Search
English Turkish Sentence Translations Page 169852
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| He might even pull the plug... | Hatta desteğini de çekebilir... Desteğini tamamen çekebilir bile... | The Roommate-1 | 2011 | |
| ...which means I'm pretty much at your mercy. | ...bu da sizin merhametinize kaldığımı gösteriyor. ...bu da sizin merhametinize kaldığım anlamına geliyor. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Look, I really don't take | Bak, gerçekten alamam Bak bunu gerçekten de... | The Roommate-1 | 2011 | |
| It's not my policy to take on students in the middle of the term. | Dönem ortasında öğrenci almak prensiplerime aykırıdır. Dönem ortasında öğrenci almak prensiplerimle pek örtüşmez. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Do I look like just any student to you? | Sana herhangi bir öğrenci gibi mi görünüyorum? Sana alelade bir öğrenciymişim gibi mi görünüyorum? | The Roommate-1 | 2011 | |
| Oh, your wife's very pretty. Oh, it's my ex wife. | Karın çok hoşmuş. Eski karım. Karın epey hoşmuş. Eski karım. | The Roommate-1 | 2011 | |
| I might have to ask you a few questions first. | Sana ilk olarak bir kaç soru sormam gerekiyor. Önce sana birkaç soru sormam gerekiyor. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Ask me anything. You have design experience? | Ne istersen sor. Tasarım deneyimin var mı? İstediğini sorabilirsin. Tasarım konusunda tecrüben var mı? | The Roommate-1 | 2011 | |
| None. What do you know about clothes? | Hiç yok. Kıyafetler hakkında ne biliyorsun? Hiç yok. Giysiler hakkında ne bilirsin? | The Roommate-1 | 2011 | |
| Yeah, and what's that? | Neymiş o? Öyle mi, nedir o? | The Roommate-1 | 2011 | |
| I look better out of them than in them. | Onları çıkardığımda daha iyi görünüyorum. İçlerinde değilken daha iyi görünürüm. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Well, I think we can work something out. | Sanırım bunun üzerinde çalışabiliriz. Sanırım bir şeyler ayarlayabiliriz. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Just tell me and I'll do anything. Kiss me. | Söylemen yeter, her şeyi yaparım. Öp beni. Bana ne yapacağımı söyle yeter. Öp beni. | The Roommate-1 | 2011 | |
| What? I said kiss me. | Ne? Öp beni dedim. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Professor Roberts, you're hurting me. | Profesör Roberts, canımı acıtıyorsunuz. Profesör Roberts, canımı yakıyorsunuz. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Oh, you little tease. | Seni küçük baş belası. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Get off of me! Stop it! Stop! | Uzak dur benden! Kes şunu! Kes! Çekil üzerimden! Kes şunu! Yapma! | The Roommate-1 | 2011 | |
| Quiet! No! | Sessiz ol! Hayır! | The Roommate-1 | 2011 | |
| Shut up! Quiet! Get off of me! Stop! Leave me alone! | Kapa çeneni! Sessiz ol! Uzak dur benden! Dur! Beni rahat bırak! Kapa çeneni! Sessiz ol! Çekil üzerimden! Dur! Rahat bırak beni! | The Roommate-1 | 2011 | |
| You're hurting me! Quiet. Shut up, would you? | Canımı yakıyorsun! Sessiz ol. Çeneni kapayacak mısın? Canımı yakıyorsun! Sessiz ol. Kapa çeneni! | The Roommate-1 | 2011 | |
| No! I said no! Shut up, you little bitch tease! | Hayır! Hayır dedim! Kapa çeneni, küçük baş belası kaltak! Hayır! Sana hayır dedim! Kapa çeneni seni küçük fahişe! | The Roommate-1 | 2011 | |
| Sylvester, stop it! No! | Sylvester, kes şunu! Hayır! Sylvester, yapma! Hayır! | The Roommate-1 | 2011 | |
| Quiet! Quiet! Get off of me! No! I said no! | Sessiz ol! Sessiz ol! Uzak dur benden! Hayır! Hayır dedim! Sessiz ol! Sessiz ol! Çekil üzerimden! Hayır dedim! | The Roommate-1 | 2011 | |
| What ? Stop! | Ne ? Dur! Ne? Dur! | The Roommate-1 | 2011 | |
| Just tell me and I'll do anything. Kiss me. | Söylemen yeter, her şeyi yaparım. Öp beni Bana ne yapacağımı söyle yeter. Öp beni. | The Roommate-1 | 2011 | |
| What? I said kiss me. | Ne? Öp beni dedim! Ne? Öp beni dedim. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Professor Roberts, you're hurting me. Give me that! | Profesör Roberts, canımı acıtıyorsunuz. Ve onu bana! Profesör Roberts, canımı yakıyorsunuz. Ver şunu bana! | The Roommate-1 | 2011 | |
| You don't have to do this. You don't have to do this. | Bunu yapmak zorunda değilsin. Bunu yapmak zorunda değilsin. | The Roommate-1 | 2011 | |
| What do you want? Okay, come on. | Ne istiyorsun? Tamam, buraya gel. Ne istiyorsun? Pekâlâ, hadi. | The Roommate-1 | 2011 | |
| I'll pay for it. All right, I'll pay for that. Yes, you will. | Bedelini öderim. Tamam, bedelini öderim. Evet, ödeyeceksin. Parasını öderim. Tamam, öderim. Evet, ödeyeceksin. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Come on in. Hello. | İçeri gelin. Merhaba. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Just take your seats, please. Welcome. | Lütfen yerlerinize geçin. Hoş geldiniz. Yerlerinize geçin lütfen. Hoş geldiniz. | The Roommate-1 | 2011 | |
| I'm Professor Jacobs and I'll be taking over the class... | Ben Profesör Jacobs, ve sezonun geri kalanında... Ben Profesör Jacobs, bundan sonra tüm dönem boyunca ben eğitim vereceğim. | The Roommate-1 | 2011 | |
| ...for the rest of the semester. | ...derslerinize ben geleceğim. | The Roommate-1 | 2011 | |
| They're calling it a leave of absence, but I heard... | Dönem izni diyorlar, ama duyduğuma göre... İzne çıktığını söylüyorlar, ama duyduğum kadarıyla... | The Roommate-1 | 2011 | |
| ...someone sent the dean a recording of him hitting on a student. | ...birisi öğrenci dövdüğünü ispatlayan bir kaydı dekana göndermiş. ...birileri Dekan'a öğrencisine asıldığını ispatlayan bir kayıt sunmuş. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Well, that's what you call instant karma. | Karma dedikleri bu olsa gerek. Karma dedikleri şey bu olsa gerek. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Bye, Sara. Bye, Jake. | Hoşça kal, Sara. Hoşça kal, Jake. Görüşürüz Sara. Görüşürüz Jake. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Okay, I have made a decision. | Pekâlâ, ben bir karar verdim. Pekâlâ, bir karar verdim. | The Roommate-1 | 2011 | |
| You ready? Yeah, let's hear it. | Hazır mısın? Evet, duyalım bakalım. Hazır mısın? Evet hadi duyalım. | The Roommate-1 | 2011 | |
| I'm gonna quit the band. What? Why? | Gruptan ayrılıyorum. Ne? Neden? Grubu bırakıyorum. Ne? Neden? | The Roommate-1 | 2011 | |
| It's a huge waste of time and we suck. | Tam bir vakit kaybı, ve berbatız. Boşuna zaman kaybı, ayrıca berbatız. | The Roommate-1 | 2011 | |
| I disagree, but why would you say that? | Katılmıyorum, neden böyle söyledin ki? Ben buna katılmıyorum, neden öyle dedin ki? Pekâlâ, şunu bir düşünelim. | The Roommate-1 | 2011 | |
| All right, let me think about this. | Tamam, biraz düşüneyim. | The Roommate-1 | 2011 | |
| The only places that we can get booked... | Rezervasyonumuz olan tek yer... Çalabildiğimiz tek yer... | The Roommate-1 | 2011 | |
| ...are my frat house and my girlfriend's coffee shop. | ...öğrenci birliği evi ve kız arkadaşımın kahve dükkanı. ...öğrenci birliği evi ve kız arkadaşımın kahve dükkânı. | The Roommate-1 | 2011 | |
| That's not good. | Bu pek hoş sayılmaz. Bu pek de iyi sayılmaz. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Did you just say "my girlfriend"? Oh, you heard me. | Sen "kız arkadaşım" mı dedin? Beni duydun. Sen az önce kız arkadaşım mı dedin? Beni duydun. | The Roommate-1 | 2011 | |
| So do you think it'd be fun to stay here for Thanksgiving? | Sence Şükran Günü'nde burada kalmak eğlenceli olur mu? Sence Şükran Gününde burada kalmak eğlenceli olur mu? | The Roommate-1 | 2011 | |
| Yeah, you know, you got dinner at the frat house, football games... | Evet, öğrenci birliği evinde yemek yeriz, futbol oyunları... Evet, öğrenci evinde yemek yeriz, futbol oyunları falan... | The Roommate-1 | 2011 | |
| ...and the always awkward homoerotic humor. | ...ve her zamanki uygunsuz homo şakaları. ...ve her zamanki garip homoca şakalara tanık oluruz. | The Roommate-1 | 2011 | |
| That sounds like a blast. It's fun times. Oh, yeah. It's very good. | Kulağa iyi geliyor. Eğlenceli zamanlar Evet, çok iyidir. Fenaymış doğrusu. Evet, hem de nasıl. | The Roommate-1 | 2011 | |
| A little awkward at times, but.... | Bazen biraz tuhaf olabiliyor. Bazen biraz garip olabiliyor, ama... | The Roommate-1 | 2011 | |
| Rebecca. Oh, my God. What happened? | Rebecca. Aman Tanrım. Ne oldu? | The Roommate-1 | 2011 | |
| What happened? I was looking for Cuddles. | Ne oldu? Kucakçı'yı aramaya çıkmıştım. Ne oldu? Yumak'ı aramaya çıkmıştım. | The Roommate-1 | 2011 | |
| A man pulled me into an alley. And he | Adamın biri beni ara sokağa çekti. Ve bana Adamın biri beni ara sokağa çekti. Sonra bana... | The Roommate-1 | 2011 | |
| I got away, though. Okay. | Yine de kaçtım. Tamam. Ben de kaçtım. Tamam. | The Roommate-1 | 2011 | |
| It's not deep, thank God. | Tanrı'ya şükür derin değil. | The Roommate-1 | 2011 | |
| No. Rebecca, you need to. | Hayır. Rebecca buna mecbursun. | The Roommate-1 | 2011 | |
| And then the police. No, I can't. | Sonra da polise gidiyorsun. Hayır, yapamam. Sonra da polise gitmelisin. Hayır, gidemem. | The Roommate-1 | 2011 | |
| You're calling or I am. There is a psycho walking around. | Ya sen ararsın ya da ben. Etrafta dolanan bir sapık var. Ya sen ararsın ya ben. Dışarıda dolaşan bir psikopat var. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Please, I didn't even see him. It doesn't matter. | Lütfen, onu görmedim bile. Önemli değil. Lütfen, onu görmedim bile. Bir önemi yok. | The Roommate-1 | 2011 | |
| You still need to talk to the police. Please. I only want you to know. | Yine de polisle konuşman gerek. Lütfen. Sadece senin bilmeni istiyorum. Yine de polisle konuşman gerekiyor. Lütfen. Sadece senin bilmeni istiyorum. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Rebecca. Don't tell anybody, please. | Rebecca. Kimseye söyleme, lütfen. Rebecca. Kimseye söyleme lütfen. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Okay, I won't tell them. | Tamam, kimseye söylemeyeceğim. Tamam, söylemeyeceğim. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Just let me help you. Are you mad at me? | Dur yardım edeyim. Bana kızgın mısın? Dur da sana yardım edeyim. Bana kızgın mısın? | The Roommate-1 | 2011 | |
| Why would I be mad at you? | Neden sana kızayım ki? | The Roommate-1 | 2011 | |
| Sorry again about not staying, but Rebecca.... | Kalamadığım için tekrardan özür dilerim, ama Rebecca... Kalamadığım için tekrar özür dilerim, ama Rebecca... | The Roommate-1 | 2011 | |
| No, I get it. I get it. | Hayır, anlıyorum, anlıyorum. | The Roommate-1 | 2011 | |
| I'm just gonna make out with my pillow and pretend it's you anyway, so.... | Sadece gidip yastığımla sevişeceğim, ve senmişsin gibi davranacağım. Yastığımla sevişip, senmişsin gibi davranacağım... | The Roommate-1 | 2011 | |
| Just say you're gonna miss me. | Beni özleyeceğini söyle sadece. Beni özleyeceğini söyle yeter. | The Roommate-1 | 2011 | |
| You know, I haven't heard from Jason in weeks. | Biliyor musun, haftalardır Jason'dan ses seda yok. Biliyor musun, haftalardır Jason'dan ses çıkmadı. | The Roommate-1 | 2011 | |
| It's weird how he stopped calling. | Birden aramayı kesmesi çok tuhaf. Birden aramayı kesmesi çok garip doğrusu. | The Roommate-1 | 2011 | |
| That's what you wanted, right? | Sen de bunu istiyordun, değil mi? | The Roommate-1 | 2011 | |
| Yeah, I guess it is. | Sanırım öyle. Evet, sanırım öyle. | The Roommate-1 | 2011 | |
| This is your home? | Evin burası mı? | The Roommate-1 | 2011 | |
| This is my parents' house. It was never a home when I lived here. | Burası ailemin evi. Benim yaşadığım zamanlarda asla bir ev olmadı. Burası ailemin evi. Ben yaşadığım sürece asla bir yuva olmadı. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Hi, Rebecca. | Selam, Rebecca. Merhaba Rebecca. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Hi. Hi, honey. | Selam. Selam, tatlım. Merhaba. Merhaba tatlım. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Oh, my God. What happened? Mom, stop. Nothing. | Aman Tanrım. Ne oldu? Anne, yapma. Hiçbir şey yok. Aman Tanrım. Ne oldu böyle? Anne, yapma. Bir şey yok. | The Roommate-1 | 2011 | |
| What do you mean? It's not nothing. Leave it alone. | O ne demek? Bu hiçbir şey değil. Rahat bırakın. Ne demek bir şey değil? Kötü görünüyor. Rahat bırak. | The Roommate-1 | 2011 | |
| We didn't think you'd make it. | Geleceğini sanmıyorduk. Geleceğini düşünmüyorduk. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Why wouldn't I? | Neden gelmeyeyim? Neden gelmeyeyim ki? | The Roommate-1 | 2011 | |
| And you are? | Sen kimsin? Siz kimsiniz? | The Roommate-1 | 2011 | |
| I'm Sara. | Ben Sara. Sara. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Sara's my roommate. Hi, I'm Jeff. | Sara benim oda arkadaşım. Selam, ben Jeff. Sara benim oda arkadaşım. Selam. Ben Jeff. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Nice to meet you. Hi. Welcome. I'm Alison. | Memnun oldum. Merhaba. Hoş geldin. Ben Alison. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Come on, let me show you my room. | Hadi gel, sana odamı göstereyim. Gel sana odamı göstereyim. | The Roommate-1 | 2011 | |
| You didn't tell them we were coming? | Geleceğimizi onlara söylemedin mi? Geleceğimizi haber vermedin mi? | The Roommate-1 | 2011 | |
| They didn't need to know. | Bilmelerine gerek yok. Bilmeseler de olur. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Nice room. I guess. | Güzel oda. Sanırım öyle. Odan güzelmiş. Güzel sayılır. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Who is she? That's just some high school work. | Kim bu? Sadece bir lise ödevi. Kim bu? Bir lise ödevi sadece. | The Roommate-1 | 2011 | |
| I haven't gotten around to taking it down yet. | Daha kaldıracak yer bulamadım. Daha kaldırmaya fırsatım olmadı. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Sara, I hope you're not a vegetarian. | Sara, umarım vejetaryen değilsindir. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Oh, no, not at all. | Hayır, kesinlikle değilim. Hayır, değilim. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Rebecca's an awesome roommate. That's nice to hear. | Rebecca harika bir oda arkadaşı. Bunu duymak güzel. | The Roommate-1 | 2011 | |
| I'm sure she likes you, because she's never brought anyone home before. | Seni sevdiği belli. Çünkü birini eve getirdiği hiç görülmemiştir. Seni sevdiği belli. Çünkü birini eve getirdiği görülmüş şey değildir. | The Roommate-1 | 2011 | |
| Dad. What? | Baba. Ne var? Baba... Ne? | The Roommate-1 | 2011 | |
| As a parent, you worry. | Bir ebeveyn olarak, endişelenirsin. Ebeveynler endişelenir. | The Roommate-1 | 2011 | |
| You protect your daughter all her life and then she goes off to college. | Kızını bu yaşa kadar koruyup büyütürsün sonra da üniversiteye gider. Kızını bu yaşa kadar güvenle büyütür sonra üniversiteye gönderirsin. | The Roommate-1 | 2011 |