ogrenecek... Ve yakında bunu öğrenecek... Ve yakında bunu öğrenecek... The Stepfather-1 2009 info-icon
Kelly, he's hiding something in there, all right? I know he is. Kelly, o adam orada bir seyler sakliyor tamam mi? Bunu biliyorum. Kelly, o adam orada bir şeyler saklıyor tamam mı? Bunu biliyorum. Kelly, bir şeyler saklıyor, tamam mı? Biliyorum sakladığını. Kelly, o adam orada bir şeyler saklıyor tamam mı? Bunu biliyorum. The Stepfather-1 2009 info-icon
But you have to trust me. Ama bana guvenmelisin. Ama bana güvenmelisin. Bana güvenmelisin. Ama bana güvenmelisin. The Stepfather-1 2009 info-icon
Please. Please. Lutfen. Lutfen. Lütfen. Lütfen. Lütfen. Lütfen. Lütfen. Lütfen. The Stepfather-1 2009 info-icon
Just please be careful. I will. Okay. Dikkatli ol lutfen. Olurum. Tamam. Dikkatli ol lütfen. Olurum. Tamam. Lütfen dikkatli ol. Olacağım. Tamam. Dikkatli ol lütfen. Olurum. Tamam. The Stepfather-1 2009 info-icon
Honey? Tatlim? Tatlım? Hayatım? Tatlım? The Stepfather-1 2009 info-icon
Finally. Hele sukur. Hele şükür. Hele şükür. Hele şükür. The Stepfather-1 2009 info-icon
God. Tanrim. Tanrım. Tanrım. Tanrım. The Stepfather-1 2009 info-icon
Michael! Come on! Michael. Hadi. Michael! Hadi! Michael. Hadi. The Stepfather-1 2009 info-icon
Come on. Come on. Hadi. Hadi. Hadisene! Hadi! Hadi. Hadi. The Stepfather-1 2009 info-icon
Pick up, Michael. Ac sunu, Michael. Aç şunu, Michael. Aç şunu, Michael. Aç şunu, Michael. The Stepfather-1 2009 info-icon
What are you doing, Kelly? Ne yapiyorsun, Kelly? Ne yapıyorsun, Kelly? Ne yapıyorsun, Kelly? Ne yapıyorsun, Kelly? The Stepfather-1 2009 info-icon
Kelly! Kelly. Kelly! Kelly. The Stepfather-1 2009 info-icon
Kelly! Kelly! Kelly. Kelly. Kelly! Kelly! Kelly. Kelly. The Stepfather-1 2009 info-icon
What's all the noise? Bu gurultu de ne? Bu gürültü de ne? Bu gürültü de neyin nesi? Bu gürültü de ne? The Stepfather-1 2009 info-icon
I thought I could make this work. But I can't! Bunu basarabilecegimi sanmistim. Ama basaramiyorum. Bunu başarabileceğimi sanmıştım. Ama başaramıyorum. Bu sefer yürütürüm sanmıştım. Ama yapamadım. Bunu başarabileceğimi sanmıştım. Ama başaramıyorum. The Stepfather-1 2009 info-icon
This isn't the right family for me. Bana gore bir aile degil. Bana göre bir aile değil. Bu benim için doğru aile değil. Bana göre bir aile değil. The Stepfather-1 2009 info-icon
The boy is a problem. He has no respect. Oglan sorunlu biri. Hic saygisi yok. Oğlan sorunlu biri. Hiç saygısı yok. Çocuk problem. Hiç saygı terbiyesi yok. Oğlan sorunlu biri. Hiç saygısı yok. The Stepfather-1 2009 info-icon
You haven't been hard enough on him. You've got to make a boy understand! Ona yeterince sert davranmiyorsun. Onun bunu anlamasi icin cabalamadin. Ona yeterince sert davranmıyorsun. Onun bunu anlaması için çabalamadın. Onu çok gevşek bırakmışsın. Adam etmen gerek anlıyor musun? Ona yeterince sert davranmıyorsun. Onun bunu anlaması için çabalamadın. The Stepfather-1 2009 info-icon
You've got to break him if necessary! Gerekirse kalbini kirmalisin. Gerekirse kalbini kırmalısın. Gerektiğinde ona sert gelmelisin! Gerekirse kalbini kırmalısın. The Stepfather-1 2009 info-icon
You're too weak to do that. What are you talking about? Bunu yapacak gucun yok. Sen neden bahsediyorsun? Bunu yapacak gücün yok. Sen neden bahsediyorsun? Bunu yapmak için çok zayıfsın. Neden bahsediyorsun sen? Bunu yapacak gücün yok. Sen neden bahsediyorsun? The Stepfather-1 2009 info-icon
I thought it could work, but it can't! Isler yolunda gidiyor sandim ama gitmiyor iste. İşler yolunda gidiyor sandım ama gitmiyor işte. Yürür sanmıştım, ama yürümedi! İşler yolunda gidiyor sandım ama gitmiyor işte. The Stepfather-1 2009 info-icon
I thought you could be Mrs. Grady Edwards! But you can't! Senin bay Grady Edwards'in karisi olacagini dusunmustum. Senin bay Grady Edwards'ın karısı olacağını düşünmüştüm. Bayan Grady Edwards sen olabilirsin sanmıştım! Ama olamadın! Senin bay Grady Edwards'ın karısı olacağını düşünmüştüm. The Stepfather-1 2009 info-icon
What did you say? Wait. Wait a minute. Ne dedin sen? Bir dakika bekle. Kim dedin? Bir saniye, bir saniye. Ne dedin sen? Bir dakika bekle. The Stepfather-1 2009 info-icon
Who am I here? Kimim ben? Burada kimim? Kimim ben? The Stepfather-1 2009 info-icon
David, what are... David! David, sen... David. David, ne di... David! David, sen... David. The Stepfather-1 2009 info-icon
Mom! Anne. Anne! Anne. The Stepfather-1 2009 info-icon
No! No! Hayir. Hayir. Hayır. Hayır. Hayır! Hayır! Hayır. Hayır. The Stepfather-1 2009 info-icon
No! Hayir. Hayır. Hayır! Hayır. The Stepfather-1 2009 info-icon
Can you stand? Kalkabilir misin? Kalkabilecek misin? Kalkabilir misin? The Stepfather-1 2009 info-icon
That's it. Iste boyle. İşte böyle. Tamam. İşte böyle. The Stepfather-1 2009 info-icon
Michael! Listen to me. Michael. Beni dinle. Michael! Beni dinle. Michael. Beni dinle. The Stepfather-1 2009 info-icon
Mom, it's me. It's me. God! Anne, benim. Tanrim. Anne, benim. Tanrım. Anne, benim. Benim. Tanrım! Anne, benim. Tanrım. The Stepfather-1 2009 info-icon
Among other things, he ripped out all the phones. Telefon dahil her seyin baglantisini kesti. Telefon dahil her şeyin bağlantısını kesti. Tüm telefon kablolarını koparmış. Telefon dahil her şeyin bağlantısını kesti. The Stepfather-1 2009 info-icon
I might have killed him. We have to go. Onu oldurmus olabilirim. Gitmemiz gerek. Onu öldürmüş olabilirim. Gitmemiz gerek. Onu öldürdüm. Gitmemiz gerek. Onu öldürmüş olabilirim. Gitmemiz gerek. The Stepfather-1 2009 info-icon
I can't let you do that, Michael. Bunu yapmana izin vermem, Michael. Buna izin veremem, Michael. Bunu yapmana izin vermem, Michael. The Stepfather-1 2009 info-icon
Get back, get back. Get upstairs now! Move! Move! Geri cekilin. Merdivene cikin. cabuk, cabuk. Geri çekilin. Merdivene çıkın. Çabuk, çabuk. Geri, dönün, geri dönün. Tavan arasına! Hadi! Hadi! Geri çekilin. Merdivene çıkın. Çabuk, çabuk. The Stepfather-1 2009 info-icon
Go! Go! Go! Stay away! Uzak dur. Çık! Çık! Çık! Uzak dur! Uzak dur. The Stepfather-1 2009 info-icon
Help us! Help! Help! Yardim et bize. Yardım et bize. Bize yardım edin! İmdat! İmdat! Yardım et bize. The Stepfather-1 2009 info-icon
Careful where you step. Nereye bastigina dikkat et. Nereye bastığına dikkat et. Adımlarına dikkat et. Nereye bastığına dikkat et. The Stepfather-1 2009 info-icon
There's still some rotted boards I haven't replaced yet. Orasi hala curuk. Daha onarmadim. Orası hala çürük. Daha onarmadım. Hâlâ çürük tahtalar var. Henüz hepsini yenilemedim. Orası hala çürük. Daha onarmadım. The Stepfather-1 2009 info-icon
Michael! Michael! Michael. Michael. Michael! Michael! Michael. Michael. The Stepfather-1 2009 info-icon
No! No! Michael! Hayir, hayir. Michael. Hayır, hayır. Michael. Hayır! Hayır! Michael! Hayır, hayır. Michael. The Stepfather-1 2009 info-icon
Get away from him! Ondan uzak dur. Uzak dur ondan! Ondan uzak dur. The Stepfather-1 2009 info-icon
Come here! Come on! Buraya gel. Hadi. Buraya gel! Hadi! Buraya gel. Hadi. The Stepfather-1 2009 info-icon
Leave him alone! Onu rahat birak. Onu rahat bırak. Rahat bırak onu! Onu rahat bırak. The Stepfather-1 2009 info-icon
Kelly, watch out! Kelly! Kelly, dikkat et. Kelly. Kelly, dikkat et! Kelly! Kelly, dikkat et. Kelly. The Stepfather-1 2009 info-icon
Come on, take me! Kelly! Run! Mom! Hadi cek beni. Kelly kac. Anne! Hadi çek beni. Kelly kaç. Anne! Hadi, bana gel! Kelly! Kaç! Anne! Hadi çek beni. Kelly kaç. Anne! The Stepfather-1 2009 info-icon
You were in a coma. Komadaydin. Komadaydın. Komadaydın. Komadaydın. The Stepfather-1 2009 info-icon
How long? Ne zamandan beri? Ne kadar oldu? Ne zamandan beri? The Stepfather-1 2009 info-icon
Just over a month. Bir aydan beri. Bir ayı geçti. Bir aydan beri. The Stepfather-1 2009 info-icon
What about David? David'e ne oldu? The Stepfather-1 2009 info-icon
Where is he? su an nerede? Şu an nerede? O nerede? Şu an nerede? The Stepfather-1 2009 info-icon
By the time the police got there, he was gone. Polis oraya vardiginda coktan gitmisti. Polis oraya vardığında çoktan gitmişti. Polisler geldiğinde gitmişti. Polis oraya vardığında çoktan gitmişti. The Stepfather-1 2009 info-icon
He's gone? Gitmis mi? Gitmiş mi? Gitmiş miydi? Gitmiş mi? The Stepfather-1 2009 info-icon
Gone? Gitmis mi? Gitmiş mi? Gitmiş miydi? Gitmiş mi? The Stepfather-1 2009 info-icon
Hi. Hi. Yes, ma'am. Can I help you? Merhaba. Merhaba bayan. Nasil yardimci olurum? Merhaba. Merhaba bayan. Nasıl yardımcı olurum? Merhaba. Merhaba. Buyurun bayan. Nasıl yardımcı olabilirim? Merhaba. Merhaba bayan. Nasıl yardımcı olurum? The Stepfather-1 2009 info-icon
I have got this little lightbulb that I need for their nightlights. cocuklar icin bu gece lambasindan bir tane almam gerekiyor. Çocuklar için bu gece lambasından bir tane almam gerekiyor. Gece lambaları için kullanılan ampullere ihtiyacım var. Çocuklar için bu gece lambasından bir tane almam gerekiyor. The Stepfather-1 2009 info-icon
Can you tell me where I can find that? Come on! Nerede bulabilirim acaba? Hadi. Nerede olduklarını söyleyebilir misiniz? Hadi gel! Nerede bulabilirim acaba? Hadi. The Stepfather-1 2009 info-icon
Yep. Aisle two. You're welcome. Evet. Iki koridor sonra. Evet. İki koridor sonra. Tabi. İkinci sırada. Teşekkürler. Rica ederim. Evet. İki koridor sonra. The Stepfather-1 2009 info-icon
Andy, Ross, where'd you go? Andy, Ross. Nereye gidiyorsunuz? Andy, Ross, nereye kayboldunuz? Andy, Ross. Nereye gidiyorsunuz? The Stepfather-1 2009 info-icon
Guys? cocuklar? Çocuklar? Çocuklar? Çocuklar? The Stepfather-1 2009 info-icon
Hey, hey, guys, come on! Knock it off! Get back over here! Hey, hey, yapmayin cocuklar. Buraya gelin. Hey, hey, yapmayın çocuklar. Buraya gelin. Hey, hey, çocuklar! Kesin şunu! Buraya gelin! Hey, hey, yapmayın çocuklar. Buraya gelin. The Stepfather-1 2009 info-icon
Come on, guys, wait for me. Hadi cocuklar. Beni bekleyin. Hadi çocuklar. Beni bekleyin. Hadi ama çocuklar, bekleyin. Hadi çocuklar. Beni bekleyin. The Stepfather-1 2009 info-icon
I'm sorry. I'm so sorry. Guys, come on. Let's go. Affedersiniz. cok uzgunum. Hadi gidelim cocuklar. Affedersiniz. Çok üzgünüm. Hadi gidelim çocuklar. Affedersiniz. Affedesiniz. Çocuklar, gelin. Affedersiniz. Çok üzgünüm. Hadi gidelim çocuklar. The Stepfather-1 2009 info-icon
That's okay. You know what they say, boys will be boys. Sorun degil. Ne derler bilirsin. cocuk her zaman cocuktur. Sorun değil. Ne derler bilirsin. Çocuk her zaman çocuktur. Sorun değil. Ne derler bilirsiniz, tüm çocuklar aynıdır. Sorun değil. Ne derler bilirsin. Çocuk her zaman çocuktur. The Stepfather-1 2009 info-icon
Do you have any children? cocugunuz var mi? Çocuğunuz var mı? Sizin çocuğunuz var mı? Çocuğunuz var mı? The Stepfather-1 2009 info-icon
I lost my wife and daughter in a car accident. Karimi ve kizimi bir araba kazasinda kaybettim. Karımı ve kızımı bir araba kazasında kaybettim. Eşimi ve kızımı bir trafik kazasında kaybettim. Karımı ve kızımı bir araba kazasında kaybettim. The Stepfather-1 2009 info-icon
I'm sorry. No, that's okay. uzgunum. Hayir, onemli degil. Üzgünüm. Hayır, önemli değil. Özür dilerim. Hayır, sorun değil. Üzgünüm. Hayır, önemli değil. The Stepfather-1 2009 info-icon
It's been nearly a year now. Bir yil olmak uzere. Bir yıl olmak üzere. Bir yıl kadar oldu. Bir yıl olmak üzere. The Stepfather-1 2009 info-icon
I kind of know what you're going through. I lost my husband two years ago. Neler hissettigini az cok biliyorum. Ben de kocami 2 sene once kaybettim. Neler hissettiğini az çok biliyorum. Ben de kocamı 2 sene önce kaybettim. Neler yaşadığını tahmin edebiliyorum. Ben de iki yıl önce kocamı kaybettim. Neler hissettiğini az çok biliyorum. Ben de kocamı 2 sene önce kaybettim. The Stepfather-1 2009 info-icon
I know it's hard sometimes, but it does get easier. Bunun zor bir surec oldugunu biliyorum ama gittikce acisi hafifliyor. Bunun zor bir süreç olduğunu biliyorum ama gittikçe acısı hafifliyor. Biliyorum zordur, ama zamanla kolaylaşıyor. Bunun zor bir süreç olduğunu biliyorum ama gittikçe acısı hafifliyor. The Stepfather-1 2009 info-icon
I hope so. Umarim oyledir. Umarım öyledir. Umarım. Umarım öyledir. The Stepfather-1 2009 info-icon
Hey, I'm Chris Ames. Hey, ben Chris Ames. Ben Chris Ames. Hey, ben Chris Ames. The Stepfather-1 2009 info-icon
I'm Julie King. Nice to meet you. Well, it's nice to meet you. Ben Julie King. Memnun oldum. Ben de memnun oldum. Ben de Julie King. Memnun oldum. Ben de memnun oldum. Ben Julie King. Memnun oldum. Ben de memnun oldum. The Stepfather-1 2009 info-icon
One female in her late thirties and three minors. Otuzlu yaslarin sonunda bir kadin ve uc ufaklik. Otuzlu yaşların sonunda bir kadın ve üç ufaklık. SALT LAKE CITY POLİS MERKEZİ Otuzlarının sonunda bir kadın ve üç çocuk. Otuzlu yaşların sonunda bir kadın ve üç ufaklık. The Stepfather-2 2009 info-icon
Multiple stab wounds and blunt force trauma. Birkac bicak yarasi ve kaba kuvvet travmasi. Birkaç bıçak yarası ve kaba kuvvet travması. Muhtelif bıçak yaraları ve darbeye bağlı kesikler. Birkaç bıçak yarası ve kaba kuvvet travması. The Stepfather-2 2009 info-icon
What about the ex husband? Court said the wife had a restraining order against him. Peki ya eski kocasi? Mahkeme kararina gore, adamin... Peki ya eski kocası? Mahkeme kararına göre, adamın... Ya kocası? Mahkemenin dediğine göre karısına yaklaşmama emri varmış. Peki ya eski kocası? Mahkeme kararına göre, adamın... The Stepfather-2 2009 info-icon
It was his first Christmas without his family. All the more reason. Ailesinden ayri gecirdigi ilk Noel’mis. Ailesinden ayrı geçirdiği ilk Noel’miş. Ailesi olmadan geçirdiği ilk noelmiş. Al sana neden. Ailesinden ayrı geçirdiği ilk Noel’miş. The Stepfather-2 2009 info-icon
Well, you didn't see him when he ID ed his family. Ailesini teshis ettiginde, onu gormeliydin. Ailesini teşhis ettiğinde, onu görmedin. Ailesini teşhis ederkenki halini bir görmeliydin. Tren çarpmışa benziyordu. Ailesini teşhis ettiğinde, onu görmeliydin. The Stepfather-2 2009 info-icon
Looked like he'd been hit by a freight train. Ona, bir yuk treni carpmis gibi gorunuyordu. Sanki bir yük treni ona çarpmış gibi görünüyordu. Ona, bir yük treni çarpmış gibi görünüyordu. The Stepfather-2 2009 info-icon
Seeing his kids like that. All the blood. Yeah, it was definitely a nightmare for him. cocuklarda oyle gorunuyor. Her yer kan. Onun icin kabus dolu bir gece olmali. Çocuklarını öyle görmek. Kanlar içinde. Kesinlikle onun için bir kabus gibiydi. Çocuklarını o halde görmek. Tüm o kanlar. Onun için kesinlikle bir kâbus olmuştur. Çocuklarda öyle görünüyor. Her yer kan. Onun için kabus dolu bir gece olmalı. The Stepfather-2 2009 info-icon
If this guy did it, he gets my vote for a goddamn Academy Award. Eger bu adam bunu yapmissa, bence akademi odulunu alir. Eğer bunu bu adam yapmışsa, Oscar ödülü için benim oyumu alır. Eğer bunların sorumlusu o adamsa, benim Oscar oyum ona gider. Eğer bu adam bunu yapmışsa, bence akademi ödülünü alır. The Stepfather-2 2009 info-icon
What do we got on him? Nothing. Onunla ilgili elimizde ne var? Hicbir sey. Onunla ilgili elimizde ne var? Hiçbir şey. Elimizde ne var? Hiçbir şey. Onunla ilgili elimizde ne var? Hiçbir şey. The Stepfather-2 2009 info-icon
Except we can't find a match in any database. Bunun haricinde, veritabaninda eslesen bir bilgi bulamadik. Bunun haricinde, veritabanında eşleşen bir bilgi bulamadık. Ama veritabanında hiçbir kaydı bulunamadı. Bunun haricinde, veritabanında eşleşen bir bilgi bulamadık. The Stepfather-2 2009 info-icon
And he stopped the newspaper to have time to disappear. Kacisina zaman kazanmak icin gazete aboneligini durdurmus. Kaçışına zaman kazanmak için gazete aboneliğini durdurmuş. Gazete aboneliğini iptal ederek ortadan kaybolmak için zaman kazanmış. Kaçışına zaman kazanmak için gazete aboneliğini durdurmuş. The Stepfather-2 2009 info-icon
Three years ago in New Jersey, a wife and three kids. uc yil once New Jersey'de, 3 cocuklu bir kadin vardi. Üç yıl önce New Jersey'de, 3 çocuklu bir kadın vardı. Üç yıl önce New Jersey'de, bir kadın ve üç çocuk. Üç yıl önce New Jersey'de, 3 çocuklu bir kadın vardı. The Stepfather-2 2009 info-icon
Gunshot wounds to the back of the head. The stepfather disappeared. Baslarinda ucer kursun yarasi vardi. uvey baba ise kayiplara karismisti. Başlarının arkasında kurşun yaraları vardı. Üvey baba ise kayıplara karışmıştı. Kafanın arkasında kurşun delikleri. Üvey baba ortalıklarda yok. Başlarında üçer kurşun yarası vardı. Üvey baba ise kayıplara karışmıştı. The Stepfather-2 2009 info-icon
Lived in a rented room where he met the victims. Kurbanlariyla tanistigi kiralik bir odada yasamis. Kurbanlarıyla tanıştığı kiralık bir odada yaşamış. Kurbanlarıyla kiralık bir odada tanışmış. Kurbanlarıyla tanıştığı kiralık bir odada yaşamış. The Stepfather-2 2009 info-icon
Both rooms were owned by older women. Her iki oda da yasli kadinlar tarafindan satin alinmis. Her iki oda da yaşlı kadınlara aitmiş. Her iki oda da yaşlı bir bayana ait. Her iki oda da yaşlı kadınlar tarafından satın alınmış. The Stepfather-2 2009 info-icon
"He's a wonderful man, always paid his rent on time and in cash. " ...adam cok iyi biriymis ve kirasini zamaninda oduyormus. ...adam harika biriymiş, kirasını hep zamanında ve nakit ödüyormuş. ..."Harika bir adam, her zaman kirasını vaktinde... ...adam çok iyi biriymiş ve kirasını zamanında ödüyormuş. The Stepfather-2 2009 info-icon
So, of course, she never asked him for any identification. Bu yuzden kadin, ona kimlik bilgilerini sorma geregi duymamis. Bu yüzden kadın, ona hiç kimlik sormamış. Bu yüzden kadın, ona kimlik bilgilerini sorma gereği duymamış. The Stepfather-2 2009 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 172439
  • 172440
  • 172441
  • 172442
  • 172443
  • 172444
  • 172445
  • 172446
  • 172447
  • 172448
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact