Search
English Turkish Sentence Translations Page 172442
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I know. I almost pissed my pants, I was so scared. | Biliyorum ama neredeyse altima isiyordum. cok korktum. Biliyorum ama neredeyse altıma işiyordum. Çok korktum. Biliyorum. Neredeyse altıma kaçıracaktım. Acayip korktum. Biliyorum ama neredeyse altıma işiyordum. Çok korktum. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
You know, that's not a turn on, by the way, Michael, shut up. I'm being serious. | Bu fazla tahrik edici degil. Michael, kapat ceneni. Ciddiyim. Bu fazla tahrik edici değil. Michael, kapat çeneni. Ciddiyim. İyi ki yapmamışsın, hiç tahrik edici değil. Bu fazla tahrik edici değil. Michael, kapat çeneni. Ciddiyim. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I know. I know. You do? | Biliyorum. oyle mi? Biliyorum. Öyle mi? Biliyorum. Biliyorum. Öyle mi? Biliyorum. Öyle mi? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Yeah. I mean, I've been thinking about what you said, about all of it, really. | Evet, demek istedigim soyledigin seyleri gercekten uzun uzun dusundum. Evet, demek istediğim söylediğin şeyleri gerçekten uzun uzun düşündüm. Evet. Dediklerini düşünüyordum, tüm söylediklerini. Evet, demek istediğim söylediğin şeyleri gerçekten uzun uzun düşündüm. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
And I've decided that... | Ve senin hakli... Ve senin haklı... Düşündüm de... Ve senin haklı... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
That you're right. I mean, maybe, maybe, I am obsessing. | ...olduguna karar verdim. Belki ben cok abartiyorum. ...olduğuna karar verdim. Belki ben çok abartıyorum. Haklısın. Belki ama belki saplantılı davranıyorum. ...olduğuna karar verdim. Belki ben çok abartıyorum. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
You think? I mean, my dad said he was all right, so,,, | oyle mi dusunuyorsun? Babam onun iyi biri oldugunu soylemisti. Öyle mi düşünüyorsun? Babam onun iyi biri olduğunu söylemişti. Sahi mi? Babam onun iyi olduğunu söylemişti. Öyle mi düşünüyorsun? Babam onun iyi biri olduğunu söylemişti. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I guess the rest of it is just me freaking out. | Gerisi beni endiselendiren onemsiz ayrintilardi. Gerisi beni endişelendiren önemsiz ayrıntılardı. Geriye endişelendiğim gerçeği kalıyor. Gerisi beni endişelendiren önemsiz ayrıntılardı. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I think you should come by tomorrow | Bence, sen yarin gel... Bence, sen yarın gel... Yarın bize gel ve üniversite kabul işlemlerini bitirelim. Bence, sen yarın gel... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
and we'll get these college applications finished. | ...su universite basvuru formlarini dolduralim. ...şu üniversite başvuru formlarını dolduralım. ...şu üniversite başvuru formlarını dolduralım. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
No more obsessing? No, no, no, I swear on my life. | Kuruntularin bitti mi? Hayatimin ustune yemin ederim, bitti. Kuruntuların bitti mi? Hayatımın üstüne yemin ederim, bitti. Başka saplantı yok ama? Hayır, hayır, yok, söz veriyorum. Kuruntuların bitti mi? Hayatımın üstüne yemin ederim, bitti. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
All right? So I'll see you tomorrow. Okay, Good night, | Tamam mi? Peki yarin gorusuruz. Tamam, iyi geceler. Tamam mı? Peki yarın görüşürüz. Tamam, iyi geceler. Tamam. Yarın görüşürüz. Tamam. İyi geceler. Tamam mı? Peki yarın görüşürüz. Tamam, iyi geceler. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Okay. Night. | Tamam, iyi geceler. Tamam. İyi geceler. Tamam, iyi geceler. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, come in. | Gir. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Hey, you got a sec? Sure. What's up? | Merhaba, bir dakikan var mi? Tabii. Ne haber? Merhaba, bir dakikan var mı? Tabii. Ne haber? Bir saniyen var mı? Tabi. Ne oldu? Merhaba, bir dakikan var mı? Tabii. Ne haber? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
How you doing? Fine. | Nasil gidiyor? Iyi. Nasıl gidiyor? İyi. Nasıl gidiyor? İyi. Nasıl gidiyor? İyi. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Maybe I'm wrong, but for a while there, I thought we were off to a good start. | Belki yaniliyorum, ama bir sure icin, iyi bir baslangic yapariz sanmistim. Belki yanılıyorum, ama bir süre için, iyi bir başlangıç yaparız sanmıştım. Yanılıyor da olabilirim ama kısa süre önce iyi bir başlangıç yaptığımızı düşünmüştüm. Belki yanılıyorum, ama bir süre için, iyi bir başlangıç yaparız sanmıştım. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
And now I'm getting the feeling that somehow we're not on the same page. | Ama simdi ayni dusuncede olmadigimizi hissediyorum. Ama şimdi aynı düşüncede olmadığımızı hissediyorum. Ama şimdi giderek aynı durumda olmadığımızı hissetmeye başlıyorum. Ama şimdi aynı düşüncede olmadığımızı hissediyorum. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I know it can't happen overnight, Michael. | Bunun bir gunde degismeyecegini biliyorum, Michael. Bunun bir günde değişmeyeceğini biliyorum, Michael. Gecenin bir vakti olamayacağını biliyorum, Michael... Bunun bir günde değişmeyeceğini biliyorum, Michael. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
But for the sake of the family, | Ama bu ailenin hatiri icin... Ama bu ailenin hatırı için... ...ama ailenin sıhhati için bazı şeylerin değişeceğini göreceksin. Ama bu ailenin hatırı için... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
you gotta understand that things are going to change around here. | ...burada bazi seylerin degistigini anlamalisin artik. ...burada bazı şeylerin değiştiğini anlamalısın artık. ...burada bazı şeylerin değiştiğini anlamalısın artık. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
It's not gonna be like it was, | Eskisi gibi olmayacak ama.. Eskisi gibi olmayacak ama... Eskisi gibi olmayacak ama.. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
but hopefully better. | ...umarim daha iyisi olacak. ...belki daha iyisi olacak. ...umarım daha iyi olur. ...umarım daha iyisi olacak. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, I do. I know. Good. | Evet, ben de umuyorum. Guzel. Evet, ben de umuyorum. Güzel. Evet, anlıyorum. Güzel. Evet, ben de umuyorum. Güzel. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I just want you to always be up front with me. | Sadece bana karsi durust olmani istiyorum. Sadece bana karşı dürüst olmanı istiyorum. Yalnızca her zaman bana karşı dürüst ol istiyorum. Sadece bana karşı dürüst olmanı istiyorum. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
No lies, no sneaking around. | Yalan yok, odalara gizlice girmek yok. Yalan yok, etrafta gizlice dolaşmak yok. Yalan yok, odalara gizlice girmek yok. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Your mom wouldn't like that. | Annen bundan hoslanmaz. Annen bundan hoşlanmaz. Annen bunlardan hiç hoşlanmazdı. Annen bundan hoşlanmaz. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
And you need to win back her trust. | Tabii, annenin guvenini geri kazanmak istiyorsan. Tabii, annenin güvenini geri kazanmak istiyorsan. Ayrıca annenin güvenini geri kazanman gerekiyor. Tabii, annenin güvenini geri kazanmak istiyorsan. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I don't want to see you have to go back to that school again. | Okuluna geri donmek zorunda kaldigini gormek istemem. Okuluna geri dönmek zorunda kaldığını görmek istemem. Tekrar o okula geri dönmeni görmek istemem. Okuluna geri dönmek zorunda kaldığını görmek istemem. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
You swore on your life. Just look at the police sketches. | Hayatinin ustune yemin ettin. Sadece su robot resme bak. Hayatının üstüne yemin ettin. Sadece şu robot resme bak. Söz vermiştin. Robot resmine bir göz at. Hayatının üstüne yemin ettin. Sadece şu robot resme bak. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Please, that's all I'm asking. | Lutfen, sadece bunu istiyorum. Lütfen, sadece bunu istiyorum. Lütfen, tek istediğim bu. Lütfen, sadece bunu istiyorum. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
There is a resemblance. You got to admit, it kind of looks like him. | Benzerlik var. Kabul et, ona cok benziyor. Benzerlik var. Kabul et, ona çok benziyor. Benzerlikler var. Kabul et, tıpkı ona benziyor. Benzerlik var. Kabul et, ona çok benziyor. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
You know who this actually looks like? | Tam olarak kime benziyor biliyor musun? Aslında kime benziyor biliyor musun? Tam olarak kime benziyor biliyor musun? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
It looks like Mr. Rockwell, our biology teacher from freshman year. | Birinci siniftaki Biyoloji Hocasi Bay Rockwell'e benziyor. Birinci sınıftaki Biyoloji Hocası Bay Rockwell'e benziyor. Bay Rockwell'e, ilk yılımdaki biyoloji hocama. Birinci sınıftaki Biyoloji Hocası Bay Rockwell'e benziyor. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
No, you hardly looked at it. All right. It could be anybody. | Hayir, benzetmelerin cok kotu. Pekala. Her hangi biri olabilir. Hayır, benzetmelerin çok kötü. Pekala. Her hangi biri olabilir. Hayır, doğru düzgün bakmadın bile. Pekâlâ. Herhangi biri olabilir. Hayır, benzetmelerin çok kötü. Pekala. Her hangi biri olabilir. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Look, this is Grady Edwards. The police couldn't match his lD. | Bak, bu adam Grady Edwards. Polis, eslesen bir kimlik bulamadi. Bak, bu adam Grady Edwards. Polis, eşleşen bir kimlik bulamadı. Bak, bu Grady Edwards. Polis kimliğini teşhis edemedi. Bak, bu adam Grady Edwards. Polis, eşleşen bir kimlik bulamadı. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
They couldn't trace any fingerprints. And there are similarities. | Hicbir parmak izine rastlamadilar. Ama bir benzerlik var. Hiçbir parmak izine rastlamadılar. Ama bir benzerlik var. Parmak izi bulamadı. Benzerlikler var. Hiçbir parmak izine rastlamadılar. Ama bir benzerlik var. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
He said he was in sales. He said he traveled a lot. | Pazarlamaci oldugunu ve cok seyahat ettigini soyledi. Pazarlamacı olduğunu ve çok seyahat ettiğini söyledi. Satış uzmanı olduğunu söylemişti. Çok seyahat ettiğini söylemişti. Pazarlamacı olduğunu ve çok seyahat ettiğini söyledi. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
They can never find any pictures of him either, | Ona ait herhangi bir fotograf bulamadilar... Ona ait herhangi bir fotoğraf bulamadılar... Onun da hiç resmini bulamıyorlar. Bu yüzden sabah Beth'e sordum,... Ona ait herhangi bir fotoğraf bulamadılar... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
so I asked Beth this morning | ...onun icin bu sabah Beth'den... ...onun için bu sabah Beth'den... ...onun için bu sabah Beth'den... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
if she could find any pictures of him in the house, any pictures of David. | ...David'in bir fotografini buldugunda bana getirmesini soyledim. ...David'in bir fotoğrafını bulduğunda bana getirmesini söyledim. ...evin içinde ona ait herhangi bir resmini gördüyse diye, herhangi bir resmini. ...David'in bir fotoğrafını bulduğunda bana getirmesini söyledim. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
There aren't any because he doesn't like having his picture taken, apparently. | Ortada hicbir sebep yokken fotograf cekilmesinden hoslanmiyor. Ortada hiçbir sebep yokken fotoğraf çekilmesinden hoşlanmıyor. Hiç resmi yok, çünkü görünüşe göre resim çektirmekten hoşlanmıyor. Ortada hiçbir sebep yokken fotoğraf çekilmesinden hoşlanmıyor. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
So what? Neither do l. But I swear I didn't kill that woman and her kids. Okay? | Ne olmus yani? Ben de sevmiyorum. Ama yasli kadini da ben oldurmedim, tamam mi? Ne olmuş yani? Ben de sevmiyorum. Ama yaşlı kadını da ben öldürmedim, tamam mı? Ne yani? Ben de sevmem. Ne olmuş yani? Ben de sevmiyorum. Ama yaşlı kadını da ben öldürmedim, tamam mı? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
lt doesn't prove anything. The website was in the browser history. | Bu hicbir seyi kanitlamaz. Siteye daha once girilmis. Bu hiçbir şeyi kanıtlamaz. Siteye daha önce girilmiş. Bu hiçbir şeyi kanıtlamaz. Site, tarayıcı geçmişinde bulunuyordu. Bu hiçbir şeyi kanıtlamaz. Siteye daha önce girilmiş. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
He was checking it out. So what if he was? | Siteye girip bakmis. Bakmissa ne olmus? Siteye girip bakmış. Bakmışsa ne olmuş? Siteye bakmış. Ne olmuş baktıysa? Siteye girip bakmış. Bakmışsa ne olmuş? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Or maybe it was your mom. | Belki annen girmistir. Belki annen girmiştir. Belki de annendi bakan. Belki annen girmiştir. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Or maybe they both were because they were curious about what Mrs. Cutter said. | Belki ikisi girip bakmistir, bayan Cutter'in... Belki ikisi girip bakmıştır, bayan Cutter'in... Belki de Bayan Cutter'ın söylediği resmi merak edip, ikisi birden baktılar. Belki ikisi girip bakmıştır, bayan Cutter'in... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I mean, that's what made you check it out. | Yani, girmis olsalar bile fark etmiyor. Yani, girmiş olsalar bile fark etmiyor. Yani bakmak seni ne yapar ki? Yani, girmiş olsalar bile fark etmiyor. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
It's fine. Just forget about it. | Iyi madem. Unut gitsin. İyi madem. Unut gitsin. Boş ver. Unut gitsin. İyi madem. Unut gitsin. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Are we gonna finish these, Michael? Hold on one second. | Buna son verecek miyiz, Michael? Bir saniye bekle. Bunları bitirecek miyiz, Michael? Bir saniye bekle. Buna son verecek miyiz, Michael? Bir saniye bekle. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
What is it? You just don't want to go to college with me anymore? | Artik benimle universiteye gitmek istemiyor musun? Artık benimle üniversiteye gitmek istemiyor musun? Ne oldu? Yoksa artık üniversiteye gitmek istemiyor musun? Artık benimle üniversiteye gitmek istemiyor musun? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
By the way, I'm screwing Mark Helford. | Bu arada Mark Helford'la fink atiyorum. Bu arada Mark Helford'la fink atıyorum. Bu arada Mark Helfrod'la düzüşüyorum. Bu arada Mark Helford'la fink atıyorum. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I'm leaving. I'm going home. | Ben gidiyorum. Eve gidecegim. Ben gidiyorum. Eve gideceğim. Gidiyorum. Eve gidiyorum. Ben gidiyorum. Eve gideceğim. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Call me later. Or, you know what, | Beni ararsin sonra. Aslinda... Beni ararsın sonra. Aslında... Sonra ararsın. Ama var ya... Beni ararsın sonra. Aslında... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
don't actually. I don't care. Whatever. You know. | ...ne biliyor musun? Umurumda degil. Ne biliyorsan onu yap. ...ne biliyor musun? Umurumda değil. Ne biliyorsan onu yap. ...hiç arama. Umursamıyorum. Her neyse artık. ...ne biliyor musun? Umurumda değil. Ne biliyorsan onu yap. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Kelly. Kelly, come on. | Kelly. Kelly, yapma. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I'm sorry. God, I didn't even know you were there. You scared me, Mr. Harris. | Affedersiniz. Burada oldugunuzu bilmiyordum. Beni korkuttunuz bay Harris. Affedersiniz. Burada olduğunuzu bilmiyordum. Beni korkuttunuz bay Harris. Özür dilerim. Affedersiniz. Burada olduğunuzu bilmiyordum. Beni korkuttunuz bay Harris. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Call me David. | Bana David diyebilirsin. Bana David de. Bana David diyebilirsin. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I was just getting myself a lemonade. Do you want one? | Kendime limonata yapiyordum. Ister misin? Kendime limonata yapıyordum. İster misin? Kendime limonata alıyordum. Sen de ister misin? Kendime limonata yapıyordum. İster misin? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
No, that's okay. | Hayir, sagolun. Hayır, sağolun. Hayır, ben almayayım. Hayır, sağolun. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Looked like Michael and you were having a bit of a fight. | Michael’la biraz tartisiyordunuz. Michael’la biraz tartışıyordunuz. Michael'la kavga etmiş gibi görünüyorsun. Michael’la biraz tartışıyordunuz. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
It's nothing, really. | onemli bir sey degil. Önemli bir şey değil. Önemli değil, sahiden. Önemli bir şey değil. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Anything I can help you with? | Yardimci olabilecegim bir konu var mi? Yardımcı olabileceğim bir konu var mı? Yardım edebileceğim bir husus var mı? Yardımcı olabileceğim bir konu var mı? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
No, it's cool. You sure? | Hayir, boyle iyiyim. Emin misin? Hayır, böyle iyiyim. Emin misin? Hayır, sorun yok. Emin misin? Hayır, böyle iyiyim. Emin misin? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Something seems to be troubling him. | Biraz sikintili gibi duruyor. Biraz sıkıntılı gibi duruyor. Canının bir şeyler sıkıyor gibi görünüyor. Biraz sıkıntılı gibi duruyor. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Maybe the two of us can help him work it out. | Belki ikimiz ona yardim edebiliriz. Belki ikimiz ona yardım edebiliriz. Belki ikimiz ona yardımcı olabiliriz. Belki ikimiz ona yardım edebiliriz. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I don't get it. He's been such a jerk lately. | Anlamiyorum. Son zamanlarda bir budala gibi davraniyor. Anlamıyorum. Son zamanlarda bir budala gibi davranıyor. Anlamıyorum. Son günlerde çok budalaca davranıyor. Anlamıyorum. Son zamanlarda bir budala gibi davranıyor. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
It's called being a guy. We're all jerks. | Erkekler bu sifata aliskindir. Hepimiz budalayiz. Erkekler bu sıfata alışkındır. Hepimiz budalayız. Erkekliğin bir tanımıdır bu. Hepimiz budalayızdır. Erkekler bu sıfata alışkındır. Hepimiz budalayız. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
That's why you women like us. We're like projects you take on. | Siz kadinlar bu yuzden bizi seviyorsunuz. Sizlerle ugrasmayi seviyoruz. Siz kadınlar bu yüzden bizi seviyorsunuz. Sizlerle uğraşmayı seviyoruz. Sizler de bu yüzden seversiniz bizi ya. Arz talep meselesi. Siz kadınlar bu yüzden bizi seviyorsunuz. Sizlerle uğraşmayı seviyoruz. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
See, Kelly, | Bak Kelly... Bak, Kelly,... Bak Kelly... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
young women like you seem to mature faster. | ...senin gibi ergen kizlar cabuk olgunlasiyor. ...senin gibi ergen kızlar çabuk olgunlaşıyor. ...senin gibi hanımlar çabuk olgunlaşırlar. ...senin gibi ergen kızlar çabuk olgunlaşıyor. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
It takes boys a little longer to catch up. | Onun icin yasca buyuk erkekler hemen etkileniyor. Onun için yaşça büyük erkekler hemen etkileniyor. Erkeklerin sizi yakalaması biraz zaman alır. Onun için yaşça büyük erkekler hemen etkileniyor. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
You know, you might be a part of the Harding family one day. | Bilirsin iste, belki bir gun bu ailenin bir ferdi olacaksin. Bilirsin işte, belki bir gün bu ailenin bir ferdi olacaksın. Belki bir gün Harding ailesinin bir ferdi olabilirsin. Bilirsin işte, belki bir gün bu ailenin bir ferdi olacaksın. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
And I'd like you to think of me as you would the others, as family, too. | Digerleri hakkinda ne dusunuyorsan, benim hakkimda oyle dusunmeni istiyorum. Diğerleri hakkında ne düşünüyorsan, benim hakkımda öyle düşünmeni istiyorum. Senin, beni de aileden biri olarak görmeni isterim. Diğerleri hakkında ne düşünüyorsan, benim hakkımda öyle düşünmeni istiyorum. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, I do. | Dusunurum. Düşünürüm. Evet, olur. Düşünürüm. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I mean, you know, I will. | Yani bilirsin iste. Bunu dusunecegim. Yani bilirsin işte. Bunu düşüneceğim. Yani, ileride olurum. Yani bilirsin işte. Bunu düşüneceğim. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
And if you ever need anything, | Bir seye ihtiyacin olursa... Bir şeye ihtiyacın olursa... Bir şeye ihtiyacın olursa... Bir şeye ihtiyacın olursa... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
please come to me. | ...lutfen bana gel. ...lütfen bana gel. ...çekinme, bana gel. ...lütfen bana gel. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Especially if it concerns Michael. | ozellikle Michael hakkindaki endiselerin konusunda. Özellikle Michael hakkındaki endişelerin konusunda. Bilhassa Michael’ı ilgilendiriyorsa. Özellikle Michael hakkındaki endişelerin konusunda. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Neither of us want to see him do something stupid, do we? | Ikimiz de onun aptalca seyler yaptigini gormek istemeyiz, degil mi? İkimiz de onun aptalca şeyler yaptığını görmek istemeyiz, değil mi? İkimiz de onu aptalca bir şey yaparken görmek istemeyiz, değil mi? İkimiz de onun aptalca şeyler yaptığını görmek istemeyiz, değil mi? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Something that might get him sent back to military school. | Bazi davranislari onu, askeri okula geri gonderilmesine neden olabilir. Bazı davranışları onu, askeri okula geri gönderilmesine neden olabilir. Onu askeri okula geri gönderecek bir şey. Bazı davranışları onu, askeri okula geri gönderilmesine neden olabilir. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
He won't. | Gitmeyecek. Yapmayacak. Gitmeyecek. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
But thank you, Mr. Harris. | Tesekkurler bay Harris. Teşekkürler bay Harris. Teşekkür ederim, Bay Harris. Teşekkürler bay Harris. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
David. Call me David. | David. Bana David de. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Hi, I'm not here, I'm there, Leave a message, | Merhaba, su an yokum. Bana mesaj birakin. Merhaba, şu an yokum. Bana mesaj bırakın. Merhaba. Yokum, başka bir yerdeyim. Mesajınızı bırakın. Merhaba, şu an yokum. Bana mesaj bırakın. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I really want to see you tonight, so give me a call. Bye. | Bu aksam gercekten seni gormek istiyorum. Ara beni. Hosca kal. Bu akşam gerçekten seni görmek istiyorum. Ara beni. Hoşça kal. Seni bu gece görmek istiyorum, ara beni. Görüşürüz. Bu akşam gerçekten seni görmek istiyorum. Ara beni. Hoşça kal. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Sorry it took so long to get back, I'll try to call you in the next few days, | Sana gec dondugum icin uzgunum. Bir kac gun icinde seni arayacagim. Sana geç döndüğüm için üzgünüm. Bir kaç gün içinde seni arayacağım. Özür dilerim, tekrar dönüşüm çok zaman aldı. Birkaç güne seni aramaya çalışacağım. Sana geç döndüğüm için üzgünüm. Bir kaç gün içinde seni arayacağım. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Hope all is well, Dad, | Umarim her sey yolundadir. Baban... Umarım her şey yolundadır. Baban... Umarım iyisindir. Baban. Umarım her şey yolundadır. Baban... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I've tried to reach you on your phone, Want to talk to you about David, | Sana telefonla ulasmaya calistim. David hakkinda konusmak istiyorum. Sana telefonla ulaşmaya çalıştım. David hakkında konuşmak istiyorum. Sana ulaşmaya çalıştım. David hakkında konuşmak istiyorum. Sana telefonla ulaşmaya çalıştım. David hakkında konuşmak istiyorum. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Call me, Jackie, | Beni ara. Jackie... Beni ara. Jackie. Beni ara. Jackie... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
This is Jay Harding, Leave a message, | Jay Harding'in telefonu. Mesajinizi birakin. Jay Harding'in telefonu. Mesajınızı bırakın. Jay Harding. Mesajınızı bırakın. Jay Harding'in telefonu. Mesajınızı bırakın. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I have to call you back on that, | Bunun icin sana sonra donerim... Bunun için sana sonra dönerim... Seni daha sonra ararım... Bunun için sana sonra dönerim... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
but the money sounds like we're in the ballpark. | ...desene stadyum isinde cok para var. ...desene stadyum işinde çok para var. ...ama para konusunda hemfikiriz gibi. ...desene stadyum işinde çok para var. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
We'll talk tomorrow. All right. | Yarin konusuruz. Tamam. Yarın konuşuruz. Tamam. Yarın konuşuruz. Tamam. Yarın konuşuruz. Tamam. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
What's up, Michael? You look like you've seen a ghost. | Ne haber, Michael? Hayalet gormus gibisin. Ne haber, Michael? Hayalet görmüş gibisin. Ne oldu, Michael? Hayalet görmüş gibisin. Ne haber, Michael? Hayalet görmüş gibisin. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
No, l... | Hayir ben... Hayır ben... Hayır, ben... Hayır ben... | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
I heard a phone ring. I thought it sounded like it was coming from the basement. | Telefon sesi duydum. Ses, kilerden geliyordu sanki. Ben telefon sesi duydum. Sesi bodrumdan geliyor gibiydi. Telefon sesi duydum. Ses, kilerden geliyordu sanki. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
You probably just heard mine. I got a call on a job. I think I'm gonna take it. | Muhtemelen telefonumun sesiydi. Bir is icin aradilar. Sanirim isi alacagim. Muhtemelen telefonumun sesiydi. Bir iş için aradılar. Sanırım işi alacağım. Benimkini duymuş olmalısın. Muhtemelen telefonumun sesiydi. Bir iş için aradılar. Sanırım işi alacağım. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Money sounds good. I won't have to travel much. | Para beni bekliyor. Seyahat etmek zorunda kalmayacagim. Para beni bekliyor. Seyahat etmek zorunda kalmayacağım. Parası fena değil. Fazla seyahat etmek durumunda da değilim. Para beni bekliyor. Seyahat etmek zorunda kalmayacağım. | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |
Hey, where's the key? David, where's the key to the basement? | Hey, anahtar nerede? David, kilerin anahtari nerede? Hey, anahtar nerede? David, kilerin anahtarı nerede? Anahtar nerede? David, bodrumun anahtarı nerede? Hey, anahtar nerede? David, kilerin anahtarı nerede? | The Stepfather-1 | 2009 | ![]() |