• en flag English
    • tr flag Turkish

Search

English Turkish Sentence Translations Page 169851

English Turkish Film Name Film Year Details
We need to get rid of one. I travel too much. Kurtulmamız gereken bir tane varda. Çok fazla seyahat ediyorum. Bir tanesinden kurtulmamız gerekiyor. Çok fazla seyahat ediyorum. The Roommate-1 2011 info-icon
The thing would starve to death. You're right. No, she can't. Açlıktan geberir gider. Haklısın. Hayır, o bakamaz. Muhtemelen açlıktan ölür. Haklısın. Hayır, bakamıyor. The Roommate-1 2011 info-icon
I'll be home when I'm home. Eve geldiğimde evde olacağım. İşim bitince geleceğim. The Roommate-1 2011 info-icon
Bye. It's all right. Hoşça kal. Her şey yolunda. Görüşürüz. Sorun değil. The Roommate-1 2011 info-icon
Who was that? My roommate. Kimdi o? Oda arkadaşım. The Roommate-1 2011 info-icon
She can be overprotective. That sounds fun. Aşırı korumacı biri. Kulağa komik geliyor. Biraz fazla korumacı olabiliyor. Komikmiş. The Roommate-1 2011 info-icon
So where is it? Where's what? Peki nerede o? Ne nerede? Nerede o şey? Ne nerede? The Roommate-1 2011 info-icon
You said you had a surprise for me? Benim için bir sürprizin olduğunu söylemedin mi? Benim için bir sürprizin olduğunu söylemiştin? The Roommate-1 2011 info-icon
Oh, yeah. Tabii ya. Evet. The Roommate-1 2011 info-icon
So I was cleaning out my closet... Dolabımı temizliyordum... Dolabımı toparlıyordum... The Roommate-1 2011 info-icon
...and I have not worn any of this in the last six months. ...ve son altı ayda bunların hiçbirini kullanmadığımı fark ettim. ...ve bunların hiçbirini altı aydır giymediğimi fark ettim. The Roommate-1 2011 info-icon
You're kidding me. All of this? There's more. Şaka yapıyorsun. Hepsi mi? Dahası da var. Şaka yapıyorsun. Hepsini mi? Daha da var. The Roommate-1 2011 info-icon
Oh, no. What? Olamaz. Ne oldu? Olamaz. Ne? The Roommate-1 2011 info-icon
We don't have a lot of closet space... Dolabımızda yeterli boş yer yok... Dolabımızda fazla yer yok, hem Rebecca benim dolabımın da yarısını kullanıyor. The Roommate-1 2011 info-icon
...and Rebecca's already taking half my side. ...Rebecca benimkinin de yarısını kullanıyor. The Roommate-1 2011 info-icon
Just move in with me. Benim yanıma taşın sende. Buraya yanıma taşın sen de. The Roommate-1 2011 info-icon
Seriously? Yeah, why not? Cidden mi? Evet, neden olmasın? Gerçekten mi? Evet, neden olmasın? The Roommate-1 2011 info-icon
This place is huge. I'm never home. Burası kocaman bir yer. Evde de olmuyorum. Burası kocaman. Evde de durduğum yok. The Roommate-1 2011 info-icon
Ditch that roommate of yours and live here. Şu oda arkadaşından kurtulursun ve burada yaşarsın. Oda arkadaşını bırakıp buraya taşın. The Roommate-1 2011 info-icon
Besides, you can have pets. Ayrıca, evcil hayvanın da olabilir. Hem ayrıca burada kedine de bakabilirsin. The Roommate-1 2011 info-icon
I'll talk to her about it. Good. Onunla bunu konuşurum. Güzel. Onunla konuşurum. Tamam. The Roommate-1 2011 info-icon
Irene really likes the girls. Irene gerçekten kızları seviyor. Irene kızları epey seviyor. The Roommate-1 2011 info-icon
Always has. Her zaman. Her zaman severdi. The Roommate-1 2011 info-icon
It's too bad she couldn't take Cuddles, huh? Kucakçı'yı almaması gerçekten kötü oldu, değil mi? Yumak'ı alamaması çok kötü, değil mi? The Roommate-1 2011 info-icon
That might not be a problem. Bu sorun olmayabilir. Bu artık bir sorun olmayabilir. The Roommate-1 2011 info-icon
She suggested I move in with her. Yanına taşınmamı önerdi. Yanına taşınmamı teklif etti. Ne? The Roommate-1 2011 info-icon
You wanna move? No. I Taşınmak mı istiyorsun? Hayır. Ben Taşınmak mı istiyorsun? Hayır. Ben... The Roommate-1 2011 info-icon
I love living here with you. Seninle burada yaşamaya bayılıyorum. Burada seninle kalmaktan çok memnunum. The Roommate-1 2011 info-icon
I'd still technically be living here, so you wouldn't need another roommate. Teknik olarak burada olacağım, yani başka bir oda arkadaşına ihtiyacın olmayacak. Teknik olarak hâlâ burada kalıyor olacağım, o yüzden... The Roommate-1 2011 info-icon
Her place is huge. Evi kocaman. The Roommate-1 2011 info-icon
It's not like you couldn't use the extra closet space. Fazladan yer işgal etmek zorunda da kalmayacaksın. Kıyafetlerin için ekstradan yerin bile olur hem. The Roommate-1 2011 info-icon
I don't want more space, I want.... Fazla yer istemiyorum, ben... Daha fazla yer istemiyorum, ben... The Roommate-1 2011 info-icon
It's just something to think about. Bunu iyice bir düşün. Düşünmekten zarar gelmez. The Roommate-1 2011 info-icon
Nothing's set in stone. Hiçbir şey değişmeyecek. Hiçbir şey kalıcı değildir. The Roommate-1 2011 info-icon
Plus, we'd be able to keep Cuddles. Ayrıca, Kucakçıya da bakabileceğiz. Hem ayrıca Yumak'ta bizle kalabilir. The Roommate-1 2011 info-icon
Yeah, well, I was thinking maybe I'd stay here for Thanksgiving... Evet, Şükran Günü'nde burada kalırım... Şükran Günü'nde burada kalırım, Noel'de de yanınıza gelirim diye düşünüyordum. The Roommate-1 2011 info-icon
...and see you guys at Christmas. ...Noel'de oraya gelirim diye düşünüyordum. The Roommate-1 2011 info-icon
You know what, Mom? I'm really swamped right now. Ne var biliyor musun, anne? Şu an işim başımdan aşkın. Aslında anne, şu anda çok meşgulüm. The Roommate-1 2011 info-icon
Could I call you guys back? Okay. Bye. Sizi sonra arayabilir miyim? Tamam. Hoşça kal. Sizi sonra arasam olur mu? Tamam, hoşça kal. The Roommate-1 2011 info-icon
Feel how nice and warm it is in there? Orası ne kadar güzel ve sıcak hissediyor musun? Orası ne kadar hoş ve sıcak bir yer, değil mi? The Roommate-1 2011 info-icon
Oh, my God. What's wrong? Aman Tanrım. Sorun ne? Tanrım. Ne oldu? The Roommate-1 2011 info-icon
Cuddles got out. What? Kucakçı gitti. Ne? Yumak kaçtı. Ne? The Roommate-1 2011 info-icon
I took her with me to do laundry and she was in the basket... Çamaşır yıkamaya giderken onu da sepete aldım... Onu yanımda çamaşırhaneye götürmüştüm, sepetin içindeydi... The Roommate-1 2011 info-icon
...and she ran off. And I went after her but.... ...ve sonra kaçtı. Arkasından koştum ama... ...ama sonra kaçtı. Peşinden gittim ama... The Roommate-1 2011 info-icon
I'm gonna go find her. Onu bulmaya gidiyorum. Gidip onu bulacağım. The Roommate-1 2011 info-icon
Maybe it's karma. We weren't allowed to keep her anyway. Belki karmadır. Zaten onu tutmaya hakkımız yoktu. Belki de bu Karma'dır. Nasıl olsa ona bakmamıza izin vermiyorlardı. The Roommate-1 2011 info-icon
It's all my fault. It was an accident. Hepsi benim hatam. Bu bir kazaydı. Hepsi benim suçum. Bu bir kazaydı. The Roommate-1 2011 info-icon
It's just stress after stress, you know? Stres üstüne stres başlıyor. Stres üstüne stres resmen. The Roommate-1 2011 info-icon
Is there something else wrong? Ters giden bir şey mi var? Başka bir sorun mu var? The Roommate-1 2011 info-icon
My parents really want me to come home for Thanksgiving. Ailem Şükran Günü için eve gelmemi istiyor. Ailem Şükran Gününde yanlarında olmamı istiyor. The Roommate-1 2011 info-icon
And you don't wanna go? Ama sen gitmek istemiyorsun? Sen gitmek istemiyor musun? The Roommate-1 2011 info-icon
Emily died two days before Thanksgiving. Emily Şükran Günü'nden iki gün önce ölmüştü. Emily Şükran Gününden iki gün önce ölmüştü. The Roommate-1 2011 info-icon
It hasn't always been the most festive holiday in the Matthews household. Şükran Günü Matthews ahalisinde pek coşkuyla kutlanan bir gün değildir. Şükran Günü Matthews'larda pek de neşeyle kutlanan bir tatil değildir. The Roommate-1 2011 info-icon
I know I should be there, but, I don't know... Orada olmama gerektiğini biliyorum ama, bilemiyorum... Orada olmam gerektiğini biliyorum ama, bilemiyorum... The Roommate-1 2011 info-icon
...it's like there's a ghost at the table, you know? ...sanki masada bir hayalet var gibi, anlarsın ya? ...sanki masada bir hayalet varmış gibi hissediyorum. The Roommate-1 2011 info-icon
Spend Thanksgiving at my house. Şükran Günü'nü benim evimde geçiririz. Şükran Gününü bizim evde geçirelim. The Roommate-1 2011 info-icon
Your folks wouldn't mind? Please. Ailen sorun etmez olmaz mı? Lütfen. Ailen sorun etmez mi? Lütfen. The Roommate-1 2011 info-icon
Stephen also asked me to stay... Stephen da benden kalmamı istedi... Stephen da teklif etti, ama teşekkür ederim. The Roommate-1 2011 info-icon
...but thank you. ...ama sağ ol. The Roommate-1 2011 info-icon
Midterm designs are due Friday. Ara tasarımlar Cuma günü hazır olmalı. Dönem ödevlerinizin teslim süresi cuma. The Roommate-1 2011 info-icon
Now, remember, people: simplicity. Hatırlayın millet: Sadelik. Unutmayın millet: sadelik. The Roommate-1 2011 info-icon
Who is the founder of our industry? Endüstrimizin kurucusu kimdir? Bizim endüstrinin kurucusu kimdir? The Roommate-1 2011 info-icon
Eve. When she handed Adam the fig leaf. Havva. Adem'e incir yaprağını uzattığında. The Roommate-1 2011 info-icon
Have a good day. İyi günler. Güzel bir gün dilerim. The Roommate-1 2011 info-icon
Sara. Yeah? Sara. Evet? The Roommate-1 2011 info-icon
Can I see you in my office? Sure. Seni ofisimde görebilir miyim? Elbette. Ofisime gelir misin? Tabii. The Roommate-1 2011 info-icon
I love the danger in your work. It's kinky and edgy. Çalışmalarındaki riski seviyorum. Alışılmadık ve heyecanlı. Çalışmalarında aldığın riskler hoşuma gidiyor. Alışılmadık ve heyecan verici. The Roommate-1 2011 info-icon
I love the fact that there's all these, like, dark recesses in this... Tüm bu olgulara bayıldım, bu karanlık iç dünya... Bu masum dışa vurumdaki karanlık tarafı sevdim. Yanyanalık enfes olmuş. The Roommate-1 2011 info-icon
...innocent exterior. The juxtaposition is awesome. That's great. ...masum dış görünüş. Bir arada dehşet olmuş. Bu harika. The Roommate-1 2011 info-icon
Thank you. And I mean, styles, you know Teşekkürler. Ve diyeceğim şu, stiller, bilirsin Teşekkür ederim. Yani, stiller... The Roommate-1 2011 info-icon
They change so rapidly in the fashion world. Moda dünyasında o kadar hızlı değişir ki. Moda dünyasındaki değişimler çok ani olur. The Roommate-1 2011 info-icon
Because you got your particular cut, your technique, you know, the Kendine özgü bir kesimin var, tekniğin, bilirsin... Kendine özgü bir kesimin, tekniğin var... The Roommate-1 2011 info-icon
Which is what makes it so amazing and exciting. Bu da onu şaşırtıcı ve heyecan verici yapan şey. Evet. Bu da onu daha harika ve heyecan verici yapıyor. The Roommate-1 2011 info-icon
Exactly. Which is why I go to fashion week every year in Paris. Kesinlikle. Her yıl Paris'e moda haftasına gitme nedenim bu. Kesinlikle. İşte bu yüzden her sene Paris moda haftasına katılıyorum. The Roommate-1 2011 info-icon
To catch up on what's fresh and amazing and.... What else? Yeni ve muhteşem şeyleri yakalamak için... Başka? Yeni ve muhteşem şeyleri keşfetmek için... Başka ne vardı? The Roommate-1 2011 info-icon
Exciting. Exciting. Heyecan verici. Heyecan verici. The Roommate-1 2011 info-icon
And, let's face it, to go to the parties. Sure. Dürüst olursak, partiler için... Elbette. Bir de partiler için tabii ki. Tabii. The Roommate-1 2011 info-icon
The budget allows for me to bring an assistant every year. Mali program her yıl yanımda bir asistan götürmemi sağlıyor. Bütçe her sene yanımda bir asistan götürmeme olanak sağlıyor. The Roommate-1 2011 info-icon
Usually it's a senior, but not always. Genellikle son sınıf, ama her zaman değil. Genellikle son sınıfları, ama her zaman değil. The Roommate-1 2011 info-icon
There's a lot of talent in this class... Bu sınıfta bir çok yetenek var... Sınıfta pek çok yetenekli insan var... The Roommate-1 2011 info-icon
...but the best designers push the boundaries on what's acceptable. ...ama en iyi tasarımcı, sınırlarını zorlayandır. ...ama en iyi tasarımcılar, sınırlarını zorlayanlar arasından çıkar. The Roommate-1 2011 info-icon
They take chances. Şanslarını kullanırlar. The Roommate-1 2011 info-icon
All right. Well, good meeting. Sorun değil. Güzel bir görüşmeydi. Pekâlâ. Güzel bir görüşmeydi. The Roommate-1 2011 info-icon
The offer still stands, Sara. Teklif hala geçerli, Sara. Teklifim hâlâ geçerli Sara. The Roommate-1 2011 info-icon
Chance of a lifetime. Hayatının fırsatı. Hayatta bir kere olacak türden bir şans. The Roommate-1 2011 info-icon
What's wrong? My design professor just kissed me. Ne oldu? Tasarım profesörüm beni öptü. Sorun ne? Tasarım profesörüm az önce beni öptü. The Roommate-1 2011 info-icon
Are you all right? And I think the asshole's married. Sen iyi misin? Ve sanırım o pislik evli de. Sen iyi misin? Sanırım o pislik bir de evli. The Roommate-1 2011 info-icon
Are you gonna tell Stephen? No, that'll just cause problems. Stephen'a söyleyecek misin? Hayır, bu sadece sorunlar yaratır. Stephen'a anlatacak mısın? Hayır, bu sorundan başka bir işe yaramaz. The Roommate-1 2011 info-icon
I'm here for you. Ben hep senin yanındayım. Ben yanındayım. The Roommate-1 2011 info-icon
I know. Thank you for telling me. Biliyorum. Bana anlattığın için sağ ol. Biliyorum. Bana anlattığın için teşekkür ederim. The Roommate-1 2011 info-icon
What can I do? Nothing. Ne yapabilirim? Hiçbir şey. The Roommate-1 2011 info-icon
Professor Roberts? That's right. Profesör Roberts? Bu doğru. Profesör Roberts? Evet benim. The Roommate-1 2011 info-icon
I'm glad you're still here. Hâlâ burada olmanıza sevindim. Hâlâ burada olduğunuza sevindim. The Roommate-1 2011 info-icon
Yeah, well, I was just leaving. Evet, şimdi çıkıyordum. Evet, ben de tam çıkıyordum. The Roommate-1 2011 info-icon
You're not a student of mine. No, not yet. Benim öğrencim değilsin. Hayır, henüz değilim. Sen benim öğrencim değilsin. Hayır, henüz değil. The Roommate-1 2011 info-icon
I'm failing Intro Psych. Yeah, and why is that? Psikolojiye girişte başarısızım. Öyle mi, neden? Psikolojiye girişten kalıyorum. Öyle mi, neden? The Roommate-1 2011 info-icon
Well, I'm real sorry about that, but I don't know what I can do to help. Bunu duyduğuma üzüldüm, ama nasıl yardımcı olabilirim bilmiyorum. Çok üzgünüm ama bu konuda sana nasıl yardım edebilirim bilmiyorum. The Roommate-1 2011 info-icon
Tomorrow is the last day to drop a course. Yarın ders seçimlerinin son günü. The Roommate-1 2011 info-icon
If I don't add another one in its place, then I'll fall way behind in credits. Yerine başka bir ders bulamazsam, kredilerim düşecek. Yerine başka bir ders alamazsam, kredilerimi tamamlayamayacağım. The Roommate-1 2011 info-icon
Daddy won't take that very well. Babam da bunu pek hoş karşılamaz. The Roommate-1 2011 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 169846
  • 169847
  • 169848
  • 169849
  • 169850
  • 169851
  • 169852
  • 169853
  • 169854
  • 169855
  • …
  • »
  • »»
Restricted Mode:   
  • Contribute
  • About Us
  • Disclaimer
  • Contact